Satranç Vezn-i Ahar ve Âşık Şiirinde Satranç
Satranç nazım şekli âşık edebiyatında aruz ölçüsü ile şiir yazmayı bilen medreseli âşıkların kullandıkları hatta icat ettikleri bir nazım şeklidir. Genel tariflere göre satranç diğer adı ile vezn-i ahar aruz ölçüsünün “ müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün” kalıbı ile musammat gazel biçiminde yazılan fantezi yapmak amaçlı yazılmış şiirlere denmiştir. ( bkz Mütekerrir Müzdeviç ve Diğer Müseddes Örnekleri )
Satranç türündeki şiirlerin beyitler halinde yazılmış olanları hece sayıları ve kafiye bakımından iki eşit parçaya bölünebilecek şekilde yazıldıkları görülür. Yani bir beyit kafiyeli ve hece ölçülü bir dörtlük haline dönüşmüş olur. Başka bir deyişle pek çok satranç musammat gazel şeklinde yazılmıştır. ( ( bkz Musammat Nedir Musammat Nazım Biçimleri)
Satranç türü şiir aşık edebiyatımızda 19 yy . dan itibaren daha sık görülmüştür. 19. Asırda medrese tahsilli âşıklarımızın çoğalmasGeredeli Aşık Dertliı , Ezurumlu Emrah , Tokatlı Nuri Hayatı Aşıklığı gibi şairler bu türde örnekler verince diğer âşıklarımız da yazmaya heveslenmiş, aruz veznini bilemeyen alaylı halk ozanları da hece ölçüsü ile satranç türü şiirler yazarak ve kendilerine göre yorumlayarak kervana katılmışlardır.
Ancak âşıkların satranç adını verdikleri şiirlere baktığımızda standart bir kalıp kullanmadıkları, satrançları hem aruz ile hem de hece ölçüsü ile yazdıkları görülür.[1]
Bu nedenle satranç nazım şeklini:
1. Aruz ölçüsü ile yazılan ve vezn-i ahar özelliği de taşıyanlar
2. Hece ölçüsü ile yazılan satrançlar olarak iki çeşide ayırmak mümkündür.
Ayrıca satrançları sadece musammat özellikler taşıyanlar ve daha karmaşık olan satrançlar olarak da ikiye ayrılabilir.
Aruz Ölçüsü İle Yazılan Satranç ve Vezni Ahar
Aruz ölçüsü ile yazılan satrançların genellikle “ müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün” kalıbı ile ve musammat gazel biçiminde yazıldıkları görülür. Aruz ölçüsü ile yazılan satrançlara Vezn-i Ahar’da denilmiştir. Aruz ölçüsü ile yazan halk ozanları vezn-i ahar özelliğini de bilmektedir. Ancak bazı halk ozanlarımız yazdıkları musammat gazel türündeki şiirlerini satranç olarak adlandırmışlardır.
Fakat Dr. Doğan Kaya’nın tespitlerine göre aruz ölçüsü ile satranç yazan halk şairlerinin klasik satranç veya vezn-i ahar aruz kalıbı standardına uymadıkları ve değişik kalıplar ile de yazdıklarına dikkati çeker. Dr. Doğan Kaya’nın tespitlerine göre halk şairleri satranç nazım şeklini aşağıda sıralanan nazım şekilleri ile de yazmışlardır.
1. Müfteilün /müfteilün /müfteilün/ müfteilün
2. Mef ulü/ mefâîlü/ mefâîlü/ feûlün
3. Fâilâtün /Fâilâtün / Fâilâtün / fâilün
4. Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün
5. Müstef i lâ tün / Müstef i lâ tün /
6. Müstef i lâ tün / Müstef i lâ tün / Müstef i lâ tün / Müstef i lâ tün
Şu halde aruz ölçüsü ile satranç yazan halk şairleri standart bir ölçü kullanmamıştır. Fakat satranç adı verilen nazım şeklinin musammat gazel gibi her beyti kafiye bakımından ortadan iki eşit parçaya bölünebilecek şekilde yazıldığı, bu nedenle esasında musammat gazele benzeyen şiirlere satranç dedikleri dikkati çeker
Benzeyemez hür u melek/ hidmetine çektik emek
Dişleri zer şâne gerek / zülfü perişân güzele
Örneğin Dertli’ye ait olan “müfteilün /müfteilün /müfteilün/ müfteilün” aruz kalıbı ile yazılan aynı zamanda 16 hecelik hece ölçüsüne uyan bu beyit kafiyeli ve 8+8 hecelik iki eşit parçaya bölünebilir.
Benzeyemez hür u melek
Hidmetine çektik emek
Dişleri zer şâne gerek
Zülfü perişân güzele
Yukarıdaki örnekte görüldüğü âşıklarımızın beyit halinde yazılan ve dize ortalarındaki kafiyelerinden iki eşit parçaya bölünerek dört dizeli bendlere dönüşebilen şiirlere satranç dedikleri ortaya çıkmaktadır. . Bu durumda 16 ‘lı hece ölçüsüne denk gelen aruz kalıbı ile yazılan bir beyit önce 8+8 heceli bir dörtlüğe sonra da her mısraı 4+4 duraklı bir hale dönüşebilmektedir. Kafiyeleniş biçimi gazelde olduğu gibi aa, xa, xa şekli ise semaiye ve kafiye düzeni aaab/ cccb/ dddb dörtlük ve kafiye şemasına dönüşmüş olur.
Yavuz Sultan Selim’in meşhur ayaklı semai satrancı tipinde yazılmış olan yani vezn-i ahar olarak da adlandırılan şekli, musammat olmaktan öte çok daha farklı özellikler taşır.
Sanma şahım/ herkezı sen / sadıkane/ yar olur
Herkesi sen /dost mu sandın / belki ol /ağ yar olur
Sadıkane /belki ol /âlemde bir /didar olur
Yar olur / ağ yar olur /didar olur /serdar olur
Yavuz Sultan Selim’e ait olan bu satrançta kelime grupları soldan sağa, yukarıdan aşağı, hatta her dizeden birer ibare çaprazdan okunduğunda dahi anlamlı mısralar çıkar. Ayrıca ilk dizeden sonraki dizeler sıra ile ilk dizedeki kelimler ile başlamaktadır.Örneğin her dizenin ikinci tefilelerini alt alta okur isek “ herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyar olur “ dizesi ortaya çıkar.
Adem oldur cümle halka her zamanda dâd eder
Cümle halka cân ü dilden rahm edip imdâd eder
Her zamanda rahm edip bî-kesleri dilşâd eder
Dâd eder imdâd eder dilşâd eder irşâd eder Asaf Yahya, Güneyde Kültür, VI(70), 12. 1994, s. 29.[2]
Hece Ölçüsü İle Yazılan Satrançlar
Hece ölçüsü ile yazılan satrançlar ortadan ikiye kafiyeleri ve ölçüleri ile ikiye bölünebilecek şekilde yazılmışlardır. Hece ölçüsü ile yazılmış olduğu halde Yavuz Sultan Selim’in yazdığı ayaklı semai tipinde ve birçok yönden okunduğunda da anlamlı olan tüpte satrancalar da yazılmıştır. Aşağıda örneğini verdiğimiz Sefil Selimi’ye ait satranç da bu şekildedir.
Başta Âşık Dertli ile Emrah olmak üzere âşık edebiyatımızda hem aruz ölçüsü hem de hece ile yazılmış pek çok satranç ve vezni ahar şiiri yazılmıştır. Bazı âşıklarımız yazdıkları aruz ölçülü musammatlara satranç demiş, bazı âşıklarımız hece ölçülü ortadan da kalifiyeli ve iki eşit parçaya bölünebilen hece ölçülü musammatlara satranç demiş, bazı âşıklarımız ise vezn-i ahar diye ayırt etmeye çalıştığımız şiir şekli ile hece ölçülü şiirler yazmışlardır.
Medhine meddâh olalım hüsrev-i hûban güzele
Vasfına sözler bulalım dinleye yaran güzele
Benzeyemez hür u melek hidmetine çektik emek
Dişleri zer şâne gerek zülfü perişân güzele
Dayanamam nazlarına tûti gibi sözlerine
Çekme seza gözlerine kuhl-i Sıfâhan güzele
Söyleme efsâne gibi bakması bigâne gibi
Şem'ine pervâne gibi yan güzele yan güzele
Söylese diller dolaşır bakmaya gözler kamaşır
Sırmalı kaftan yaraşır serv-i hırâman güzele
Yüzüne zer hızma ile cebhe zeheb düzme ile
Başta oya yazma ile yakışır elvan güzele
Ruhları gül goncafemi kendi aşiret Hatem'i
Gezseler Rûm u Acemi olmaya akran güzele
Serv-i sehî kametime kâmet-i kıyametime
Gelse eğer davetime kesmeli kurban güzele
Emrine ta at edelim çevrine gayret edelim
Haneyi halvet edelim bir gece mihman güzele
Câm ile mey süzdürelim bezme şeker ezdirelim
Seyr ederek gezdirelim bâğ ile bostan güzele
Dertli-i efkendeleriz vasfını gûyendeleriz
Can baş ile bendeleriz şimdi Alî-şan güzele (Âşık Dertli)
Satranç
Sevdi gönül bir püsteri / Sanatı terzi güzeli
Hüsnünü bir muhtasarı / Şerh ederek söylemeli
Matlanın fâikını / Sohbetinin lâyıkını
Ben gibi bir âşıkını / Eylemiş aşkıyle deli
Düştü gönül çâresine / Kaşlarının karesine
Çehre-i menâresine / Yandı derûnum göreli
Vardı ellerim eline / Tutuldu dilim diline
Kâkülünün bir teline / Bağladı bu cân ü dili Emrah
SATRANÇ –
Yeryüzünde gök yüzünde olan her şey insanda var
Gök yüzünde kul özünde kalan bir huy vicdanda var,
Olan her şey kalan bir huy bilen hür bey imanda var,
İnsanda var vicdanda var imanda var imanda var.
Gezdim tozdum sormak için aldım sattım kâr etmedim,
Sormak için ömür verdim geldim gittim şer gütmedim,
Aldım sattım geldim gittim derde battım kör gitmedim,
Kâr etmedim şer gütmedim kör gitmedim kör gelmedim.
Yüz altında yüz üstünde iki yüzün yüz üstünde
Yüz üstünde kaşın gözün dilde sözün söz üstünde
İki yüzün dilde sözün yolcu yolda iz üstünde
Yüz üstünde söz üstünde iz üstünde iz üstünde
Yüz altında yüz üstünde iki yüzün başa bağlı
Yüz üstünde kaşın göze ağzın dile dişe bağlı
İki yüzün ağzın dile gözün göze kaşa bağlı
Başa bağlı dişe bağlı kaşa bağlı kaşa bağlı
Damar kana kanlar suya beden ruha cana muhtaç
Kanlar suya gönül aşka gözler yaşa sana muhtaç
Beden ruha gözler yaşa mide aşa nana muhtaç
Cana muhtaç sana muhtaç nana muhtaç nana muhtaç SEFİL SELİMİ
KAYNAKÇA
[1] Dr. Doğan Kaya, Halk Şiirinde Biçim ve Tür, http://www.musikidergisi.net/?p=2076
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/satranc-vezn-i-ahar-ornekleri/109822