Resimde Toplumcu gerçekçiler
Gerçekçilik anlayışı Milli Edebiyat " ile ortaya çıkmış fakat Milli Edebiyatçılarının anladığı geçekçilik anlayışı, tairhi ve milli olayları ele almak şeklinde belirginleşmişti. Cumhuriyetin ilk yıllarında şekillenen memleketçilik akımı da Milli Edebiyatçıların Milli ve tarihi konuları eserlerde işleme düşüncesi etrafında boy gösterdi. Gerçekçilik anlayışı memleketçilik anlayışının zamanla köy, köylü ve halk sorunlarını ele alamaya, köylü -ağa, köylü- devlet ve köylü -devlet adamlarının çatışmalarını anlatmaya yönelen bir hale geldi. Sol görüşlerle yapılmaya başlayan bu yeni gerçekçilik, birçok şair ve yazarın kendileri için kullandıkları bir terim haline geldi.
Bu düşüncedeki sanatkârlar, sosyal problemlere ideolojik olarak yaklaşarak olayları "sosyal gerçekçilik" açısından değerlendirmeye ve ideolojik yaklaşımları için bir araç olarak kullanmaya başladılar. Edebiyatta çıkan bu eğilim diğer sanat dallarında da kendini hissettirmeye başladı. Edebiyatta Sadri Ertem, Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali'nin öncülük ettiği "sosyal gerçekçilik" akımı, sol kökenli düşünceleri olan sanatçıların ideolojik yaklaşımlarını sergiledikleri bir tutum haline geldi. Zamanla Tiyatro, resim, karikatür ve diğer sanat dallarında da bu anlayış kendini sosyal gerçekçilik olarak belli etmeye başladı.
Sosyal gerçekçiler, toplumdaki olumsuzlukları vermekte aşırıya gittikleri gibi gerçekçiliğe yaklaşımları ideolojik olduğu için gerçekçiliği sadece olumsuzlukların abartılması olarak algıladılar. Ülkemizin ve köylülerin gerçeğini sadece devlet ve ağa tarafından eziliyormuş fikri etrafında anlayıp anlatmaya çalıştılar. Bu anlayış, mutlu olmak isteyen insanın duygu ve arzularına cevap vermediği gibi köylülerin ezilmeleri hadisesini de abartılı olarak ele alıyordu. Amaç gerçeği tüm yönleri ile ele almak olmadığından, köylüyü ağaya, devlete ve otoriteye kışkırtmak amacını taşıyordu. Perde arakasında böylesine bir ideolojik amaç olunca gerçekçilik anlayışı kendi doğallı dışında ve sosyalistlerin anladığı tarzda bir gerçekçilik olarak ortaya çıktı.
1930-1950 tarihleri arasında, sosyal gerçekçilik anlayışına ilaveten ferdî gerçekçilik de diyebileceğimiz bir gerçekçilik de gündeme gelmeye başlamıştı. "Gözlemci-gerçekçi" veya "tasvirci-gerçekçiler, olarak adlandırılabilecek bu eğilimler yeni temalar bulma arayışına yöneldi. Gözlem ve tasvir yoluyla hem sosyal hayatın hem de sosyal hayatın birer parçası olan fertlerin sosyal hayattaki sorunları reaslit bir şekilde konu olmaya başladı. , Sosyal hayatta bocalayan, cahil insanlar arasında uyum sorunu çeken, aydınların ve idealist insanların sorunları başlıca konular oldu. Kalabalıklar arasında veya toplumsal değişimlerin yarattığı en alt ve en üst kesimlerin kültürel farklılaşmaları arasında sıkışıp kalan aydınların sorgulamaları, bu yıllarda batıcılığı kendi değerlerinden tamamen kopmak olarak algılayanlarla, tamamen geçmişteki cehaletle yaşamak olarak sürdüren kesimlerin arasında, uyum sorunları çeken insanların bunalımları cumhuriyetin ilk yıllarında alternatif bir sosyal gerçekçilik olarak şekillenmiştir. Böylece, cemiyet içindeki ferdin gerçeklerine yönelen yazarlarımız ve sanatçılarımızda ortaya çıkmıştı.
Toplumsal gerçekçilik, toplumsal yaşamdan sahneleri ve olayları gerçekçi bir yaklaşımla işleyen, fakat bu gerçekçilik anlayışını ideolojik bir amaç uğruna kullanan sanatçıların yaklaşımı olarak şekillendi. Edebiyat’ta ortaya çıkan gerçekçilik anlayışı resim sanatımızda da uygulama alanı bulmuş oldu. Birçok ressam belli ve kendine özgü bir resim anlayışı ortaya koymuş olmasa da resimlerinde toplumsal temaları işlemeleri bakımından ortak bir yol tutturmuşlardı.
Sosyal gerçekçilik resim sanatımızda bir topluluk kurdurtacak, bir kısım ressamlalar tarafından organize olarak ele alınacak bir şekilde ortaya çıktı. Edebiyattaki, sosyal gerçekçililerin organize bir görüntüsü yokken, resim sanatımızda YENİLER- LİMAN GRUBU organize bir görüntü oluşturdular.
Edebiyattaki sosyal gerçekçilerden esinlenen hepsi de yanı okulda ve atölyede yetişen bir grup ressam arkadaş aha okulda öğrenim görmekteyken okul arkadaşları ile birlikte bir resim topluluğu kurmak düşüncesi içine girmişlerdi. “YENİLER- LİMAN GRUBU” grubundaki bazı ressamlar “sosyalist” eğilimli siyasi hareketler içinde de yer almışlardır. Sanatı ve politikayı yan yana getiren böyle bir tavır, YENİLER- LİMAN GRUBU oluşmasında ortak paydalardan birisi olmuştur. Fakat buna rağmen bu gruptaki ressamlar yaptıkları resimlerde sanatı ideolojiye feda etmeden resimler yapmaya özen gösteren bir tutum içinde olmuşlardı.
Levy , Bedri Rahmi Eyuboğlu, Cemal Tollu, Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Sabri Fettah Berkel gibi ressamlarımızın elinden yetişen hepsi de Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde öğrenim gören bu gençlerden başta Nuri İyem, olmak üzere, Ressam Avni Arbaş ,Ressam Selim Turan, Agop Arad, Haşmet Akal, Mümtaz Yener, Ferruh Başağa, TURGUT ATALAY,ve Kemal Sönmezler 1940 yılında bir araya gelerek "Yeniler Grubu" adını verdikleri bir resin topluluğu kurdular. (Nuri İyem, Agop Arad , Selim Turan, Fethi Karakaş, Ferruh Başağa ve Mümtaz Yener Toplumcu Gerçekçciler)
Yeniler Grubu" na katıldıktan sonra grubun sanat anlayışı olan toplumsal gerçekçi çizgisinden bugüne değin hiç ödün vermeden resimler yaptılar. Faruk Morel, İhan Arakon, Yusuf Karaçay, Abidin Dino- gibi ressamlar da daha sonra bu gruba katılmıştı. D Grubu’ na karşı bir tavır ortaya koymaya başlayarak sosyal gerçekçilik anlayışına uygun resimler yapmak kararı alarak ortak hareket etmeye başladılar. Bu sanatçı topluluğunun ileriki yıllardaki sayısı 65' kişiye ve ressama kadar ulaştı. Yeniler Grubu resim sanatımızda ortak temalar çizmek üzerinde anlaşan ve görüşlerinden ödün vermeyen bir resim topluluğu olarak dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Yeniler Grubu bu yönüyle Türk Resim Sanatı'nda bir döneme damgasını vuran bir topluluk oldu.
Bu ressamlar kendilerine Yeniler adını verirken 1939 yılında Edebiyatta da bir hareket başlamıştı. Bu edebi hareket, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat, tarafından başlatılmış, bu edebi harekete de " I. Yeni" veya Garipçiler, hareketi denilmeye başlanmıştı.
1940’larda edebiyat alanında da etkisini göstermiş olan toplumcu ya da toplumsal gerçekçi eğilimler ile resim sanatımızda da kendi insanımıza, toprağımıza ve yaşantımıza dönülmesi gereğini savunan genç sanatçıların “Yeniler” grubunu oluşturmasına zemin hazırlamıştı. Edebiyattaki, sosyal gerçekçilik hareketleri resim sanatında da bir karşılık bulmaya başlamıştı.
Yeniler ise 1940’da akademinin yüksek resim bölümünün faaliyete geçmesiyle, toplum yaşamına ağırlık veren yeni bir resim anlayışı oluşturmaktı. “Yeniler” ya da “Liman Ressamları” grubu olarak adlandırılan grubun amacı, toplumla ilişkisi zayıflamış olan sanatı, toplumsal yaşamdan aldığı konulara ağırlık vermek suretiyle, insan ve çevre temeli üzerinde geliştirmekti
Yeniler Grubu yaptıkları resimlerinde sosyal gerçekçilik anlayışına uygun olarak Anadolu insanlarının motiflerini özgün resimlerle ortaya koyuyorlardı. " Sanatın salt biçimden çok, bir içeriği olması gerektiğini savunan bu gurubun elemanlarından bazıları zamanla bu düşünce biçimden uzaklaşsalar da Mümtaz Yener içinde insanın olmadığı çok az resim yapmıştır." (lebriz.com/pages/lsd.aspx?lang)
Topluluğun diğer bir özelliği de yeni bir resim tarzı veya sanat anlayışı ortaya koymasalar da ideolojik de denilebilecek siyasi bir yaklaşımla yıllar boyunca ve ödün vermeden topluluk üyelerinin hepsi birlikte ayı temaları işlemekte gösterdikleri kararlılık olmuştur. 1940 yılında sosyal gerçekçilik temasına uygun ilk sergilerini açmışlar, bu konulu sergilerini 1950 yılına kadar aralıksız sürdürmüşlerdir.
Yeniler Grubu'nun toplumsal konuları işleyen bu sergileri 1950' lere dek sürmüştü. Sosyal gerçekçilik anlayışı ile resimler yapmayı sürdüren bu ressamlardan bazıları cumhuriyet öncesi resim sanatımızın özellikleri ile çeğdaş resim arasında sentezler oluşturmaya da çalışıyordu. Örneğin Nuri İyem , Ressam Avni Arbaş ve Mümtaz Yener gibi ressamlar Türk resmine özgün bir desen ve resim tarzı yerleştirmeye çalışmışlar adeta Türk minyatürleri ve eski Türk resim sanatı ile modern resim sanatından bir sentez oluşturmaya uğraşmışlardı.
Yenilerin resim anlayışındaki sosyal gerçekçilik, edebiyata olduğu gibi tamamen köy, köylü, köylülerin ezilmişliği, yoksulluğu gibi temalarla sınırlı kalmamış, üstelik edebiyattaki kadar ideolojik bir çizgiye oturmamıştı. Yeniler grubu köy ve köylü resimleri kadar liman, işçi, fabrika ve şehirli insanları da işlediler. “1940’lı yılların başlangıcında kentin yoksul yaşam kesitlerine, özellikle bir liman kenti olan İstanbul’da yaşam mücadelesini denizde veren insanlara karşı sanatçı çevrelerinde ilgi uyanmış ve “Yeniler” adıyla oluşturulan bir grup, 1941’de liman konusunu ele alan toplumsal içerikli bir sergi düzenlemiştir. “
“Gruptaki sanatçıların amacı, belirledikleri ortak bir konu çevresinde resim yapmak ve bunları halka tanıtmaktı. Yeniler, resimde toplumsal bir konuyu, bir temayı veya içeriği ortak bir anlayışla ve Özgür bireysel üsluplarıyla resimlemenin gereğine inanmışlardı.” (Sezer Tansug,agy)
“Yeniler Grubu” nun 65 kişiye kadar ulaşan üyeleri içerisinde Mehmet Yücetürk, Edip Hakkı Köseoğlu, Nuri İyem, Mümtaz Yener, Neşet Günal, Hüseyin Bilişik, Nedim Günsur, Zeki Kıral, Salih Zeki, İsmail Avcı, Neşe Erdok, Nedret Sekban ve Alev Ermiş Mavitan dikkat çeken sanatçılar oldu
1940 ve 1950 yılları arasındaki dönemde yapılan resimlerde İstanbul ve İstanbul’daki tersaneler, fabrikalar, torna - tesfiye atölyeleri, balıkçılar, Haliç'i ve İstanbul halkı ile isçileri grubun resimlerinin başlıca konusu oldu. "1950’ye kadar devam eden süreçte, Haliç ve çevresini, Tersane’de yer alan gemileri, atölyeleri ve burada çalışan işçileri ve genel olarak insanı temel alan toplumsal içerikli resimler yaptılar. Günlük yaşamda çalışan, üreten insanlar ve makineler topluluğun işlediği başlıca temalar oldu.
Yeniler grubu sosyal gerçekçilik akımını ülkemizdeki ilk organize resim topluluğu olmasına rağmen bu topluluk dağıldıktan sonra da pek çok ressamımız tarafından ferdi olarak işlenen bir anlyış olarak günümüze kadar uzanmıştır. Pek çok ressam ferdi olarak bazı çalışmlarını bu anlayışla yapmış, sosyal gerçekçilik konularına uygun resimler yapmışlardır.
KAYNAKÇA
Sezer Tansug, SANAT ALANLARI felsefeekibi.com/sanat/sanatalanlari/ yeniler.html
(lebriz.com/pages/lsd.aspx?lang
Mümtaz Yener Hayatı ve Resim Sanatı https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/yeniler-liman-grubu/112584