KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarHatırat Türk ve Dünya Edebiyatında Anı Eserleri Yazarları

Hatırat Türk ve Dünya Edebiyatında Anı Eserleri Yazarları

18.08.2016

HATIRAT: ( Anı )

Osmanlıca yazılışı: hatırat  خاطرات

Hatıra veya hatırat sözcüğünün sözlüklerdeki anlamları: hatıra gelen, hatırda kalan şeyler şekillerindedir. Hatıra sözcüğü kelime anlamından hareketle edebiyatta bir terimdir. Edebiyatta terim anlamı ile hatıra veya hatırat türü: Bir kimsenin, yazar, sanatçı, asker, bilim adamı vb’nin yaşadığı zamana, bulunduğu işlere, görüştüğü kimselere dâir düşüncelerini ve duygularını içinde topladığı kitap anlamına gelir.

Hatırat Edebi Türü

Türk edebiyatında bir edebiyat türü, bir nesir yazısı şekli olarak “ hatırat” terimi Türk edebiyatına ilk defa  Muallim Naci ’nin (1850-1893) lügati ile girmiş (s. 369) ve daha sonra bu türün ismi olmuştur.”   Muallim Naci Lügatinde hatıra terimini: “Hatıra gelen hususi bir fikir, hatırda kalmış olan eskiden yaşanmış şeyler” olarak açıklar. [1]

Hatırat kelimesinin Fransızcadaki karşılığı “ memories” tir. [2] Kelime olarak, hatır kelimesinin çoğuludur.  Hatıra, anı kelimesi ile de eş anlamlıdır.  Arap edebiyatında rihlât, vefeyât, havâdis; Farsçada sefernâme, tezkire türündeki eserler bazı açılardan günümüzdeki hatırat türüne benzeyen eserlerdir. [3] Eski Türkçe’de vekāyi‘, sergüzeşt, Seyahatname, Sefaretnam gibi edebi türlerin içinde yer yer hatıra türünü ilgilendiren kısımlar yer almışlardır.  Osmanlıca’da “mémoires” karşılığı olarak “müzekkirât” ve “zikreyât” kelimeleri tercih edilmiş, daha sonra Muallim Naci ile birlikte Hatırat kelimesinde kara kılınmıştır.  [4]

Bir edebi tür olarak ise: Bir yazarın hayatının belli bir dönemi veya devresinde yaşadıklarını, şahidi olduğu ya da duyduğu olayları edebî değer taşıyan bir dille anlattığı yazılara anı denir.  Hatıra:  çocukluk, işgal yılları,  okul yılları gibi bir hayat devresine ait akılda iz bırakan yaşanmışlıkları dile getiren;  okuyan ve toplum için de önem taşıyabilecek, unutulmayan ve anılmaya değer”  olabilecek olayları ve ayrıntıları üzerinden bir hayli zaman geçtikten sonra edebi bir dille anlatan nostaljik yazılardır. Anlatılanlar bir dönemi günbe gün olarak değil,  belli bir devreden hatırda kalanları dile getirmek şeklindedir.  “Hatırat bir bakıma hayat tecrübelerinin ve intihalarının, bakiyelerinin sonradan tespitidir “ .

Hatırata türüne en yakın diğer edebi türler Otobiyografi ve günce ( günlük ) türüdür. ( bkz Günlük Günce Ruzname Nedir) Günlük günü gününe yazılmış, gün içinde oluşan önemsiz detayları da sıralayan, günlerin tarihlerini de belirten, edebi olmak kaygısına da çok kapılmayan bir tür olarak hatırattan ayrılır. ( bkz Günlük Yazı Türü Özellikleri Tarihçesi Günce Örnekleri )

Otobiyografi  ise bir dönemi değil doğum tarihinden  otobiyografinin yazıldığı tarihe kadar yazan kişinin hayatındaki doğum okullara giriş, askerlik hizmeti, işe başlama tarihleri gibi somut ve önemli dönüm noktalarını aktaran;   gündelik, sosyal ve içsel yaşantıya dair detaylarla hiç ilgilenmeyen, resmiyet taşıyan bir yazıdır. Bu bakımdan “günlük ile büyük bir farkı vardır. Hatıratın en önemli niteliği yazarının hayatının belli bir kesitini ele alması ve anlatılan yaşantıların üzerinden hayli bir müddet geçtikten sonra kalem alınmasıdır. Günlük yaşanırken yazılan, hatırat ise yaşandıktan sonra kalem alınan bir türdür.

Otobiyografiler resmi gerekçeler için de yazılır.  Yazar doğrudan doğruya kendi hayatını dile getirir. Hatıratlarda ise kişi kendi yaşanmışlıkları kadar, çevresindeki olayları, gözlemlediği diğer şeyleri, anlattığı devredeki şahit olduğu diğer şeyleri,  duygu ve temayüllerini de aktarır.  Hatta bazı yazarlar kendilerini geriye çekerek çevrelerinde olan bitenleri, duydukları ve şahit olduklarını vb öne çıkarır.

Hatıratın dili, içerdiği yaşanmışlıkları, hadiselere bakış ı, değerlendirmeleri ve algıları şahsîdir. Anlattığı dönemi kendi penceresinden ve öznel değerlendirmelerinden aktarır.  Hatırat yazarı, döneme ait hadiselere nesnel olmaktan ziyade öznel, içsel ve duygusal bir pencereden bakar. Olayları, detayları ve yaşanmışlıkları vb bu çerçeveden anlatır.  Hatıra yazarı geçmişinden kalan intibalarını, duygularını ve yorumlarını edebî bir dille anlatmaya gayret eder. Hatırat, bu şekilde oluşan edebi üslubu ile de   otobiyografi  ve günceden de ayrılır.

Hatıra yazarı eserini yazarken,  o devri anlatan diğer kaynaklardan ve diğer yaşantılardan da yaralanabilir.  Önemli devrileri anlatan tanınmış kişilerin yazmış oldukları hatırlar belge ve kaynak niteliği taşıt. Önemli tarihi olayları dile getiren bu eserlerde anlatılan ayrıntılar o dönemlere ışık tutarlar.  Önemli kişilerin yazdıkları bu eserler hem o kişilerin hayatlarına dair ayrıntıları ortaya koyan hem de yaşadıkları dönemleri ve o dönemlerde meydana gelen hadiseleri aydınlatan belgeler haline gelirler. Bazı hâtıralarda, mektuplar ve belgeler de yer alır. Böylesi hâtıratlarda  tarih araştırmaları için belge olabilecek  nitelik kazanmış olur.

Dünya edebiyatında yazılmış olan hatıra türündeki ilk eserler tarih ve gezi yazıları ile iç içe eserlerdir.  Bu bakımdan hatıra türüne ait ilk eserler aynı zamanda tarih ve Gezi yazılarının da örnekleri olmuşlardır.  Örneğin Halikarnasoslu ( Bodrum)  Heredot’un  Heredot Tarihi adlı eseri hem hatıra hem de seyahatname özelliği de taşır.  Sart’dan yola çıkarak Mezopotamya’ya oradan doğu Anadolu ve Karadeniz’e geçerek tekrar Sart’a  ( Salihli) dönen  Ksenophon’un Anabasis - Onbinlerin Dönüşü adlı eseri de hem bir anı, hem bir tarih hem de bir gezi eseri niteliği taşımaktadır.

Hatıra türünün kendi başına bir tür olarak şekillenmesi ancak 16. Yy dan sonraya denk gelmiş, günümüzdekine benzeyen ilk müstakil hatırat eserleri yazılmaya başlanmıştır.  Türk edebiyatındaki ilk anı eserleri tarihi ve siyasi nitelik taşır. İlk örnekler olarak gösterebileceğimiz  Göktürk Orhun Yazıtları ve Babür şah’ın Veķāyi-i  Babürname  adlı eseri de bu özellikleri taşır. Eski edebiyatta hâtırat türü müstakil bir edebiyat türü olarak yazılmamıştır. Fakat hatıratın ile iç içe yazılmış olan,  seyahatname,  sefaretname, rûznâme (günlük) Şuara Tezkireleri , muhtıra Menkıbe  ve mektup gibi yazı türleri olmuştur. Tezkire, menkıbe, vekāyiname ve tarih eserlerinde de zaman zaman hatıratlar yer almıştır.

Günümüzdeki anlamına en yakın divan edebiyatı eseri VI. yüzyılda yaşamış olan Zaîfî’nin  “Sergüzeşt-i Zaîfî adlı manzum hâtıralardır (Robert Anhegger, “16. Asır Şairlerinden Zaîfî”, TDED, IV/1-2 [1950], s. 135-166). Yine Barbaros Hayrettin Paşa’nın Seyyid Muradî Reis’e dikte ettirerek yazdırdığı Gazavât-ı Hayreddin Paşa (Barbaros Hayreddin Paşa’nın Hatıraları, İzmir 1995)[5] günümüzdeki hatıra türüne en yakın eserlerdendir.  Babürşah’ın   avcılık, savaşları, saray hayatı, seferleri ve gezdiği gördüğü yerlerdeki yaşadıklarını anlattığı Babürname ‘de eski edebiyatımızda yazılmış olup günümüzdeki hatırat türüne en yakın yazılmış olan ilk eserler arasındadır.

Batı Edebiyatındaki ünlü anı yazarları ve eserleri şunlardır:

·         Jül Sezar: “(İ.Ö.lOO. y.y.) Gallia Savaşı 

·         Ksenophon'un "Anabasis"

·         Sain-Simon – Hatıralar

·         Chateaubriand ( 1767- 1848)

·         Silvio Pellico ( İtalyan- 1788-1854)

·         Goldoni "İyilik Sever Somurtkan",

·         Goethe' "Şiir ve Gerçek “

·         Andre Gide'"Jurnaller "

·         Rousseau – İtiraflar

·         Victor Hugo '"Gördüklerim",

·         Stendhal "Bencillik Anıları”,

·         Verlaine'" İtiraflar;”

·         Lev Tolstoy  "İtiraflarım"...

Türk edebiyatındaki anı eserlerine örnekler ise şunlardır:

·         Bilge Kağan’ın (Ö.734) Göktürk Kitabeleri 

·         Babür şah “ Babürname “ ( Vekayi)

·         Barbaros Hayrettin Paşa (  Seyyid Muradi Reis’e yazdığı hatıralar) “Gazâvât-ı Hayreddin Paşa”

·         Temaşvarlı Osman Ağa’nın Hatırları (Haz. Ahmet Türek – Fahri Çetin Derin, İ.Ü. Tarih Dergisi, Sayı: 23, 1963, s. 205-218)

·         Talâti mahlaslı bir Osmanlı askerinin Ruslar’a karşı yapılan Karadeniz seferi anıları  (Haz. Fevzi Kurtoğlu, “1736-1737 Seferine İştirak Eden Bir Türk Denizcisinin Hatıraları”, İstanbul, 1935, s. 42.

·         Keçecizade İzzet Molla  (1785-1829) Mihnet-Keşan (İstanbul, 1269)

·         Ziya Paşa - "Defter-i A'mâl"

·         Ali Suavi

·         Muallim Naci - "Ömer'in Çocukluğu"

·         Ahmet Rasim - "Falaka" ve "Muharrir, Şair, Edip"

·         Hüseyin Cahit Yalçın'ın : " Edebi Hatıralar".

·         Muhtar Paşa, Mehmed Arif ve Zağra Müftüsü Râci Efendi’nin hatıraları ( Balkan Savaşlarına dair anılar )

·         Halit Ziya UŞAKLIGİL - "Kırk Yıl" ve "Saray ve Ötesi"

·         Hüseyin Cahit YALÇIN -"Edebî Hatıralar"

·         Falih Rıfkı ATAY - "Çankaya" ve "Zeytindağı"

·         Ahmet İzzet (Kurgaç) Paşa, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Ali Fuad (Erden) Paşa, İsmet (İnönü) Paşa, Kâzım Karabekir Paşa, Fahretin Altay Paşa, Kâzım Özalp Paşa ‘nın İstiklal Savaşına dair anıları

·         Ebubekir Hazım Tepeyran,  Galip Kemali Söylemezoğlu, Cemal Paşa, Sultan II. Abdülhamid, Refik Halid Karay, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Enver Paşa, Hasan Ali Yücel, Celal Esad Arseven, Ahmed İhsan Tokgöz’ün  hatırları  

·         Yakup Kadri Karaosmanoğlu:  "Zoraki Diplomat, Vatan Yolunda , Gençlik ve Edebiyat Hatıraları"

·         Falih Rıfkı Atay : "Çankaya"

·         Halide Edip : "Türk'ün Ateşle İmtihanı"

·         Yahya Kemal: " Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım"

·         Yusuf Ziya Ortaç " Porteler," Bizim Yokuş"

·         Ahmet Hamdi Tanpınar : " Kerkük Anıları"

·         Samet Ağaoğlu: " Babamın Arkadaşları"

·         Salah Birsel : "Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu"

·         Halikarnas Balıkçısı : " Mavi Sürgün"

·         Oktay Rıfat : "Şair Dostlarım"

KAYNAKÇA

[1] DOÇ. DR. ALİ BİRİNCİ, ,Hatırat Türünden Kaynakların Tarihi Araştırmalardaki Yeri ve Değeri”, https://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-41

[2] Dr Aslan Tekin,” Edebiyatımızda Terimler” Elips yayınları, Ank, 2006 , shf 146

[3] M. Orhan Okay,  Hatırat , TDVİA, cilt: 16; sayfa: 446

[4] M. Orhan Okay,  Hatırat , TDVİA, cilt: 16; sayfa: 446

[5] M. Orhan Okay,  Hatırat , TDVİA, cilt: 16; sayfa: 446

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da