17.06.2011
NEFİ ( ÖMER )
(1572-1635) ünlü 17 Yüzyıl Divan Şairi. XVII. yüzyıl ve bütün İslami Dönem Türk Edebiyatının en büyük kaside şairi olarak tanınan Nefi, bu yüzyılın başında yaşamış, kasidede gerçek bir varlık göstermiş ve gerek kendi zamanında, gerekse sonraki yüzyıllarda kaside yazan bütün şairlere etki etmiş bir şairdir.
1572 yılında Hasankale'de doğdu. Bundan dolayı devrin kaynakları Nef'i'den Erzenü'r-Rumî diye söze ederler. Babası ülkesinin eşrafından Sipahi Mehmed Bey diye anılan bir kişidir. Gerçek ismi Ömer olan Nef'î, kaynaklarda Nefi, Ömer Bey adıyla anıldığı gibi mührüne kazdırdığı beyitte de Ömer adı görülmektedir.
Daha küçük yaşlardan itibaren güçlü bir eğitim gördü. Öğrenimini Hasankale'de yapmış, sonra Erzurum'a gelerek devam ettirmiştir. Burada Fars edebiyatının ünlü eserlerini okudu, Arapça ve Farsça öğrendi.Erzurum'da öğrenimini sürdürürken genç yaşında şiir yazmaya da başlamıştır. İlk mahlası Zarrî "zararlı"dır. 1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nefi, "nafi, yararlı" mahlasını vermiştir.
Padişah 1.Ahmed zamanında İstanbul'a geldi. Devlet hizmetine girdi ve bir süre farklı memurluklarda çalıştı. Daha sonraları 2.Osman ve 4. Murad dönemlerinde yıldızı parladı ve sarayla yakın bir ilişki kurdu. Hicviyeleri ile ünlü olan Nefi, yazdığı hicivlerle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekti. Yine de uzunca bir süre 4.Murad tarafından korundu, daha sonraları 4.Murad kendisinden hiciv yazmamasını rica etti. Her ne kadar Nef'î padişah 4. Murad'a bu konuda söz verse de, kalemini durduramayıp Vezir Bayram Paşa hakkında bir hicviye kaleme aldı. Bu hicviyesinden ötürü, 1635 yılında, sarayın odunluğunda kementle boğularak öldürüldü. Sonra cesedi İstanbul boğazı'nda denize atılmıştır.
ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER
Yoklamazsın hîç var mı dilde dâğın yâresin
Böyle mi gözler güzeller âşık-ı bîçâresin
Âh ile derdi bilinmez âşık-ı bîçârenin
Çâk çâk ede meğer âhı dil-i sad-pâresin
Gördüğün öldürmedir kârı o hûnî gözlerin
Koymaz anınçün elinden gamzeler gaddâresin
Zülfüne bend etmesin yâ n'eylesin Mecnûn gibi
Zabta kâdir olmayan âşık-ı dil-âvâresin
Halka-i zülfünden eyler dil temâşâ ruhların
Vermese hurşîde n'ola revzen-i nezzâresin
Derdin izhâr etmek ister dâ'imâ Nef'î sana
Sen de lutf et yokla bir gün dilde dâğın yâresin
Şair Nefi
Gazel
Ağyâre nigâh etmediğin nâz sanırdım
Çok lutf imiş ol âşıka ben az sanırdım
Gamzen dili rüsvâ-yı cihân eyledi
Billâh ben ol âfeti hem-râz sanırdım
Seyr eylemesem âyînede aks-i cemâlin
Hüsn ile seni meh gibi mümtâz sanırdım
Ma'mûr idügin bilmez idim böyle harâbât
Mestâneleri hâne-ber-endâz sanırdım
Sihr etdiğini senden işitdim yine Nef'î
Yoksa sözünü hep senin i'câz sanırdım
--------------------------------------------
Gazel
Âşık olduk dâm-ı zülf-i yâre düşdü gönlümüz
Akla uyduk bir garîb âvâre düşdü gönlümüz
Gamdan âzâd olmağa bilmem ne çâre eylesek
Kaldı hayretde acep bîçâre düşdü gönlümüz
Âşık olmakdır yine evlâsı ammâ derd bu
Bir mülâyim âfet-i mekkâra düşdü gönlümüz
Çeşmi bir zahm urdu tîğ-ı gamze-i bürrân ile
Göz yumup açınca yüz bin pâre düşdü gönlümüz
Fâriğ olsak n'ola dilber sevmeden Nef'î gibi
Hüsn-i hulk-ı şâh-ı meh-dîdâra düşdü gönlümüz
Şevkımız yok zevk-i câm-ı lâ'l-i nâb-ı dilbere
Şi'r-i hâkân-ı şeker-güftâra düşdü gönlümüz
Hazret-i Sultân Murâd Hân-ı kerîmü'ş-şân kim
Şevk-i medhiyle garîb efkâra düşdü gönlümüz
Cüst ü cû etdik âlem-i endîşede
Iztırârî vâdî-i inkâra düşdü gönlümüz
Gazel
Tûtî-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyînesi sâf değil
Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil
Yine endîşe bilir kadr-i dür-i güftârım
Rûzigâr ise denî dehr ise sarrâf değil
Girdi miftâh-ı der-i genc-i ma'ânî elime
Âleme bez-i güher eylesem itlâf değil
Levh-i mahfûz-ı suhandir dil-i pâk-i Nef'î
Tab'-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil
Gazel
Âşıka ta'n etmek olmaz mübtelâdır n'eylesin
Âdeme mihr ü mahabbet bir belâdır n'eylesin
Gönlü dilberden kesilmezse acep mi âşıkın
Gamzesiyle tâ ezelden âşinâdır n'eylesin
N'ola ta'yin etse zabt-ı mülk-i hüsnü gamzeye
Zülfü bir âşüfte-i ser-der-hevâdır n'eylesin
Zülfüne kalsa perîşân eylemezdi dilleri
Anı da tahrîk eden bâd-ı sabâdır n'eylesin
N'ola olsa muztarib hâl-i dil-i uşşâkdan
Sînesi âyîne-i âlem-nümâdır n'eylesin
Olmasa Nef'î n'ola dil-beste zülf-i dilbere
Tab'-ı şûhu dâma düşmez bir Hümâdır n'eylesin
Nefi
-------------------------------------------------------------
Gazel
Bâde gam verir bize biz âşık-ı dîvâneyiz
Gelmeden bu bezme câm-ı aşk ile mestâneyiz
Çekmeziz renc-i humârı ömrümüzde gerçi biz
Gam değil mahmûr olursak sâkî-i meyhâneyiz
Âşık-ı yek-reng ü rindân-güşâde-meşrebiz
Bezm-i hâs-ı vahdete hem bâde hem peymâneyiz
Hem gülüz hem bülbülüz germiyyet-i aşk ile biz
Dâğ-ı derde şu'le vü şem'-i gama pervâneyiz
Rind-i aşkız hâsılı Nef'î-i bî-pervâ gibi
Âşinâya âşinâ bîgâneye bîgâneyiz
Nefi
------------------------------------------------------------
Gazel
Hem kadeh hem bâde hem bir şûh sâkîdir gönül
Ehl-i aşkın hâsılı sâhib-mezâkıdır gönül
Bir nefes dîdâr içün bin cân fedâ etsem n'ola
Nice demlerdir esîr-i iştiyâkıdır gönül
Dildedir mihrin ko hâk olsun yolunda cân u ten
Ben ölürsem âlem-i ma'nâda bâkîdir gönül
Zerredir ammâ ki tâb-ı âfitâb-ı aşk ile
Rûzigârın şemse-i tâk u revâkıdır gönül
Etse Nef'î n'ola ger gönlüyle dâ'im bezm-i hâs
Hem kadeh hem bâde hem bir şûh sâkîdir gönül
-------------------------------------------------
GAZEL
Ne tende cân ile sensiz ümîd-i sıhhat olur.
Ne cân bedende gam-i firkatinde râhat olur.
Ne çâre var ki firâkınla eğlenem bir dem.
Ne tâli’im meded eyler visâle fırsat olur.
Ne şeb ki kûyuna yüz sürmesem ol şeb ölürüm.
Ne gün ki kâmetini görmesem kıyâmet olur.
Dil ise gitti kesilmez hevâ-yı aşkından
nasihat eylediğimce beter melâmet olur.
Belâ budur ki alıştı belâlarınla gönül.
Gamın da gelse dile bâis-i meserret olur.
Nedir bu tâli’ ile derd-i nef’i-i zârın.
Ne şûhu sevse mülâyim dedikçe âfet olur.
-------------------------------------------------------------------------
GAZEL
Nezaketde metanetde kelâmım benzemez aslâ.
Ne urfî'ye ne hâkânî'ye bu bir tarz-ı âherdir.
Derdim nice bir sînede pinhân iderim ben.
Bir âh ile bu âlemi vîrân iderim ben.
Âh ile komam dilleri zülfünde huzura
Cem'iyyet-i ağyarı perişan iderim ben
Cem'iyyet-i ağyarı ger itmezse perişan
Çerh-i feleği aksine gerdan iderim ben
Yâr olmayıcak zehr-i sitemdir bana bade
Bilmem nice def'-i gam-ı hicran iderim ben
Gûyâ ki olur dîdelerim ma'den-i yâkut
Her gâh ki yâd-ı leb-i cânân iderim ben
Bu hâl ile avarelik el virse bana ger
Baştan başa dünyâyı gûl-istân iderim ben
Nef'i gibi yârana dimem dahi nazire
Yâ bu gazeli zîver-î dîvân iderim ben
----------------------------------------------------------
Gazel
Arif ol ehl-i dil ol rind-i kalender-meşreb ol
Ne müselmân-ı kavî ne mülhid-i bî-mezheb ol
Asla mağrur olma eflâtûn-i vakt olsan eğer
Bir edîb-i kâmili gördükde tıfl-ı mekteb ol
Af-tâb-ı âlem-ârâ gibi sür hâke yüzün
Kevkebe basdır cihanı hem yine bî-kevkeb ol
Lâ-mekân ol hem mahallinde yerin bekle yine
Gâh mihr-i âlem-ârâ gâh mâh-ı nahşeb ol.
Âşık ol amma alâikden beri it gönlünü.
Ne ham-ı gîsûya meftun ne esîr-i gabgab ol
Hızr'a minnet çekme var sonra dil-i
Nef î gibi lûle-i âb-ı hayât-ı feyz ile leb-ber-lebol
fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
-----------------------------------------------------------------
Siham-ı Kaza'dan
Gürci hınzırı a samsun-ı muazzam a köpek
Kande sen kande nigehbani-i alem a köpek
Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun
Bir senin gibideni cehl-i mücessem a köpek
Ne gune kaldi meded devlet-i Al-i Osman
Hey yazuk hey ne musibet bu ne matem a köpek
Ne ihanetdür o sadra bu zamanda ki anun
Olmaya sahibi bir Asaf-ı kerem a köpek
Hidmet-i devlete sair vüzeradan göreler
Bir fürumaye koca ayuyı akdem a köpek
Bu mahlallerde ki Bagdadı ala şah-ı Acem
Arz-ı rumu ede teshir Abaza hem a köpek
Sattınız iki soysuz bir olup hanlığı
Kimseyietmedünüz bu işe mahrem a köpek
Paymal eylediniz saltanatın ırzını hem
Yok yereoldı telef ol kadar adem a köpek
Hiç hanlık satılır mı hey edebsiz hain
Tutalım olmamış ol fitne muazzam a köpek
Sen kadar düşmen-i devlet mi olur a hınzır
Ne turur saltanatun sahibi bilsem a köpek
Ehl-i dil düşmeni din yoksulu bir melunsun
Öldürürlerse eğer can-be-cehennem a köpek
Böyle kalur mu soysuzlar elinde devlet
noldu ya gayret-i şahenşeh-i azam a köpek
Hak götürdü arabı gitti hele dünyadan
Kim götürse akabince seni bilmem a köpek
File nacar meger yükledeler tabutunu
Çekemez cife-i murdarunu adem a köpek
Filler de çekemezse ne acep laşeni kim
Var mı bir sencileyin div-i mülahhem a köpek
Sen soysuz eşek ol Kirliorospu yaraşur
Bindürüp sırtına teşhir edersem a köpek
Nefi
-------------------------------------------------
Tûtî-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
G
----------------------------------------------------------------------
Yazanlar peykerim destimde bir peymâne yazmışlar
Gazel
Yazanlar peykerim destimde bir peymâne yazmışlar
Görüp mest-i mey-i aşk olduğum mestâne yazmışlar
Bana teklîf-i zühd etmezdi idrâk olsa zâhidde
Yazıklar kim anı âkil beni dîvâne yazmışlar
Değildir gözlerinde sâye-i müjgânı uşşâkın
Hatın resmin beyâz-ı dîde-i giryâne yazmışlar
Benim âşık ki rüsvâlıkla tutdu şöhretim şehri
Yazanlar kıssa-i Mecnûnu hep yâbâne yazmışlar
Nice zâhirdir ey Nef'î sözünden dildeki sûzun
Yazınca nüsha-i şi'rin kalemler yâne yazmışlar
--------------------------------------------------------------------
Yoklamazsın hîç var mı dilde dâğın yâresin
Gazel
Yoklamazsın hîç var mı dilde dâğın yâresin
Böyle mi gözler güzeller âşık-ı bîçâresin
Âh ile derdi bilinmez âşık-ı bîçârenin
Çâk çâk ede meğer âhı dil-i sad-pâresin
Gördüğün öldürmedir kârı o hûnî gözlerin
Koymaz anınçün elinden gamzeler gaddâresin
Zülfüne bend etmesin yâ n'eylesin Mecnûn gibi
Zabta kâdir olmayan âşık-ı dil-âvâresin
Halka-i zülfünden eyler dil temâşâ ruhların
Vermese hurşîde n'ola revzen-i nezzâresin
Derdin izhâr etmek ister dâ'imâ Nef'î sana
Sen de lutf et yokla bir gün dilde dâğın yâresin
Nefi
Ağyâre nigâh etmediğin nâz sanırdım
Çok lutf imiş ol âşıka ben az sanırdım
Gamzen dili rüsvâ-yı cihân eyledi
Billâh ben ol âfeti hem-râz sanırdım
Seyr eylemesem âyînede aks-i cemâlin
Hüsn ile seni meh gibi mümtâz sanırdım
Ma'mûr idügin bilmez idim böyle harâbât
Mestâneleri hâne-ber-endâz sanırdım
Sihr etdiğini senden işitdim yine Nef'î
Yoksa sözünü hep senin i'câz sanırdım
---------------------------------------------
Gazel
Yâre derdim diyemem bezm-i şarâb olmayıcak.
Cürmüm ikrar edemem mest-i harâb olmayıcak.
Âfitâb ol ruh-ı pür-tâba nazîr olsun mu?
Bu yakar âlemi bir lahza nikâb olmayıcak.
Cezbe-i hüsnü gönül hattına ta'lîk eyler.
Nice hall etmek olur anı kitâb olmayıcak.
Tutalım rûz-ı şümâr olsa kim eyler da'vâ.
Ettiğin zulme senin hadd ü hesâb olmayıcak.
Sen bu rüsvâlığı ey nef'î komazsın elden.
Yârdan yine sana hışm u itâb olmayıcak
-----------------------------------------------------
Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş
Kıt'a
Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş
Vâr ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş
Gam çekme hakîkatde eğer ârif isen
Farz eyle ki el'ân yine âlem yoğ imiş
Nefi
KITA ŞEKLİNDE HİCİVLERİ
Tahir efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp tahirdir.
***
Bana kafir demiş müfti efendi
Tutalım ki ben diyem ona müslüman
Varıldıkta yarın ruz-i cezaya
İkimizde çıkarız anda yalan
*****
Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş
Var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş
Gam çekme hakikatte eğer ârif isen
Farz eyle ki el'an yine âlem yoğ imiş
****
Kâfoğlu nasîhatdür işit bu sözi benden
Bil rütbe-i 'irfânunı yârâna ulaşma
Zehri katı mühlikdür anun bir dahi zinhâr
Ef'îye ulaş... nef'î'ye ulaşma!
Kasîde
Gamzen ne dem ki tiğ çekip hûn-feşân olur
Uşşâk-ı dil-figâra ecel mihribân olur
Çeşmin o Kahraman-ı gazab-nâkdir senin
Kim hışmı zâil olsa dahi bî-emân olur
Kim gördü böyle Hindû-yı mest-i kemin-küşâ
Kim bir hadengi âfet-i can-ı cihan olur
Müjgânlarınla seyreden ol ebruvanı der
Birden bu denlü tir nice der-kemân olur
Gamzen suâle başlasa uşşâka her müjen
Gûya lisân-ı hâl ile bir tercemân olur
Gamzen görür itâb ile öldürdüğün bizi
Durmaz girişme dahi ana hem-zebân olur
Bu nâz u nigâh-ı tegâfül ki sende var
Hızr olsa âşıkın sebeb-i terk-i cân olur
Sen böyle nâz u şîve satınca gedâlara
Narh-ı metâ-ı derd ü belâ râygân olur
Yeksân ise yanında seven sevmeyen seni
Hûbâna bu muâmeleden çok ziyân olur
Râzî değilse ger buna nâmûs-ı dilberî
Uşşâka derse böyle ihânet yamân olur
Her nâ-mahâlle ruhsat-ı nezzâre ya neden
Bir gün demez misin ki mahallinde kan olur
Dil bu hevâ ile kafes-i teng-i sînede
Mânend-i mürg-i bâl-şikeste tapân olur
Kim gülşen-i ruhunda vere nağmeye karâr
Tâ ol zamân ki bâğ-ı cihân pür-hazân olur
Fikreyleyince dâm-ı girih-gîr-i zülfünü
Bir hâlet elverir ki kafes gülsitân olur
Zülfün mü ya gezende siyeh mâr-ı hambeham
Kim pâsbân-ı genc-i nihân-ı miyân olur
Yahut hümâ şikâr edici şâhbâzdır
Dâim hevâ-yı sayd ile bî-âşiyân olur
Gâhi halka durur pîç ü tâb ile
Tuğr-yi hükm-i pâdişah-i hüsn ü ân olur
Gâhî ki deste deste yatur yerde gûyiyâ
Çârûb-ı âsîstân-ı memâlik-sitân olur
Ol safder-i yegâne ki tâb-ı mehâbeti
Cevşen-güdâz-ı Tehmeten ü Kahramân olur
Diller döyer mi görmeğe cenk içre nîzesin
Ol dem ki hûn-ı düşmen ucundan revân olur
Saflar düzüp hücûm edicek hayl-i düşmene
Dehşetle âsumân u zemîn pür-figân olur
Oklar sihâm-ı kavs-i kazâdan nişân verir
Peykân-ı tîr ise ecel-i nâgehân olur
Evc-i hevâda sıyt-ı çekâçâk-ı tîğdan
Âvâz-ı ra'd u sâika reh güm-künân olur
Sensin o saf-şiken ki yazılsa menâkıbın
Her muhtasar rivayeti bir dâsitân olur
Hakka benem ol nâdire-perver ki her sözüm
Bir tuhfe gibi elden ele armağân olur
KASİDE ( Felek Kasidesinden bazı bölümler)
Habbezâ cây-i neşât-efzâ ki Rıdvân görse ger
Hayretinden derdi bu cennet midir dünyâ mıdır
Dâimâ böyle müferrih mi bu cây-i dil-küşâ
Her zaman âb u havâsı böyle rûh-efzâ mıdır
Yoksa şimdi eyleyen âb u havâsın terbiyet
Âfitâb-ı devlet-i şâh-ı cihân-ârâ mıdır
Ya'ni Sultan Ahmed-i âdil ki ferş-i dergehi
Arş[ı]'dan a'lâ değilse çarh[ı]dan ednâ mıdır
Şâh-ı dîn-perver ki teşrîf-i kudûmiyle zemîn
Arşa nâz eylerse istiğnâsı istiğnâ mıdır
Mâh-i mülk-ârâ-yi devlet kim fürûğundan felek
Mihrini fark eylemez pinhân mıdır peydâ mıdır
Bunca demdir da'vi-yi sâhib-kırânî eylerin
Bir mübâriz yok mu meydân-ı sühan tenhâ mıdır
Dürr-i nazmım çarha mengûş olsa bilmez rûz[ı]gâr
Şi'r-i Nef'î midir ol yâ kevkeb-i Şi'râ' mıdır
Söz tükendi nice bir da'vâ-yi şi'r ü şâ'irî
Lâf u da'vâ bir taraf şimdi du'â hengâmıdır
(1-2. beyitler Edirne şehrinin tasvirine ait olduğu için nesib, 3. beyit ilk mısraında Edirne'nin havasından suyundan; ikinci mısraında padişahtan bahsetmesi sebebiyle girizgah, 4,5,6.. beyitler I. Ahmed'i övdüğü için medhiye, 7.8. beyitler de şair kendinden bahsettiği için fahriye,9. beyit ise dua bölümlerine aittir.
Bercesteler
Gönül ne gök ne elâ ne lâciverd arıyor
Ah bu gönül bu gönül kendine derd arıyor
* * *
Ne tende cân ile sensiz ümmîd-i sıhhat olur
Ne cân bedende gam-ı firkatinle rahat olur
* * *
Ne şeb ki kûyine yüz sürmesem ölürüm
Ne gün ki kaametini görmesem kıyâmet olur
* * *
Mecnun ne bilir kaaide-i nâz u niyâzı
Aşık mı sanır kendin o meczûb-ı muhabbet
Nefi Seçkin Şiirleri Gazel ve Kasideleri
Nefi Divanı ve Seçilmiş Şiirleri
Nefi Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın