Cenknameler, Anadolu sahasının sözlü edebiyat kültürü ürünleridir. “XIII. yüzyıla kadar dayanan bu gaza ve kahramanlık hikâyelerinin dini tebliğ etme ve yayma gibi amaçları olmuştur. (Atalan: 2011, s. 45)” Özlelikle 13. . ve 14. Yy da yüzyılda yazıya geçen Dini ve Destani manzum destanların veya destani cenk namelerin başkahramanları Hz. Ali,, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin , Hz. Ve Hamza ve Hz Ömer ‘e ilaveten Temim i Dari , İbrahim Edhem gibi sahabeler , Veysel Karani gibi veliler ve bu ulu kişilerin çocukları veya irtibatlı oldukları kişilerdir. ( bkz 14 Yy. da Oluşan Manzum Dini Destanlar ) .[1] Muhammed Hanefi’nin de isimleri geçmektedir.” Öyle ki Muhammed Hanefi’nin gazalarının ve cenklerinin anlatıldığı hikâyeler müstakil olarak “Muhammed Hanefi Cenkleri” adıyla anılmaktadır.
Cenknamelerin özellikle 13. Ve 14 yy da Anadolu ‘da ortaya çıkması. Fethi tamamlanan ama henüze tam olarak İslamlaşmayan Anadolu, halkını Müslüman olan ama henüz Müslümanlığı tam olarak öğrenemeyen Türkmenleri İslamiyet’e ısındırmak, İslamiyet’i onlara tebliğ etmek maksatlıdır. “Cenknameler ideal insan tipini işleyerek toplumun ‘karizmatik lider’ ve ‘örnek insan’ arayışına cevap veren ve tam anlamıyla mezhebi taassup olmaksızın yaygın İslami anlayışla paralellik arz eden, toplumun ortak kültürü olan ve devrin aydınlarınca tercüme, adapte ve telif yoluyla kültürümüze kazandırılan eserlerdir.” (Atalan: 2008, s. 8)”
Veysel Karani Destanı, Geyik Destanı, CİMCİME SULTAN DESTANI, Ebu Müslim Horasani Destanı Ejderha Destânı, Güvercin Destanı Kirdeci Ali ) Kesik Baş Destanı 14. Yy da yazıya geçmiş olan Manzum Dini destanlardan bazılarıdır. Bunların dışında Fatma destanı, Temimi-i Dari destanı İbrahim Edehem Destanı, Mansurname, Maktel-i Hüseyin, gibi başka destanlar da vardır.
Bu cenknamelerde “ tarihi olayları ve savaşları anlatmaktan ziyade, kurgusal ve fantastik konular işlenmeye başlanmıştır. Yazarlar tarafından kimi zaman bir ejderhayla savaştırılan Hz. Ali, kimi zaman da Hayber kalesini fethe gönderilmiştir. Hatta bu hikâyeler o kadar çok yazılmış, okunmuş ve söylenmiş ki aynı hikâyenin bile onlarca versiyonu ortaya çıkmış ve anonim hale gelmişlerdir.” [2]
Muhammed Hanefi Cengi veya Tabut hikâyesi olarak bilinen destansı hikâye de bunlardan birisidir. Muhammed Hanefi Cengi dini kahramanlık destanların içinde en sevilen destanlardan biridir. [3]“Tabut hikâyesinin literatürümüzde iki farklı versiyonu vardır. Birinci versiyonda1 Muhammed Hanefi’nin annesi savaşta esir alınan bir cariyedir ve savaş ganimeti olarak Hz. Ali’ye verilmiştir. (Mattei: 2004, s. 30) İkinci versiyonda ise Hanife, Kayser-i Rum kızıdır ve Müslüman edilerek Hz. Ali ile evlendirilmiştir.” [4] Muhammed Hanefi bu kızdan dünyaya gelir.
Bu destanın her iki varyantı üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu destanın 14 yy da yazıya geçmiş, daha sonraları çok sayıda taş basma ve matbu baskıları yapılmıştır. Fakat bu destanların bir kısmını incelemiş V. Mahir’e göre yazma nüshaları ile basılmış destanlar arasında birçok fark bulunduğunu belirtmektedir. Basılmış olan destanların eksik ve kısmen değiştirilmiş olduklarını bildirmekte. Yazma nüshalarında destanın başında Hz. Muhammed. Hz Ali’nin rüyasına girip kahraman bir oğlu olacağını bildirmiş, çocuğa kendi adını vermesini istemiştir. Hz Ali eve gelerek bu mücdeyi karısına da bildirmiştir. [5]
Bu destanda Dede Korkut’ hikâyelerine benzeyen kesitlerin yanı sıra Şehname ve Acemlerin meşhur pehlivanı Rüstem’in de olaya dâhil olması ilginçtir. Halk hikâyelerimizdeki kadın savaşçı Arabuzengi motifi de görülmekte Mine de savaşa katılarak Rüstem’i atıyla birlikte ikiye bölüp askerlerini kırıp geçirmektedir.
Hanife, Kayser-i Rum kızıdır ve Müslüman edilerek Hz. Ali ile evlendirilmiştir. Muhammed Hanefi bu kızdan dünyaya gelir. Muhammed Hanefi dünyalar güzeli bir erkek çocuğudur. Muhammed beş yaşında iken İslami bilgileri öğrenmeye ve ahret işlerine yönelmeye başlar. Yedi yaşınd imam olur, dokuz yaşına gelince babası Hz. Ali ile gazalara katılmak ister ama Hz Ali gazalara onu götürmek istemez ve “sen tıfılsın “diye götürmez. Muhammet eve döner. İbadete devam ederken bir gün de ava çıkar ve Medine dağlarında bir gazala rastlar. Geyiği yakalamak için kement atmakta ama her defasında geyik kementten kurtulup kaçmaktadır. Sonra da ok ile vurmak ister. Geyik kaçarak çok güzel bir yere ( Mürgizar- gülitan) gelir. Muhammed de peşinden bu yere girer. Burası pek çok hayvanın da yaşadığı cennet gibi b ir yerdir. Muhammed Hanefi yorulmuştur ve ormanı seyre dalarken atını bırakır kendisi de uykuya dalar. Fakat O koruyu iki yüz kişi beklemektedir. Muhammed Hanefi uyurken bu korucular onu görürüler ve onun güzel yüzüne hayran olurlar. Muhammed Hanefi hemen uyanır. Korucular buraya gelmenin yasak olduğunu bu korunun Tabut’a ait olduğunu atını verir liderlerinin elini öperse belki serbest bırakacaklarını söylerler.
Muhammed Hanefi, Hz Âli’nin oğlu Hasan ve Hüseyin’in de onun ağabeyleri olduğunu söyler ve canınızı kurtarmak istiyorsanız beni rahat bırakın der. Ama kâfirler bırakmaz Muhammed Hanefi Allah dua eder kâfirlerle savaşa başlar ve iki yüz kâfirin hepsini ikiye böler. Beğlerinin başını da kesip Medine’ye getirir.
Medineliler Hz. Ali’nin cenkten döndüğünü zanneder. Hz. Ali gazadan dönüp eve geldiğinde Muhammed Hanefi ‘nin kestiği başı görünce “ Bunca gaza ettim ama böyle büyük bir baş kesmedim “ diye hayret eder. Medineliler Hz. Ali’ye. “Oğlun Muhammed Hanefi üç gün kaybolduktan sonra bu başı getirdi. Nereye gittiğini bilemedik “dediler. Eve gelen Hz Ali oğluna anlatmasını ister. Muhammed Hanefi ‘de olanları anlatır. Bu baş da beylerinin başıdır. Der. Hz Ali o korunun çok melun bir yaratık olan Tabut’un yurdudur. Bir daha oraya sakın gitme diye tembih eder. Onun askeri yedi yüz binden de çoktur diye haber verir.
Hz Ali Tekrar gazaya gider Muhammed Hanefi yine o geyiği görür ve peşinden aynı ormana girer. Bu defa bin asker vardır Muhammed Hanefi üç yüz tanesini öldürür ama çok yorulup yakalanır. Onu alıp Tabut’a götürüler. Tabut onu astırmak isteyince akıl daneleri araya girip bu tıfıl oğlanı asarsak hem herkes bize güler hem de Hz Ali gelip hepimizi keser. Bunu dinimize döndürelim sen de kızın Mine’yi bu oğlancığa ver derler.
Muhammed Hanefi ‘yi saraya götürürler yaralarını sararlar ve ona yemekler ile içki verirler. Muhammed Hanefi haram diye içkiyi içmez. Tabut’un kızı Mine’yi getirip Muhammed Hanefi ‘ye gösterirler.
Almazam úızını çok söyleme / Hasta vücudıma zahmet eyleme
Tabut eydür çünki tutmaz sözimi/ Hem dahì almadı benim kızımı
Varın bunın başın kesin / Ya iletin darağacına asın
Didiler kim bu oğlanı kim asar / Alì gelürse kökimüzi keser
Tabut eydür varın zindana koyun / Egninde geydigi donları soyuu
Egninde olan donları soydılar / İletüb Ànı zindana koydılar
Mìne hatun dahı meclisden çıkar/ Oğlanın aşkına canın yakar.
Mìne eydür şol oğlanı pak-i zat / Zehì sabr zehì muhkem pak itikat
İçmedi atam elinden bir sücì / Zehì er kim kendine kılmadı gücì
Kendine kıydı dìnine kıymadı / Almadı beni babama uymadı
Dìnine girem iderse beni kabul Ben karavaş olam iderse kabul
Aşk ateşi düşdi anın canına Gice ile geldi anı yanına
İrişüb kesdi zindancının başın Bir kimse görmeden hem bitürdi işin
Mine Müslüman olur ve Muhammed Hanefi zindandan çıkar. Tabut askerleri ile peşlerine düşer. Bin askerin yedi yüzünü kılıçtan geçirir. Sağ kalan üç yüz asker kaçıp kurtulur. Tabut bu defa yüz bin askerle on yaşındaki bir oğlanla savaşmaya gelir.
Tabt eydür ey kavm noldı size
Hep Arab kavmi gülişürler bize
Ar ü gayret yok mudur sizde heman
Ne itdi on yaşındaki bu oğlan
Kırdı askerimi aldı kızımı
Halk içinde kara itdi yüzimi
Bu esanda Mine Allah’a yalvarmaktadır. Mìne ile ben babama vasıl olmadım sağ selamet Medìne'ye varmadım Didi ya Rabb sığındım ben sanaAtamı garındaşlarımı yoldaş it bana
Diye Muhammet'de yalvarmaktadır. Bu arada Cihan Pehlivanı Rüstem Tabut’un yanına gelir.
Eger gızını virirsen bana
Oğlanı diri getürem ben sana
Bildigin gibi anı öldüresin
Adın namın ile cihanı doldırasın
Der. Mine oğlanı atından indiir yaralarını sara. Namaz kılıp dua eder. Sabah olunca Rüstem ile Tabut anlaşırlar. Rüstem atına binip meydana gelir .
Rüstemi meydanda göricek
Mìne Ben varayım Rüstemin cengine
Senin kanın akdı çaren yoktur.
Babamın askeri katı çokdur.
Böylece Mine ile Rüstem savaşır. Mine Rüstem ve etrafındaki askerleri öldürüp kellelerinden bir kule yapar. Tabut kalan tüm askerleri üzerlerine yollar. Muhammed ile Mine çok çeresiz kalışken Hz. Ali Hasan ve Hüseyin yetişip Mine ile Muhammedi kurtarır.
Gözleyüb oldem kılıç çaldı Alì
Ol kâfirin çoğını gırdı Alì
Hasan Hüseyn ile girdi heman girüp kafire hìç virmez aman…
Tabut’u haraca bağlayan Hz Ali, Hasan ve Hüseyin Mine ve Muhammed Hanefi’yi alarak Medine’ye dönerler.
Nikaholdı Muhammed Hanefì ile Mìne Ziyafet ile toldı Medìne İki aşık birbirini buldılar. Birbirile nice sohbet kıldılar
İLGİLİ lİNKLER
· Gazavat- ı Ali Merhur Şahın Müslüman Olması Destanı
· Gazavat-ı Ali Der Memleket-i Sind Hakkında ve Özeti
· Gazavatı Bahri Umman ve Sandık Destanı ve Özeti
· Gazavatı Bahri Umman ve Sandık ile Hatırlattığı Mitolojik Öğeler
· Kirdeci Alî Kesik Baş Destanı
· Maktel-i Hüseyin ve Kerbala Destanı ( 14. yy)
· Yemame Savaşı ve Hz Ali'nin Yemame Cengi Destanı
· Hazreti Ali Kan Kalesi Cengi Özeti
KAYNAKÇA
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ondorduncu-yuzyilda-olusan-dini-destanlar/77510
[2] Emrah GÜLÜ, “MUHAMMED HANEFİ HAZRETLERİ CENGİ” TABUT SAVAŞI HİKÂYESİ MOTİF DENEMESİ VE TRANSKRİPSİYONLU METİN, Turkish Studies - Volume 9/12 Fall 2014, p. 301-348, ANKARA
[3]M. Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970, shf 159
[4] Emrah GÜLÜ, “MUHAMMED HANEFİ HAZRETLERİ CENGİ” TABUT SAVAŞI HİKÂYESİ MOTİF DENEMESİ VE TRANSKRİPSİYONLU METİN, Turkish Studies - Volume 9/12 Fall 2014, p. 301-348, ANKARA-
[5]M. Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970, shf 159
[6]M. Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970, shf 159
[7] Emrah GÜLÜ, “MUHAMMED HANEFİ HAZRETLERİ CENGİ” TABUT SAVAŞI HİKÂYESİ MOTİF DENEMESİ VE TRANSKRİPSİYONLU METİN, Turkish Studies - Volume 9/12 Fall 2014, p. 301-348, ANKARA