19.05.2018
"Külhen" hamamların ocağına denir. Külhani ise kül ocaklarına ait, derbeder; çapkın, serseri manasındadır. ( bkz KÜLHAN- KÜLHANİ )
لايخوار = lây-hâr Tortu içen; üzüm tortusunu içen, şarap tortusunu içecek kadar ayyaş veya meczup anlamına gelir.
لايخوار كلخنی Külhâni-i lây-hâr ise hamamın külhanlarında yaşayıp hamama girip çıkanların bıraktıkları artık üzümler, üzüm çöpleri, üzüm sapları ve onlardan kalan diğer artıkları yiyerek yaşayan Hakim Senai’nin meşhur mürşidinin lakabıdır.
Külhane-i Layhar, Gazne'de Hakîm Senaî zamanında bir hamam külhanında yaşadığı için "Külhenî" hamama gelen müşterilerden kalan yiyecek ve üzüm kalıntıları ile yaşadığı için "Lay-hâr" denilen meşhur bir meczuptur. “Rivayete göre Lâyhâr, Gazneli Mahmud (998-1030) döneminde Gazne’de bir hamam külhanını mesken edinmiş, çul çaput içinde yarı çıplak, süflî hayat yaşayan ayyaş bir kişiydi. Meyhanelerde şarap fıçılarının dibinde biriken tortuyu yer/içerdi ve Farsça lây ve hâr’dan oluşan ismi de bu anlamdaydı. Bu haliyle Lâyhâr devamlı olarak sarhoştu.”[1]
Külhâni-i lây-hâr’ın hikâyesi ünlü mutasavvıf Hâkim Senâî ile birlikte bilinmektedir. Gazneli Sultan İbrahim ve oğlu Sultan III. Mesut’un en sevdiği danışmanı, nedim ve madihi olan Senâî büyük bir şatafat içinde yaşamakta sadece uyku vakitlerinde Sultan’ın yanından ayrılabilmekte, bu nedenle de sultanın tüm nimetlerinden de istifade edebilmektedir. Fakat onun bu görkemli hayatı Külhan’ı Layhar’ı tanıdıktan sonra bambaşka bir mecraya girecektir.[2] Aslı olup olmadığı bilinmeyen bu rivayete göre Gazneli Hâkim Senâî zamane hükümdarına yazdığı bir methiyeyi götürmek için Külhâni-i lây-hâr’ın yaşadığı külhanın önünden geçer. Onu süslü püslü elbiseler içinde gören Külhâni-i lây-hâr, dünya malına ve dünya süsüne olan düşkünlüğünden ötürü Senai’yi kınayan laflar eder. Üzüm tortularını ve artıklarını yemekte olduğu halde kendisini aşağılayan Lâyhâr'dan etkilenen Hâkim Senai, ona hak vermiş ve dünya ile ilişkisini koparıp tasavvuf yoluna girmiş, üzerindeki süslü elbiseleri ve güzel ayakkabılarını atarak çıplak ayakla dolaşmaya ve Layhar gibi rindane bir hayat sürmeye başlamıştır.
Yaşayıp yaşamadığı kesin olmasa bile Külhâni-i lây-hâr divan edebiyatımızda adı sık sık anılan karakterlerden biridir. Adı ise hamamın küllüklerinde yatıp kalkarak başkalarının içmeye tenezzül etmedikleri tortuları içip, kimsenin yemeye tenezzül etmediği üzüm, yemek ve yiyecek artıkları ile beslenmesi ile ilgilidir.
Rind-i huşyar-ı elestim Layhari-meşrebim
Diird-i sahba-yı melametten gelir halet bana Arif Hikmet
Tarik-i fakade hem-kefş olup Senai'ye
Cenab-ı Kiilheni-i Layhar'a dek gideriz Nâilî
Dünyadan ilgiyi kesme yolunda, Senaî ile yoldaş olup Külhanî-i Lâyhâr hazretlerine kadar gideriz.
Külhan’i Layhâr belki de divan edebiyatının ürettiği hayali bir karakterdir. Fakat Külhan’i Layhâr divan şiirinde özellikle Hâkim Senai ile birlikte anılan, o vesile ondan söz edilen ve adı sık sık geçen bir karakter olarak karşımıza çıkar. Hatta sosyal hayata da büyük tesirleri olmuş, özellikle 18. Yy dan dan sonra onun yaşam biçiminden hareketle Külhanbeyliği ocağı ortaya çıkmış, annesiz babasız, yetim çocuklar Külhani Layhar’ı kendilerine pir kabul ederek onun gibi hamam küllüklerinde yaşamışlardır. ( bkz Külhanbeyi)
HÂKİM SENÂÎ Kimdir Senai ve Layhar Kıssaları
2
3
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın
Güler Doğan
6 years ago
Deniz Gümüş
6 years ago