Ali Kemal (1869 - 1922), İkinci Meşrutiyet ve Mütareke dönemi İttihat ve Terakki karşıtı, Artin Kemal şeklinde de anılan, mandacılık ve ihanetin sembolü ve vatan haini görüldüğü için linç edilen, nazırlık da yapmış, yazar, romancı, gazeteci ve siyaset adamı.
1867 yılında İstanbul'un Süleymaniye semtinde doğan yazarın asıl adı Ali Rıza'dır. Babası, Çankırı, Orta ilçesi, Kalfat beldesinde doğmuş, İstanbul’da mumculuk işinde mumcular esnafı Kethüdası – Ahi Babası, Balmumcu Hacı Ahmet Rıza Beydir.
Ali Kemal, ilköğrenimini cami derslerini takip ederek yaptı. Mahalle mektebini bitirdikten sonra, Kaptanpaşa Rüşdiyesi’ne devam etti. Fakat bu rüştiye 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi yüzünden kapatılınca, ertesi yıl Gülhane Askerî Rüştiyesine girdiyse de askeri ortaokulda haşarılığı yüzünden bir hafta sonra bu okuldan atıldı. [1] Süleymaniye Camii’nde cami derslerine başlamış, Tuhfe-i Vehbî ile Gülistan’ı ezberlemişti. Komşuları mâbeyinci İzzet Bey’in tavsiyesi ve annesinin ısrarıyla Mekteb-i Mülkiyye’ye kaydolmuştu. (1882).
Bu okulda okurken Namık Kemal 'i sevdiği için Ali Kemal ismini kullanarak Muallim Naci ve Ahmet Mithat Efendi ’nin tesirinde ilk yazılarını ve şiirlerini yazmaya başladı. Okulda iken Muallim Naci tesirindeki arkadaşları ile birlikte 1886 da “Gülşen “ adında bir dergi çıkarmaya başladı. Hem şöhret kazanmak, hem de gençlik hevesi ile devrin önde gelen kalemleri olan Menemenlizâde Tâhir ve Hoca Hayret gibi devrin önde gelen şair ve âlimleriyle münakaşalara girerek[2] dikkat çekmeyi başarmıştı.
Mülkiyede okurken Mizancı Murat da ona hocalık yapıyordu. Bu sıralarda Fransa ve Paris’e gitmek için çareler arıyordu en sonunda Fransızcasını ilerletmek için 1886 da Paris'e gitmeyi başarmıştı. Ertesi yıl Fransa'dan Cenevre'ye geçti ve dokuz ay sonra eğitimini tamamlamadan 1888'de İstanbul'a döndü. Yeniden Mülkiye Mektebi'ne başladı ve Avrupa'da gördüklerinden etkilenip bir öğrenci derneği kurdu [3] Kurduğu dernek kapatıldıktan sonra yeniden bir dernek kurma teşebbüsünde bulununca gizli cemiyet kurmaktan [4]tevkif edildi dokuz ay hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra Temmuz 1889'da Halep'e sürgün edildi.
Halep ve Paris Yılları
Halep’te kaldığı yıllarda Halep İdadisinde Türk Dili ve Osmanlı Edebiyatı hocalığı yaparken “ açılan ders kitapları yarışmasında “ İlm-i Ahlak” adlı kitabı ile birinci oldu. [5]Halep'teki hayata fazla dayanamamış ve 1895'te izinsiz olarak İstanbul'a dönmüştü.[6] Bunun tekrar sürgün kararı çıkınca Jön Türklerin karargâhı haline gelen Paris'e kaçtı(1894). Paris'te iken Jön Türklere katıldı ve yarım kalan eğitimini tamamlarken, İkdam Gazetesi'nde muhabirlik yaptı.
Jön Türkler ile II. Abdülhamit arasında arabulucu bir çizgide iken aslında Teşkilat-ı Mahsusa ’ya hafiyelik yapıyordu. Hafiyelik yaptığı sonradan anlaşılacaktı.[7] 1899 da Paris’teki eğitimini tamamlayarak Siyasal Bilgiler okulundan diplomasını aldı. İstanbul’daki İkdam gazetesine Paris izlenimlerini anlatan batı kültürü hayranlığını dile getiren yazılar yolluyor, röportajlar gönderiyor, Paris’te Mizancı Murat'ın çevresinde yer alıyor, İkdam’ın Paris muhabirliğini yapıyordu. Hüseyin Cahit bu yazıların birçoğunun Fransız basınından çeviri olduğunu ortaya çıkarmış, Hüseyin Cahit ile düşman olmuşlardı. 1897'de Brüksel Elçiliğinde ikinci kâtipliğe atandı. İttihatçılardan çekiniyor ve bu yüzden İstanbul'a dönemiyordu. Mizancı Murat'ın II. Abdülhamit ile anlaşıp Jön Türklerden ayrılması üzerine Ali Kemal de bu hareketten ayrıldı.
Mısır yılları
Mısırlı bir prense ait çiftliği idare etmek için İspanya ve Tunus üzerinden 1900'de Kahire'ye gitti. II. Meşrutiyet'in ilanına kadar Mısır'da rahat bir hayat yaşadı. [8] Mısır’da iken tek sayılık “Mecmua’i Kemal” adında bir dergi çıkardı.[9]
1903 yılında yaz tatili için gittiği Londra'da 2008 yılında Londra Belediye Başkanı seçilen daha sonra da İngiltere Başbakanı olan Boris Johnson'un büyükannesi, Winifre Brun adlı bir İngiliz hanımla evlendi. [10]
Bu evliliğinden Selma adında bir kız, Osman Ali adında bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Oğlunun doğumunun hemen ardından eşini kaybetti. Oğlu Osman Ali ismini Winfred Johnson olarak değiştirmişti. Şimdiki İngiltere başbakanı olan Boris Jhonsen işte bu oğlunun oğludur.
Mısır’da iken 1903 ile 1907 yılları arasında “Türk” adındaki gazeteyi yayımladı.[11]
I.Meşrutiyet İstanbul ve İkdam Yılları
Meşrutiyet'in ilanından bir gün önce İstanbul'a döndü. İstanbul’a döner dönmez padişahın huzuruna çıkmış, padişahın iltifatlarını ve verdiği paraları kabul etmişti. Bu yüzden İttihatçılarla ters düştü. İkdam gazetesinin başyazarı olmuş, bir yandan da Darülfünun ‘da siyasi tarih dersleri veriyordu. İlk siyasi partilerden birisi olan Osmanlı Ahrar Fırkasına girdi ve İttihat ve Terakki Cemiyeti ile sürtüşmeye ağır eleştiriler yazmaya başladı. Gazeteci Hasan Fehmi Bey’in öldürülmesi üzerine 7 Nisan 1909'da Darülfünun ‘da kalabalık bir topluluğa yaptığı konuşmadan sonra bu konuşmanın etkisinde kalan Darülfünun hocaları ve öğrencileri katillerin yakalanmasını istemek üzere Bâb-ı Âli'ye yürüdü. Sayıları on binlere ulaşan kalabalığın üstüne ateş açılmış, birkaç yüz kişi yaralanmıştı. Ertesi gün de devam eden olaylar 31 Mart vakasına dönüştü. Selanik'ten gelen Hareket Ordusu İstanbul'a girmeden Ali Kemal yeniden Paris'e kaçtı.
Peyam Gazetesi, ikinci evliliği
1909 da Paris’te Yeni Yol adlı bir dergi çıkardı. Londra'ya yerleşti. İttihatçıların aleyhine dergi çıkardı, ancak dergisi Türkiye'de yasaklandı. 1912 de İstanbul’a döndü İkdam Gazetesi'nde başyazar olarak yazılarına devam etti. Ancak Babıâli baskınıyla İttihatçılar iktidara gelince Viyana’ya sürüldü. Üç aya sonra geri döndü.
1913’te Peyam Gazetesi’ni yayınlamaya başladı, Mülkiyedeki hocalığı da geri verilmişti. Bu arada Mektepler Nazırı Zeki Paşa’nın kızı Sabiha Hanım ile evlendi [12] Bu evliliğinden Zeki adında bir oğlu dünyaya geldi. Ocak 1913'te Bâb-ı Âli Baskınından sonra tutuklandı.
I.Dünya Savaşı yılları
1914’te, I. Dünya Savaşı'nın başladı, İttihat ve Terakki’nin baskısıyla Peyam gazetesini kapatmak zorunda kaldı. 1918'de İttihat ve Terakki liderlerinin Alman denizaltısına binip Türkiye'den kaçışına kadar Öğretmenlik ve tüccarlıkla geçinmeye çalıştı.
Kurtuluş Savaşı yılları
Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra Hürriyet ve İtilâf Partisi'nin sekreteri oldu. 1919'da kurulan Damat Ferit Paşa hükümetinde Maarif Nazırlığı (Eğitim Bakanlığı), ikinci Damat Ferit Paşa hükümetinde ise Dâhiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı) görevine geldi. Bu görevde iken Kuvayı Milliye ve Mustafa Kemal Paşa aleyhine emirler yayımladı. İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucularından biri oldu. 26 Haziran 1919'da bakanlıktan istifa etti.
Darülfünun ‘da yeniden ders vermeye devam etti. 1922 de Mart ayında Darülfünun öğrencileri bağımsızlık, kutsiyet, milliyet hislerine yabancı oluşu nedeniyle onu istifaya davet etti. Öğrencilerin tepkileri üzerine Ali Kemal ve Cenap Şahabettin 3 Eylül 1922'de görevlerinden azledildi. [13]
Peyam-ı Sabah Gazetesi’nin başyazarlığına döndü. Bu gazete, Peyam Gazetesi ile ve Mihran Efendi’nin sahibi olduğu Sabah Gazetesi’nin birleştirilmesiyle 1920’de kurulmuştu. İttihat ve Terakki’nin devamı gördüğü Milli mücadeleye karşı düşmanca ve ağır hakaretlere varan yazılar yazıyordu. Mustafa Kemal’e karşı çıktı; tutuklatmak için tertipler hazırladı. [14]Düşmanlığını yazılarında da sürdürdü. Bu nedenle pek çok insan tarafından “hain” olarak görüldü. [15]
İzmir'in kurtulmasından sonra 10 Eylül 1922'de "Gayelerimiz Bir İdi ve Birdir" başlıklı bir yazı yazmış olsa da hiç bir etki yaratmadı.[16]
Linç Edilmesi
Ankara Hükümeti, Ali Kemal'in tutuklanıp Ankara'ya gönderilmesini istedi. [17] 4 Kasım 1922 günü, Teşkilat-ı Mahsusa, Yurtdışına kaçma hazırlığındaki Ali Kemal'i kaçırıp, İzmit'te bölge kumandanı Sakallı Nurettin Paşa'ya teslim etti. Nurettin Paşa ile görüştükten sonra dışarı çıkarken kumandanlık karargâhı önünde bekleyen genç subaylar tarafından Kafası çekiçlerle ve taşlarla kırılarak öldürüldü (6 Kasım 1922). [18] Vücuduna ip bağlanarak sokaklarda dolaştırıldı. [19]
Sakallı Nurettin, Ali Kemal’in cesedini bir direğe astırmıştı. Cesedi, Lozan Konferansı'na trenle giden İsmet Paşa görsün diye istasyonda bir sehpaya asıldı. İzmit’te defnedilen Ali Kemal'in mezarı, ortadan kayboldu. [20]
Edebi Yönü
Ali Kemal gazeteciliğinin yanı sıra çeviriler de yaptı "Ömrüm" adıyla yazdığı anılarını 1914'de Peyam-ı Edebi'de (22 tefrika olarak), sonra da Peyam-ı Sabah'ta (32 tefrika) yayınladı. Ömrüm, 1985 yılında Ali Kemal'in ikinci eşinden oğlu olan Büyükelçi Zeki Kuneralp tarafından yayınlandı. (Ali Kemal: Ömrüm (Yayına hazırlayan Zeki Kuneralp), İsis Yayıncılık, İstanbul, 1985)
Gazeteciliği ile tanınan Ali Kemal’in edebiyat dil ve tarih konulu yazılarının pek çoğu dergi ve gazetelerde kaldı. Yazdığı ve yayımladığı romanları Cumhuriyet döneminden sonra itibar görmedi.
ROMANLARI:
İki Hemşire, ( 1899) Çölde Bir Seergüzeşt 1900 – Bu romanı İki Hemşire le birlikte Bir Safha-i Şebab adıyla ikinci defa yayımlandı. 1913 ) Fetret 1913- Fetret İkinci kısım ( 1914 )
DİĞER ESERLERİ
Sorbon Darul Fununda Edebiyat—Hakike Dersleri, 1898- Paris Muhasebeleri 1899 3 Cilt – İkincfi baskı 1913, Mesel-i Şarkiya Medhal, 1900, Tunus ( Gezi Yazısı) 1900, Yıldız Hatırat-ı Elimesi 1910, İlmi Ahlak 1914, Bir Safha-i Tarih 1913, Makaleler, Peyam ve Sabah’taki yazıları H. Pala hazırladı 1997, Ömrüm ( II. Eşinden oğluZeki Kuneralp tarafından ) 1985
KAYNAKÇA
Üye olarak ESA şairi ve yazarı olabilir, yazılara katkıda bulunabilirsiniz.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın