Hamdullah Suphi Tanrıöver Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

30.06.2011

Hamdullah Suphi Tanrıöver


https://www.mirhaber.com/images/haber/12636.jpg

 
Hamdullah Suphi Tanrıöver, (d. 1885 İstanbul, Osmanlı Devleti - ö. 10 Haziran 1966 , İstanbul, Türkiye),

Çerkez asıllı Türk Edebiyatçı, yazar, öğretmen, milletvekili, siyasetçi. Mütareke  ve cumhuriyetin ilk yıllarında yaptığı coşkulu konuşmalarıyla tanınan siyaset adamı, şair ve yazardır 


Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında Meclis'te yaptığı coşkulu konuşmaları nedeniyle “milli hatip” ve “cumhuriyet hatibi” olarak tanınan bir siyaset adamı ve yazardır.

 

Siyasi yaşamının yanı sıra Türk Ocakları'nın başkanlığını yürüttü. Türk Ocakları'nın kapatılmasından sonra 13 yıl Bükreş'te büyükelçilik görevinde bulundu. Yurda geri döndüğünde Türk Ocakları'nı tekrar kurdu; ismi, aralıklarla toplam 34 yıl başkanlık ettiği bu kurum ile özdeşleşmiştir. Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ömer Naci'den sonra Türk dünyasında büyük bir ün kazanan yeni bir milli hatiptir. 
 

HAYATI


1885’te İstanbul ’un Aksaray, Horhor semtindeki Abdüllatif Suphi Paşa Konağı’nda dünyaya geldi. Babası, Tanzimat Dönemi bilim ve siyaset adamlarından Kocamemioğlu Abdüllatif Suphi Paşa, annesi ise bir Çerkez  kızı olan Ülfet Hanım’dır.[1] [2]

 

Yazar bir paşazadedir. Dedesi ilk Osmanlı maarif nazırı Abdurrahman Sami Paşa; babası ise devletin 6. Maarif Nazırı olarak görev yapmış olan eğitimci bir devlet adamı ve paşasıdır. SAMİ PAŞAZADE SEZAİ ise Hamdullah Suphi’nin yazarın  amcasıdır. [3]

 

Böyle bir aileye mensup olduğundan dolayı çocukluğu böylesi bir kültür ortamında geçmiş edebiyata olan ilgisi bu şekilde perçinlenmiştir. Yetiştiği konak, divan edebiyatının son şairlerinin sık sık bir araya geldikleri bir toplantı yeri gibiydi. Milli Eğitim nazırı olan babasının sayesinde çocukluk yıllarından beri çok sayıda şair ve yazar ile tanışmış onların fikirlerinden konuşmalarından hitabetlerinden ilhamlar almıştı.

 

İlk şiirlerini amcası Sami Paşazade Sezai Bey'in Paris'te çıkardığı Şura-yı Ümmet gazetesinde imzasını amcasından saklayarak- yayımladı. [4]Hamdullah  Suphi’nin müstear ad ad kullanma alışkanlığı böylece başlayacak hayatı boyunca: İstanbul Dürbün, Âmâ Hasat, Hordebin, Keçiboynuzu, Münekkit, Sermuharrir, Sivrisinek, Toplu İğne, Yatmaz gibi  farklı adlar ve imzalar kullacaktı.[5]


Yazar ilköğrenimini, İstanbul, Kısıklı, Altuni zade ve Numene-i Terakki mekteplerinde yaptı.[6]  İlköğreniminden sonra, II. Abdülhamid’in iradesiyle parasız yatılı olarak girdiği  Mekteb-i Sultani'de (Galatasaray Lisesi) öğrenim görmeye başlamıştı. Okuldan 1904’te mezun oldu ve meslek olarak öğretmenliği seçti.[7]

 

Mezun olduktan sonra Reji İdaresinde Tercüme Kalemi Mülazımlığında işe başladı. 1905 senesinde girdiği bu iş onun meslek hayatındaki ilk işi oluyordu.  1907 yılında Defter-i Hakan iye’ye girdi. 1908 yılında ise Ayasofya Rüştiyesinde hitabet ve Fransızca öğretmenliğine geçti. Böylece öğretmenliğe adım atmış oluyordu.

 

1908 yılında Davul adlı bir mizah dergisinde yazıları çıkmaya başlar. Bu derginin başyazarı olan Hamdullah Suphi bu dergideki yazılarında ince bir mizah anlayışına sahip olduğunu ispatlamıştır. Bu dergideki yazıları 29 sayı kadar devam etmiş, 1909 yılına kadar devam etmiştir. Bu dergide de takma adlar kullanmıştır. [8]

 

1909 yılında İstanbul Şahrementi Tercümanı olmuştu.  1910 yılında Darülmuallimin'de edebiyat derslerine girmeye başlamıştı. 1913 yılında ise Darülfünun ‘da öğretmenlik yapmaya başlamıştı Dar’ül Funun’ da Türk İslam Sanay-i Nefise Tarihi Kürsüsünü kurdu [9]ve  Türk-İslam sanatı dersleri vermeye başlamıştı.

 

İstanbul’da Şahrementi Tercümanı olarak görev yaparken yeni kurulan Fecri Ati Topluluğuna katıldı. 1911'de bu topluluktan ayrılarak Ziya Gökalp önderliğindeki Genç Kalemler çevresinde gelişen Millî Edebiyat akımına bağlandı. Fecri Ati grubu içinde şair ve eleştirici yazar olarak Türk Edebiyatına giren Tanrıöver, gerçek yerini ve kişiliğini Milli Edebiyatçılar cereyanı ve Türk Ocağı kadrosunda bulmuştu. 1911'de Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin ve Ali Canip’in önderliğindeki Genç Kalemler çevresinde gelişen Milli Edebiyat akımında faal bir Milli Edebiyatçı olmuştu. 1913'te Edirne'deki Bulgur zulmünü dünyaya anlatmak için seçilen heyetin içinde yer almıştı. [10]

 

Fecri Ati Topluluğu  dağıldıktan sonra  Milli Edebiyat  topluluğu içinde yer almış fakat sonraki dönemlerde iyi bir hatip olduğu için yaptığı siyasi konuşmalar nedeniyle siyasi kimliği, şair ve yazar kimliğinin önüne geçecekti.  İyi bir hatip olması sebebiyle siyasete Osmanlı Mebusan Meclisinde atılmış, hatip olması onu siyasete sokmuştu. Bu nedenle Son  Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda mebus olarak siyasi hayatı başlamıştı. Siyasi hayatı Kurtuluş savaşı sonrasında da devam edecek TBMM'de I., II., III., VII., VIII., IX. dönem milletvekilli olarak bulunacak böylece edebiyatçı olarak girdiği edebi dünyadan siyasi kimliği ile öne çıkacaktı.  


1912'de milliyetçilik akımının İstanbul'daki merkezi olan Türk Ocağı'na girdi.1912 yılında 766 sıra numarasıyla Türk Ocağına üye olmuştu. Onun ünü Türk Ocağında duyulmaya başlamıştı. Üye olarak girdiği Türk Ocaklarının idare heyeti başkanı oldu. Aralıklarla toplam 34 yıl bu kurumda başkanlık yapmıştı. (1912-1931, 1949-1959, 1961-1966).[11] Türk Ocağına büyük emeği geçen kuruculardan Yusuf Akçura onun hakkında şunları söyleyecekti:  "Ocağın tarihinde fasıla yoktur. Türk Ocağı fasılasız hayatın en ziyade reisi Hamdullah Suphi Beye borçludur. Kendi hayat ve istikbalini Ocağa katmış olan Hamdullah Suphi Bey, enerjisi,  fikir takibi, ruh aşinalığı ve işi zor bulunur tertipleyici yönü sayesinde Türk Ocağını Milli Türk Devletinin kuruluşuna kadar getirebildi" [12] Tanrıöver’in Türk Ocakları başkanı iken yaptığı en büyük hizmetlerinden biri de Türk Ocağı binası yaptırmasıydı.. Tamamen Ocaklıların ve halkın katkıları ile meydana getirilen bu bina, daha sonra Ocaklılardan alınmış, Devlet Resim ve Heykel Müzesi  haline çevrilmişti.[13]

 

İstanbul işgal edilince yapılan açık hava toplantılarında ve mitinglerde gür sesi ve çok güçlü hitabetiyle ateşli konuşmalar yapmıştı. Son Osmanlı Meclis-i Mebusanında  (1920) Antalya üyesi olarak seçildi; mecliste Misak-ı Milli lehine konuşmalar yaptı

 

Bu konuşmalar onun ününü pekiştirmiş ve hatip olarak tanınmasını sağlamıştı. İstanbul İşgal edildikten bir müddet sonra Osmanlı Meclisi Mebusan’ındaki görevine rağmen Meclis-i Mebusan’ın işgal güçleri tarafından kapatılmasından sonra Milli Mücadeleye katılmak için Anadolu’ya geçti. Ankara’da matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğüne getirilmişti. Milli Mücadeleye destek veriyor ateşli yazılar yazıyor nutuklar atıyordu. TBMM ilk döneminde meclise milletvekili olarak katıldı. İlk kabinede milli eğitim bakanı olarak görevlendirildi,  bu görevde bir yıl kaldı.[14]


Bakanlığı sırasında ulusal marş için güfte yarışması açıldı. M. Akif Ersoy ’un yarışmaya katılması için çaba harcayan ve İstiklâl Marşı’nı etkili  sesi ile meclis kürsüsünde okuyan Hamdullah Suphi idi. Akif’in İstiklal Marşı’nın kabulü onun Milli Eğitim Bakanlığı sırasında olmuştu. ( 12 Mart 1921)

II. ve III. T.B.M.M’de İstanbul milletvekili olarak TBMM'de yer aldı. 1925 yıllında ikinci kez Milli Eğitim Bakanı oldu. 4 Mart-19 Aralık 1925 tarihleri arasında Milli Eğitim Bakanlığı’nı yürüttü.

 

Türk Ocakları Başkanlığını sürdüren Hamdullah Suphi Bey, derneğin merkezini  İstanbul’dan Ankara’ya taşıdı. Yeni devletin kültürel yönden teşkilatlanmasında ve Türkiye  kültürünün yayılmasında Türk Ocakları’nın büyük rolü oldu. 1931 yılında şube sayısı 278, üye sayısı 32bine ulaştı. [15] Siyasal bir güç niteliği kazanmaya başlayan kurum, Cumhurbaşkanı  Mustafa Kemal’in 25 Mart 1931 tarihli gazetelerde yayımlanan talimatı üzerine 10 Nisan’da kendisini feshetti.

Türk Ocakları’nın kapanmasının ardından 1931'de Bükreş Büyükelçiliği'ne atandı. 13 yıl sürdürdüğü Bükreş büyükelçiliği sırasında Bükreş’te büyük bir Türk Mezarlığı yapılmasını ve Gagauz kasaba ve köylerinde Türkçe eğitim yapan okullar açılmasını sağladı.[16] 1944’te büyükelçilikten emekliye ayrıldı ve siyasete geri döndü.

Yurda döndükten sonra yeniden siyasete atılmıştı. 1945’te İçel ve 1946'da İstanbul milletvekili olarak CHP saflarında Meclis'e girdi.  1947 yılında CHP’ den istifa etti. 10 Mayıs 1949’da Türk Ocakları’nın yeniden açılması sayesinde tekrar İstanbul’da Türk ocaklarının başkanı oldu.  Yeni Kurulan DP ‘yi kendisine ve düşüncelerine daha yakın buluyordu 1947 yılından sonra menderes ile birlikte siyasete atılmıştı. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti (DP) listesinden bağımsız Manisa milletvekili, 1954'te yine DP'den İstanbul milletvekili seçildi. 1957'de Hürriyet Partisi adayı olarak katıldığı seçimleri kaybetmişti. Bu tarihten sonra zaten yaşlanmış ve siyasi hayatına da son vermeye başlamıştı.

 

Milletvekilliği hayatı bittikten sonra Türk Ocakları Merkez Heyeti'nin başkanlığını yürütmeye devam etti. Hamdullah Suphi Bey, 10 Haziran 1966’da yaşamını yitirdi. Edirnekapı  Merkezefendi Mezarlığı’na defnedildi. [17]

 

Hamdullah Suphi Tanrıöver'in konuşmalarından seçmeler 'Dağ Yolu' (1928-1931), yazıları da 'Günebakan' (1929) isimli kitaplarda toplandı


 

EDEBİ KİŞİLİĞİ

 

Hamdullah Suphi, küçük yaşlarda şiire başlamış, konaklarına gidip gelen şairlere özenerek edebiyata ilgisi çocukluk yıllarında başlamıştır. Amcası olan Sami paşazade Milli Eğitim nazırı olan babasının yakın çevrelerinden aldığı hevesle erken yaşlarda edebiyata gönül vermiş Namık Kemal Ve Ziya Paşa’nın tesiri ile şiire başlamıştır. İlk şiirlerinde de bu iki Tanzimat Şairinin etkileri görülmektedir.

Hamdullah Suphi'yi Galatasaray Sultanisindeki öğrencilik yıllarından itibaren tanıyan Abdülhak Sinesi Hisar bir yazısında ;'' Daha on yaşlarında iken şiire başladığını bildiğim Hamdullah Suphi yazdığı manzumeleri okulun bahçe zamanlarında bir cezbe halinde yüksek sesle şiir okuyarak gezindiği için, kendisine sair diyorlardı. ''[18] diyerek, doğrulamaktadır.  Hamdullah Suphi’nin, ilk şiirleri saraya karşı kin ve nefret dolu olduğu için ve bu şiirlerini Posta teşkilâtı ile göndermek çok  tehlikeli olduğundan, amcası Sâmipaşazâde Sezâî Bey’e yollamakta ve amcasından da sakındığı için Paris'te yayımlanan “Sûrâ-yi Ümmet “ [19] gazetesine müstear adla yollayıp yayımlamıştır. Sezâî, kimden geldiğini bilmediği bu şiirleri gazetesinde birer birer  yayımlar. 

İlk şiirlerinde devrin saltanatına karşı ve saltanata kin duyan konulu şiirleridir. Namık Kemal tesiri altındaki bu şiirlerinde Milli ve Sosyal konular ele almıştır. Fecr-i Ati topluluğu kurulunca bu topluluğa dâhil olan Hamdullah Suphi Fecr-i Ati’nin üçüncü encümen üyesi olarak bu topluluğa dâhil olur.  Fecri Ati devrinde ise aşk ve tabiat konularına yönelmiş, aşk ve doğa konulu şiirler yazmıştır. Bu topluluk içindeki şiirlerinde ağır ve sanatlı bir dil kullanmış, fakat Milli Edebiyat cereyanına girdikten sonra şiirlerinde ve yazlılarında sade ve açık bir dile yönelmiştir.

 

 Hamdullah Suphi, Otuz iki şiirinin yirmi dokuz tanesini aruz, diğer üç şiirini de hece ölçüsü  ile yazmıştır. Buna rağmen şairin şiirleri serbest müstezat tarzındadır ve Serbest şiire yakın biçimlerde yazılmışlardır. "Şairin şiirlerinde “Empresyonist bir ifade tarzı vardır. Çünkü Hamdullah Suphi, bu şiirlerinin çoğunda diş âlemi olduğu gibi anlatmamakta, aksine o âlemin onda uyandırdığı intibaları tasvir etmektedir. Fakat O'nun asil dikkatini çeken şiirleri tabiat güzelliklerinin ve aşkın kendisine verdiği ilhamları yansıtan şiirleri değildir. Tanrıöver'in yakın dostları ile araştırıcılarının dikkatini çeken  şiirleri sosyal ve siyasi muhtevalı olanlardır”[20]

Buna rağmen Hamdullah Suphi çok ileri düzeyde bir şair değildir. Hatta kendisi de bunun farkına varmış şiir sanatında en iyisi olamayacağını fark ettikten sonra hatipliğim başlamıştır. Bu durum Halit Ziya Uşaklıgil’in hatıralarına şu şe4kilde yansımıştır.  :" Bundan sonra şiir söylemeyeceğim. Ben bir şeyi akranımdan daha iyi yapabildiğime inanmazsam rahat edemem. Benden çok daha iyi sâir Ahmet Haşim'dir. Onun için şiiri ona bırakıyorum, ben hatip olacağım. " diyerek hatipliğinin şairliğinden daha da üstün olduğunu kendisi de kabul etmiştir.”? [21]

 

1908 yılında Davul adlı bir mizah dergisinde başyazar olarak müstear adlarla mizahi yazılar yazarak ince bir mizah anlayışına da sahip olduğunu ortaya koymuştur. Şairlik mizah ve hitabet yönü bulunan şairin en güçlü yanı hitabet sanatında gösterdiği ustalıktır.  Buna rağmen hikâye türünde de denemeler yapmış ve yayımlamıştır.

 

Edebiyata sadece nutukları ve yazıları ile katkıda bulunmamış devlet adamlığı esnasında da edebiyat, kültür, eğitim ve hizmet alanında  çok sayıda faydalı girişimlerde bulunmuştur.  Türk ocakları  derneği faaliyetleri dışında büyükelçilik görevleri esansında da kayda değer girişimleri olmuştur. Hamdullah Suphi Tanrıöver de, 1931 yılında Romanya’da Bükreş Büyükelçiliği’ne atanmıştır.

 

Tanrıöver, geniş tarih bilgisi, kültürü, güzel konuşma yeteneği ile Rumen siyasi çevrelerin de güven ve sempati toplamıştır. Kazanmış olduğu bu nüfuzla Atatürk devrimine uygun olarak, bölgedeki Türklerin Türkiye ile kültürel bağlarının devamını sağlamak amacıyla çok önemli faaliyetlerde bulunmuştur. Özellikle Gagauz Türkleriyle yakinen ilgilenerek, bunlar için Türkçe eğitim veren okullar açmıştır. Türkiye’den getirttiği kitapları bu okullarda okutarak Türklük bilincinin yükselmesini sağlamıştır. [22]

 

Tüm bu vesileler onu şair ve yazarlıktan ziyade hatip olmaya zorlamış ve ilk gençlik yıllarından başlayarak siyaset adamlığı sürecinde de gür sesli ve edebiyatımızın en etkili hatiplerinden biri olarak adını edebiyat tarihimize yazdırmıştır. 

 

ISTANBUL


Uzakta, simdi, sönük dalgalarla yükselerek 
Semâ-yi garbi ezen, muhteşem, büyük, yüksek, 
Vakur, samt-i müheykel, mükedder ü magbun 
Durur; o hasr-i mebânî,o girdibâd-i kurun 
Ağırlaşır gibi üstünde bu ihtiras-i şimal 
Siyah kanatları yorgun bu tayf-i istiklâl, 
Ufuklardan eder buzlu bir havâ ceryan 
Vegâ-yi din ile mâ'lûl bir heykel-i ezmân 
Durur,zemîn-i harekette,ser-sikeste,garib, 
Hudutlarında zafer koşturur bir Ehl-i salib. 

 

 Eserleri 

 

  • Namık Kemal Bey Magosa'da (1909), 
  • Günebakan (makaleler, 1929, haz. Fethi Tevetoğlu. 1987) 
  • Dağyolu (hitabeleri, 1931; Fethi Tevetoğlu. 1987).
  • Anadolu Milli Mücadelesi (1946), 




FAYDALANILAN KAYNAKLAR 

 

 

[1]Biyografi.net Hamdullah Suphi Maddesi

[2] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank, 2005, shf51

[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hamdullah_Suphi_Tanr%C4%B1%C3%B6ver

[4] Erdem ERASLAN,Hamdullah Suphi TANRIÖVER ,https://www.sevgikupu.com/hidet.asp?ID

[5] Erdem ERASLAN,Hamdullah Suphi TANRIÖVER ,https://www.sevgikupu.com/hidet.asp?ID

[6] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank, 2005, shf515

[7] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank, 2005, shf515

[8] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank, 2005, shf515

[9] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank, 2005, shf515

[10] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank, 2005, shf515

[11] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hamdullah_Suphi_Tanr%C4%B1%C3%B6ver

[12] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hamdullah_Suphi_Tanr%C4%B1%C3%B6ver

[13] Mustafa Arıkan, Ahmet Deniz, Türk Ocaklarını Kapatılışı, Borçları ve Emlakının Tasfiyesi, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 15, Güz 2004

[14] Erdem ERASLAN,Hamdullah Suphi TANRIÖVER ,https://www.sevgikupu.com/hidet.asp?ID

[15] Mustafa Arıkan, Ahmet Deniz, Türk Ocaklarını Kapatılışı, Borçları ve Emlakının Tasfiyesi, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 15, Güz 2004

[16] c Prof. Dr. Adil Dağıstan, “Hamdullah Suphi’nin Romanya Büyükelçiliği ve Gagauz Türkleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 54, Cilt 18, Kasım 2002

[17] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hamdullah_Suphi_Tanr%C4%B1%C3%B6ver

[18] Erdem ERASLAN,Hamdullah Suphi TANRIÖVER ,https://www.sevgikupu.com/hidet.asp?ID

[19] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank, 2005, shf515

[20] Erdem ERASLAN,Hamdullah Suphi TANRIÖVER ,https://www.sevgikupu.com/hidet.asp?ID

[21] Erdem ERASLAN,Hamdullah Suphi TANRIÖVER ,https://www.sevgikupu.com/hidet.asp

[22] ( Prof. Dr. Adil Dağıstan,Hamdullah Suphi’nin Romanya Büyükelçiliği ve Gagauz Türkleri,ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 54, Cilt: XVIII, Kasım 2002

 

Üye olarak ESA şairi ve yazarı olabilir, yazılara katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar