KategorilerŞİİRİSTANNefi Şiirleri,Der Medh-i Esbân-ı Sultân Murâd Hân - Bârekallâh Zihî Rahş-ı Hümâyûn

Der Medh-i Esbân-ı Sultân Murâd Hân - Bârekallâh Zihî Rahş-ı Hümâyûn

30.10.2021

 

Der Medh-i Esbân-ı Sultân Murâd Hân (Sultan Murat’ın Atlarının Övgüsü)

 

Bârekallâh zihî rahş-ı hümâyûn-sîmâ

Ki komuş nâmını sultân-ı cihân Bâd-ı Sabâ

 

Ne Sabâ sâ’ika dersem yaraşur sür‘atde

Ki segirdürken ana sâyesi olmaz hem-pâ

 

 Bırakur anı dahi sâyesi gibi yolda

Olsa ger şâtır-ı endîşe ile pâ-der-pâ

 

Düşmeden sâyesi hâk üzre eder âlemi tayy

Sehv ile râkibi gösterse inâna irhâ.

 

Kuş yetişmez der idim olmasa Tayyâr eger

Eremez gerdine zîrâ ki ne sarsar ne sabâ

 

Nice tayyâr o sebük-pây-ı cihân-peymâ kim

Ana hem-seyr olamaz hiç ne ankâ ne hümâ

 

Nûrdan bâl açar uçmağa melekdür sanasın

Olsa zinpûş-ı serâserle ne dem cilve-nümâ

 

Tayy eder âlemi bir göz yumup açıncaya dek

Bu kadar çâbük ü çâlâk olur mı acaba

 

Meger Evren ola yâ Saçlı Doru yâ Mercân

Yâ Celâlî Yağızı yâ iki Edhem yâ Tuma

 

Nice Evren ki ne dem eylese pertâb-ı bülend

Sanki reftâre gelür hışm ile bir ejderhâ

 

Atılur hâmesi ok gibi elinde durmaz

Etse bir şâ‘ir eger medh-i şitâbın imlâ

 

Nice Saçlı Doru bir bâl-güşâ ankâ kim

Bir kanadıyla uçar uçduğu dem bî-pervâ

 

Nice Saçlı Doru güyâ ki yanar âteşdir

Dûdıdur anun o yâl-i siyeh-i anber-sâ

 

 Bu da Evren gibi pertâb-ı bülend etse olur

Râkibi Zâl-i zer ü kendisi gûyâ ankâ

 

 Nice Mercân o sebük-cilve-i çâbük-rev kim

Ana gülgûn-ı sirişk olur olursa hempâ

 

İstese bu da eder bir ser-i mûda cevlân

Belki rakkâslık etmekde olur ahyânâ

 

Seyr eden cilvesini şu‘le-i cevvâle sanır

Devr eder âlemi sür‘atle o denlü zîrâ

 

O Celâlî Yağızı da ne kadar çâpükdür

Ki olurken ana meydân-ı cihân teng-fezâ

 

Başlasa cilveye mânend-i kümeyt-i hâme

Merkez-i nokta olur ana fezâ-yı pehnâ

 

İki Edhem hod iki şûh Arap dilberidir

Ki tefâvütleri yok biri birinden aslâ

 

Görse ger bunları Mecnûn-ı melâmet-dîde

Yâdına gelmez idi bir dahi hüsn-i Leylâ

 

İ‘tikâdım bu ki mânendi bulunmaz birinin

Bulunursa dahi bir yerde bulunmaz illâ

 

Yine ıstabl-ı şehenşâh-ı cihân-ı ârâda

Ki ne atlar bulunur biri birinden zîbâ

 

Evvelâ Kapıağası dorusudur birisi

Ki berâberdür ana pûyede kûh u sahrâ

 

 Kuhl içün kalmaz idi gerd-i zemîn-i eş‘âr

Olsa ger cilve-gehi arsa-i mülk-i ma‘nâ

 

Bir de Arslan dorusudur ki gemin gördükçe

Kendidir aynı ile şîr-i ner-i silsile-hâ

 

Urulur gerdenine anun içün altından

İki zencir ki zabt etmesi âsân ola tâ

 

Cebeli doru ile hod Kayışoğlu dorusu

Nicedür her biri sür‘atde kıyâs et meselâ

 

Menzile nûr-ı basar gibi berâber erişür

Olsa her birine hem-pûye eger tîr-i kazâ

 

30.Birisi dahi Ağa Alcası kim anun da

Yaraşır eyler isem medhini bu gûne edâ

 

Âsumân-pûye zemîn-gerd-i müselsel-harekât

Bâd-pâ şu‘le-i cevvâle-i âlem-peymâ

 

Bir de Şam Alcası kim etse ne dem meyl-i hırâm

Sanki reftâra gelir bir sanem-i sürh-kabâ

 

Olsa bu cilve bu nâz Aşkar-ı Behrâmda ger

Zühre gökden iner olurdu dil-ârâm ana

 

Turfa gülgûn-ı firîbende-reviş kim sanasın

Cümle endâmına urmuş yed-i kudret hınnâ

 

Bir de Dağlar Delisidir ki şitâb etdikçe

Bir olur zelzeleden lerze-i kûh u deryâ

 

Sarsılur arz u semâ sanki kıyâmet koparur

Böyledür tünd şitâb eylediğince ammâ

 

Gelse reftâra döner bir sanem-i ra‘nâya

Başlasa cilveye tâvûs-ı cinândır gûyâ

 

Nâmı Dağlar Delisi kendisi âhû-yı harem

Perçemi sünbül-i çîn cebhesi dîbâ-yı Hıtâ

 

Cilve etdikçe ne dem olsa perîşân-perçem

Pür olur nükhet-i müşkiyle girîbân-ı hevâ

 

40 Birisi dahi Surâhî-i ser-efrâz ki çarh

Yaraşur pâyına yüz sürmek içün olsa dütâ

 

 Nedür ol gerden-i mevzûn o sürîn-ferbih

Aceb endâmı güzel şûh-ı cihândur hakkâ

 

Şîvede cilvede mestâne hırâm eylemede

Var ise yine odur bir sanem-i müstesnâ

 

Salınıp her tarafa nâz ile etdikçe hırâm

Bir nigâh ile eder cân-ı cihânı yağmâ

.

 

Dil-nevâz ola meger ona mu‘âdil dilber

Yohsa âlemde bulunmaz dahi misl ü hemtâ

 

Tarz u tavrın nice ta‘rîf edeyim anun da

Görmedim buncılayın dilber-i şûh u ra‘nâ

 

Hüsn-i ahlâkı yerinde harekâtı mevzûn

Şîvesi cilvesi hep biribirinden a‘lâ

 

 O reviş ol yürüyüş ol nigeh-i düzdîde

Dilber-i şûh gibi şîveleri hoş-rübâ

 

Armağan gitse olur Çîne hele tasvîri

Bu kadar ancak olur hak bu ki sun‘-ı Mevlâ

 

Yaraşır atlas-ı çarh olsa ana pây-endâz

Eylese her ne zaman cilve-i pür-istiğnâ

 

50 Müddeâ-fehm o kadar kim eder âheng-i şitâb

Râkibi kûşe-i ebrû ile etse îmâ

 

Yaraşur dersem eger ana burak-ı cennet

Ki revâdur buna ta‘zîm o kadar kim farzâ

 

Pîş-i pâyında melek gâşiye-dâr olsa mahall

Na‘l-i zerrînine hurşîd yüzün sürse revâ

 

Çok mudur bu şeref ol rahş-ı mübârek-kademe

Ki sa‘âdetle süvâr ola ana zıll-ı Hudâ

Ölçüsü : Fe‘ilâtün fe‘ilâtün fe‘ilâtün fe‘ilü

Nefi Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

Nefi Seçkin Şiirleri Gazel ve Kasideleri

Nefi Divanı ve Seçilmiş Şiirleri

Nefi Siham-ı Kaza

Nefi’yi idama götürmesi muhtemel şiiri

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da