Hazreti Ali Kan Kalesi Cengi Özeti

05.10.2015

 

 

 

Hz. Ali  cenk namelerinde Hz. Peygamber’den sonra  en ön planda  H Ali Vardır. Hz Ali Cenk namelerinde   hikâye genellikle  Hz  Muhammet, Hz Ali ve diğer sahabeler ile birlikte otururken   başlamakta  ve vuku bulan hadiseye Hz Ali, Hz Muhammet’ten izin alarak  müdahil olmaktadır.  Bazı  Cenk namelerde ise  Gazavatı Bahri Umman ve Sandık Destanın da olduğu gibi Hz Ali son bölümde olaya dâhil olmaktadır. 

 

Bazı cenk namelerde Hz. Ali, oğulları Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Muhammed Hanefi’nin zor durumda kalması halinde onlara yardım etmekte ve onlarla birlikte hareket etmektedir. Bazı Cenk namelerinde Hz Ali Tek başına  kâfirleri dize getirirken bazı destanlarda Hasan Hüseyin ve Muhammed Hanefi ile birlikte  gazaya girer. 

 

Kan Kalesi Cengi  tahminen diğer Hz Ali Cenk nameleri gibi büyük ihtimalle 13 yy da ortaya çıkmış  ve 14. Yy. dan itibaren  yazıya geçmiştir. Hz Ali’nin bu destanı  o günden bu güne  pek çok müellifin kalemi ile manzum ve nesir olarak  yazıya geçmiş; pek çok yazma ve matbu esere konu olmuştur.

Nüshalar arasında bazı  küçük farklar olmasına rağmen destanın genel çerçeve özeti  şu şekildedir.


Hazreti Ali Kan Kalesi Cengi  Özeti

 

  1. BÖLÜM

 

Medine’nin Padişahı Said bin Ubad Rasul-i Ekrem Medine’ye gelince, önünde imana gelip Müslüman olup ve Padişahlığını Rasul-i Ekrem’e verdi. Said bin Ubad’ın bir oğlu da  imana gelip Müslüman olmuştu. Bir gün Said bin Ubad oğlunu sünnet ettirmeye karar verdi. Rasul-i Ekrem’in yanına gelip  “Ya Rasulallah, dar-ı dünyada sadece bir evladım vardır. Makul ise muradım onu sünnet ettirmek.” Deyince Rasul-i Ekrem  “Ya Said bin Ubad, mübarek ola. İyi düşünmüşsün.” Diye cevap verdi.  Said bin Ubad, evine geldi. Büryan  kebebaı ettiği  bir kuzuyu bir tepsiye koyup oğlu ile Rasul-i Ekrem’in yanına gelip  Resul’un önüne koydu. Rasul-i Ekrem o kuzudan bir miktar yiyip kalanını Hz, Ayşe’nin evine gönderdi. Hazreti Ayşe de Rasul-i Ekrem’in dokuz evine pay etti.

 

Rasul-i Ekrem, İmam Ali’yi yanına çağırıp: “Ya Ali, var, Bilal’i alıp bir kaç sahabe ile kabileleri dolaşın. Onları Said’in düğününe davet edin. Cümlesi gelsinler.”

 

İmam Ali,  bir  kaç  sahabe ile çıkıp her kabileyi düğüne davet edip, Rasul-i Ekrem’e haber verdiç Rasul-i Ekrem’de  Said bin Ubad’a “Ya Said, bütün kabileleri düğüne çağırdık. Ona göre tedarik gör.” Dedi.

 

Said, Şam’a giderek  on deve yükü buğday alıp getirdi ve düğün ziyafeti için  develer, sığırlar ve koyunlar hazırladı.  Düğün günü  halk da peyderpey gelerek, kimi deve, kimi altın, kimi gümüş getirdi. Düğünde büyük bir ziyafet verildi. Kırk gün kırk gece düğün eylendi “ O kadar mal toplandı ki miktarını Allah Teâlâ bilir.” Kabilelere verilen velime tamamlanınca Said bin Ubad, Rasul-i Ekrem’e: “Şimdi Medine halkının velimesi kaldı. Şimdi onun için ilk olarak sizi davet ediyorum ki sultanımızsın” dedi. Rasul-i Ekrem de daveti kabul edince  Said, Rasul-i Ekrem’in mübarek elini öptü.

 

Sonra her bir sahabeyi  ve  İmam Ali’ye varıp selam verip İmam  “Ya Veliyyallah; Lütfedip geliniz ve Fatımatü’z-Zehra’yı da getiriniz.” Dedi.  İmam Ali içeri girdiiğinde  mübarek rengi değişmiş   Fatıma, ise İmam Ali’yi karşılayıp “. Ey benim seyyidim, melaliniz ne ise bana söyleyin?” diye sorup üzülerek ağlamaya başladı.  İmam Ali, Fatımatü’z-Zehra’ya “Niçin ağlarsın? Bende sayrılık ve hastalık yoktur. Ama ziyade melale uğradım, o sebepten benzim soldu. “Ya Fatıma, Said bin Ubad bizi düğüne davet eyledi. Hem sizi de alıp gelmemi söyledi. Ben de “gelelim” dedim. Sahabenin her biri birbirinden kıymetli hediyeler götürürler. Bense bir dirheme malik değilim.” On a üzülüyorum dedi.  İmam Ali bu sözü söyleyince  melekler dahi  duygulanıp ağlaştılar. Sekiz cennet hurileri dahi ağladılar.

Hakk Teâlâ’dan bir nida gelerek  “Ey benim meleklerim, niçin ağlaşırsınız?” dedi.Onlar  da  “Ya rabbi, senin aslanın Ali’nin  fakirliği için ağlarız.”“Ey benim melaikelerim, sakin olun. Hikmet vardır, yine onu ben bilirim. “ dedi [1]

 

  1. BÖLÜM

 

Bunun üzerine  Fatıma “Ya Murtaza, hiç gam yeme. Anam Hatice’den bana bir gerdanlık kaldı. Onu sana vereyim. Said bin Ubad’a hediye götür. “ deyince Hz Ali “. Ben senin ahiretin için sakladığın gerdanlığı reva mıdır ki alıp Said bin Ubad’a hediye vereyim.” Dedi.

Çünkü Fatımatü’z-Zehra  bu gerdanlığı  “ kıyamet gününde sevabı az gelen ümmetin terazisine koymak için Allah’a dua etmiş, duası kabul olmuş o vakitten beri onun için saklıyordu. du İmam Ali dedi ki “Eğer Rabbü’l-Âlemin buyurursa ben Said bin Ubad’a hediye bulurum.”Hazreti Ali dışarı çıkıp Düldül’ü hazırladı. Yatsı namazını kıldı. Bir miktar evradını okuyup elbisesiyle yattı.

Fatıma uykuya dalınca  kalkıp silahını kuşandı. Zülfikar’ı alıp dışarı çıktı. “Düldül’ün üzerine binip bir sıçramakta yirmi dört adım yer sıçradı. Onun için Düldül’ün izini bulamadılar.”  “Ey Bârî Huda! Sen yardım et, ben zayıf kuluna bir ganimet mal rast getir.” Diye dua etti.

 

İmam Ali’nin muradı atı ve kılıcı ile Sa’d’in oğluna verebileceği bir hediyeyi bulmaktır.  Sabahleyin Hz. Fatıma ve çocukları babalarının gittiğini fark edince  çok üzülür ve mescide giderler. Hz. Peygamber durumdan haberdar olunca ¨Kim bana Ali’den haber getirirse cennette komşum olacak.¨ der demez Halid b. Velid öne çıkar ve Ali’den haber getirmek için peşinden gider.

 

  1. BÖLÜM

 

Halid, Ali’nin peşinden üç gün üç gece gider ve rüyasında Hz. Peygamber’i görerek Müslüman olan bir çobana rastlar. Ondan Ali’nin oradan geçtiği haberini alır. Ali uzunca bir müddet gittikten sonra ortasından ırmak akan çok güzel bir ova görür. Ovada binlerce çadır vardır ve o çadırların beyi de hayvancılıkla uğraşır. İç- lerinde yaşıyan rahibin tavsiyesiyle Ali’ye sofra kurarlar. Yemeğini yediği kimseyi öldürmeyen Ali de onları bağışlar. [2]

 

Daha sonra buradan ayrılır. Hiçbir canlının yaşamadığı bir çölde tâkati kesilene kadar gider ve bir tepenin ardından yemyeşil bir vadi içinde kapısında koşumlu atların olduğu iki çadır görür. Çadırın birinde putlar vardır, diğerinde ise iki yiğit ve cariyeler vardır. Ali konuşmaları dinler. Hz. Ali’nin dünyanın en güçlü savaşçısı olduğunu söyleyen askeri zor durumdayken kurtarır. İçeri girip herkesi Müslüman eder. Oğlu Hasan’a benzeyen Ebu’l-Muhsin’i çok seven Ali, bir güzel dinlendikten sonra onlara yolculuğa çıkma nedenini anlatır ve içi altın dolu bir kalenin olduğunu öğrenince tekrar yola düşer. Yolda Mücahid adında bir yaşlı rahibe rastlar. O da Ali’yi kandırarak Lak Kalesi’ne götürür. Amacı, Ali’yi Lak Kalesi’ndeki Zengilerin şahına öldürtmektir. Hz. Ali, Zengilerin şahı ile yaptığı savaşı kazanır ve onları da Müslüman ederek Kan Kalesi’ne doğru gider. Zengilerin şahının tarifiyle büyük bir denizin kenarına gelir. Allah’ın yardımıyla denizden kaleye geçer. Kan Kalesi’nin sultanı Kahkaha, adamlarını tılsımlı köprüyü geçmeyi başaranın kim olduğunu öğrenmeye gönderir. Hz. Ali kendini bir asker talimcisi olarak tanıtır. Hz. Ali’ye kaleyi gezdirirler ve üç gün üç gece yedirip içirirler. Daha sonra Kahkaha’nın huzurunda, Ali’nin başını kestiğini iddia eden Tomruc’u Hz. Ali öldürünce savaş başlar. Halid b. Velid gelirken Ebu’lMuhsin ve Zengiler şahını da yanına alır, Ali’nin yardımına gelirler. Hepsi birlikte Kahkaha’nın ordusunu yenerler, Hz. Ali Kahkaha’yı öldürür. Kahkaha’nın hazinesinden 500 deve yükü kadar mücevher ve değerli eşya ile rüyasında peygamberi gö- rerek Müslüman olan kızını da alarak Medine’ye doğru yola çıkar.

 

  1. BÖLÜM

Hz. Ali, yolda kendilerini öldürmek isteyen bir kavmi haraca bağlar.  Çobanı da alıp Medine’ye gelir. Getirdiği bin beş yüz deve ile o kadar malı ve cevahiri cümle Said bin Ubad’a hediye verir.  Kendi wsi için ise  bir habbe almaz.  Elini silkip kalkıp evine gelir. Said bin Ubad İmam Ali’nin bu cömertliğini görüp hayran olur. Said bin Ubad  ise beş deve alıkoyup  diğerlerini ashaba üleştirir.  Olanları Rasul-i Ekrem (aleyhisselam) de  işitip  mutlu olur. İmama hayır dualar eyler.  

 

 

İLGİLİ linkler 

 

KAYNAKÇA

 

[1] İsmail Toprak, Hazreti Ali Cenkleri, Büyüyen Ay Yayınları, 2014 https://www.izdiham.com/Y

[2] İsmail GÜLEÇ, KAN KALESİ HİKÂYELERİ VE CEVAHİRZADE’NİN MANZUM KAN KALESİ HİKAYES,TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELÎ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2013 / 65 KAN KALESİ HİKÂYELERI VE CEVAHİRZADE’NİN MANZUM KAN KALESİ HİKAYESİ 257

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar