Gazavat-ı Ali Der Memleket-i Sind Hakkında ve Özeti

30.09.2015

 

Gazavat-ı Ali Der Memleket-i Sind

 

Gazavat-ı Ali Der Memleket-i Sind, 14 yy’den itibaren yazıya geçirilmeye başlayan   Hz. Ali’nin  kişiliği etrafında teşekkül etmiş olan yaklaşık 22 destandan biridir. [1] Bir nüshası Afyon kitaplığında bulunan ve 43 sayfadan meydana gelen bu  destanın 14 yy da yazaıya geçirilmiş olduğu zannedilmektedir.[2]

Yazımızda ele alınacak olan  eserin özeti Afyon Gedik Ahmet Paşa Kütüphânesi, 18190 numarada kayıtlı bir mecmuânın 207-218 varaklarında kayıtlı bulunan, 20 cemaziyel ahir 866(1461) tarihinde, Hasan İbn-i Îlyas-ı Kasi tarafından yazılmış olan “Gazavât-ı Emire’l- Mü’minin ‘Ali, der-Memleket-i Sind bâ Mukâtil Şah” adlı mesnevîden yapılmıştır.  [3]  Eser Hasan İbn-i Îlyas-ı Kasi tarafından Mesnevi tarzında kaleme alınmıştır.  

Mesnevî, Hz. Ali’nin Sind ülkesinin güneşe tapan hükümdarı Mukâtil Şâh’la yaptığı cengi konu almaktadır.  Destan, Hz Ali’nin hayatı etrafında teşekkül etmiş, Hz. Ali’nin tarihte yaptığı olaylarla alakası olmayan menkıbelerden biridir.  


Eserin Özeti.

Hz Muhammet, Ebubekir, Osman, Ömer ve Hz. Ali  ve diğer sahabeler birlikte otururlarken bir Arabî  yanlarına  ağlayarak gelir.  Hz Muhammet çok üzülüp “ Bu kadar zarılık idersin sana/  Kimden  irüşdi bela bildir bana “  diye sorar. “ Arabi: “

Hem diyarı  haddi, Hindistan durur.
Sind  eli bize  düşman durur.

Güneşe tapar bize ider akın
Ne bilür tanrı ne konşuluk  hakkın.

Yılda bir kez ol çerisini  direr
Savaş içün bizim iklime irer.

Avrat oğlan kamusun esir ider
Leşkerimiz taru mar ider gider.

Gücümüz  yitmez elimüz  urmağa
Kanı kuvvet ana karşı durmağa

Gibi Sind hükümdarının onlara nice nice zulümler yaptığını anlatır.  O ülkenin kalelerinin asker mal ve hazine ile dolu olduğunu, ahalinin onların elinden çok zulüm çektiğini detaylarla anlatır. O hükümdarın yedi yüz bin  askeri olduğunu, mızraklar ile taşa vursalar taşların mum gibi erdiğini, her birin boyunun otuz arşın olduğunu  “At götirmez anları  biner file “  fillere bindiklerini ve onlarla savaşamadıklarını karşı koyamadıkların vb anlatır. Güneşe tapan  Sind Ülkesinin şahının adı Mukatil’dir

 Anlatılan zulümlerden Peygamberin gözleri dolar.  Bunları dinleyen ve Resul’ün ağladığını gören Hz Ali’nin gazaptan  köpürüp saçlarını başlarını yolarak hemen ayağa kalkar. O ülkeye gitmek için Peygamberden izin ister. Hz Peygamber de ona izin verir.

Ali, bir yıllık yolculuktan sonra Sind ülkesine varır.   Bu ülkede şahın kudretini görüp hayret eder. Gelip  heybeti ile kale kapısının önüne dikilir.  Şahın kudretini gösteren pek çok alametleri olan kapılardan ve danışmanların yanlarından geçerek  heybetli Sind Şah’ının huzuruna kadar iletilir.  Şah’ın huzuru yakutlar ve mücevherle doludur.  Kapıları ve pencereleri altın ve simden yapılmıştır. Sarayının bahçesinde tavuslar dolaşmakta türlü türlü çiçekler yetişmektedir. Şah onu yanına çağırır.  Hz Ali Şaha kendisini yolunu kaybetmiş bir tüccar olarak tanıtır.  Şah ona ikramlar ederek misafir eder.

Bu sırada şahın muhafızlarından birisi elinde kesik bir baş ile Şah’ın huzuruna gelir ve  elindeki kesik başın  en büyük düşmanları olan Mekkeli Ali’nin başı olduğunu söyler.  Hz Ali ise bu başın H Ali’ye it olmadığını, Mekke’ye defalarca gidip gelip  Ali’nin yüzünü gördüğünü bu başın Ali’ye ait olmadığını söyler.

Ali ol mudur ki anun gibi it
Yöresine  varıp ile iy yiğit

Karga şahini yıka mı zarb ile
Dilgü aslanı öldüre mi harb ile

Başı getiren Kahraman ise bu söze çok kızar. Bunun üzerine başı getiren kahraman ile Hz Ali cenge tutuşur. Hz Ali bu kahramanı öldürür. Bunun üzerine kahramanı ölen Şah çok öfkeye gelir.

Şah beylerine Ali’yi öldürmelerini emreder. O zaman Ali ortaya çıkarak ben yolunu kaybeden bir tüccar değilim Ben Allah’ın Aslanı  Ali’yim diye seslenir. Şah’ın askerleri ile savaşmaya başlar iki gün boyunca gece ve gündüz şahın askerlerinden yüzlerce ve binlercesini öldürür. Fakat ikinci günün sonuna doğru savaşmaktan ve Şahın askerlerini teker teker öldürmekten  yorgun düşmeye  başlar.  Bu defa onun üzerine iki yüz bin seçme çeri yollarlar. Peygamber otuz bin sahabe ile  Hz Ali’nin bir yılda geldiği Sind ülkesine bir günde gelip yetişir.

Ali zaferi kazanır. Şah da Müslümanlığı kabul ederek peygambere biat eder.

 

İLGİLİ lİNKLER 
Gazavat- ı Ali Ahtem Destanı

  •  


KAYNAKÇA

 

  • [1] HZ ALİ CENKNAMELERİ, https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/edebiyad/1958-hz_ali_cenknameleri.html

  • [2] Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, MEB, 1970 , SHF 147

  • [3] Yılmaz, Sibel,  Gazavât-I Emire’l-Mü’minîn ‘Ali, Der-Memleket-Î Sind Bâ Mukâtil

  • Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,Yüksek Lisans Tezi. https://acikerisim.aku.edu.tr/xmlui/handle/11630/3319

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar