Osmanlıca yazılışı: Temaşâ: تماشا
Temâşâ Kökeni ve Sözlük Anlamları
Tamāşā تماشاء Arapça kökenlidir ve Arapçada, “gezinti, seyran” anlamlarında sözcükler üretilen [mşw/ kökünden türemiştir. Tamāşā “Maşā " yürüdü" fiilinin tefāˁul vezninde mastarı olmaktadır. Sözlük anlamları: Hoşlanarak seyretme. Görülmeye değer şey, seyredilecek görünüm. Seyre çıkmak. Gezmek. İbretle bakmak.
temâşâ-gâh : گاه تماشا : Gezinti yeri, seyr yeri, sinema, tiyatro, tuluat perdesi
temâşâ-gerân: seyirci
Temâşâ Sanatları
Görmeye, izlemeye, seyretmeye sanatlı dayalı olan, meddah, ortaoyunu, karagöz, kukla tiyatrosu hatta köy seyirlik oyunları eski dilde temaşa sanatlı olarak adlandırılmıştır. Bu bağlamda sinema, tiyatro, piyes, tiyatro, piyes ve müzikal tiyatroların her biri de Temâşâ Sanatlarından biri olarak kabul edilir.
Divan Şiirinde temaşa çok sık kullanılan bir sözcüktür.
Gelir deyü cihânın şehriyârı bezm-i gülzâra,
Temaşa etmek için yasemenler çıktı divara Nedim
Yine mey-hânede bir hûb temâşâ gördüm
Sabr yağmacısı bir dil-ber-i tersâ gördüm Revani
Gel temâşâ kıl ne söyler ‘âşık-ı divâneler
Ne temâşâ-yı gül ü ne çemen ister âşık
Hande-i gonca temâşâ-yı nihâlindendir
Dilerseñ bâg-ı sun itmek temâşâ
Yârun degülem devr-i temâşâsına lâyık
Gönül sezâ-yı temâşâ-yı yâr olur bir gün
Çün temâşâya o şûh-ı câme gülgûn çıkmadı