Peride Celal Kızıl Vazo Hakkında Konu Özet İnceleme

07.05.2019
 
 
 
Yazıda  “ Peride Celal  Kızıl Vazo  ”  romanı hakkında bilgiler, romanının özeti,  romanın konusu, ana fikri,  romanın kahramanları, romanın olay örgüsü,  romanın yazarı,  “Peride Celal  Kızıl Vazo  ” hakkında bilgiler “Peride Celal  Kızıl Vazo  ”  romanın şahıs kadrosu  yazarın diğer romanları,  “Peride Celal  Kızıl Vazo  ”  adlı eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,  romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
 
 
 
KIZIL VAZO
 
Kızıl Vazo, edebiyatımızda Cumhuriyet ilk dönem kadın yazarlarımızdan Peride Celal ‘in ilk baskısı 1941 yılında yapılmış olan bir romanıdır. Romanın ilk baskısı  1941 yılında Semih Lûtfi Kitabevi tarafından  yapılmıştır.
Peride Celal’in aşk konulu, popüler romanlar olarak tanınan Genç Hanım Romanları olarak adlandırılan romanlarından birisi olan bu romanı yazar tarafından belirtildiğine göre yaşanmış bir öyküden yapılmış bir kurmaca eser şeklindedir. [1]
 
Kızıl Vazo Günlük notlardan oluşan bir anı romanı şeklinde kurgulanmış, yazar romanın mukaddimesinde   “Bu defteri içindeki hayatı, hakikatte yaşayan, vak’anın kahramanı kadının kendisinden aldım. Defteri bana vermekle sanki bütün eski hatıralarının ıstıraplarından da bir anda kurtulabileceğini zannetmekteydi. Okudum. Bazı yerleri değiştirdim, bazı yerleri çıkardım, kırmızı vazo meydana geldi.” Şeklinde bir açıklama eklemiştir.
 
 Kızıl Vazo,  anı şeklinde yazılmış polisiye bir töre romanı olma özelliği taşır. Roman klasik bir roman özelliği içerisinde kronolojik bir zaman ve olay düzeninde yazılmış, sık sık geriye dönüşler içeren roman olayı yaşayan kahramanın bakış açısından aktarılmıştır. Sürprizler, maceralar, tesadüfler ve gizemlerle desteklenen bir kurguya sahip olan roman, merak ve gizem niteliğine en sona kadar sürdüren bir cinayet, töre ve polisiye konuludur.
 
 
ROMANIN FİLM UYARLAMALARI
 
                
 
Kızıl Vazo peride Celal’in polisiye tadında yazdığı ve en ilgi çeken romanlarından birisi olmuştur. Roman gördüğü ilgi nedeni ile aynı yönetmen tarafından iki kez filme alınmış, ikinci film oldukça beğenilmiştir. Aynı adla sinemaya uyarlanan romanın filminin birincisi 1961 yapımlıdır.  Bu filmin Yönetmenliğini Atıf Yılmaz; Senaryosunu Vedat Türkali üstlenmiş, 1961 yapımı bu filmde  
Göksel Arsoy - Rıza Tosunoğlu, Belgin Doruk - Azize Sönmezoğlu, Muazzez Arçay – Rıza, Hüseyin Baradan – İbrahim, Kemal, Hayati Hamzaoğlu – Sönmezoğlu, Ahmet Tarık Tekçe - Bahçevan Hamdi, Bilge Zobu - Eczacı Hüseyin,… rollerini üstlenmişlerdir. [2]
 
Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı ikinci  filmin yapımcılığını Hulki Saner üstlenmiş  1969 yapımı bu filmde Hülya Koçyiğit (Azize Sönmezoğlu) Nihat Ziyalan ( Hüseyin) ,   Murat Soydan(Rıza Tosunoğlu)                Reha Yurdakul  (Kemal Sönmezoğlu)                 Behçet Nacar (Hamdi) rollerini paylaşmışlardır. [3]
 
ROMANIN KONUSU
 
Hayatı inanılmayacak kadar uğursuz tesadüfler, hâdiselerle dolu, kan, ölüm, ıstıraplarla kırılmış, hırpalanmış zavallı bir kadının hayatı” (161) nı dile getirmektedir.
 
 
Romandaki asıl vaka romandan önce başlamış, aşk meselesinden dolayı bir cinayet işlenmiş, bu cinayet de kan davasına dönüşmüş, bu kan davası nedeni ile birçok insan yerinden yurdundan olmuştur.
 
ROMANIN ÖZETİ
 
Romandaki olaylar Of’taki Sönmezoğlu aşiretinin beyinin oğlu olan Kemal Bey,  babası tarafından kan davasına kurban gitmemesi ve iyi bir tahsil görmesi için İstanbul’a gönderilir. Kemal henüz on beş yaşındadır ve yanında annesi de vardır.
İstanbul’da ticarete atılan Kemal bir memurun kızıyla evlenir ve ertesi yıl kızı Azize dünyaya gelir. Ama kızı Azize, daha beş on günlük iken annesi ölür. Kemal Bey bir daha evlenmez ve annesi ile birlikte kendilerini Azize’ye adarlar. Azize, on beş yaşına gelince babası onu, Lozan’a gönderir. Orada dört yıl kalan Azize ve babası Kemal İzmir’e taşınırlar. İstanbul’daki evlerini de bir bekçiye emanet etmişlerdir.  
 
Fakat bir gün aniden kemal Bey öldürülür.  Kemal Bey’in, kanlar içinde yatarken “- Beni öldürdüler, kendini koru Azize, kendini koru kızım...”  diye seslenir. Bu yüzden olayın basit bir hırsızlık vakası olmadığı anlaşılır.   “ Para için olsa parmağındaki pırlanta yüzüğü bırakırlar mıydı? iki şamdan bir kehribar tesbih bir altın saat için adam öldürür mü?”
 
Azize babasının ölümünden sonra ninesiyle birlikte İstanbul’daki evlerine gelirler.  Evin bekçisi Ahmet Ağa, Hamdi adında Oflu bir bahçıvan bulup bahçeyi düzenletir. Fakat Azize,  “siyah sakallı, orta boylu, bir ihtiyar” tarafından evlerinin gözetlendiğini fark etmiştir.  . Bahçıvanın yabancılarla konuşmakta evin için de dolaşmaktadır.
Azize, babasının öldürülmesinin geçmişe dayalı konulardan olduğunu düşünmektedir.  Konuyu ninesine açmış ama ninesi düzgün bir şey söylememiştir. Bunun üzerine Azize babasının neden öldürüldüğü konusunu aydınlatmak için araştırmaya başlar. “ Bu meçhul düşmanlar kimlerdir? …yemin ediyorum ki öğreneceğim ve babamın intikamını alacağım.”
Bu arada Azize, Rıza adında bir mimar ile tanışmış onula sevgili olmuştur. Rıza ile her gün birlikte olmaya başlar. Rıza ona evlenme vaat etmiş ikisi de evlenmek için karar vermişlerdir.
Bir eczacı olan Hüseyin de Azize’nin etrafında dolaşmakta fırsat buldukça ona olan aşkını dile getirmektedir.
 
Bir gece evde uyurken Azize bir ses duymuş, ışıkları yakınca eski bahçıvanları Hamdi’yi yanında bir elinde silah, bir elinde de kızıl vazo olan ve evlerini gözetlerken gördüğü o ihtiyarı görmüştür.  İhtiyar fark edildiklerini görünce silahına davranır. Ama erken davranan Azize silahını ateşler ve ihtiyarı öldürür.  Azize, o ihtiyar adamın hiçbir işe yaramayan o kızıl vazoyu neden almak istediğine bir anlam verememiştir. Silah seslerine uyana ahali bahçıvanı da yakalayıp polise teslim etmiştir.
 
Bu olaydan sonra Azize, olayların arakasındaki sırları tek tek çözmeye başlar. Sorgulama esnasında öldürdüğü ihtiyarın sevgilisi mimar Rıza’nın babası Şevket olduğunu öğrenir. Azize hem üzülmüş hem de çok şaşırmıştır. Üstelik öldürdü Şevket adındaki adam hem dedesinin hem de babasının katili olan adam olduğunu da öğrenmiştir.
 
Azize farkına varmadan hem babasının hem de dedesinin intikamını almış olduğuna şaşar.  Rıza, mahkemede babasının hasta olduğunu ve Azize’yi tanımadığını söyler.
Bu olaydan sonra Azize’nin ninesi kızıl vazo’nun esrarını anlatır. Azize’nin babası içinde zümrütlü altınlar olan bu vazoyu Rıza’nın babasından almış, ninesi bu kızıl vazonun bir benzerini yaptırıp içinde zümrütler ve altınlar olan kızıl vazoyu bir kasaya saklamıştır. Ninesi bu sırrı verdikten sonra ölür.
 
Bunun üzerine ninesinin sakladığı kızıl vazoyu alarak Rıza’nın yanına gider. Cinayetlere sebep olan vazoyu ve içindekileri asıl sahibi olan sevgilisi Rıza’ya teslim eder. Rıza ise onları saklaması için geri Azize’ye teslim eder.
Bunca yaşanandan sonra evlenmeleri ve birlikte olmaları artık imkânsızdır ama o gece Rıza ile Azize birlikte olmuşlardır.
 Ninesini de kaybeden Azize, İstanbul’dan İzmir’e gitmeye karar vermiştir. Bu sırada Eczacı Hüseyin tekrar gelip aşkını ve evlenme teklifini yineler.
 
[1] Dr. Tahir ZORKUL, PERİDE CELAL’İN HAYATI VE ESERLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA, DOKTORA TEZİ, YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, VAN-2006, s. 74
[2] https://uyarlama.blogspot.com/2011/01/kzl-vazo-19611969.html
[3] https://www.sinematurk.com/film/4686-kizil-vazo

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar