Hamza- name ve Hamza-name Nedir.
Osmanlıca yazılışı: Hamza-nâme ~ حمزه نامه
Hamza, Arapça kökenlidir. Ve Hz Muhammed’in amcası ve ilk Müslümanlardan biridir.
Name ise Farsça kökenlidir ve mektup, yazı, risale, kitap anlamlarına gelir. Hamza- name ise Hz. Hamza'nın yaptığı işlere dâir yazılan destânî kitapların; Hazreti Muhammet’in amcası Hz. Hamza’nın(ö. 3/625) hayatı etrafında oluşan menkıbevi halk hikâyelerinin genel adıdır.
Hamza-nameler
Hz. Muhammed’in amcası ve sütkardeşi, ilk Müslümanların 39.su olan Hz. Hamza, şehit edildikten sonra onun hayatı ve kişiliği destanlaşmaya başlamış, meddah ve kussâs denilen şifahî Arap hikâyecilerinin daha sonra da fars ve Türk hikâye ve hikâyecilerinin anlattıkları belli başlı destan ve halk hikâyesi konularından biri olmuştur. Hz Hamza’nın hayatı ve kişliği etrafında oluşun bu destanlare ve menkıbelerde Hz Hamza’nın tarihteki geçekliği kaybolmuş, yaşamadığı olayları yapmış bir destan kahramanı haline getirilmiştir. [1]
Hamza-nameler’in ilkinin Arap Edebiyatında ve Halifeler devrinde oluşmaya başladığı, ilk önceleri Hz Hamza’nın gerçek hayatına dair anlatıları içeren bu hikâyelerin X. yüzyıldan itibaren sözlü gelenekte iyice yaygınlaşmaya başladığı 14. yüzyıldan itibaren de Farsçada yazıya geçirilmiş olduğu ileri sürülmektedir
Hz. Hamza’nın hizmetleri ve savaşları gide gide menkıbevi veya destansı bir hal almaya başlamış, Hz Hamza’nın gerçek hayattaki yaptıklarından farklı haller almaya başlamış; pek çok olağan üstü maceralar da ona atfedilirken başka dönemlerdeki yerlerde, zamanlarda yaşamış kişiler veya hadiseler de onun şahsiyetinde birleştirtilmiştir. “Araplar arasında Sîretü Ĥamza, Esmârü’l-Ĥamza; İranlılar’da Kıśśa-i Emîr Ĥamza, Kitâb-ı Rümûz-ı Ĥamza, Dâstân-ı Emîr Ĥamza; Türkler’de Hamzanâme olarak bilinen bu destanî hikâyelerin yapısı gibi teşekkülü için nakledilen rivayetler de karışıktır.” [2][3]
Sözlü gelenekte oluşmaya başlayan Hamza namelerin 14 yy dan dan itibaren yazıya geçmeye başlandığı söylenebilir. Bazı araştırmacılara göre Hz Hamza’ya atfedilen ve Hz Hamza’nın hayatı ile hiçbir irtibatı olmayan bazı hikâyelerin Halife Hârûnürreşîd’e isyan eden İranlı Hamza b. Abdullah’ın hayatı etrafında oluşan hikâyeler olduğu Sind, Hint ve Serendib’e seferler yapmış olan Hamza b. Abdullah’ın menkıbevi hale dönüşen maceralarının Hz Hamza’nın hikâyelerine aktarıldığı ileri sürülmektedir. [4] İran ve Arapça Hamzanamelerin kahramanı olan Hamza, tarihî şahsiyetiyle bilinen Hz. Hamza’dan çok farklı bir kişidir. Bu destanlardaki Hamza, Sahipkıran adıyla da ifade edilen tam bir destan kahramanıdır. [5] Hatta kimi araştırmacılar Hz Hamza nın destani kişiliğinin Hamza B. Abdullah dışında Zaloğlu Rüstem ile de bütünleştirildiği düşüncesindedir.
Hz Hamza’nın hayatı etrafında şekillenen olağanüstü ve menkıbevi unsurların Hz Ali’nin destanlaştırılan hayatı için de söz konusudur. ( bkzHazreti Ali Cenknameleri- Yemame Savaşı Destanı- Haydar Haydar-ı Kerrar -Düldül -
) Pek çoğunun Hz Ali’nin tarihi biyografisi ile hiç bir ilgisi olmayan 22 adet Hz Ali Destanı tespit edilmiştir. [6]
“Hamzanâmeler zengin, karmaşık ve bazen de mükerrer maceraları ihtiva ettiğinden her dildeki yazmaları farklı sayıda ciltlerden oluşmaktadır. İran kaynaklarında zikredilen ciltlerinin sayısı altmış dokuz ile seksen iki arasındadır. Arapça’da ise pek çok epizot ihtiva eden on ile on beş cilt arasında değişmektedir (Bibliothèque Nationale, nr. 3824-3836; Gotha, nr. 2420-2434). “[7]
Hamzanameler ile karıştırıldığı anlaşılan Hamza b. Abdullah’ın çok sayıda Türkmen ile birlikte hareket etmiş olması bu hikâyelerin Türkler arasında da çok sevilmesine yol açmış olduğu düşünülmektedir. . Bu hikâyeler Fars Edebiyatında menkıbevi özellikler kazandıktan sonra Türk Edebiyatında 14 yy dan dan itibaren yazıya geçirilmeye başlandığı ortaya çıkar. Edebiyatımızda yazılan ilk Hamzaname Ahmedi’nin kardeşi Hamzavi ( ö. 1512) tarafından yazmıştır. ( bkzHz Hamza Hikayeleri Hamzaname ve Hamzavi)
Türk nesrinin sade ve güzel ilk örneklerinden olan Hamzanamelerin “birbirini takip eden 200’e yakın hikâye bulunduğu ve 72 kitaba kadar ulaştığı tespit edilmiştir.”[8] “İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Nadir Eserler Kütüphanesi, Nd. 2496 numarada kayıtlı 72. Cilt Hamzaname bulunmaktadır.”
Hamzavî’nin Hamzanâme’si zamanla oldukça yaygın hale gelmiş, yeniçeri ortalarında, sınır boyu kalelerinde, akıncılar arasında, hatta kahvehanelerde ya kitaplardan okunmuş veya meddahlar tarafından anlatıldığı ele geçen yazma nüshalardaki notlardan da anlaşılmaktadır.
Bu hikâyeler Hz. Hamza’nın hayatı ile alakasız olarak bazen da Kafdağı gibi masalsı mekânlarda, hayali ülkelerde,; cin peri, dev gibi masal kahramanların da olduğu masalsı unsurlarla birlikte şekillenmişlerdir . Gerçek mekânlar gibi gözüken Rum, Seylan, Orta Asya, Hint, Sind, Çin gibi ülkeler ise Hz. Hamza’nın gerçek hayatında hiç gitmediği yerlerdir.
Hamzanameler, Arap Türk, Acem, Hint ve Urdu edebiyatlarında görülür. En değerli Hamzaname nüshalarından birisi de Babür devletinde 1550-1575 yılları arasında hazırlanmıştır. Babür’üler zamanında hazırlanmış olan bu Hamzaname’nin 1400 varaktan müteşekkil on dört cilt olduğu (TA, XVIII, 459) sanılmaktadır. Viyana Müzesi’ndeki bulunan bu nüsha 100 kadar Minyatürle süslenmiştir.[9]
Lütfi Sezen , Hamza nameler hakkında bir çalışma yapmıştır. Lütfi Sezen, Halk Edebiyatında Hamzanâmeler, Ankara 1991;
KAYNAKÇA
[1] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/hz-hamza-hikayeleri-hamzaname-ve-hamzavi/77566
[2] Nurettin Albayrak, HAMZANÂME, TDV İA cilt: 15; sayfa: 517
[3] Muhammet YELTEN, “TÜRK EDEBİYATINDA 15. YÜZYILDAN BİR NESİR KESİTİ OLARAK HAMZA-NÂME’NİN HİTAP ETTİĞİ ZÜMRELER”, Turkish Studies - Volume 8/13 Fall 2013, p. 179-247, ANKARA-TURKEY
[4] Nurettin Albayrak, HAMZANÂME, TDV İA cilt: 15; sayfa: 517
[5] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/hz-hamza-hikayeleri-hamzaname-ve-hamzavi/77566
[6] Şahamettin Kuzucular , https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/hazreti-ali-cenknameleri/77828
[7] Nurettin Albayrak, HAMZANÂME, TDV İA cilt: 15; sayfa: 517
[8] Nurettin Albayrak, HAMZANÂME, TDV İA cilt: 15; sayfa: 517
[9] Muhammet YELTEN, “TÜRK EDEBİYATINDA 15. YÜZYILDAN BİR NESİR KESİTİ OLARAK HAMZA-NÂME’NİN HİTAP ETTİĞİ ZÜMRELER”, Turkish Studies - Volume 8/13 Fall 2013, p. 179-247, ANKARA-TURKEY