Araba Sevdası Hakkında Konu Özet İnceleme Recaizade Mahmud Ekrem

15.11.2016




 

 
Yazıda “Recaizade Mahmud Ekrem Araba Sevdası”   romanı hakkında bilgiler, romanının özeti,  romanın konusu, ana fikri,  romanın kahramanları, romanın olay örgüsü,  romanın yazarı,  “Recaizade Mahmud Ekrem Araba Sevdası”   ” hakkında bilgiler “Recaizade Mahmud Ekrem Araba Sevdası “   romanın şahıs kadrosu  yazarın diğer romanları, “Recaizade Mahmud Ekrem Araba Sevdası “   adlı eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,  romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
 
ESER HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER  
 
Araba Sevdası adlı roman Recaizade Mahmud Ekrem tarafından İlk olarak 1895 yılında Servet-i Fünun dergisinde resimlerle süslenmiş olarak tefrika edilmiş ve bu tefrikanın resimleri de Ressam Halil Paşa tarafından yapılmıştır. [1] Eser daha sonra kitap haline getirilmiş ve yazar tarafından 1898 yılında matbu bir kitap halinde de ve eski harflerle bastırılmıştır.[2] Türk edebiyatının  ilk realist roman örneği olan bu eserin latin harfleri ile ilk baskısı 1940 yılında yapılmıştır. [3]
 
Eser büyük ölçüde Tanzimat Dönemi yarı aydınlarına ve  kendi kültüründen koparak  Alafranga  kültürü taklide kalkışan ama bu kültürü de özümseyemeyen  özenti zümrelerine yapılan mizahi bir eleştirisi özelliği taşımaktadır.
Tanzimat dönemindeki  entelektüel çevreye, “zengin çocuklarına” ve yüksek memur çocuklarına ağır eleştirilerde bulunan eser, batının bilim ve sanatına değil de yaşantısına özenen,  hem batılı olamayan hem de  öz kültüründen kopan, taklit ve özenti  kesimlere ağır ve ironik bir eleştiri yapmıştır.
 
Kitap sıradan bir aşk hikâyesini anlatmakla beraber, dönemin gerçeklerine ayna tutar Recaizade Mahmut Ekrem Bey kendisi ile ilgili bir özeleştiri de yapar satır aralarında. Çünkü kendisi de o dönemin aydınlarındandır. Sonuç olarak bu hikâye aslen Bihruz Bey’in Periveş Hanım’a olan aşkının anlatılıyormuş gibi göründüğü bir eser olsa da gerçekte o dönemin toplumu ile ve sosyal yapısı ile ilgili önemli eleştiriler yapmaktadır. Araba Sevdası göstermelik bir aşk hikâyesi ekseninde dönemin üst tabakasının yaşantısını eleştiren önemli bir eserdir.
 
Tanzimat’la birlikte Batıya açılan Osmanlı Devletinde yaşanan batılılaşma sürecinin yanlış taraflarını alaya alan bu eser, Bihruz Bey ve onun  platonik aşkının anlatıldığı konunun  etrafında  işlenmiştir. Romanın  kahramanı Bihruz Bey ile  Ahmet Mithat Efendi’nin Felatun Bey’le Rakım Efendi adlı romanındaki Felatun Bey karakteri arasında büyük benzerlikler vardır.
 
 
KİTABIN KONUSU VE ANAFİKRİ
 
Eserde insanların kendi kültürlerine, dillerine ve geleneklerine sahip çıkmak gerektiği fikri ön plandadır. Başkalarına özenen kişilerin  ne denli gülünç durumlara düşeceği  eserin konusunu teşkil eder. Eserin temel fikri yabancılaşmanın ve yanlış Batılaşmanın insanları özlerinden koparacağı,  Batılılaşırken kendi geleneklerimizden kopmamamız gerektiği  düşüncesi ele alınmıştır.
 
Dış görünüşe aldanılmaması, olaylara nesnel olarak bakmamız lazım geldiğini, hayale kapılmanın, kendisinden başkası gibi davranmanın doğru olmadığı fikir üzerinde durulmuştur.
 
ROMANIN TÜRÜ.
 
Eser edebiyatımızın realist anlayışla yazılmış ilk eseri olan  mizahi boyutuyla ele alınmış sosyal bir romandır.
 
KARAKTERLER
  • Bihruz Bey: Şık görünmeyi seven, miras yedi, Alafranga hayat  yaşamaya özenen, tutarsız ve savurgan, yarı aydın özenti bir tiptir.   Dış görünüşe önem veren ve insanları görmüşleriyle değerlendiren, olayları işine geldiği gibi algılayan,  umursamaz bir karakterdir. Gittiği her yerde tanıştığı  çok az bildiği halde her Fransızca konuşarak  kendini gülünç hale koyan komedi bir özentidir.
  • Periveş Hanım (blond): Bihruz Beyin zengin bir hanım sanıp, gönlünü kaptırdığı hafif meşrep servet avcısı eğlenceyi seven bir kadındır. Alaycı, sarışın, yirmi yaşlarında, orta boylu bir kızdır.
  • Keşfi Bey: Bihruz Bey’i aldatan  kakacı biridir
  • Mişel: Bihruz Bey’in hizmetkârı. Her zaman kibar görünen ve  Bihruz Bey gibi Fransızca ile karışık bir dil konuşan bir kişidir.
  • Andon: Bihruz Bey’in arabacısı. Bihruz Bey’in arabasını kullanır. Bihruz Bey’den korkar.
  • Müsyü Piyer: Bihruz Bey’e öğretmenlik yapan,  orta halli bir profesör. Geçimini biraz da Bihruz Bey’in yardımıyla sağlamaktadır.
  • Kondaraki: Araba tamir fabrikasının müdürü. Bihruz Bey’in arabasına göz koymuştur.
 
ÖZETİ 
Bir devlet memurunun oğlu olan Bihruz Bey yarım, 23-24 yaşlarında bir gençtir. Babası ölünce, annesiyle kendisine 28.000 liralık bir servet kalmıştır. Anne ve oğul  Yazları Çamlıca’da, kışları Süleymaniye’de oturmaktadır.
 
Bihruz Bey,  şık giyinmesini seven ve validesinin yardımı ve mirasıyla geçinen, kibirli ve kendini  entellektüel  biri zanneden gören, genç bir züppedir.  Bihruz Bey maddi açıdan her şeye sahip şımarık bir delikanlıdır.
 
Bihruz Bey, dönemin diğer burjuva gençleri gibi Fransız kültürüne  ve diline hayrandır. Ona göre Türkçe kaba ve yetersiz; Türkler ise kaba ve medeniyetten yoksun insanlardır.  O bakımdan Fransızca konuşmaya çalışmakta ve kibar olmaya gayret etmektedir.  Dönemin diğer yüksek memur ve tüccar çocukları  gibi o da Fransızcaya da hâkim olamadığından Türkçeye  Fransızca karışımı komik bir dil ile konuşmaktadır. Öyle ki doğru dürüst Fransızca şiir çevirisi bile yapamayacak kadar kötü bir Fransızcası vardır.
 
Her bahar ve yaz ayalarında  lando diye tabir edilen şık ve  sarı renkli at arabasıyla gezintilere çıkarak İstanbul’un mesire yerlerinde dolaşmaktadır. Hayatı lüks alafranga kıyafetler ısmarlamak, kır kahvelerinde ve mesire yerlerinde lüks  ve sarı renkli lando arabasıyla gezmekten ibarettir Bir gün arabasından indiğinde güzel bir lando daha  yanına yaklaşmış ve içerisinden iki hanım inmiştir. Bu hanımlardan biri Periveş adında güzel, yirmi yaşlarında, sarışın bir hanım ve diğeri de sarışın hanımın hizmetkârı zannettiği  yaşlıca bir kadındır.
 
Bihruz Bey,  sarışın hanıma gönlünü kaptırır ve   hanımları takip eder.  Bu, Periveş adlı bir kadındır. Bihruz Bey, kıza çiçek sunar. Hanımların bir sonraki Cuma günü aynı yere geleceklerini öğrense bile vaktini öğrenememiştir.
Bir anda ortaya Keşfi Bey’in çıkması ile Periveş Hanım hızlıca kaçar ve Bihruz Bey her ne kadar takip etmeye çalışsa da izini kaybeder. O günden sonra bu sarışın güzel, Bihruz Bey’in aklından hiç çıkmaz.
 
Bihruz Bey, o sarışın kadına aşık olmaktan ziyade kendi kafasındaki  Alafranga kadın hayaline aşık olmuştur. Bihruz Bey ertesi hafta sarışın hanımın arabasına  içinde alıntı yaptığı bir şiir olan bir mektup bırakır. Fakat bu şiirdeki anlamını bilmediği bir sözcüğün, sarışın yerine esmere hitap ettiğini öğrenince kahrolmuştur. O günden sonra da kızı bir daha görmez. Onu çok yüksek bir aileden zannetmekte ve  türlü türlü hülyalara kapılmaktadır.
 
Bu arada gezmek, tozmak ve lüks yaşamaktan dolayı borçları da çok artmıştır.  Köşkü satmayı düşünse de validesi izin vermemektedir. Keşfi Bey ile konuşurken sarışın güzelin (blondun) öldüğü haberini alır. Bunun üzerine Bihruz Bey sanki çok büyük bir aşk yaşamışlar gibi kendini kahreder, günlerce ağlamıştır.  Hâlbuki sarışın ölmemiş, Keşfi Bey ona yalan söylemiştir.
Üsküdar’a gitmek isterken kaçırdığı vapurda Periveş Hanımı uzaktan görmüş sevinçten gözleri ışıldamıştır.  Keyfi Bey’in yalanını ortaya çıkarmak için  Keşfi Bey’in yanına gider.  Fakat Keşfi Bey  ona bir yalan daha söyler. Gördüğü kadının  Periveş hanım olmadığını, ona çok benzeyen bir çalışanı olduğunu anlatır. Bihruz Bey tekrar yıkılırken alacaklıları da  sıkıştırmaya başlamıştır.
 
Bihruz Bey’in arabacısı Andon bir gün Bihruz Bey’i beklerken geri  onun geri dönmemesi üzerine köşke yalnız gider. Bu esnada ufak bir kaza yaparak arabayı çizdirir. Bihruz Bey’in haberi olmadan çiziği yaptırmak amacıyla arabayı tamir fabrikasına götürür.  Bihruz Bey’in arabasını gören Kondaraki,  Bihruz Beyden alacaklıdır. Arabayı çok beğenen Kondoraki, Bihruz Bey’den olan alacaklarının karşılığında  arabaya ve hayvanlara el koyar. Andon çaresiz  bir şekilde köşke gider ve olanları Bihruz Bey’e anlatır. Bihruz Bey’de Andon’u işinden atar.
 
Kondaraki ise işinden atılan  Andon’u yanına alır. Bihruz Bey validesinin isteği üzerine İstanbul’dan da ayrılmayı düşünmeye başlamıştır. Bu esnada Müsyü Piyer ile beraber çalışmaktadır.
 
Bihruz Bey bir ramazan akşamı köleler başında dolaşırken o sarışını tekrar görür. O kadını blondunun kızkardeşi zannettiğinden âşık olduğu sarışın kadının mezarını öğrenmek maksadıyla hanımın peşine düşer.  Ara bir sokakta nazik bir şekilde durumu izah eder.  Sonra da âşık olduğu o sarışın hanım ile bu hanımın aynı kadın olduğunu öğrenir.  Kadınların arabayı şans eseri bulduklarını, kadınların sıradan insanlar olduklarını,  sandığı gibi yüksek bir aileden olmayıp tersine düşkün bir kadın olduğunu öğrenir. Periveş’le yanındaki Çengi Hanım’ın hakareti ve gülüşmeleri arasında perişan  ve çok komik bir hale düşen Bihruz Bey olay yerinden koşarak uzaklaşır.
 
 
 
[1] https://www.dr.com.tr/Kitap/Araba-Sevdasi/Recaizade-Mahmut-Ekrem/Edebiyat/Roman/Turk-Klasik/urunno=0000000387725
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Araba_Sevdas%C4%B1
[3] https://www.dersimiz.com/bilgibankasi/araba-sevdasi-romani-hakkinda-bilgi-4903

0

3

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar