KategorilerEDEBİYATCumhuriyet Dönemi Şiiri ŞairleriCan Yücel Hayatı Şarliği Anıları

Can Yücel Hayatı Şarliği Anıları

19.10.2013

 

 Can Yücel

(d. 21 Ağustos 1926 / ö. 12 Ağustos 1999)  mizahi şiirleri, bohem hayatı ile meşhur şair ve çevirmen

Ailesi

Babası eski Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’dir. [1]  Anne adı ise Gülsüm Refika Hanım’dır. Ninesi Neyire Hanım ve Dedesi Ali Rıza Bey, Mevlevî tarikatına mensup muhafazakâr insanlardır.

Can Yücel, İstanbul’un Kumkapı semtinde 21 Ağustos 1926 tarihinde Hasan Ali Yücel ile Gülsüm Refika Hanım’ın ikiz çocuklarından biri olarak dünyaya gelmiştir.  İkiz kardeşi ise kız olarak dünyaya gelmiş olan Canan’dır. Doğumundan bir müddet sonra ailesi Kumkapı’dan göçerek babaannesi Neyire Hanım ve dedesi Ali Rıza Bey’in olduğu Şişli’ deki Şair Nigar Sokağı’na taşınır.  (Buharalı 1981: 11).  

 

Çocukluğu ve Tahsil Yılları

 

İlköğrenimine ikizi Canan ile Boğaziçi İlkokulu'nda başlamıştır ama ikizi ile sürekli kavga ettiği için üçüncü sınıftan itibaren yatılı okula gönderilir. (Oral 1999: 5). Babası Hasan Ali Yücel, milletvekili olunca Ankara’ya gelirler ve ikiz kardeşi Canan’la birlikte 1938 yılında Ankara Taşmektep’te okumaya başlarlar. 1941 yılında ise liseye Ankara Erkek Lisesi’nde başlamıştır.  Lisede iken Cevdet Kudret onun edebiyat öğretmenidir. Bu yıllarda Nazım Hikmet hayranıdır.

Liseden sonra Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde Latince ve Yunanca okur. 1943 yılında sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil ile yurtdışı eğitim bursu kazanır. Ancak  Can Yücel’in babası Hasan Ali Yücel, o yıllarda Milli Eğitim Bakanıdır.  Gazi Yaşargil’in ifadesine göre Hasan Ali Yücel ”oğlunu torpille yurt dışına yolladı derler” diyerek bu bursun verilmesine karşı çıktı. G.Yaşargil, “Ne bana burs verildi ne Can’a” diyerek yurtdışına burs ile gitmediklerini söylemiştir.[2] Fakat o yıllarda Sosyalist görüşlere sahip ilerici Gençler Derneği’ne üye olmuştur. Bunun üzerine Hasan Ali Yücel’ masrafları kendi cebinden karşılayarak İngiltere’de Cambridge Üniversitesi'nde klasik filoloji okuluna göndermek zorunda kalır. (Özgentürk t.y.: 8-9). 

Öğrenim yıllarında Bertrand Russel gibi tarihçilerin derslerine girmiş, sanat tarihi derslerini de izlemiştir. Hatta bu yıllarda Bülent Ecevit, Rahşan Hanım ve Yavuz Bayraktar’la beraber yaşar (  (Erol 1996: 16) Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yapar [3] Şair, çevirmen ve radyo görevlisi olarak tanınır. Okuduğu bölümler ve yurtdışında eğitim görmesi sebebiyle Almanca, İngilizce ve Fransızcayı iyi düzeyde öğrenmiştir. Latince ve Yunancayı da okullardan biliyordu. Dil bilmesinin ve öğrenmesinin olanaklarını kullanarak hayatını sürdürmüştür. Bu sayede radyolarda spikerlik, yayın dünyasında çevirmenlik ve turist rehberliği yapar.

Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi ile 1950 'de yurda döner ve aynı yıl babasının önerisi ve desteği ile ilk kitabı '' Yazma''yı çıkartır. Şair her fırsatta babasına olan sevgisini dile getirmiş babasını çok sevdiğini ve saydığını ifade etmiştir. İlk kitabı Yazma’dan sonra uzun bir süre şiir de biçim arayışlarıyla oyalanır. Askere giderek askerliğini Kore’de yapar.. 1956 yılında Güler Yücel ile evlenir [4]Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) dünyaya gelmiştir.

1958’de bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak hayatını kazanmaya çalışır. Ardından  İstanbul’a yerleşerek bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürür.

Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında Yenilikler, Beraber, Seçilmiş Hikâyeler, Dost,`Sosyal Adalet`, Şiir Sanatı, Dönem,`Ant`, İmece ve Papirüs adlı dergilerde yazdı. Daha sonraları Yeni Dergi, ‘Birikim`, Sanat Emeği, Yazko Edebiyat ve Yeni Düşün dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanındı. [5]“1962'de İngiltere'deyken, 1709 yılından kalma, Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabı bulması geniş yankı uyandırdı.” [6]

1965`ten sonra siyasi konulara meyleden  Can Yücel’in şiirleri, yazıları ve çevirileri siyasi dergilerde yayımlanmaya başladı. Dahası Che Guevara 'nın "Gerilla Harbi" ve "İnsan ve Sosyalizm" adlı eserleriyle, Mao'dan çeviriler yaptı. Bu çevirileri yüzünden 12 Mart 1971’de 15 yıl hapse mahkûm oldu.  1974’ te hapisten afla çıktı. Fakat hapis yatması siyasi yazılar ve şiirler yazmasına engel olmamıştı.

Hapisten çıktıktan sonra İstanbul’da Vatan, Demokrat, Söz gazetelerinde köşe yazıları yazdı ve daha sonra önce İzmir’e daha sonra da Datça’ya taşındı. [7]

Hapiste yazdığı  “Bir Siyasinin Şiirleri “ adlı kitabını yayımladı. Bu kitabının önsüzünü yazan Refik Durbaş kitabın önsözüne şunları yazmıştı:  '' Can Yücel'i geniş okuyucu kitlesiyle buluşturan, kişisel ve toplumsal yaşamın acı bir dönemini dile getiren, öfkeli, alaycı, boyun eğmeyen, siyasal şiirlere ağırlık verilen bir kitap''

12 Eylül sonrasında "Somut" dergisindeki "Hamileler" isimli şiiri edebe aykırı, müstehcen olduğu iddiasıyla para cezasına çarptırıldı. Aynı iddiayla "Rengâhenk" adlı kitabı toplatıldı.[8]

Son yıllarında Eski DATÇA ’ya yerleşti. Dataça’ya yerleşmesinin nedeninin bir röportajında şu şekilde dile getirmiştir. “Önce Marmaris’e gelmiş, buraya da uğramış ve beğenmiştim. Sonra Marmaris’ten de ayrıldık ve İstanbul’a yerleştik. İlk olarak aşağı yukarı 10 sene önce geldim. Biraz param vardı ve buralar o zamanlar ucuzdu. Parayı denkleştirdik ve bir ev aldık. Tamir ettirdik. İstanbul da sıktı zaten. Havası bozuldu, tadı bozuk.  Eski Üsküdar, Sultantepe, Selamsız böyle değildi. İlk olarak iskele tarafı elden gitti, sonra Balaban malaban da gitti. Hem fazla kalabalık. Zaten şimdi bir b.k da kalmadı. Kitapçı kalmadı, meyhane de kalmadı,[9]

Datça’dayken her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde ÖDP`nin  İzmir  1. sıra milletvekili adayı oldu. [10]Hayatının son yıllarına doğru her hafta "Leman" dergisinde, her ay da  "Öküz"  dergisinde yazıları ve şiirleri yayınlandı.

Datça’ya yerleşerek evinde ünlü şairleri ve hayranlarını ağırlıyor edebiyat çevreleri ile bağlantısını devam ettiren etkinliklere dâhil oluyor veya düzenliyordu.

Başka turlu bir şey benim istediğim
Ne ağaca benzer ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz
Havası ayrı hava

Dizelerinin şairi 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair ,” Denizi ayrı deniz, Havası ayrı hava” olan ebedi dünyasına çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça ’ya gömüldü.

Hayranları tarafından Can Baba olarak anılan şair hayatının son günlerinde gırtlak kanserine yakalanmıştı.  

Konser;
Konser oldum, bitmemiş senfoniyi bitirdi
m.

Diye kanseri için de bir şeyler yazan şairin mezarı başında ölüm günü için anma törenleri düzenlemektedir.  Vasiyetini gerçekleştiren Seferihisar Belediyesi Can Yücel Ormanı'nı oluşturdu. [11]

 

EDEBİYATÇI KİŞİLİĞİ

İlk şiirlerinde kafiyeyi kullanmış, coşkulu ve geleceğe umutla bakan şiirler yazmıştı. İlk şiir kitabı Yazma adlı eserinden sonra zaman zaman dergilerde şiirleri yayınlanmış, kimi zaman serbest kimi zaman da heceli şiirler yazmış şiir biçimleri arasında bocalayan bir şair görüntüsü vermişti. Şiirlerinde kendi kimliğini 1970 yıllarından sonra yazdığı şiirlerde bulmaya başladı. 1973′te basılan ikinci şiir kitabı “Sevgi Duvarı’nda imge-sözcük-anlam üçlüsünün birbiriyle dengelemeyi, kendine hasa bir şiir stili yaratmayı insan-doğa ilişkilerini konu alan şiirleri ile kendi şairlik tarzını oluşturmayı başarmıştı.

Serbest ölçüde karar kılan şair Nazım Hikmet  , Neyzen Tevfik , Şair Eşref, gibi şairlerin arasında gidip gelen, etkiler almış kendine özgü bir şiir tavrı içeriği oluşturan bir şair olmuştu.

Can Yücel edebiyat tarihimizin uçarı ve aşırı uçlarda yaşamış ve düşünmüş şairlerinden birisidir.  Adına hiciv demese de yazdığı hicivleri, taşlamaları, esprili, argolu, müstehcen sözlerle dolu kısa dörtlükler, üçlükler veya diğer şekillerde yazılmış şiirleri ile tanınmıştı. Şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere çok sık yer vermesi nedeniyle dikkatleri üzerine çekmiş, mahkemelere düşmüştü. Esasında her na kadar dillendirilmemiş olsa da hiciv türü şiirlerinde, esprilerinde hatta yaşam biçiminde  Neyzen Tevfik ’den ve Eşref’ten derin izler görüldü. Birçok hiciv şiirindeki mantığı Eşref ve Neyzen Tevfik ’in mantığı ve düşünme biçimiyle benzerlik taşımaktaydı

Memleketin hali benim halim,
Öyle bir kabız olmuşum ki
Boğazıma kadar b.k içindeyim.
.

Gibi şiirlerinde bariz bir şekilde Eşref gözükmektedir. Can Yücel, taşlama türü serbest  şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti.  Kimi taşlamalarında yalın dili ve buluşları ile kendine özgü söylemler de oluşturdu. Odatv’nin onunla yaptığı söyleşide kendi şairliğini şöyle tanımlamış, şiirlerinin içeriği, dili, ve sanatçı kimliği ile ipuçlarını da vermiş olur.” Aslında benim için biraz “höt be höt” bir adam denir. Yoksa nerede öyle yazdığı gibi yaşayan, yaşadığı gibi şiir yazan adam. Bu büyük iddiadır. Fazla “zartası zurtası” olmayan bir adam olduğumdan belki, benim için bu lâfı söylemek yerinde olabilir. Bu iddia bende biraz yerini buluyor olabilir. Ama her zaman değil. Hele böyle Türkiye gibi bir yerde, her istediğini, inandığını söyleyen adamı yaşatırlar mı? “[12]

Can Yücel’in özel hayatında da, şiirlerinde de lafını esirgemeyen biri olduğu anlaşılmaktadır.  "Bir televizyon programında Nazım Hikmete kartpostal şairi diyen Duygu Asena’ya:  kart sensin postal da sana …”   Diyebilecek kadar çok sert ve ani tepkiler verebilen, müstehcen kelimeler kullanabilen bir kişiliğe sahipti. Bu anektotdan da anlaşılabileceği gibi  Nazım Hikmet hayranı görünse bile yaşam tarzı olarak da NEYZEN TEVFİK’e benzeyen bohem yaşayışın da tesirlerin altındadır. Bu konu üzerinde nedense durulmadı. 

Can Yücel Aykırı yaşayan, aykırı düşünen ve ifade eden birisiydi

Ben ömrümce muhalif yasadım
Devletçe de menfi bi "tip" sayıldım
Onun için kan gurubum
Rh negatif

Can Yücel için ailesi ve sevdiği insanlar çok önemliydi. Şiirlerini eşi, çocukları torunları, babası ve sevdiği insanlara ithaf ederek yazar ve şiir başlıklarını' Küçük Kızım Su'ya', 'Güzel'e', 'Yeni Hasan'a Yolluk', 'Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim' gibi başlılara düzenlemişti. “Can Yücel'in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır”.

Şiirlerinde sanat kaygısı gözetmeyen, sanatı ve şiir anlık duygulanmalar ile anlık düşüncelerin o anki tadında yazıya aktarılması şeklinde düşünen bir şair oldu. Serbest şiirin şairi olan Can Yücel, şiirde şekil, ölçü, kafiye veya ahenk endişelerini tanımayan bir şair olarak dikkat çekti. Espri, nükte, açık sözlülük karakterinden şiirlerine yansıyan bir özellik gibi gözükmektedir.  Edebiyat yapmaya kalkmadan edebiyat yaparken zaman zaman ölçüsüz sözler de yazmış, argo ve müstehcen sözler kullanmaktan kaçınmamıştı. Bu yüzden de Kimi çevreler tarafından Lümpen Edebiyatı yapmakla da suçlanan bir şairdi.

Şairin hayatıyla anlatılan hikâyeciklerinin pek çoğu bir küfrüyle bitmektedir. Hayatı hakkında anlatılan şu hikâyecik yüzde yüz böyle olmadıysa bile İnanç dünyası ve hayat felsefesini ortaya koyması açısından doğrudur.

"Can Yücel eski dostlarıyla eski Galata’daki bir balık lokantasında muhabbete başlar. Garson birkaç defa üst üste gelerek siparişlerini sorar. Sinirlenen Can Yücel garsonu tersler. Fakat aynı tablo birkaç kez tekrarlanır. 

Garson: Efendim, , ne getireyim size?
Can Yücel :  Sabır..sabır ver bana. Der 
Garson :  onu benden değil Allahtan isteyeceksin..
Can Yücel: öyle mi? peki o zaman sen bana bir porsiyon Allah getir. "Der
.  [13]

Nazım, nesir çevirileriyle de tanınan Can Yücel ayrıca Lorca, William Shakespeare , lorca, Brecht gibi ünlü yazarların oyunlarından çeviriler yaptı. SHAKESPEARE çevirileri (Hamlet H, Fırtına, Bir Yaz Gecesi Rüyası ) aslına tam olarak bağlı kalmasa da son derece başarılı oldu.. William Shakespeare 'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirdi. 1959'da ilk baskısı yayımlanan 'Her Boydan' adlı kitabında dünya şairlerinin şiirlerini serbest ölçü ile Türkçeye çevirmişti.

ANILARINDAKİ HİKÂYECİKLERDEN BAZILARI

Gülriz Sururi’den Bir Anısı

Gülriz Sururi’nin  “Bir An Gelir “kitabından bir hatırası: İlk tanışmalarında Can Baba, ayakkabısını kapan kopeğe kızmış "be kadın ne işi var bu kopeğin evin içinde? Yoksa kendini kopeklere mi düzdürüyorsun? (/eksisozluk.com/can-yucel--38474?p=8)

KÜRSÜDEN ÖZÜR.

 

Kendisi bir etkinlikte sahneye çıkarak şiir okumaya koyuldu. Tabi her zamanki gibi cilalıydı. "öksürükler şiire dâhil değil" diye de uyardı. Şiirlerini okudu, alkışını aldı, indi inecek sahneden. Biz de sasırdık, hayret küfür etmedi bu sefer diye. Tabi yine bizi şaşırtmasını bildi, kürsüye tekrar dondu ve "kusura bakmayan aksam aksam kafanızı …" dedi. [14]

İMZA GÜNÜ

Bodrumun yaz sıcağında kitapları için bir imza günü düzenlemiştir. Yeni evli bir çiftte imza gününe kitap imzalatmaya gelmiştir. Şair imzalı kitap isteyen genç evlilere şok edici bir söz söyler.

-Bu sıcakta işiniz mi yok!  Gidin evinize sevişin!

DATÇA’DAKİ MEZARI

Mezarının tasarımı için yarışma yapılmış ve sonunda birisi seçilerek mezarı buna uygun yapılmıştır. Mezar taşının üzerindeki cenin kabartmasının göbek bağı kısmından şarap dökülmektedir. Dölyoluna benzeyen bir yoldan toprak ana Can Yücel’e karışıyor. Ölüm yıl dönümlerinde mezarı sunak gibi oluyor. Her tarafta şarap şişeleri, günebakanlar.

 

GÖKTE NE GÖRMÜŞ

Sabahın 5'i 6'sı gibi pek de kimsenin bulunmadığı Kıbrıs şehitleri caddesinde yürürken, şair birden durur ve yere yatar. Yanındakiler de aynı şeyi yaparlar. Şair, gözlerini kırpmadan gökyüzüne bakmaktadır. Hayranlardan birisi dayanamayıp sorar:

- Baba, ne görüyorsun, bize de söyle...

Şair gözlerini gökyüzünden hiç ayırmadan,  cevap bekleyen vatandaşa şöyle bir cevap verir:

- Çok sarhoşum... mına  …um

HAPİSHANEDE ÜZÜMLER

Ali Özgentürk le çok iyi dosttur ve Adana da ceza çektiği sırada. Özgentürk’ün ailesi tarafından her hafta ziyaret edilir. İsteği olup olmadığı sorulduğunda hep üzüm ister. Özgentürk’ün ailesi de nezaket gereği ne kadar isterse daha fazlasını getirir ve uzun bu süreç sonucunda olay anlaşılır. Can yücel içerde bunları şarap haline getirmektedir.

KÜÇÜK İSKENDER’E (Seke Seke`kitabından)

Küçük İskender
Kuşumla fazla oynama sen!
Seni becereceğime, ayol,
Büyük İskender’i beceririm!


Nazım için "gurbette yazdığı şiirlere
Kartpostal şiiri" diyen ece' nin kendisi
Kart bir postal.. 

Eserleri

·         * Yazma (1950)

·         * Her Boydan (1959, Çeviri Şiirler)

·         * Sevgi Duvarı (1973)

·         * Bağlanmayacaksın

·         * Bir Siyasinin Şiirleri (1974)

·         * Ölüm ve Oğlum (1976)

·         * Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabı)

·         * Rengâhenk (1982)

·         * Gökyokuş (1984)

·         * Beşibiyerde (1985, ilk beş şiir kitabı)

·         * Canfeda (1985)

·         * Çok Bi Çocuk (1988)

·         * Kısa Devre (1990)

·         * Kuzgunun Yavrusu (1990)

·         * Gece Vardiyası Albümü (1991)

·         * Güle Güle-Seslerin Sessizliği (1993)

·         * Gezintiler (1994)

·         * Maaile (1995)

·         * Seke Seke (1997

·         * Alavara (1999)

·         * Mekânım Datça Olsun (1999)

·         * En Uzak Mesafe

·         * Benim Adım Firuzansa Ne Olayım

·         * Cazcı firuzan (1997)

·         * Hotuhların dramı

·         * Bilmelisin ki

·         * Biraz alıştım

·         * Kadın dedıgın

·          

Çevirileri

·         * Hamlet  (Shakespeare)1992. İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.

·         * Bahar Noktası (Bir Yaz Gecesi Rüyası  'nın çevirisi) (Shakespeare) 1981. İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.

·         * Yeni Başlayanlar İçin Marx (Marx Para Principantes) 1977

HAKKINDA KAYNAKÇA

·         Celâl, Metin; Orhan Kahyaoğlu vd. (Mart/Nisan-1996). “Can Yücel'le Söyleşi:”. S. 34. s. 21-29.

·         Erol, Merve (Aralık-1996). “Can Yücel Genç Bir İhtiyar”. Hürriyet Gösteri. 193. s. 16-21.

·         Gülgen Börklü, Jale (2012). Can Yücel’in Hayatı, Edebî Çevresi ve Şiirlerinin İncelenmesi. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

·         Oral, Zeynep (1 Eylül 1999). “Can Yücel: Şiir Düzerken Kahkaha Çiçekleri Üretmek”. Milliyet Sanat. 463. s. 4-8.

·         Özbay, Ender (Kasım-2001). “Her Dem Yeni Can Yücel”. Evrensel Kültür. 119. s. 52-55.

·         Özgentürk, Nebil (t.y.). Bir Yudum İnsan: Can Yücel.Video CD Kitap. İstanbul: Boyut Yayıncılık.

·         JALE GÜLGEN, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/can-yucel


KAYNAKÇA 

·         [1] JALE GÜLGEN, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/can-yucel

·         [2]  Gökhan Karakaş, Milliyet, Ünlü beyin cerrahı Gazi Yaşargil'den tarihi düzeltme, https://t24.com.tr/haber/ Tarih 02.07.2012 (Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğlu Can Yücel yerine kendisine burs vererek yurt dışına gönderdiği bilgisini düzeltti. Yaşargil, “Ne bana burs verildi ne Can’a” dedi.)

·         [3] https://www.canyucel.org/category/biyografisi, son erişim, 21-08 -2013

·         [4] https://www.canyucel.org/category/biyografisi son erişim, 21-08 -2013

·         [5] Gülgen Börklü, Jale (2012). Can Yücel’in Hayatı, Edebî Çevresi ve Şiirlerinin İncelenmesi. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

·         [6] https://www.canyucel.org/category/biyografisi son erişim, 21-08 -2013

·         [7] Gülgen Börklü, Jale (2012). Can Yücel’in Hayatı, Edebî Çevresi ve Şiirlerinin İncelenmesi. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

·         [8] https://www.canyucel.org/category/biyografisi son erişim, 21-08 -2013

·         [9]com, CAN YÜCEL'İN ÖLMEDEN ÖNCEKİ SON RÖPORTAJI, 12.08.2011 

·         [10] JALE GÜLGEN, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/can-yucel

·         [11] https://www.radikal.com.tr/hayat/can_yucelin_vasiyeti_yerine_getirildi-1147141

·         [12]com, CAN YÜCEL'İN ÖLMEDEN ÖNCEKİ SON RÖPORTAJI, 12.08.2011 

·         [13] https://eksisozluk.com/can-yucel--38474?p=9 03.05.2004 11:48 sitare durmus

·         [14] https://eksisozluk.com/can-yucel--38474?p=9 )

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da