ŞİFAHANE NEDİR

07.09.2023


 

Şifā-ḫāne sözcüğü Arapça “ شفاء “ şifā’ ve Farsca kökenli  خَانَه “ḫāne “ sözcükleri ile kurulmuş bir tamlamadır.

Şifā’  شفاء  sözcüğü Arapçada “ hastalıktan kurtulma, hastalığın çaresi, tedavisi” anlamına gelir. Hane خَانَه ise Farsça da “ev, yer “ anlamlarındadır. Dolayısı ile şifā-ḫāne hastaların tedavi edildiği yer, hastane anlamına gelmektedir.

Eski dilde şifahanelere; maristan, darüşşifa, dârü’s-sıhha, darülafiye, bimarhane, bimaristan, darülmerza , dârü’r-raha, dârü’tıp , tabhane, nekahathane da denilmiştir. Halk arasında ise daha çok “tımarhane” ve mâristan adı ile anılmıştır. [1]

DÜNYADAKİ İLK HASTANELER

Dünyadaki ilk hastanelerin tapınaklar olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Nitekim batı kültüründeki ilk şifahane örneklerinin çıktığı Antik Yunan medeniyetinde tapınaklar aynı zamanda tedavi merkezleri olarak kullanılmıştır. [2] Nitekim Antik Yunanlıların Lokman Hekimi olan Sağlık tanrısı Asklepios adına yapılan tapınakların hepsinde sağlık hizmetlerinin verildiği anlaşılmaktadır. ( bkz Lokman Hekim Kimdir Efsaneleri ve Şiirlerde Lokman Hekim ) .Bergama ‘daki tapınak bunların içinde en önemli olanlarından biridir. ( bkz Asklepios Kimdir SağlıkTanrısı Asclepius ve Lokman Hekim )

Doğu kültüründe ilk şifahaneleri Budist Viharalar ve Uygurların yaptığı bilinmektedir. İran’da ise I. ve II. Şapur zamanlarında açılan ilk şifahaneler Hint kültürünün ve hekimlerinin tecrübelerine dayanılarak yapılmıştır. 


İLK TÜRK HASTANELERİ


İslami devir Türk kültüründe ilk şifahane Karahanlılar devrinde Tamgaç Buğra Han tarafından 1065’te Semerkant’ta inşa edilmiş ve bu şifahaneye, dârü’l-merza adı verilmişti.[3] Birunî’nin “Kitabü’s Seydele “ adlı kitabında belirttiğine göre Gazneliler zamanında Gazne’de de bir şifahane açılmıştı. [4] Gazneliler ve Karahanlıların izinden giden Selçuklularda ilk hastane ve tıp medresesi ise Alparslan’ın veziri Nizamülmülk tarafından Nişabur’da inşa edildi. 1065’ten itibaren Bağdat, Şîraz,Berdeşîr, Kâsan, Ebher, Zencan, Gence, Harran ve Mardin’e hastaneler yapılmıştı. 

Selçuklular, hastanelere şifa veren yer, şifa yurdu, hasta evi, tedavi evi anlamlarına gelecek şekillerde “maristan, maristan-ı atik, darüşşifa, darülafiye “ adlarını vermişler;  Osmanlılar ise şifahane, dârü’ş-şifa, dârü’s-sıhha, bîmarhane terimlerini kullanmışlardı. Bunların hepsi de sağlık hizmeti veren şifahane yani hastane olmaktaydı. ( bkz : Şifahane Darü’şşifa Selçuklu ve Osmanlı Bimaristanları)  Akıl hastalarının tedavi edildiği yerlere ise tımarhane denilmişti.

Selçuklu ve Osmanlı Şifahaneleri vakıf haline getirilmiş kamusal hayır kurumlarıydı. “ Hastaların ilaçları da buralarda yapılır ve parasız hastalara dağıtılırdı. Bu hastanelerde başhekim, hekim, cerrah, kehhal ve eczacı gibi personel çalışmakta olup, Türkiye Selçuklu tebaasından olan herkes bu hizmetlerden yararlanmakta idi.[5]

Osmanlı şifahanelerinin pek çoğunda yetişmiş bir sağlık personeli ve tedavi kadrosu vardı. Örneğin 1470 yılında açılan Fatih Şifahanesinde “ Biri reis-i etıbba olmak üzere iki tabip, birer kehhal (göz hastalıkları uzmanı), cerrah, tabbah-ı eşribe (eczacı), hafız-ı eşribe (eczacı kalfası), kilerci, vekilharç, bevvab (kapıcı), mâni-i nukûş (duvarların kirletilmesini önleyen), şeyh (dâhiliye müdürü), iki hastabakıcı, iki cameşuy (çamaşırcı), iki aşçı ile elli hizmetçi (hastabakıcı) çalışmaktaydı.” [6]

Örneğin Osmanlı şifahilerinde yatarak tedavi de yapıldığı gibi hasta bakımı ve tedavisi iki gün ücretsizdi. Padişah veya vezirler tarafından şehirlerin işlek yerlerine hekimler gön derilebilir seyyar tedavi merkezlerinde hastalara bedava sağlık hizmeti verilebilir ve şifa dağıtılabilirdi.

Selçuklu ve Osmanlı Şifahaneleri; mimari olarak eyvanlı, revaklı ve avlulu medrese şeklinde inşa edilmişler, bu tip şifahanelerin bazıları günümüzdeki tıp fakülteleri gibi tabip yetiştirilen medreseler olmaktaydı. Özellikle Selçuklular şifahaneleri tabiplik öğretilen medrese biçiminde büyük ve çok gösterişli binalar şeklindeydi. Osmanlılar, şifahaneleri daha küçük ve gösterişsiz yapmışlar, şifahaneleri müstakil binalar halinde yapmamışlar, , han, hamam, medrese, cami ile birlikte külliyeye dâhil olan yapılar halinde inşa ettirmişlerdi.

Anadolu Selçukluları Anadolu’yu baştan sona muhteşem şifahaneler, hanlar, kervansaraylar ve medreseler ile donattı. Anadolu Selçukluları yaptırdıkları kervansarayların içlerinde de şifahaneler açmışlardı. Selçukluların Anadolu’daki kervansarayları, hastalanan yolcular ve tacirler için birer dârü’ş-şifa idi.

Selçuklu ve Osmanlı devrinde seyyar şifahaneler de vardı. Seyyar şifahaneler genellikle savaşa giden ordunun ihtiyaçları için oluşturuluyordu. Ayrıca kalabalık yerlere giderek şehir halkına hizmet verebilen seyyar şifahaneler de vardı. ( BKZ İksîr Nedir Altın Yapmak Şifa Vermek )

Anadolu Selçuklularının inşa ettirdiği şifahanelerin ayakta kalanları şunlardır.

Kayseri Gevher Nesibe Dârü’ş-şifası ve Gıyasiyye Tıp Mektebi (1205) , Sivas Keykâvus Dârü’ş-şifası, (1217) , Konya Dârü’ş-şifası, Divriği, Behram Şah’ın kızı Turan Melik’in hastanesi (1228), Çankırı Selçuklu Emiri Atabey Ferruh Dârü’ş-şifası, Kastamonu Ali Pervane Dârü’ş-şifası (1272) , Tokat Pervane Bey’in Dârü’ş-şifası (1275) , Tura Divriği’de Turan Melik Sultan dârü’ş-şifası (1288 )[7]

İlk Osmanlı şifahanesi Bursa ‘da Yıldırım Bayezid tarafından Yıldırım Beyazıt Külliyesi’nin içinde yapılmıştır. (1394 – 1399 ) bu şifahanenin planı ise Hacı İvaz Paşa tarafından yapılmıştır.  Sonraki devrilerde yapılan Osmanlı şifahaneleri şunlardır.


Osmanlı Darüşşifaları

Yıldırım Bayezid Darüşşifası ,Fatih Darüşşifası, Hafsa Sultan Darüşşifası, Haseki Hürrem Sultan Darüşşifası, Süleymaniye Tıp Medresesi, Sultan Ahmed Darüşşifası, Sultan II. Bayezid Darüşşifası, Topkapı Sarayı Şifahane ve Eczanesi, Toptaşı Bimarhanesi, Amasya Bimarhanesi, Bezmialem Gureba-i Müslimin Hastahanesi, Üsküdar Miskinler Tekkesi

  • Kimse bîrûn olamaz dâire-i hayretten
  • Bu şifâhânede kānun gibi zencîr olmaz  (Yenişehirli Avnî’den).


  • Şifa istemem bağından
  • Bırak beni bu halımdan
  • Razıyım açan gülünden
  • Yeter dikenin batmasın  KUL NESİMİ


  • Halka hizmet ettim dert kazanmışım
  • Sizden şifasını bulmaya geldim
  • Sazımla sözümle mert kazanmışım
  • Burda muayene olmaya geldim   Hüseyin Çırakman

KAYNAKÇA 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar