KategorilerEDEBİYATDivan Şiiri ve ŞairlerOsman Nevres Hayatı Edebi Kişiliği

Osman Nevres Hayatı Edebi Kişiliği

15.04.2013

 

 OSMAN NEVRES EFENDİ

Osman Nevres, 19.Yüzyıl Osmanlı sahası Türk edebiyatının temsilcilerinden ve “Encümen-i  Şuarâ” şairlerinden biridir. 1820 veya 1821 yılında Sakız Adasında  doğmuştur. [1]

 “Encümen-i Şuara” şairlerinden biri olan Osman Nevres 1360 hicriden sonra Encümen-i Şuara  şairleri arasına girmiş bu şairler arasında Remüyyii'l-asl Osman Nevres Efendi olarak da anılmış ve yer almıştır. [2] 

Osman Nevres Efendi,  aslen Sakız adasında dünyaya gelen bir Rum çocuğudur. Sekiz-dokuz yaşlarında iken satın alınarak Bağdat Valisi Laz Ali Paşa’ya takdim edildiği Laz Ali Paşa’nın himayesinde oldukça iyi bir eğitim aldığı kendisine Farsça, şiir ve inşa dersleri verildiği bilinmektedir. Laz Ali Paşa’nın himayesinde ve daha sonra valilik kitabetinde göreve başlamıştır. [3]

Ali Paşa’nın ölümü üzerine 1846 yılında İstanbul’a giderek Hariciye Mektûbî Kalemi’ne girmiştir. Askerî Mektebler Nazırı Abdülkerim Nadir Paşa, Irak ve Hicaz Müşirliği’ne tayin olunca, Nevres’i de yanında götürür. Paşanın maiyetinde kitabet göreviyle 1848- 1858 yılları arasında Bağdat, Diyarbakır, Halep, Musul ve Kerkük’ü dolaşır. 1858 yılı Eylül ayında mütemâyiz rütbesiyle Irak ve Hicaz Orduları Muhasebeciliği’ne tayin olunarak tekrar Bağdat’a döner.[4] Bağdat’ta kaldığı yıllarda yerinden hiç memnun değildir. Birkaç kez İstanbul’a dönme teşebbüsünde bulunursa da bu isteği bir türlü gerçekleşmez. [5] Bu hadise Nevres’in sinirlerini bozacaktır.

Teşebbüslerine rağmen Bağdat’tan bir türlü ayrılamaması sinirlerinin bozulmasına neden olur. 1871 yılında mesleği ile ilgili olarak hakkında çıkan şayialar üzerine görevinden azledilir.  

Esasında Meşrutiyet taraftarıdır ve hararetle savunduğu görüşleri nedeni ile meşrutiyet karşıtı taraflarca tenkit edilmektedir. Eski edebiyat taraftarı olması nedeni ile Namık Kemal ve diğer yenilikçi şairler ile de ters düşmüştür. Nakşibendî olmasına rağmen tarikatına mensup kişiler tarafından da yeteri kadar destek gördüğü söylenemez. Bu nedenle 13 yıl boyunca hiç de istemediği memuriyetler gerekçesi ile çok sevdiği İstanbul’dan uzakta yaşamak zorunda kalmıştır.

Suçsuz olduğunu anlatmak ve ispat etmek üzere İstanbul’a gider. Nadir Paşa’nın Nisan 1872’de İkinci Ordu-yı Hümâyun Müşirliği görevine getirilmesiyle Nevres’e de Ordu Muhasebeciliği vazifesi verilerek Paşayla birlikte Şumnu’ya gönderilir. Nadir Paşa’nın Şumnu’dan ayrılarak İstanbul’a dönmesinden kısa bir süre sonra, Nevres, tekrar görevinden azledilir.  Çünkü meşrutiyet karşıtı olanlar ve yerinde gözü olanların iftiralarına maruz kalmıştır. Hakkında ortaya çıkan şaibelerin hiç biri kanıtlı olmadığı halde Bağdat’taki şayialar gerekçe gösterilerek tekrar görevden alınması şairin sinirlerini tamamen tahrip etmiş olduğundan, İstanbul’a döndüğünde yarı meczup bir haldedir. Hararetle savunduğu meşrutiyet yandaşı düşüncelerinden dolayı gördüğü tepkiler de sinirlerini iyice germiştir. İstanbul’dan uzakta kalması, bir türlü İstanbul’a dönemeyişi sinirlerini iyice yıpratmıştır. İstanbul’a geldiğinde ise hatıralarında kalan İstanbul’u ve eski çevresini görmeyi başaramaz.  Bu hayal kırıklığının da etkisi ile aklî dengesinin gittikçe bozulması üzerine Haydarpaşa Hastanesi’ne yatırılır. Tedavinin olumlu sonuç vermesi üzerine Nisan 1874’te Zabtiye Nezareti Mektubculuğu görevine tayini yapılır. Ara ara rahatsızlığı tekrar nükseden şair, 10 Şubat 1876’da ölür ve cenazesi Karacaahmet Mezarlığına kaldırılır. [6]

Vatan diye Devlet-i Aliyye’yi, din diye İslâmiyet’i, dil diye Türkçeyi, tarikat diye nakşbendiyeyi bilir. Uğrunda defalarca işsiz kaldığı, iftiraya uğradığı, hatta aklını kaybettiği meşrutiyeti göremeden göçüp gitmiştir.”  ( M. Kayahan Özgül, Osman Nevres Efendi / Hazanında Gazel Dökenler 4, Arka Kapak yazısından )

Namık Kemal ile tartışmaları ile bir hayli gündem işgal eden Osman Nevres’e 18 yy da olan  Nevres-i Kadim ile karıştırılmaması için Nevres’i cedid denmiştir. [7]

Mersiye, Destâr-ı Hayâl, Divan, Eser-i Nâdir, Külbe-i Ahzân gibi eserleri bulunan Osman Nevres, üç dilde (Türkçe, Arapça, Farsça) şiir yazmış şairlerdendir. Gazellerinde eski şairlerin yolunu izleyen Osman Nevres, daha çok şarkıları ve mersiyeleriyle tanınmıştır. [8]

 Arapça şiir yazabilen Türk şairlerinin en başta gelenlerindendir. Ziya Paşa’ nın Harabat ’ına, en çok Farsça şiiri alınan şairlerden birisi de yine odur. ( bkz Harabat Önsözü ve Tahrib-i Harabat)

Buna rağmen Vasfi Mahir Kocatürk Türk Edebiyatı Tarihi adlı eserinin Nevres maddesinde Nevres’i başarısız bir şair olarak değerlendirir. “ Büyük şair olmadığı gibi, canlı ve alımlı bir mahiyeti de yoktur.. Asrın şiir ruhunu kavrayamayan Nevres, Enderunlu Vası’ın şiire getirdiği hava içine giremeyerek, daha çok eski şiire dönmüş, fakat eski şiirinde hakiki ruhunu ve üstün taraflarını idrak edememiştir. “ diye yazar. [9]

 Nevres, Tanzimat dönemi şairlerinin yanında eski edebiyatı ve şiir savunan bir şair olarak kalmış şiirde yeniliğe açık olmaya çalışan bir yerde durmuştur.

Nevres, Ömrünün büyük bir kısmını İstanbul dışında geçirmiş, yıllarca Irak’ta yaşamıştır. Çok sayıda gazel yazmış olan Nevres, V. M . Kocatürk’ün görüşlerinin aksini ispat edecekmiş gibi bu yörede çok şöhret bulmuştur. Irak Türkleri arasında büyük bir şöhrete ulaşmış olan Nevres’in bazı gazelleri bu havalide uzun hava tarzında okunur. Bâzı şiirleri de Kerkük’te tenzîle (İlâhî) formunda bestelenerek, tekke muhîtinde hâlen icrâ edilmektedir. [10] Tanbûrî Ali Efendi tarafından hüseynî makamında yürük-semâî olarak bestelenen, “Senden bilirim yok bana faide ey gül ” ile “Kâr etmez âhım sen  gülizâre” gibi şarkıları bugün bile zevkle dinlenilmektedir. [11]  Ziya Paşanın dostluğunu kazanan ve Paşa tarafından korunan şairin divanı da yine onun marifetiyle bastırılmıştır. Namık Kemal’le aralarında bir münakaşa meydana gelmiş, bu münakaşa daha sonra bir düşmanlık şekline dönüşerek, şairin ölümüne kadar devam etmiştir.[12]

Senden bilirim yok bana faide ey gül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül
Etsem de abestir, sitemi hara tahammül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

Mısralarıyla başlayan bu şarkısı bestelenmiş şarkılarının içinde en tanınmış olanlarındandır.

ESERLERİ

       OSMAN NEVRES DİVANI

Divan: Nevres’in çok sayıda şiirlerinden oluşan br divanı vardır. Divan-ı içinde Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun mesnevisinden etkilenmiş bazı kısımlar da bulunmaktadır. [13]

Destan-ı Hayal : Genç hükümdarlar nasihta konulu eski şark hikayelerinin yer aldığı  küçük bir mesenevidir.


GAZEL

Sînemde ger müessir bir dûd-ı âh olaydı
Ruh-sârıñı yakardım ger gökde mâh olayd

Evvel seniñ elinden şekvâya ben giderdim
Âlemde ‘âşıkâna bir dâd-hâh olaydı

Zülfüñ görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş
Tek zülfünü göreydim bahtım siyâh olaydı

Olmazdı kalb-i mahzûn tâ böyle zâr u mecnûn
Çeşmiñ kılaydı efsûn zülfüñ penâh olaydı

El çekdim ey vefâsız vaslın temettu‘undan
Rûyıña bâri bende tâb-ı nigâh olaydı

Kasd eylemek rakîbe kûyuñda pek günehmiş
Ben hasmım öldüreydim koy bir gün?h olaydı

Hattıñ Habeş kuluyla alsaydı Fas diyârın
Zülfün sevâd-ı Çîne tek pâdişâh olaydı

‘Ömrüm içinde senden ger bir vefâ göreydim
Râzı idim gâmıñla ‘ömrüm tebâh olaydı

Güçmüş murâda ermek Nevres vefâ yolunda
Ey kâş kûy-ı yâre bir başka râh olaydı[14]


KAYNAKÇA 
 

[1] Alim YILDIZ, OSMAN NEVRES’İN “OLAYDI” REDİFLİ GAZELİNE ŞERH eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/345.pdf

[2] Dr. Lokman TURAN, 19. YÜZYıL DİVAN ŞİİRİNDE YENİLEŞME TEMAYÜLLERİ, A.Ü. Türkiyat AraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı 12 Erzurum 1999)

[3] Alim YILDIZ, OSMAN NEVRES’İN “OLAYDI” REDİFLİ GAZELİNE ŞERH eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/345.pdf

[4]  ÖZGÜL, M. Kayahan, Osman Nevres Hayatı ve Eserleri, M.E.B. Yayınları, İstanbul 1999.

[5]  Alim YILDIZ, OSMAN NEVRES’İN “OLAYDI” REDİFLİ GAZELİNE ŞERH eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/345.pdf

[6] Nevres’le ilgili geniş bilgi için bkz. M. Kayahan Özgül, Osman Nevres Hayatı ve Eserleri, M.E.B. Yayınları,İstanbul 1999.

[7]  Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi,İst. 1973, shf, 611

[8] Mine Mengi, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 1997, s. 241.

[9] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi,İst. 1973, shf, 611

[10] Alim YILDIZ,agy,

[11] Alim YILDIZ,agy,

[12] Alim YILDIZ,agy,

[13] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi,İst. 1973, shf, 612

[14] Alim YILDIZ,agy,

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da