Halide Nusret Hayatı ve Edebi Kişiliği

30.06.2011

Halide Nusret Hayatı ve Edebi Kişiliği

 

 HALİDE NUSRET

 

(d.1901, İstanbul - 10 Haziran 1984 İstanbul), Türk şair, yazar, öğretmen.

Hece ölçülü şiirleri romanları ile tanınan Romancı Emine Işınsu’nun annesi, Pınar Kür’ün teyzesi ilk kadın yazarlarımızdan birisidir
Ailesi ve Tahsil Hayatı

1901 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Erzurumlu Zorluoğullarından   gazeteci Mehmet Selim Beydir. Mehmet Selim Bey Meşrutiyet döneminde Kerkük'te mutasarrıflık yapan, II. Abdülhamit devri gazetecilerinden biridir. Babası, kendi adından daha çok Avnullah Kazımi takma adıyla tanınmıştır. [1] Ünlü gazeteci Süleyman Tevfik Özzorluoğlu ise Halide Nusret’in amcasıdır.

 Halide Nusret’ini annesi ise Ayşe Nazlı Hanımdır. Halide Nusret’in kendi hayatını anlattığı Bir Devrin Romanı adlı kitabında Halide Nusret annesi hakkında geniş bilgiler vermiştir. Bu kitabında yazdıklarına göre Halide Nusret annesini kendisine Arapçayı ve Osmanlıcayı öğreten ilk öğretmeni olarak tanıtır. Ayşe Nazlı Hanım, vaktinde çok iyi eğitim görmüş olan, biricik kızı Halide’yi çok seven, onu her tür kötülükten esirgeyen otoriter ve geleneklerine bağlı bir ev hanımıdır.

Halide Nusret'in babası Avnullah Kazimi Bey muhalif olmayı seven ateşli bir mizaca sahip olduğu anlaşılan biridir. Abdülhamit Döneminde tespit etmeye uğraşamadığımız bir nedenden dolayı Sinop Ceza evinde zindan düşmüş olduğundan Halide Nusret’i annesi Nazlı Hanım ve Dedesi Hacı Hüseyin Hüsnü Bey yetiştirmektedir. Bu nedenle küçük Halide uzun bir müddet babasını görmemiştir. Halide küçükken babası Avnullah Bey, Sinop zindanlarında müebbet kürek mahkûmudur.

Halide Nusret 1905 1908 yılları arasında ailesi ile birlikte bir süre İzmir’ de yaşamıştır. O yüzden çocukluk yıllarına dair ilk anıları İzmir’le ilgilidir. İzmir’deki günleri ve o günlerden kalan anıları bazı eserlerine ve romanlarına da yansıyacaktır.   

 

Fakat Halide Nusret'in babası Avnullah Kazimi Bey Meşrutiyet ilan edildikten sonra siyaset ile uğraşamayacağına söz vererek serbest bırakılır.  Halide Nusret'in babası Avnullah Kazimi Bey, hapisten çıktıktan sonra taraftarları tarafından büyük bir coşku ile karşılanmış bu defa da  1908 yılında  Fedekeran-i Millet Cemiyeti adlı bir siyasi parti kurup muhalefete başladığı için İttihat ve Terakki Partisi yönetimi ile yeniden ters düşmüştür. ( bkz Bir Devrin Romanı Halide Nusret Hakkında 

Bunun üzerine babasına iftiralar atılmaya başlanır. Sadrazam ona bir memuriyet teklif ederek siyaseti bırakmasını sağlamaya çalışır. Bunun üzerine annesinin ve Hüseyin Hilmi Paşa’ nın ısrarlarıyla babası

Avnullah Bey bir süre siyasetten çekilmeyi kabul etmiş bunun üzerine Kerkük'te mutasarrıf olarak görevlendirilmiştir. Bunun üzerine ailecek Kerkük’e gitmek için yola çıkarlar. Lakin babasına atılan iftiralar yüzünden yolda linç tehlikesi dahi atlatırlar.  Ama sonuçta ailecek Kerkük'e gitmişler; Halide Nusret, Kerkük’te özel hocalardan ders alarak İngilizce,  Arapça ve Farsçayı iyi düzeyde öğrenebilmiştir. Bu yıllarda bir ara Halep’te de bulunmuşlardır.[2] 

 

Kerkük'teki çocukluk yıllarını Bir Devrin Romanı adlı anı kitabında aktaran ve o günler hakkında bizlere detaylı bilgiler veren Halide Nusret,  babasının Kerkük mutasarrıflığı görevinden azl edilmesini babasının bir çete reisi ile sürtüşmeye girmesi ve çıkan çatışmada bir askerin ölmesi nedenine bağlayarak anlatır. ( bkz Bir Devrin Romanı Halide Nusret Hakkında ve Özeti)   Netice olarak görevinden azledilen babası onları da alarak tekrar İstanbul’a döner.

Aile, I. Dünya Savaşının başladığı sırada İstanbul'a dönünce Halide Hanım, Erenköy Kız Lisesi'ne devam etti. Bu okulda orta tahsilini yapmakta iken babası Selim Bey, hayatını kaybetmiştir. Babasının ölümü üzerine yazdığı Ağlayan Kahkahalar adlı yazısı 1917 yılında Talebe Defteri adlı derginin yarışmasında birinci olur. [3][4]Halide Nusret bu şiir ile edebiyat âlemine adım atmış olacaktır.  Meşrutiyet dönemi, baskı ve I. Cihan Harbi yıllarına şahit olduktan sonra  cihan harbi ve İstanbul’un işgal yıllarını yaşayacaktır.

Savaş yılı neslinin hayat hikâyeleri ile büyüyen Halide Nusret'in hayatında I. Dünya Savaşının büyük bir etkisi vardır. I. Dünya Savaşının, kara rüyası onun romanlarının ana konularını oluşturacak, şair olarak tanınmasını sağlayacak olan Git Bahar adlı şiiri de. İstanbul un işgali ile gelen esaret korkusu ve milliyetçi kimliğinin oluşması sayesinde yazılacaktır.

Lise öğrenimini tamamladıktan sonra bir süre İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitim görmeye başlar. Fakat babasının ölümü sonrasında ailenin ekonomik durumu bir hayli bozulmuştur. Bu yüzden bir an önce hayata atılmak zorunda kalmış Darülmuallimat sınavlarına girmiştir.

 

Bu yıllarda Şukufe Nihal ile dostluk kurmuş, Vâlâ Nusrettin, Yakup Kadri, Rıza Tevfik, Orhan Seyfi Orhon ve Ahmet Haşim ile tanışmış ve onlarla yazışmaya da başlamıştır. Anılarını yazdığı   Bir Devrin Romanı    adlı eserinde bu yıllarda birçok evlenme teklifi aldığından da söz eder. Muhtemelen bu tekliflerin bir kısmı da edebiyatçılara aittir. Yusuf Ziya Ortaç, Vala Nusrettin, Faruk Nazif  Anadolu’daki direniş hareketlerine onu da çağırırlar fakat ailesini yalnız bırakamadığı için onlarla gitmez. 

Darülmuallimat sınavı kazanan Halide Nusret, yazışmaya devam ettiği Yusuf Ziya ve Vâlâ Nureddin’in daveti ile Ankara’da öğretmenlik yapmak ister. Fakat 1924'te Edirne Muallim Mektebi'ne öğretmen olarak atanır. Edirne’de iken tanışmış olduğu edebiyatçılar ile yazışmaya devam etmektedir. Bir ara İzmir’deki amcası hastalanmış, Haide Edip’de amcasını görmek için İzmir’e gitmiştir. Bu günler için de amcasının oğlu ile neredeyse evlenme aşamasına gelir. Lakin bu evlilik de gerçekleşmez. ( Bkz Bir Devrin Romanı Halide Nusret Hakkında ve Özeti )

 Halide Nusret,  Edirne’deki öğretmenliğinden sonra sırasıyla Kırklareli, Kars, Ardahan, Urfa, Karaman’da öğretmenlik yapar. Daha sonra, İstanbul’da öğretmenlik yapacaktır. Öğretmenlik mesleğini çok sevmiştir. Bu yüzden pek çok defa  “öğretmen olmak için yaratıldığı”  inancına kapılacak ve her fırsatta bunları söyleyecektir. İstanbul'da öğretmenlik yaparken bir yandan da İstanbul Darülfünun'da Tarih Bölümü'ne devam etmekte ve özel olarak İngilizce öğrenmektedir.

 1926'da Edirne’de öğretmenlik yaptığı yıllarda o zaman Kırklareli'ndeki süvari alayında binbaşı olan[5] Süvari Yarbayı Aziz Vecihi Zorlutuna ile evlenir. [6] Evlilik hayatı, eşinin 45 yıl sonraki vefatına kadar devam edecektir. 1930'da oğlu Ergün, 1938'de kızı Emine Işınsu dünyaya gelmiştir. Oğlu Ergun Zorlutuna, meslek olarak önce annesi gibi öğretmenliği seçmiş, sonra Devlet Hava Meydanları Genel Müdür Yardımcısı olmuştur. Kızı Emine Işınsu önemli kadın yazarlarımızdandır.

İstanbul'daki öğretmenlik günlerinden sonra Ankara’ya gelerek öğretmenlik yapmaya başlayacaktır. Ankara, Halide Nusret, yurdun dört bucağını gezdikten sonraki son durağıdır. 1948 den ölümüne kadarki süreyi Ankara’da geçirecektir.[7]

Halide Nusret, genç yaşlarından itibaren sosyal kuruluşlarda ve hayır cemiyetlerinde çalışmış, sosyal amaçlı derneklerde oldukça faal bir kadın yazar olarak görevler almıştır. Çocuk Esirgeme, Yardımseverler, Çocuk Haklarını Koruma, Türk Kadınlar Birliği, Eski Muharipler, Türk Ocakları, Halkevleri, Muallimler Birliği, Çocuk Haklarını Müdafaa Cemiyeti [8]gibi derneklerin üyeliklerinde, yönetim kurullarında ve Türk Anneler Derneği Genel Başkanlığında bulunmuştur.  Her fırsatta aktif olarak yardım derneklerinde faaliyet göstermiş, [9]Türk Dil Kurumunun da kurucu üyelerinden birisi olmuştur.

Kendi kurduğu Ayşe aylık fikir ve sanat dergisi 28 sayı çıkardıktan sonra 1971 de Töre dergisine dönüşmüş, derginin adı ” Töre” olduktan sonra dön kızı Emine Işınsu tarafından yönetilmeye başlanmıştır.

Halide Nusret, 1957'de Kız Teknik Öğretmen Okulunda edebiyat öğretmeni iken kendi isteği ile emekliye ayrılır. Öğretmenlikle ilgili anılarını  “ Benim Küçük Dostlarım “ adlı kitabında toplayarak kamuoyu ile paylaşır.

1975 yılı Birleşmiş Milletler tarafından kadın yılı olarak ilan edilince  Kadının Sosyal Hayatını İnceleme ve Araştırma Derneği tarafından düzenlenen sergi ve toplantıda Halide Nusret’e,  Ümmü’l-Muharrirat (kadın yazarların annesi) unvanı verilmiştir. 1983 yılında ise Basın Yayın Genel Müdürlüğü ile Türk Basın Birliği tarafından  Basın Mesleğinde 50 Yıl Şerefli Hizmet belgesiyle onurluk verilir.

Halide Nusret Zorlutuna, 10 Haziran 1984 günü İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Mezarı Cebeci Mezarlığında 185 –A ada 302. parseldedir.[10]Ölümünden sonra adı pek çok okula verilmiştir.

Zeki Gürel, onun hayatı hakkında  “Halide Nusret Zorlutuna: hayatı ve eserleri “ adı altında Kültür ve Turizm Bakanlığı, tarafından yayınlanan bir eser bastırmıştır. ( 1988 )


Edebî Hayatı 

Halide Nusret, Küller adlı ilk romanını 19 yaşında iken kaleme almıştı. Türk Kadını, Kadınlar Dünyası, Aydabir, Salon Mecmuası, Çınaraltı, Çağrı, Hilal, Defne, Hisar, Milli Mecmua dergilerinde ve Vakit, Zafer, Kudret, Haber, Yeni İstanbul, Sabah, Hürriyet gazetelerinde yazılar yayımlamıştır. 1923 te yayımladığı Hanım Mektupları  edebiyat dünyasında ilgi uyandıran ilk eserlerindendir.[11]

Şiir yazmaya mütareke yıllarında başladı. Kurtuluş Savaş'ının etkisi ve heyecanıyla millî edebiyat akımına katılmıştır. İstanbul’un işgal edilmesi üzerine kaleme aldığı Git Bahar adlı şiiri ile edebiyat dünyasında adını duyurmaya başlamış, bu şiir o günlerin heyecanı içerisinde oldukça ses getirmiştir.  Millî edebiyat akımı içinde değerlendirilen şiirlerinde hececi anlayışa bağlı kalmış, şiirlerini hece ölçüsü ama modern bir yaklaşımla yazmıştır. Şiirlerinde ince ve hassas ruhunun derinlerinden gelen bir lirizm ve söyleyiş vardır.

Şiirde ahenge önem veren şair, sade bir dille yazmış,  güçlü bir nazım tekniği ile şiirlerini kaleme almıştır. Şiirlerinde ferdi duygulara, sosyal hayata dair çeşitli olaylara, tavırlara, hayatın acılarına ve dertlerine yer vermiştir.

Halide Nusret’in romancılığını iki ayrı safha da ele almak mümkündür. İlk safha romanları 1940 – 1950 yıllarına kadar yazdığı romanlardır. Bu romanlar, cihan harbi, işgal yılları, Milli Mücadele yılları ve cumhuriyetin ilk yıllarını anlatan memleketçilik ve konulu romanlarıdır.  Küller (1921) Sisli Geceler (1922) ve Gül’ ün Babası Kim (1933) adlı romanları bu safhaya ait eserleridir.

Halide Nusret, ilk romanı olan  Küller’den itibaren Romantizmi  tercih etmiş, romanda gerçekten çok güzel ve  şairane olanı tercih etmiştir. Halide Nusret’e göre roman, gerçek hayattan kaçıştır ve romanın amacı gerçek hayattan daha güzel, şiirsel, romantik bir dünyaya okuyucuyu sürükleme olmalıdır. Halide Nusret, “ Küller “ den sonra kaleme aldığı dört romanında da bu edebi anlayışını sürdürmüştür. Romanlarında vakaların dizilişlerinde mantık bağlamlarında ve karakterlerin betimlemelerinde bazı kusurlar bulunur. Buna rağmen onun romanları kendi hayatından alınmış olay ve betimlemelerinden alınmış gerçekliklerle doludur.

 

Romanlarında yaşadığı hayattan alınmış mekânlar ve olaylar neredeyse biyografik niteliklerine uyacak derecede yansımıştır. Romanlarda anlattığı mekânlar öğretmenlik yaparken gezip gördüğü ve yaşadığı mekânlardır. Ankara, İstanbul, İzmir, Urfa, Kastamonu onun yaşadığı şehirlerdir ve bu şehirler onun romanlarında olayların geçtiği mekânlardır. Ayrıca romanlarındaki olaylar da bir tür biyografisi gibidir. Eserlerine yaşadığı olayları işlemiş, Cihan harbi, Milli Mücadele yılları ve Cumhuriyet ilanının akabindeki olayları romanlarında işlemiştir.

Bazı romanları bizzat mekânlar ve olaylar açısından otobiyografisi gibidir. “ Halide Nusret, Milli Mücadeleye gerçek bir   Çalıkuşu  olarak dâhil olur. Onun roman mekânlarındaki çeşitlilik, bu biyografi ile birebir örtüşür Halide Nusret’in romanlarında merkez İstanbul olmakla birlikte Anadolu'nun veya Ankara'nın ağırlığı kronolojik olarak artar. Bu değişime paralel biçimde İstanbul ve Anadolu arasındaki zıtlık belirgin şekilde görülür. Mekândaki bu keskin mukayese, Milli Mücadele döneminde Anadolu'nun oynadığı tarihi rol ile ilgilidir.   “  [12]

1950 yıllarından sonra yazdığı romanları ise sosyal hayata dair konuları ele alan,  ev, evlilik ve üçlü aşk ilişkilerini konu alan romanlar olmuşlardır.  Yazdığı en son romanı olan Büyükanne romanında özlem duyulacak, çocuksu bir hayatı kötülüklerin bile iyilik bulduğu bir dünyayı anlatmıştır.  Bu romanda kadının yaşama direncini dile getirmiştir.

Son romanlarında çağdaş kadınların yaşam anlayışını ve duyarlılıklarını dile getirmiş,  kadınların dünyasını aktarmış,  modern bir hayat yaşadıkları halde geleneklerine bağlı kalan kadınların dünyalarını ve aile hayatlarını aktarmıştır.  Halide Nusret’ in yedi romanının en sonuncusu Aşk ve Zafer adlı eseridir. Öteki romanlarında görülen teknik kusurlar bu romanda nispeten azalmıştır. Halide Nusret, bu romanda Milli Mücadele yıllarında İstanbul´da ve Urfa’da yaşanan bir aşkı anlatmaktadır.

Her ne kadar sosyal konulara yer verse de bu romanların tamamı aile içi entrika ve üçlü aşk ilişkilerine dayanır ve ev içinde geçer. Bu romanlarda, entrikaların, çatışma ve çelişkilerin, ferdi ve toplumsal değişimlerin göstergesi olarak ev, oda, kapı, eşik, pencere, bahçe, önemli bir işlev üstlenir. “ [13]

 

Not: Kaynakça verilemeyen yerlerde büyük ölçüde   Bir Devrin Romanı  adlı  kendi özgeçmişini yazdığı eserinden faydalanılmıştır. ( bkz

 

ESERLERİ

Piyes

·         Hatırsaymaz Kaymakam,

·         Peçe ve Kafes,

·         Rüzgârdaki Yaprak,

·         Suçlu Kim?

·         Asıl Aşk,

·         Ali Usta’nın Torunları,

·         Gecekondu Gülleri

 

Şiir

·         Geceden Taşan Dertler (1930)

·         Yayla Türküsü (1943)

·         Yurdumun Dört Bucağı (1950)

·         Ellerim Bomboş (1967)

Roman

·         Küller (1921)

·         Sisli Geceler (1922)

·         Gül'ün Babası Kim (1933)

·         Aşk ve Zafer (1966)

·         Aydınlık Kapı (1974)

·         Büyükanne (1971)

Hikâye

·         Beyaz Selvi (1945)

Hatıra

·         Benim Küçük Dostlarım (1977)

·         Bir Devrin Romanı(1978)

Mektuplar

·         Hanım Mektupları (1923)

 

İGİLİ LİNKLERİMİZ

·         Bir Devrin Romani-halide-nusret-hakkinda-ve-ozeti

·         Sisli  Geceler-hakkinda-konu-ozet-analiz-halide-nusret/

·         Halide-Nusret-in-Hayati-ve-edebi-kisiligi/499

Halide Nusret Şiirleri

Bayrak Merasiminde

Bir Çocuk Vardı

Duyuşlar

Git Bahar

HÜRRİYET

Kum Saati

Yakarı

YAYLA TÜRKÜSÜ


KAYNAKÇA 

[1] Anonim Halide NUSRET,https://www.yasamoykusu.com/biyografi-1035-Halide, SON ERİŞİ 21-10-2013

[2] Dr.Betül COŞKUN, HALİDE NUSRET ZORLUTUNA’NIN ROMANLARINI KRONOTOPİK OKUMA, Turkish Studies -Volume 6/1 Winter 2011, p. 860-877

[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Halide_Nusret_

[4]  Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf 600

[5] https://yazarmezar.com/mezar-sayfa-451.html

[6] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf 600

[7] Dr.Betül COŞKUN, HALİDE NUSRET ZORLUTUNA’NIN ROMANLARINI KRONOTOPİK OKUMA, Turkish Studies -Volume 6/1 Winter 2011, p. 860-877,

[8] https://tr.wikipedia.org/wiki/Halide_Nusret_

[9] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf 600

[10] https://yazarmezar.com/mezar-sayfa-451.html

[11] https://tr.wikipedia.org/wiki/Halide_Nusret

[12] Dr.Betül COŞKUN, HALİDE NUSRET ZORLUTUNA’NIN ROMANLARINI KRONOTOPİK OKUMA, Turkish Studies -Volume 6/1 Winter 2011, p. 860-877,

[13] Dr.Betül COŞKUN, HALİDE NUSRET ZORLUTUNA’NIN ROMANLARINI KRONOTOPİK OKUMA, Turkish Studies -Volume 6/1 Winter 2011, p. 860-877

Üye olarak ESA şairi ve yazarı olabilir, yazılara katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar