Kâbe Edebiyatta Kâbe Âşık ve Gönül ilişkisi
Osmanlıca yazılışı: kâbe' : كعبه
Mekke'de bulunan Beytullah, Allah’ın evi olarak kabul edilen, yeryüzündeki bütün Müslümanların kıblesi olan, Müslümanlar tarafından en kutsal yer olarak kabul edilen siyah taşlardan yapılmış, 13 m. yüksekliğinde, 11-12 m. eninde küp şeklindeki dört köşeli binadır.
Kabe (Kâ’be) kelimesi Arapça ’da "küp" anlamına gelir. [1]Ka’be Mescid-i Haram denilen Cami-i Şerîfin ortasında bulunmaktadır. Bu kutsal bina Ka'be isminin yanında; “Kuran’da, el-beytü'l-haram (saygı evi) (Mâide, 5/2), el-beytü'l-muharrem (haram evi) (İbrâhim, 14/37; Mâide, 5/2), el-beytü'l-atîk (eski ev) (Hac, 22/29, 33), el-beytü'l-mamûr (imar edilmiş ev) (Tûr, 52/4) ve "el-beyt" (ev) (Bakara, 2/125, 127) isimleri ile de zikredilmiştir.” [2]
Bu kutsal mekân, Beytullah, Kâ’betullâh adlarıyla anılır. Edebî eserlerde ise bu isimlerinin yanında Kâ‘be-i Muazzama, Kâ‘be-i Ulyâ, Beytü’l-atîk, Beytü’l-harâm, Beytü’l-ma‘mûr, Harem-i şerif gibi adlarla da anılır
“Ka'be'nin doğu köşesine Rüknü Hacer-i Esved, güney köşesine Rüknü Yemânî, batı köşesine Rüknü Şâmî, kuzey köşesine Rüknü Irâkî (Irak köşesi) denir. Kuzey batı tarafından Hatîm ve Mîzâb-ı Ka'be, kuzey-doğu duvarında kapı, kuzey-doğu duvarı karşısında Makam-ı İbrâhim ve Zemzem kuyusu, doğu köşesinde Hacer-i Esved vardır. “[3]
Müslümanlar Kâbe’nin ilk defa Âdem (a.s.) tarafından yapılmış olduğuna, harap olduktan sonra Hz. İbrahim ve oğlu Hz İsmail (a.s.) tarafından yeniden inşa edildiğine inanırlar. ( bkz Hz İsmail ve Hikayesi) Hz. İbrahim , birbirlerini kıskanan Hacer ile Sara`yı birbirlerinden ayırmaya karar vermiş, eşi Hacer ile oğlu İsmail'i Mekke civarına bırakmıştır. ( bkz Hz. İbrahim ve Kıssaları Edebiyatımızdaki İzleri) Burada iken Nuh Tufanı sırasında göğe çekilmiş olan ve Tufandan sonra Nûh Peygamber tarafından yeniden eski yerine inşa edilmiş ama sonradan yıkılarak yeri boş kalmış olan Beyt-i Mamur’u İsmail ile Hacer'ül Esvedi buldukları yerde, yeniden bina etmiştir.[4] ( bkz Hz. İsmail Kimdir Kıssaları Edebiyattaki Yeri )
Kâ'be, Cahiliye devrinde putlarla dolu kutsal bir mekân olarak kullanılmış, cahiliye devrinde bedevi Arapların etrafına panayır kurdukları, putlarına taptıkları, şiir yarışmaları açıp kazanan şiirleri altın yaldızlı harflerle yazıp duvarlarına astıkları - Muallakat-ı Seb'a - bir yerdi. Mekke ’nin Müslümanlar tarafından fethedilmesi ile Ka’be, putlardan temizlenmiş ve hicretin ikinci yılında Müslümanların kıblesi olarak belirlenmiştir. ( bkz Mekke Edebiyatta Mekke) Kâ'be’yi belli zamanlarda ziyaret etmeye de hac denmiştir. ( bkz HAREM VE HAREMEYN ( Mekke Medine Kutsal Toprakları )
Ka’be edebi eserlerde zemzem suyu, (Altın oluk) denen saçağı, Astar-ı Kâ'be denen kara örtüsü, hac farizası, Hz İbrahim ve İsmail, Safâ ve Merve gibi mekânları; ihram, tavaf, sa‘y gibi Kâbe’ye mahsus kıyafet ve davranışlar; telbiye ve ziyaret duaları ile hacca dair âyet ve hadisler ile vb zikredilmiştir.
Kâbe hakkında kaleme alınan eserlere Kâ‘benâme denmiştir. Kâ‘benâme ismi ile yazılmış ilk eser Akşehirli Abdurrahman Gubârî’nin (ö. 974/1566) 3199 beyitlik mesnevisidir (Üsküdar Selim Ağa Ktp., Kemankeş Emîr Hoca, nr. 223; [5]
Tasavvufcular Kâ'be’yi bir bir sembol olarak görmüşler asıl Kâ'be’nin aşığın gönlü olduğunu ifade etmişlerdir. Mutasavvıflara göre İlahî aşk gönülde tecelli ettiğinden asıl Kâbe, saf ve temiz gönüldedir. Gönlü Allah'ın evi kabul eden dervişler Ka’be ile gönül arasında çeşitli teşbihler, tevriyeler, tenasüpler ve mecazlar kullanmışlardır.
Gönül kâbesine girmesin hülya,
Nefsine hâkim ol düşme bed hûya.
Kirleri arıtan, baksana suya,
Hep yüzü yerlerde, burcda değildir. Hacı Bayram Veli
Edebiyatta sevgili, aşığın kıblesi arasında çeşitli ilişkiler kurulmuştur. Divan şairleri ilahi aşk ile dünyevi aşk arasında çeşitli ilişkiler ve benzerlikler kurmuşlar, âşık, sevgili, Kâ’be ve kıble arasında çeşitli anlam oyunları ve imgeler kurmuşlardır. Örneğin aşığın kıblesi sevgilinin mekânı olurken, sevgilinin evininin, mahallesinin etrafında dönüp dolaşmayı tavaf olarak kabul etmişlerdir.
Sinüñ yüzüñ olalı baña Kabe-i niyâz (283/1)
Hâşâ ki dahı kıbleye itmiş olam namâz
Divan şairleri sevgilinin yüzü ve mahallesini de Kâ'be'ye benzetmişler, ,sevgilinin etrafında dolaşan aşığı da Kâ’be'yi tavaf eden hacılara, sevgilinin evini de hac mekânı olarak göstermişlerdir. Sevgilinin eşiğine yüz sürmek Hacı olmaya benzetilmiş, sevgilinin yüzünde bulunan siyaha çalan tüyleri de hacer’ül esved’e benzetmişlerdir.
Göster cemâlin Kâ‘be’sin kim görsün Ahmed kıblesin
Hem kıblesin uşşâka hem kıblenümâ ol ey sanem” Ahmed Paşa
Benzetirken yâr eşiğin ehl-i diller Kâ‘be’ye
Başlamamış idi İbrâhîm-i Âzer Kâ‘be’ye” Necati Bey
Cun yüzün Ka'be halin Haceru'l-Esved imiş
Subh-ı vaslında yiizum ona surem gibi gelir îbn Kemal
Ne bütgede ne Ka'be gerek aşıka Nefi
Hak-i der-i. meyhaııe yeter secdegeh-i mest Nefî
Hak-i kuyun Ka’be'ye nisbet eden bilmez mi kim
Bunda her Gün onda bir nevbet olur vacip tavaf Fuzûlî
Kıble hakkı Ka'be yüzündür murad
Ey kapısı secdegahım gel berii Necatı
Kâ‘betullāh ile ey dil sanasın mülk-i cihan
Bir kara benli güzel mahbûba dönmüştür heman” Taşlıcalı Yahya
Cennet arzûsını itsün rûy-ı dildârın gören
Cennete lâyık olurmış Ka’be dîvârın gören Revani ( 16 Yy)
Çağdaş ve halk şiirinde de Kâ’be aşığın gönlü olarak da kabul edilir.
Kabe neresidir biliyor musun
Gönül beytullahtır yıkayım deme
Her gördüğün Adem Adem mi olur
Yanılıp yenilip sırrını deme Davut Sulari Şiirleri
Harem Nedir Harem Dairesi Harem Hayatı ve Kadınları
Harem Haremeyn Mekke Medine Kutsal Topraklar
Lat Menat Hubel Uzza Cahiliye Devri Kâbe Putları
Kâbe Edebiyatta Kâ’be Âşık ve Gönül ilişkisi
Hz. İbrahim ve Kıssaları Edebiyatımızdaki İzleri
KAYNAKÇA
[1] https://www.diyanet.gov.tr/dinikavramlar/dinikavramlar-K/K%C3%82BE
[2] https://www.diyanet.gov.tr/dinikavramlar/dinikavramlar-K/K%C3%82BE
[3] https://www.diyanet.gov.tr/dinikavramlar/dinikavramlar-K/K%C3%82BE
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/hz-ibrahim-ve-kissalari-edebiyatimizdaki-izleri/108556
[5] Mustafa Uzun, Ka’be, DİA, cilt: 24; sayfa: 24