Prof. Dr. Mehmet Necati Lugal Hayatı Çalışmaları Eserleri

12.02.2016

 

 

Mehmet Necati Lugal (d. 2 Nisan 1878, İstanbul - ö. 23 Mart 1964, Ankara), Arap ve Fars dillerinde yazılmış  klasik eserlerden bazılarını  Türkçeye çevirmiş, bazılarını da yayıma hazırlamış olan şarkiyatçı profesör ve yazar.

 

2 Nisan 1878 de İstanbul’da doğdu.  Ailesi aslen Trabzonludur. [1]Babası kültürlü bir İstanbul  Efendisi olan Hüseyi Hüsnü Beydir.[2] Özel  öğretmenlerden dersler alırken resmi okullarda da öğrenim görüyordu. Devrin Şeyhülislam’ı  Musa Kazım Efendi'nin derslerine de devam ederek, Arpça Farsça, metafizik ve edebiyat derslerinde üstün başarı gösterip, Musa Kazım Efendi’nin takdirini de kazanarak ve ondan icazetnamesini aldı. (1905). Ayrıca Dağıstanlı Hâlis Efendi ile Mostar müftüsü Ali Fehmi Câbiç’in de talebesi oldu. [3] Bu hocaları sayesinde  iyi ve oldukça düzeyli medrese tahsili de almış oluyordu. Aldığı eğitim sayesinde Eski  Acem ve Arap şiirinin de inceliklerine vakıf olmuştu.  İlâhiyat, edebiyat ve filoloji konularında kendisini oldukça iyi eğitmişti.

 

Daha on dördüne basmadan Sadi’nin Bostan ve Gülistan’ından bazı bölümleri ezberlemiş, Mevlana ‘yı çok sevmiş hatta Mevlana'nın Mesnevi'si ni hıfz etmiş, Kuranı kerimi ezberleyerek hafız olmuştu. Açılan Ruus imtihanını da vererek  Beyazıd Cami’inde dersler vermeye başladı. 1907 . Dar’ül Muallimin’in ibtidai  ve âli kısımlardın da Farsça dersler vermeye de başlamıştı.  [4]

 

1917 yılına kadar Mercan idadisi, İstanbul Sultanisi, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi, Kuleli İdadisi Darüşşafaka ve Darül Hilafet medreseleri ve okullarında   çeşitli dersler verdi. Babası ile birlikte henüz çok genç bir yaşta ve  Balkan Savaşı sırasında babası ile birlikte Hac ziyareti amacıyla Hicaz’a gitti. 1917'de Harbiye Nezareti'nin açtığı sınavı kazanmasıyla nezaret tarafından Almanya'da okuyan Türk öğrencilerine Türkçe ve dinî ilimler hocası ve müfettiş olarak Posdam’a gönderildi. Postam’daki görevinde Alman şarkiyatçılarının dikkatini de çekmişti.

 

Ayrıca 1919'dan itibaren Hamburg Üniversitesi Doğu Dilleri Enstitüsü'ne çağrıldı ve  Hamburg Üniversitesinin şarkiyat bölümüne ilmi yardımcı olarak Türkçe ve Farsça dersleri vermeye başladı.  1921 de aynı üniversitesinin  Enstitü Rektörlüğüne ( Okutmanlığına)  getirildi.  1939 yılına kadar da bu görevinde kaldı. Bu yıllar arasında çeşitli konferanslar da veriyordu.  “Türkiye’ de Çocuk Eğitimi “ konulu konferansları oldukça etkili oluyordu.  Almanya’da iken fırsat buldukça birçok Avrupa ülkesini gezdi. Almancasını da ilerletmişti. Bu yıllar arasında Sadet Çağatay,  Reşit Rahmeti Arat , Gabain, Bang, Hasan Eren ile aynı ortamlarda bulunmuştu. O Almanya da iken Reşit Rahmeti Arat Doğu Dilleri doçentiydi.  Üstelik bu âlimlerin bazıları ile aynı yıl  Türkiye’ye  dönecekler  ve aynı fakültede de bir araya gelerek  bir çatı altında birleşeceklerdi.

 

Soyadı Kanunu çıktığı sırada Almanya'daydı. Bunun üzerine   Türkiye’deki yakınları onun Sümerce de “ büyük adam, büyük heykel” anlamına gelen Lugal soyadını almasını istemişlerdi. [5]

 

II Dünya Savaşı başlayınca Türkiye'ye döndükten sonra Beyazıt Devlet Kütüphanesi müdürlüğüne  düşük bir maaş ile atandı (1939). Bu yıllarda maddi açıdan oldukça sıkıntı çekmiş, kızının tahsilini bile karşılamakta zorlanmış, kış aylarında dahi  odunsuz kömürsüz  yaşamak ve  Şehname  çevirilerini yorgan altında yapmak zorunda kalmıştı.  Nihayetinde Şehnamenin büyük kısmının tercümesini bitirmişti. ( bkz Firdevsi'nin Şehnamesi Konuları Önemi ve Etkileri )  Fakat, özellikle divan edebiyatına çok büyük tesiri olan bu eserin Türkçeye çevrilmesi hadisesi ve bu konuda yaptığı devasa hizmeti, basın ve bilim dünyası yeteri kadar dillendirilmedi. O güne kadar kimsenin başarmadığı bu devasa çalışma sönük bir başarı imiş gibi göz ardı edilmişti. Buna mukabil Eski Türk Edebiyatı ile ilgili çalışma yapan her bilim insanının başvurduğu çok mühim bir kaynak olmuştu.

 

Kütüphane memuru iken bir okulda ek olarak Türkçe derslerine de girmeye başlamıştı. Bu zor şartlar rağmen K kütüphane müdürlüğü yanında İstanbul kütüphaneleri birinci grup şefliği de verilmiş,  eserlerin korunması hususunda İstanbul Üniversite Kütüphanesi Müdürü Fehmi Ethem Karatay,  uzman W. Gottschalk ve Hellmut Ritter’den oluşan bir komisyon kurmuştu. [6]Bazı dostları onun üniversiteye alınması için kulis yapıyorlardı.Nihayetinde  dönemin Maarif Bakanı Hasan Âli Yücel’in oluru ile Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde Farsça profesörlüğüne getirildi (1943). Ankara Kızılay’da bir evi vardı.  AÜ DTCF de Almanya’dan beri tanıdığı  Saadet Çağatay  da öğretim görevlisiydi. Nitekim Saadet Çağatay’ın Profesörlüğünü onaylayan kurulun da başkanı olmuştu. [7]

 

1943 yılında Saidi Nursi  126 talebesi ile birlikte Denizli Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilmiş,   mahkeme karar vermeden önce  Ankara Ağır Ceza Mahkemesi  bilirkişi heyeti oluşturmuş, bu bilirkişi heyetinde  Profesör Necati  Lugal ile  Profesör Yusuf Ziya Yörükkan da yer almıştı. Heyet kendilerine mahkeme tarafından gönderilen eser ve yazışmaları inceleyerek bir rapor hazırlamış;  heyet ”  söz konusu eserlerin ilmi, imani ve Kur’an tefsiri mahiyetinde” olduğu, eserlerde cemiyetçilik ve tarikatçılığın da olmadığı hükmüne [8]varmıştı.  Saidi Nursi ve 126 talebesi heyetin verdiği bu hüküm sayesinde beraat etmişlerdi. [9]

 

Bu yıllarda Şehname’nin tercümesini tamamlamıştı.   ( bkz  Şehname'de Rüstem-i Zal Afrasyap ve Savaşları  ) Hemen herkesin eski metinlerdeki müşküllerini çözen ve pek çok öğrenci yetiştiren  Necati Luğal AÜ DTCF de iken Kuruluşunda rol aldığı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde klasik Türkçe dini metinler kürsüsü profesörlüğüne atandı.  1949.  1952 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. 1956- 1959  yılları arasında Bon ve Frankfurt Üniversitelerinde   misafir profesör olarak çalıştı. Zaten yıllardan beridir “resmî derslerinin haricinde evinde de ders verirdi.” Emeklilik yıllarında da bu alışkanlığını sürdürmüştü.

 

Ekmekli olduktan sonra Türk Tarih Kurumu'nda Doğubilim uzmanı olarak çalışmaya başladı. (1959-60.  Frankfurt Üniversitesi’ndeki  Arapça yazmaların kataloglarının çıkarılmasında görev aldı. Bu yıllarda İstanbul Çengelköy'de Sadullah Paşa Yalısı'nda kalıyor;  sık sık Hafız Yusuf Bey'le buluşuyordu.[10]

 

1959’da  tekrar Türkiye’ye döndü. Türk Tarih Kurumu’nda Doğu dilleri ve edebiyatları eserleri uzmanı oldu. [11]1960 yılında değişen kanun ile yaş haddi kaldırılınca yeniden AÜ İlahiyat Fakültesi Klasik Dini Türkçe Metinler Kürsüsünde  Profesör olarak  göreve başladı. [12]

 

23 Mart 1964 te yakalandığı bir hastalık sonrasında  Ankara’da vefat etti. [13]


Çalışmaları ve Eserleri

 

86 yaşında ölen  Necati Lugal, disiplinli  gayretli, alçak gönüllü ve sade bir yaşantısı olan bir bilim adamı olarak tarihe geçti.  Arap-Fars dilleri ve edebiyatları alanında önemli çalışmalar yapan şehname çevirisi ile birlikte edebiyatımızın en önemli şuara tezkirelerini günümüz Trükçesine çevirerek edebiyat araştırmalarının önünü açan  yurtiçinde ve yurt dışında birçok ilmi faaliyetlerde bulunmuş önemli  bilim adamlarımızdan biridir. En önemli çalışmaları  Şark Klasiklerini  ve divan edebiyatının en önemli şuara tezkirelerini günümüz Türkçesine  çevirmek üzerinde olmuştur. Necati Lugal’in  en önemli çalışması  ise Türkçeye çevirdiği  Firdevsi'nin Şehnamesi ‘dir. ( bkz Firdevsi'nin Şehnamesi Konuları Önemi ve Etkileri ) Onun bu çalışmasının değeri yeteri kadar takdir edilmediği gibi onun eksik bıraktığı ciltleri de henüz günümüz diline aktarıp tamamlayan olmamıştır. Kısaca Türk Edebiyatı Dünyası sadece bu çalışmasını göz ardı etmiş olmak ile birlikte ona manen borçludur. Üstelik Sehi Bey ve Latifi tezkirelerini de günümüz Türkçesine çevirmiş, hemen her edebiyat araştırmacısı bu eserden bu sayede kolayca faydalanmış ama Necati Lugal’in ismini zikretmekten de imtina ederek  hem onun çalışmalarını kendilerininmiş algısı yarattıkları gibi hem de Necati Lugal’ın ismin yâd etmekten özellikle kaçınmışlardır.

 

Şark İslâm klasikleri arasında ilk dört cildi yayımlanan eserin (İstanbul 1945-1955) hazır olan V ve VI. ciltleri henüz neşredilmemiştir. Diğer en önemli çalışması ise  Tezkire-i Devletşah  (Ankara 1963; Devletşah Tezkiresi, İstanbul 1977) tercümesidir.

 

Şehname ve Devletşah Tezkiresinden sonra Latifi  ( bkz LATİFİ VE TEZKİRETÜ'Ş ŞUARA ) ve Sehi Bey tezkirelerini de  ( bkz SEHİ BEY TEZKİRESİ HEŞT BEHİŞT  ) günümüz diline çevirdi. Fatih döneminde yazılmış bir münşeat tercümesini de yapan Necati Luğal Türk edebiyat tarihçilerinin önünü açan nadide kaynakları günümüz diline aktarmış olarak çok önemli hizmetler yapmış oldu.  Velâkin,  bunca devasa ve etkili çalışmalarına rağmen, kimsesiz, sahipsiz, adını reklam etmeyi bilemeyen en değerli bilim insanlarımızdan birisi olarak adının çok silik kalmasına müsaade etmiş oldu.  Hatta adın sönük ve silik bırakılmış da oldu. Kısaca Necati Lugal edebiyat tarihimizde kadri en çok bilinmesi gereken ama özellikle de kadri  en çok göz ardı edilen bir bilim insanımız olarak unutuldu hatta unutturuldu. Ki tek kusuru herkesten çok çalışmak, herkesten çok önemli çalışmalar ortaya koymak olmuştu.

 

Diğer Eserleri

Aydın Sayılı ile birlikte Fârâbî’nin “halâ” üzerine makalesini (Ankara 1951) ve “Fârâbî’nin Tabiat İlminin Kökleri Hakkında Yüksek Makaleler Kitabının Arapça metinleriyle birlikte tercümelerini yayımladı (Belleten, XV/57 [1951], s. 81-122).

 

Sadreddin ebu' l-Hasan Ali bin Nâsır bin Ali el Hüseyni' nin Ahbârü'd-Devleti's-Selçukiyye (1943), Nizameddin Şami, Zafername (1949), Devletşah,  " Tezkire-i Devletşah"   (1963-67, 2 cilt) İbn Bibi'nin el Evamirü'l-Alâiyye fi'l-Umari'l-Alâ'iyye (1956, Hasan Adnan Erzi ile birlikte), Ebubekir-i Tihrani'nin Kitab-ı Diyarıbekriyya (1962-64, 2 cilt, F. Sümer ile birlikte) Fatih Devrine Ait Bir Münşeat Mecmuası'nı (1956, Hasan Adnan Erzi ile bilikte) Sehî Bey'in Tezkiresi (Sehî's Tezkere, 1942, O. Rescher ile birlikte) Latifî'nin Tezkire'sini (Latifi's Tezkere, 1950, Oskar Rescher ile birlikte) Almancaya çevirdi. Fuzulî, des türkischen Dichters Fuzulî Poem “Laylâ Meğnun” und die gereimte Erzahlung  “ Benk u Bâde “(Haşiş und Wein) (İstanbul 1943) Muhammed b.  Hüseyin el Beyhaki,   " Tarih-i  Beyhaki"  ,Meâli ’nin Hünkarnâme, Muhammed Nazımın Gazneli Sultan Mahmut’un Hayatı ve Zamanı, Hüseyin Kulı' nın Azerbaycan ve İran’ın Millî Birliği, Gerdizi’nin Zeynü' l-ahbâr ve Ali b. Mülûk el-Münşî' nin Zafernâme. [14]

Telif ve tercüme eserlerinin yanı sıra  yurt dışındaki kütüphane ve müzelerde bulunan kaynak eserlerden bazılarının  ülkemizde basılmasını da sağladı.

 

ÖNEMLİ TÜRKOLOGLAR VE LİNKLERİ


KAYNAKÇA

 

[1] Risale-i Nur Enstitüsü, “Prof. Mehmet Necati Lugal”, https://www.saidnursi.de/risale-i-nur/portreler/1679 son erişim, 23-01- 2016

[2] İbrahim Ağah Çubukçu,” Mehmet Necati Lugal veEserleri”, https://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/1698/18142.pdf

[3]  Mihin Lugal, “LUGAL, Mehmet Necati”,      cilt: 27; sayfa: 219

[4] İbrahim Ağah Çubukçu,” Mehmet Necati Lugal veEserleri”, https://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/1698/18142.pdf

[5] Dr. M. Esad Coşan, “HOCAM NECATİ LUGAL”, https://www.dervisan.com/makale/lugal.html, son erişim, 23-01- 2016

[6] Mihin Lugal, “LUGAL, Mehmet Necati”,      cilt: 27; sayfa: 219

[7] PROF. DR. SAADET ÇAĞATAY HAYATI VE ESERLERİ, https://edebiyatvesanatakademisi.com/Arama.aspx?id=33622

[8] Emirdağ Lahikası, 1997, s. 16

[9] Risale-i Nur Enstitüsü, “Prof. Mehmet Necati Lugal”, https://www.saidnursi.de/risale-i-nur/portreler/1679

[10] Dr. M. Esad Coşan, “HOCAM NECATİ LUGAL”, https://www.dervisan.com/makale/lugal.html son erişim, 23-01- 2016

[11] Mihin Lugal, “LUGAL, Mehmet Necati”,      cilt: 27; sayfa: 219

[12] İbrahim Ağah Çubukçu,” Mehmet Necati Lugal veEserleri”, https://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/1698/18142.pdf

[13] Prof. N. Lugal ve Eserleri, AÜİF Dergisi, sayı: 12, s. 129-133, 1964)

[14] Mihin Lugal, “LUGAL, Mehmet Necati”,      cilt: 27; sayfa: 219

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar