Cemile Hakkında Özeti Cengiz Aytmatov Hayatı

15.11.2016

Cemile   Cengiz Aytmatov ile ilgili görsel sonucu

 

Cengiz Aytmatov’un Hayatı ve Cemile Adlı Romanı

Cengiz Aytmatov, 1928 yılında Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e bağlı olan ve Talas vadisinde yer alan Şeker Köyünde doğmuştur. Babası Törekul Aytmatov, annesi Nagima Hamzayevna Aytmatov’adır.[1] Babası Törekul Aytmatov at yetiştiricisi, Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna ise Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi.  Yazarın asıl ve tam  adı ise Cengiz Törekuloviç Aytmatov'dur.

Cemile adlı roman daha çok ülkemizde sevilmiş bir romancı olan Cengiz Aytmatov’un   “ Sosyalist idare altındaki Türk insanları  geleneklerini, destanlarını  ve atalarının anılarını yaşamak istiyorlar.” mesajını vermeye çalıştığı romanlarından biridir.   Bu romanı da Aytmatov’un çocukluk yıllarını geçirdiği   Talas Vadisinin tarihi öğelerini ve kültürünü aktarmaktadır. Yazarın bu eserinde de folklorik unsurlar, masal kahramanları, geleneğin taşıdığı tecrübelerle doludur.

Yazar, 1956 dan dan itibaren devam ettiği Moskova Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsünde yerel kültürü evrensel boyuta nasıl taşıyabileceğini öğrendikten sonra yazdığı romanlarından birisi de Cemile adlı romanıdır.  Bu yıllarda, Yüz Yüze (1957),Cemile (1958), Selvi Boylum Al Yazmalım(1961), Deve gözü(1961) adlı eserlerini yazmış, Bu romanlarında yerel kültürü evrensel kültüre taşıyacak şekilde yazmıştır.[2]

Aytmatov’un eserlerinde Kırgız halkının gündelik yaşamı evrensel konulara uzanacak şekilde Kırgız Destanları ve halk hikâyelerinden de esintiler taşıyarak aktarılır. Kırgız destanlarına has unsurları çağdaş boyuta taşımakta ustalaşan yazar, İngiltere’de de yaşamış olmasının sağladığı katkılarla, eserlerini  bu boyuttan işlemiş ve bunda da başarılı olmuştur

Cengiz Aytmatov, Kırgızların gündelik hayatlarından destan ve masallarından bütün insanlığı ilgilendiren mesajlar çıkarmayı sanatının amacı saymış, ünlü Kırgız destanı Manas’tan aldığı ilhamları eserlerine taşımayı başarmıştır. Batı diline ve Türk lehçelerine çevrilip yaygınlaşırken, Mankurt ve Mankurtlaştırma temalarını tüm  dünyaya yaymayı başarmış olan bir sanatçıdır.[3]

 

1963 yılında yazdığı Toprak Ana adlı eseri ile Lenin Ödülünü kazanmış,  1 970 te Beyaz Gemi, Askerin Oğlu, Oğulla Görüşme adlı eserleri Moskova’da yayınlandı.  Gün Olur Asra Bedel romanı ise yazdığı pek çok roman ve uzun hikâyeden sonra en önemli eseri oldu. Eser 1980 de  “Gün Uzar Yüzyıl Olur “  adıyla yayınlandı.  Bu eser Türkiye’de Gün Olur Asra Bedel ,( 1980) adıyla  basılacaktı.[4]

Yazarın diğer eserlerine nazaran büyük bir birikim sonucu ortaya çıktığı anlaşılan  bu roman başta Sovyetler olmak üzere bütün dünyada heyecanla karşılandı. Bu eserde aşağı yukarı on yıl öncesinden  Sovyet Rusya da bu gün ortaya çıkan pek çok gelişmenin   ipuçları görünüyordu. O ana kadar rejime yapılan en yoğun eleştiriler bu eserde yapılmıştı.

Aytmatov’un eserleri  Sovyetler Birliği başta olmak üzere  150 dile çevrildiğine [5] dair  iddialar vardır.  Tam olarak böyle denemese bile  Aytmatov’un evrensel bir yazar olduğu eserlerinin pek çok dile çevrildiği  ortadadır.

Romanlarının bazıları filme de aktarılmış Gün Olur Asra Bedel romanı ile diğer bir kaç romanı filme de  uyarlanmıştır.  Gün Olur Asra Bedel 2004’ten bu yana Milli Eğitim Bakanlığı tarafından seçilen 100 Temel Eser  listesi içindedir.

Aytmatov, 90 lı yıllarda İLESAM tarafından kendisine verilen ödülü almak ve İstanbul Sinema Günlerinde adına düzenlenen günlere katılmak için ülkemizi ziyaret etmiş büyük bir ilgi görmüştür.

 

ÖZET

Çok güzel bir kız olan Cemile; zengin bir aileye gelin olarak gitmiştir.   Soylu  bir ailenin  gelini  olan  Cemile kendine güvenen, kimseden lafını  esirgemeyen,  güçlü, yorulmak bilmeyen, her  işten  anlayan  oldukça güzel  bir  kadındır.  Cemile’nin kocasının adı Sadık’tır.  Sadık’ın annesi mert, hatır sayan, kimseye kötülük düşünmeyen bir kadındır. Talih de yüzüne gülmüş, ona  Cemile gibi çalışkan bir gelin vermiştir.

Evlendikleri yıllarda II. Dünya Savaşı başlamış, Cemile’nin kocası da savaşa katılmıştır. Savaş başlayalı üç yıl olmuştur. Ailenin erkekleri ve Cemile’nin kocası da  uzak cephelerde, Kursk ve Oral önlerinde savaşmaktadır. Annesi  Cemileyi kendine benzetmektedir. Çünkü Cemilenin kaderi de kendi kaderine benzemektedir. Cemile, çalışkanlıkta annesinin bir benzeridir.

Büyük erkeklerin yapması gereken işleri on beş yaşına basmamış olan çocukların omuzlarına yüklenmiştir. .Avılda iki akraba ailenin evleri yananadır. Diğer evin aile reisi ölmüş ve karısı iki çocuğuyla kalmıştır. Eski bir geleneğe göre, dul bir kadının çocuklarını alıp başka bir yere gitmesine izin verilmemektedir.

Bir gün köylerine Ozmat adında bir komutan gelmiş köydeki herkesi tahıl taşımaları için çağırmaya başlamıştır. Komutan Cemilenin ve keçine bala(küçük görümce)nın da  askerler  için  tahıl taşımalarını istemiştir.  Cemile’nin annesi ilk önceleri bunu kabul etmek istemez fakat oğlu da askerde olduğu için  Cemile ile Keçine Bala’nın tahıl taşıma işlerinde çalışmasına razı olur.  Cemile ile Keçine Balâ’nın yanında  cepheden yeni gelen Danyar adında eski bir asker de vardır.  Danyar, sürekli dalgın olmasına rağmen, çok hızlı çalışan  ve işini iyi yapan bir adamdır.

Cemile ile Keçine Bala her gün at arabalarıyla istasyona tahıl taşımaktadır. Bu işler yapılırken Keçine Bala erkeklilerin Cemile’ye ilgi duyduklarını ama Cemile’nin erkelere yüz vermediğine şahit olmaktadır.

Birgin Cemile ve keçine bala Danyar’a oyun oynayarak çok büyük bir çuvalı  ağzına kadar doldurup,  yedi sinik buğday alan bu çuvalı Danyar’ın arabasına koyarlar. Danyar çuvalı  taşımak için alır ama yaralı bacağı daha iyileşmemiş olduğu halde çuvalı sırtından indirmeden taşımaya devam eder.  Cemile yaptığına pişman olup ‘bırak onu’ diye  bağırsa da Danyar çuvalı indirmeden arabaya kadar taşır. Cemile yaptığından çok utanmıştır. Danyar o an bunu çok ciddiye alarak öfkelenmiş ama  ertesi gün hiç bir şey yokmuş gibi davranmış buna rağmen  Cemile kendisini Danyar’a karşı mahcup hissetmeye başlamıştır. Bu olaydan sonra Cemile ile Danyar yakınlaşmaya başlar. Cemile, Danyar ve Keçine Bala işlerini bittikten sonra her gün at yarıştırmaya başlamışlardır.

Bir gün köyün delikanlıları Cemile’nin etrafını sarar, Cemile’yi  öpmek isterler. Cemile öptürür fakat  gençler yeniden öpmek istemişlerdir. Bu defa Cemile izin vermez ama gençler onu   nehir itmişler ve Cemile ıslanmıştır. Keçine Bala ile Danyar da bu olayları izlemektedir. Olanlar Keçine Balâ’nın hoşuna gitmiş ve çok gülmüştür. Ama Danyar olanlar karşısında hiç gülmez Cemile, Danyar’ı  görünce geçlere sinirlenerek  çekilin başımdan’diye onlara çıkışmıştır.

Sonra üçü birden yola koyulurlar. Cemile ve keçine bala yürürken arabayı Danyar sürmektedir. O sırada  hiç konuşmayı sevmeyen bir adam olan Danyar çok içli bir türkü söyler. Cemile, bunun üzerine  Danyar’ın yanına giderek Danyar’a iyice sokulmuş, başını hafifçe onun omzuna dayamıştır. Danyar’ın sesi titrer. Danyar şimdi bir aşk türküsü söylüyordu  Keçine bala, avıla döndüklerinde  Danyar ile Cemile’nin resmini çizmeye başlar. Cemile, resmi görür ve “hatıra olarak saklayacağım”diyerek resmi Keçine Bala dan alıur.

Bir gün istasyonda Kurkurcu köyünden kimse var mı? Diye bağırır.  Cemile bu seslenen kişinin yanına koşarak kardeşim kerim sen misin? diye  o adama sarılır. Sadıktan bir  mektup getirmiştir ama mektubun sonuna kadar Sadık Cemile için hiç bir şey yazmamış mektubunu sonunda  sadece Cemile’ye kısa bir selam yazmıştır.

Danyar her zamanki dağın tepesinde oturmuş, Keçine bala samanların içinde uzanmıştır. İkisi de çok  yorgundur Cemile gelir. Danyarla sessiz bir fısıldaşmayla konuşurlar. Cemile çocukluk  yıllarındaki aşkını Danyar da ona kendi  geçmişini anlatmıştır.

 

Bu olaydan iki yıl sonra Danyar ile Cemile, Kurkucu köyünden kaçarak ayrılırlar.  Cemile’nin kocası Sadık ise bu olaya pek üzülmemiştir.  Hatta “ İyi ki de kaçtı. Başka bir karı bulurum diyerek sevinmiştir.

Birgün  Sadık resmi görür Keçinebalaya  bunlar kim diye sorar. Keçine bala da Danyar ve Cemile der. Annesi: sen  olanları biliyor muydun? Diye sorarak üzgün bir bakış atar. Keçine Bala ise: Evet diye cevap verir. Keçine Bala artık  Cemile gibi kendine güvenmekte Ben artık ressam olacağım demektedir.

Romanın final cümleleri şu şekildedir. Aklımı kaybetmiştim sanki. Dereye dalıp, suların içinde arkalarından koşmaya başladım. Hızla giderken birden düşüp yuvarlandım. Gözlerimden çeşme gibi yaş akıyordu. İşte o zaman yerde uzanıp yattığım o anlarda, birden anladım Cemile’yi sevdiğimi. Evet, sevmiştim ve bu benim ilk çocukluk, ilk gençlik aşkımdı an ben yalnız Cemileden ve Danyar’dan değil, çocukluğumdan da ayrılmıştım.

Şimdi onlara bakıyor ve Danyar’ın sesini işitiyorum. Beni de yola çağırıyor: Demek ki bavulumu alıp gitmenin zamanı geldi. Ben de bozkıra, kendi köyümüze döneceğim ve orada yeni renkler arayacağım.”

 

SİTEMİZDEKİ İLGİLİ LİNKLER

 Cengiz Aytmatov'un Hayatı ve Kırgız Romancılığı

Beyaz Gemi Hakkında Özeti Cengiz Aytmatov

Gün Olur Asra Bedel Hakkında Konusu Tahlili Cengiz Aytmatov

Toprak Ana Hakkında Özet İnceleme Cengiz Aytmatov

Cemile Hakkında Özeti Cengiz Aytmatov Hayatı

Gün Olur Asra Bedel Özeti ve Hakıkında Bilgiler Cengiz Aytmatov

Beyaz Gemi Romanı Hakkında Konusu ve Cengiz Aytmatov

BEYHAN ÖNAL

 


[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cengiz-aytmatov-un-hayati-ve-kirgiz-romanciligi/74001

[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/gun-olur-asra-bedel-hakkinda-konusu-tahlili-cengiz-aytmatov/80193

[3] Dr.Agah Oktay Güner,TÜRK DÜNYASININ BÜYÜK KAYBI CENGİZ AYTMATOV,https://www.ulkumturan.com/)

[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cengiz-aytmatov-un-hayati-ve-kirgiz-romanciligi/74001

[5] https://www.onkajans.com/vestige/view/cinema/gun-olur-asra-bedel-cengiz-aytmatov/2310

 

 

 

0

2

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar