Kıble
Osmanlıca yazılışı: kıble – قبله
Kıble; lügatlerdeki anlamı ile yön ve yönelme demektir.
Kıble aynı zamanda Güneyden esen yel anlamı ile coğrafya da bir terimdir.
Kıble tarafından bir gül açıldı
Yaprakları dört yanına saçıldı
Dini bütün iki yiğit seçildi
Biri Şahbender'dir biri Genç Osman Gaziantep Türküleri
Kullandığımız anlamı ile Kıble, namaz kılan Müslümanların yüzlerini çevirdikleri Mekke ve Kâ’be’nin bulunduğu yöndür. ( BKZ Mekke Edebiyatta Mekke ) Müslümanların, , namaz kılmaya başlarken yönelmeleri gereken, Mekke’deki Kâbe’nin olduğu yöndür. ( bkzKâbe Edebiyatta Kâ’be Âşık ve Gönül ilişkisi ) Dünya’nın her yerindeki Müslümanlar, namaz kılmadan önce yüzlerini, kıble dedikleri Mekke ve Mekke’deki Kâbe’ye dönerek namaz kılarlar. ( BKZ KÂBE KAPI HALKASINA YAPIŞMAK) Bu nedenle Türkiye için kıble, Türkiye’nin güney istikametinde kalır. Türkiye’nin batısı için düşünürsek Örneğin İstanbul’un Güneydoğu yönüdür. ( BKZ Harem Haremeyn Mekke Medine Kutsal Topraklar )
Müslümanlar Hicretten önce kıble olarak Hz İbrahim ve Hz Musa ve Hz İsa gibi peygamberlerin mekanı olan Kudüs’e yönelerek namaz kılarlardı. Fakat Hicretten 16-17 ay sonra gelen âyet ile, birlikte Müslümanların kıblesinin Kâ’be olduğu bildirilmiş ve o tarihten sonra Müslümanların kıblesi Kâ’be olmuştur.
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) Mekke'de Kâbe'ye doğru, Kâbe'yi araya alarak ya da doğrudan Beytü'l-Makdis'e yönelerek namaz kılıyordu. Hicretten sonra Medine'de yaklaşık onyedi ay yine Beytü'l-Makdis'e doğru durarak namaz kıldı. Ancak; "Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu görüyoruz. Elbette seni hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. (Bundan böyle) yüzünü Mescidü'l-Haram tarafına çevir. Nerede olursanız yüzlerinizi o yöne çevirin..."[Bakara suresi, 2/144] âyetinin gelişinden sonra kıble Kâbe'ye çevrildi.” ( Alıntı - https://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-427.html )
Şiir ve edebiyatımızda kıble genellikle bu anlamlarında kullanılmıştır. Fakat bazı durumlarda sevgilinin olduğu yer, mahal veya yön de aşığın kıblesi olabilmektedir.
Bu durumlarda dahi sevgili ve aşık değişmeceli manalarda Müslüman ve Kabe anlamlarındadır.
Gam-ı mihrâb-ı ebrûn ile kıblem kâmetüm hamdur
Lebüŋ şevkiyle yaşum Ka’be hakkı ‘ayn-ı Zemzemdür Bursalı Rahmi Şiirleri
Mescid içinde kıble-geh-i cânı görmişem (464/1)
Yüzinde rûşen âyet-i îmânı görmişem Ahmedi Şiirleri
Cân kıble ider sıdk-ıla sen hûr-ı likâyı (650/1)
Rûşen göreli gün bigi yüzüñde safâyı Ahmedi Şiirleri
Döndür yüzümü kıbleye gel bari ey ecel
Gün doğusuna doğru gider durmayıp sefer Yahyâ Bey
Ol habîbüñ kıblemüz yüzi kaşı mihrâbumuz
Secde-gâh olur bize bilsün anı ahbâbumuz Edirneli Nazmi Şiirleri
Didi kaşumı kıble_idin didüm gözümüñ üstine (572/1)
Didî işigüme sür cebîn didüm gözümüñ üstine Ahmedi Şiirleri
‘Uyûn-ı ehl-i Hakka matmahu’l-enzâr olur Kıble
Mütûn-ı mücrimândan mâhî-i evzâr olur Kıble Tokatlı Kani Şiirleri
oldı mihrâb kaşuñ hâl ü hatuñ kıble-nümâ
yeridür ka‘be gibi secde kılurlarsa saña HECRÎ Kara Çelebî Muhyi’d-dîn Mehmed (
Kıblenin sağından sol canibine
Otuz üç yıl oldu bir kuş gideli
Edna çıkıp âlâ meratibine
Olalı âlâlar edna bedeli Seyrani ( Everekli ) Şiirleri