Der Medh-i Esbân-ı Sultân Murâd Hân (Sultan Murat’ın Atlarının Övgüsü)
Bârekallâh zihî rahş-ı hümâyûn-sîmâ
Ki komuş nâmını sultân-ı cihân Bâd-ı Sabâ
Ne Sabâ sâ’ika dersem yaraşur sür‘atde
Ki segirdürken ana sâyesi olmaz hem-pâ
Bırakur anı dahi sâyesi gibi yolda
Olsa ger şâtır-ı endîşe ile pâ-der-pâ
Düşmeden sâyesi hâk üzre eder âlemi tayy
Sehv ile râkibi gösterse inâna irhâ.
Kuş yetişmez der idim olmasa Tayyâr eger
Eremez gerdine zîrâ ki ne sarsar ne sabâ
Nice tayyâr o sebük-pây-ı cihân-peymâ kim
Ana hem-seyr olamaz hiç ne ankâ ne hümâ
Nûrdan bâl açar uçmağa melekdür sanasın
Olsa zinpûş-ı serâserle ne dem cilve-nümâ
Tayy eder âlemi bir göz yumup açıncaya dek
Bu kadar çâbük ü çâlâk olur mı acaba
Meger Evren ola yâ Saçlı Doru yâ Mercân
Yâ Celâlî Yağızı yâ iki Edhem yâ Tuma
Nice Evren ki ne dem eylese pertâb-ı bülend
Sanki reftâre gelür hışm ile bir ejderhâ
Atılur hâmesi ok gibi elinde durmaz
Etse bir şâ‘ir eger medh-i şitâbın imlâ
Nice Saçlı Doru bir bâl-güşâ ankâ kim
Bir kanadıyla uçar uçduğu dem bî-pervâ
Nice Saçlı Doru güyâ ki yanar âteşdir
Dûdıdur anun o yâl-i siyeh-i anber-sâ
Bu da Evren gibi pertâb-ı bülend etse olur
Râkibi Zâl-i zer ü kendisi gûyâ ankâ
Nice Mercân o sebük-cilve-i çâbük-rev kim
Ana gülgûn-ı sirişk olur olursa hempâ
İstese bu da eder bir ser-i mûda cevlân
Belki rakkâslık etmekde olur ahyânâ
Seyr eden cilvesini şu‘le-i cevvâle sanır
Devr eder âlemi sür‘atle o denlü zîrâ
O Celâlî Yağızı da ne kadar çâpükdür
Ki olurken ana meydân-ı cihân teng-fezâ
Başlasa cilveye mânend-i kümeyt-i hâme
Merkez-i nokta olur ana fezâ-yı pehnâ
İki Edhem hod iki şûh Arap dilberidir
Ki tefâvütleri yok biri birinden aslâ
Görse ger bunları Mecnûn-ı melâmet-dîde
Yâdına gelmez idi bir dahi hüsn-i Leylâ
İ‘tikâdım bu ki mânendi bulunmaz birinin
Bulunursa dahi bir yerde bulunmaz illâ
Yine ıstabl-ı şehenşâh-ı cihân-ı ârâda
Ki ne atlar bulunur biri birinden zîbâ
Evvelâ Kapıağası dorusudur birisi
Ki berâberdür ana pûyede kûh u sahrâ
Kuhl içün kalmaz idi gerd-i zemîn-i eş‘âr
Olsa ger cilve-gehi arsa-i mülk-i ma‘nâ
Bir de Arslan dorusudur ki gemin gördükçe
Kendidir aynı ile şîr-i ner-i silsile-hâ
Urulur gerdenine anun içün altından
İki zencir ki zabt etmesi âsân ola tâ
Cebeli doru ile hod Kayışoğlu dorusu
Nicedür her biri sür‘atde kıyâs et meselâ
Menzile nûr-ı basar gibi berâber erişür
Olsa her birine hem-pûye eger tîr-i kazâ
30.Birisi dahi Ağa Alcası kim anun da
Yaraşır eyler isem medhini bu gûne edâ
Âsumân-pûye zemîn-gerd-i müselsel-harekât
Bâd-pâ şu‘le-i cevvâle-i âlem-peymâ
Bir de Şam Alcası kim etse ne dem meyl-i hırâm
Sanki reftâra gelir bir sanem-i sürh-kabâ
Olsa bu cilve bu nâz Aşkar-ı Behrâmda ger
Zühre gökden iner olurdu dil-ârâm ana
Turfa gülgûn-ı firîbende-reviş kim sanasın
Cümle endâmına urmuş yed-i kudret hınnâ
Bir de Dağlar Delisidir ki şitâb etdikçe
Bir olur zelzeleden lerze-i kûh u deryâ
Sarsılur arz u semâ sanki kıyâmet koparur
Böyledür tünd şitâb eylediğince ammâ
Gelse reftâra döner bir sanem-i ra‘nâya
Başlasa cilveye tâvûs-ı cinândır gûyâ
Nâmı Dağlar Delisi kendisi âhû-yı harem
Perçemi sünbül-i çîn cebhesi dîbâ-yı Hıtâ
Cilve etdikçe ne dem olsa perîşân-perçem
Pür olur nükhet-i müşkiyle girîbân-ı hevâ
40 Birisi dahi Surâhî-i ser-efrâz ki çarh
Yaraşur pâyına yüz sürmek içün olsa dütâ
Nedür ol gerden-i mevzûn o sürîn-ferbih
Aceb endâmı güzel şûh-ı cihândur hakkâ
Şîvede cilvede mestâne hırâm eylemede
Var ise yine odur bir sanem-i müstesnâ
Salınıp her tarafa nâz ile etdikçe hırâm
Bir nigâh ile eder cân-ı cihânı yağmâ
.
Dil-nevâz ola meger ona mu‘âdil dilber
Yohsa âlemde bulunmaz dahi misl ü hemtâ
Tarz u tavrın nice ta‘rîf edeyim anun da
Görmedim buncılayın dilber-i şûh u ra‘nâ
Hüsn-i ahlâkı yerinde harekâtı mevzûn
Şîvesi cilvesi hep biribirinden a‘lâ
O reviş ol yürüyüş ol nigeh-i düzdîde
Dilber-i şûh gibi şîveleri hoş-rübâ
Armağan gitse olur Çîne hele tasvîri
Bu kadar ancak olur hak bu ki sun‘-ı Mevlâ
Yaraşır atlas-ı çarh olsa ana pây-endâz
Eylese her ne zaman cilve-i pür-istiğnâ
50 Müddeâ-fehm o kadar kim eder âheng-i şitâb
Râkibi kûşe-i ebrû ile etse îmâ
Yaraşur dersem eger ana burak-ı cennet
Ki revâdur buna ta‘zîm o kadar kim farzâ
Pîş-i pâyında melek gâşiye-dâr olsa mahall
Na‘l-i zerrînine hurşîd yüzün sürse revâ
Çok mudur bu şeref ol rahş-ı mübârek-kademe
Ki sa‘âdetle süvâr ola ana zıll-ı Hudâ
Ölçüsü : Fe‘ilâtün fe‘ilâtün fe‘ilâtün fe‘ilü
Nefi Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri
Nefi Seçkin Şiirleri Gazel ve Kasideleri