Bu Eser 03.06.2013 Tarihinde Günün Yazısı Seçilmiştir
ROMANIN KONUSU VE JACK LONDON HAKKINDA BİLGİLER
Jack London ,Martin Eden'i yazdığında henüz otuz üç yaşındaydı ve Ateş Yakmak , Vahşetin Çağrısı , Beyaz Diş ve Deniz Kurdu adlı romanları pek çok dile çevrilmiş uluslararası bir romancı olmak başarısını elde etmişti. Fakat London ünlü olunca birden düş kırıklığına uğradı, ünlü olmak onun hayalini kurduğu şekilde bir yaşam sağlamamıştı. Ancak bir çiftlik satın almış, güzel bir yat da yaptırmış ancak hayalindeki evi de bitmeye ramak kalmıştı. Ancak Wolf House adını verdiği muhteşem evinde içinde oturamadan yangın sonucu kül oldu. Evini,n yanması ile depresyona kapılmıştı. [1] ( bkz Jack London Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri)
Bu bunalım günlerinde “ Güney Pasifik'te bir deniz yolculuğuna çıktı. İki yıllık zorlu yolculuğunda, yorgunluk ve bağırsak hastalıklarıyla mücadele ederken, içinde düş kırıklıklarını, ergenlik çağında yaptığı çete kavgalarını ve yazar olarak tanınmak için verdiği mücadeleyi anlattığı Martin Eden'i yazdı. “ [2]
Martin Eden, yazarın tıpkı diğer romanlarında da olduğu gibi kendi yaşam öyküsünden izler taşıyan romandır. Amerikan Amerikan Gerçekçiliğin başat yazarlarından Jack London ‘ınbu romanı da bu nedenle gerçek hayatından izlenimler de yansıttığından Amerikan gerçekçiliğine uygun güzel bir doğallık taşır.
Martin Eden, Jack London' tarafından 1909 yılında yazılmış ve bastırılmıştır. Dünya Klasikleri arasına giren roman bir gemi işçisinin yazar olma çabasını anlatır. Bu konu aslında Jack London’un yarı otobiyografik kendi gençlik öyküsüdür. Roman Jack London’un gençlik ve ergenlik dönemlerindeki hayatını temsil eden Martın Eden’in kimliğinde “ tutkulu, âşık, kalıplaşmış düşüncelere karşı duran, sorgulayan, inanan ve idealleri uğruna, çıkarına olmasa da düşündüklerini cesurca ifade eden bir gemi işçisinin serüvenlerini” anlatır. Yazar olabilmek için hayatını ortaya koyan ve başına gelen tüm trajedilere rağmen bu yoldan asla dönmeyen Martin’in şaşırtıcı hikâyesi romanın kurgusunu oluşturur.
Kitaptaki” Ruth Morse adlı karakter Jack London'un ilk aşkı Mabel Applegarth'tır.”[3]
“Martin Eden için neden biraz üzülmeyeyim? Martin Eden bendim. Martin Eden bir bireyci idi, bense bir Sosyalist. İşte bu nedenden ben yaşamaya devam ediyorum ve işte bu nedenden Martin Eden öldü. ... Bu kitap bireyciliğe bir saldırıdır. Martin Eden, başkalarının ihtiyaçlarının farkına varmayan aşırı bir bireycidir. Hayalleri kaybolduğunda, uğrunda yaşayacağı hiçbir şey kalmaz. “ -Jack London-
YAYINCININ NOTU:
Martin işçi sınıfını keşfeder ve yazarlık serüveni, San Francisco işçi sınıfının içinden yükselir.
Yazar olmaya karar verdiği andan itibaren bitmek tükenmek bilmeyen bir azimle yazar ve yazdıklarını yayıncılara gönderir. Martin, yanıt olarak yalnızca tekrar ve tekrar reddedildiğini bildiren mektuplar alır. Asla pes etmez, inancını yitirmez ve Jack London, kahramanı Martin’e romanın sonunda bu azmin hakkını verecek bir sürpriz ve beklenmedik bir final hazırlar.”
“Martin, bir maceraperest ve aksiyon adamıydı, bunu becerebilen pek fazla yazar da yoktur.” GEORGE ORWELL[4]
KİŞİLERİN TANITIMI
MARTİN:Sevgiyi arayan, kendini ezdirmeyen, eleştiriye açık, kendini geliştirmek isteyen, hisli, herkesi mutlu etmek isteyen yakışıklı, kalın kollu, elindeki derileri kopmuş, vücudu geniş yanıklı, kaslı, çapkın bir insandır. Zengin olduktan sonra şık giyinen biri olur.
RUTH: Hırslı, havalı, zarif, saf İri, cansız, mavi gözlü; gür, sarı saçlı, soluk tenli, başarısızlıklardan hoşlanmayan kültürlü bir sanat tarihçisi entelektüel bir kızdır.
BRISSENDEN:Ruhsal portresi: enteresan, gizemli, doğruyu bildiğini savunan, bilgili bir sosyalist zenginuzun, ince suratlı, düşük omuzlu,uzun, ince elli, elmacık kemikli, iri ve kahverengi gözlü bir şair ve yazardır. Martın’i anlayabilen tek kişidir. Onun ölümü ile Martın’ de intihar etmeyi düşünmeye başlamıştır.
YER ÇEVRE TANITIMI
Roman Londra’da geçiyor. Olay, Martin’in bir yatak, bir sandalyeden oluşan ufak odasında, Ruth’un antika biblolarla dolu, geniş odalı uzun koridorlu evinde, ağaçlı bir parkta, içinde bir sürü kitap bulunan bir kütüphanede ve sevimsiz bir çamaşırhanede geçer.
ZAMAN
Roman 20. Yy.’ın hemen ilk başlarında Sosyalist düşüncelerin dünyaya yayılmaya başladığı yıllarda geçer. Kitap 1909 yılında yazılmıştır.[5]
ANLATICI
Roman 3. kişi (yazar) tarafından anlatılır. Romanın anlatıcısı her şeyi izleyen gözlemleyen, olayları takip ederek anlatan ama vakaya dâhil olmayan gözlemci anlatıcıdır.
ROMAN TÜRÜ
Konusu bakımından sosyal bir romanıdır. Yarı otobiyografik özellikler taşıyan içsel derinliklere de inebilen psikolojik tahlil ve çözümlemeler de sunan akıcı bir romandır. Roman realist bir anlayışla yazılmıştır.
ÖZET [6]
Martın, çalışmaktan hoşlanmayan, güçlü, maceraperest, yakışıklı ve çapkın biridir.
Günlerini limanlar, gemiler ve meyhaneler arasında tüketirken sık sık karıştığı çete kavgalarından birinde Arthur adlı bir zenginin hayatını kurtarmıştır. Artur ile dost olmuş ve Ruth adındaki kız kardeşi ile de tanışmıştır. Martın, Ruth’a âşık olmuş kendine de çeki düzen vermeye de başlamıştır. Ruth’un yardımları ile kendisini eğitmeye de başlar. Ruth’u, elde edebilmek için kültürlü ve bilgili biri olmak zorundadır. Yazar olmaya ve Ruth ile de evlenmeye karar verir.
Ruth Morse’i elde edebilmek hayatının amacı haline gelir. Çetelerin ve denizcilerin arasından koparak içkili, kumarlı serseri hayatından kurtularak filozofları okumaya başlamıştır. Spencer’i de incelemeye başlar..
Ancak Ruth’un çevresinde fakirliğinden dolayı kendisini insanlara kabul ettirmeye çalışmaktan yorulmuştur. Üstelik Ruth, ona inanmamakta Martın’e düzenli bir iş bulması için ısrarcı olmakta onu başarısızı bulmaktadır. Yazıları beğenilmemiş yayıncılar gönderdiği her eseri reddetmiştir.
Ruth ona yardım etmekte, ona dersler vermektedir. Martin kendisini bir hayli geliştirir. Fakat ne kadar gelişse de geçmişinden kalan edinimleri, çocukluk ve gençlik yıllarından kalıplaşmış olan tavır ve tepkileri kısacası içinde vahşi Martın Eden’i söküp atamamaktadır. Kendini doğru ifade etmeyi, daha doğrusu o insanların anlayabileceği şekilde ifade edebilmeyi öğrenememiştir. Bir tartışma sonrasında bir gazeteci ona sosyalist damgası vurur.
Russ Brissenden –George Sterling üzerine yazan solcu bir şair- Martın’ın yazılarında bir ışık görmüştür. Fakat bu bile Ruth için yeterli değildir. Ruth Martin’i terk eder çünkü Martin’i başarısız bulmaktadır ve onun için başarısız şeyler değerli değildir. Dergiler ve gazeteler Martin’in yazılarını yayınlamadıkları gibi ve onun sosyalist olduğuna inanmışlardır.
Martın Eden, Ruth’tan ayrıldıktan sonra Lizzie Connoly’le arkadaşlık etmeye başlar, Lizzie bütün 3. sınıf kızları gibi Martin için ölmeyi bile göze almaktadır. Ama Martin onu sevememektedir. Martın’ın gözü Ruth’tan başkasını görmemektedir. Bu düşüncelerini ve onu sevmediğini Lizzie Connoly’e de söyler.
Fakat tüm bunlar Martın’i daha da kamçılayan gelişmeler olmuştur. Martin kendini geliştirdikçe ilk zamanlarda zenginlikleri ve bilgileri ile başını döndüren insanların esasında basmakalıp şeyler öğrenen, hayatı özümseyememiş, onca okullarda okumuş, onca kitap okumalarına ve üniversiteleri bitirmelerine rağmen çok cahil kalmış insanlar olduklarını fark etmeye başlamıştır.
Bu insanlar olamadıkları insanları oynamakta ve bilmediklerini biliyor gibi görünmektedir. Gerçekte bu insanların parasını ve mevcut konumlarını korumak dışında ideallerinin olmadığını anlamıştır.
Önceleri sanatın ve kültürün kaynağı gibi gördüğü bu insanlar gözünde birer asalak ve uyduruk kişiler haline düşmüşlerdir.
“Çevresi edebiyatı bilmeden diploma almış edebiyatçılarla, geometri bilmeyen mühendislerle, ekonomi bilmeyen siyasetçiler, biyoloji bilmeyen din adamları ile doludur.
İşin garibi herkes aslında hiç haberdar olmadığı ve anlamadığı fikirler üzerinde tartışmakta, şuradan buradan duydukları klişeleri kullanmakta ve neredeyse bir moda ve sürü halinde düşünmektedir.”[7]
Martin kendi doğal yetenekleri Spencer ve benzeri filozoflardan edindiği izlenim ve değerlendirmeleri denizci ve serserilik yıllarından edindiği deneyimlerle bu çevreden aldığı bilgileri sentezleyerek ulaştığı kavrama ve algılama yetenekleri sayesinde gerçek bilgiyi ayırt etmeyi ve doğal seleksiyonla evrimleşen evrensel boyutlu düşünce gücünü bu tip insanlara karşı kullanmaya başlayarak onlara üstün gelmeye başlamıştır.
Gemi işçiliğini bırakarak kendisini tamamen yazarlığa vermiştir. Yazdığı ve yeterince güzel olduğunu düşündüğü birçok eseri, yayınevlerine yollamış ama bu eserleri yayımlanmadan geri gelmektedir. Tamamen parasız kalmış aç kalmış ve çok muhtaç hallere düşmüştür.
Bayan Morse ve Bay Morse Martin ile Lizzie Connoly’in ilişkisine karşı çıkmaktadır. Bu olaylar onlar için de bir fırsat olmuş, Liz ile Martin’in ayrılmalarını sağlamışlardır.
Martin yazı yazmaya devam eder. Gönderdiği yazılar geri çevrilir. Fakat hiç beklemediği bir anda yazıları kabul edilmeye başlar.En sonunda Martin’in büyük bir yazar olduğu ortaya çıkmıştır. Brissenden’in yardımları ile Martin’in eserleri tanınmaya, basılmaya ve çok satmaya başlar. Martın artık ünlü bir yazar, zengin bir insan ahline gelir. Artık herkes tarafından tanınan bir insandır. Bu gelişmeler sonrasında Ruth onu geri ister fakat Ruth artık Martin’in midesini bulandırmaktadır.
Tam da bu sırlarda Brissenden’ın intiharı Martin’i çok etkiler. Ünlü olduktan sonra insanların ona karşı tavırları tamamen değişmiştir. Herkesin ikinci yüzü ortaya çıkmaya başlamıştır. Kavgalı olduğu yargıç Blount ve Bay Morse bile onu yemeğe çağırmıştır. Eskiden ona hiç yüz vermeyen ona aşağılık insanmış gibi davranan herkes ona karşı birdenbire dalkavukluk yapmaya başlamıştır. Değer verdiği her insanın böylesine adilik ve acizlik içine düşmüş olmaları onda tiksintiler oluşturmaya başlamıştır. Yemeğe ihtiyaç duyduğunda yanlarına çağırmayan insanların şimdilerde bunu yapmaya kalkışmaları onu iğrendirmektedir.
Yazarlığı da bırakmış, yazdığı ve evvelce bastırtamadığı yazılarını sırayla bastırtmaya başlamıştır. Parasının bir kısmını kardeşleri, komşusu, eski arkadaşı Joe ve Lizzie için harcamaya başlar. Ve Güney Denizi’ne gitmek için son kez gemiye biner. Gemide sıkıldığı için hayran olduğu Swinburne’ün bir kitabını okur. Kitaptaki şiirde okuduğu şu mısralar onu intihar etmeye yöneltir:
Hiçbir yaşamın sonsuz olmadığı,
Ölülerin asla dirilmediği,
Ona göre artık zengin ve ünlü olmanın, gerçek sevgiyi bulamadıktan sonra yaşamanın da bir anlamı kalmamıştır ve artık dünyada ona bir yoktur. O da yapması gereken şeyi yapar ve denize atlar, ciğerlerini nefes ile doldurur ve gidebileceği kadar derine gider. Derine gittikçe basınçtan kulakları patlamaya başlar, yukarıya çıkmak için çaba harcasa da artık ölmek üzeredir.
İLGİLİ LİNKLERİMİZ
· Martın Eden ve Özeti Jack London
· Vahşetin Çağrısı ve Özeti Jack London
· Demiryolu Serserileri Romanı Ve Özeti Jack London
· Demir Ökçe Romanı Hakkında ve Özeti Jack London
· Uçurum İnsanları Konusu ve Jack London Hakkında
· Beyaz Diş Hakkında Konu Özet İnceleme Jack London
· Denizin Çağrısı Hakkında Konu Özet İnceleme Jack London
· Deniz Kurdu Hakkında Konu Özet İnceleme Jack London
· Yıldız Gezgini Hakkında Konu Özet İnceleme Jack London
· Ademden Önce Hakkında Konu Özet İnceleme Jack London
· Midas’in Müritleri Öyküler ve Özetleri Jack London
· Ateş Yakmak Öyküsü Hakkında Özet İnceleme Jack London
· Jack London Kızıl Veba Romanı Hakkında ve Özeti
· Sirk Köpeği Konusu Hakkında Özeti Jack London’
Kaynakça
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/jack-london-hayati-edebi-kisiligi-eserleri/147544
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Martin_Eden_(roman)
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Martin_Eden_(roman)
[4] Jack London, Martın Eden, ( Çevrimen: Yiğit Yavuz) İletişim Yayınları, Sena Ofset, Ağustos 2012, İstanbul
[5] ttps://cunobag.tr.gg/T-Ue-RK%C7E--k1-kitap-.oe.zeti-k2--k1-martin-eden-k2-.htm
[6] Jack London, Martın Eden, ( Çevrimen: Yiğit Yavuz) İletişim Yayınları, Sena Ofset, Ağustos 2012, İstanbul
[7] ttps://www.cerezforum.com/kitap-ozetleri/59750-martin-eden-roman-ozeti-jack-london.html