ESER HAKKINDA
Gün Olur Asra Bedel, Cengiz Aytmatov'un Rusyaya Komünizm gelmesi sırasında geleneklerini korumaya çalışan insanların anılarının, kutsal saydığı şeylerin yok sayılması, aşkın sorgulanması, insanların mankurtlaşma veya geleneklerini koruma arasındaki tercihler arasında kalmalarını yazmıştır. "Gün Uzar Yüzyıl Olur" veya diğer adıyla Gün Olur Asra Bedel adlı roman Sovyetler Birliği Rusya’sı döneminde yaşanan sosyal ve kültürel sorunların bir öz eleştirisidir. Gün Olur Yüzyıl Olur, dönemin yönetim anlayışına, Stalin diktatörlüğüne eleştirel bir bakış getirir. Bu eleştirel bakış, devlet kademelerinde görev yapan kişilere olumsuz karakterler çizilmesiyle kendisini gösterir. [1]
Eser “Sosyalist idare altında insanlar ya mankurtlaşmaya razı oluyorlar ya da geleneklerini, destanlarını, kendi ve atalarının anılarını yaşamak istiyorlar “mesajını vermektedir. Bu romanı da Aytmatov'un da dâhil olduğu Talas Vadisinin tarihi öğelerine ve kültürüne dayalıdır. Yazarın bu eseri de tıpkı diğer romanlarında da olduğu gibi folklorik unsurlar, masal kahramanları, geleneğin taşıdığı tecrübe erle doludur. Yazarın romanlarından geleneklerinden aldığı edinimler kadar yeni oluşan edebiyat dünyası ve Rus edebiyatının getirileri de yer almıştır. Yazarın altyapısını bu kutuplar oluşturur.
Yazarın 1956'dan itibaren devam ettiği Moskova MAKSİM GORKİ' Edebiyat Enstitüsü, onun engin yerel kültürünü evrensel boyuta nasıl taşıyabileceğini öğrenmesine yardımcı olmuştu. Bu yıllarda, Yüz
Yüze(1957),Cemile(1958),Selvi Boylum Al Yazmalım(1961),Deve gözü(1961) adlı eserlerini yazmıştı. [2] Bu romanların hepsinde benzer konular işledi. . Aytmatov'un eserlerinde Kırgız halkının gündelik yaşamından sentezlenen pek çok konu vardı. O buna rağmen eserlerinde hem çağdaş Dünyadan, evrensel konulardan hem de Kırgız Destanları ve halk hikâyelerinden oldukça yoğun olarak yararlanmıştı. Kırgız destanlarına has unsurları özgün özelliklerinden yararlanarak çağdaş boyuta taşıyabilmesi onun tanınmasında ve sevilmesinde en önemli etken olmuştu.
Cengiz Aytmatov basit veya şaşırtıcı olaylardan, ayrıca destan ve masallardan bütün insanlığı ilgilendiren mesajlar çıkarmayı sanatının amacı sayıyordu. Aytmatov’un hemen bütün hikâye ve romanlarına kaynaklık eden, temel malzemeyi veren ünlü Kırgız destanı Manas’tı. Batı diline ve Türk lehçelerine çevrilip yaygınlaşırken, mankurt ve mankurtlaştırma temalarını da tüm dünyaya yaymayı başarmıştı.[3]
1963 yılında yazdığı Toprak Ana adlı eseri ona Lenin Ödülü'nü kazandırdı. 1970'te Beyaz Gemi, Askerin Oğlu, Oğulla Görüşme adlı eserleri Moskova'da yayınlandı. Gün Olur Asra Bedel romanı ise yazdığı pek çok roman ve uzun hikâyeden sonra en önemli eseri oldu. Eser 1980'de “Gün Uzar Yüzyıl Olur “adıyla yayınlandı. Bu eser Türkiye’de Gün Olur Asra Bedel ,( 1980) adıyla basılacaktı.[4]
Yazarın diğer eserlerine nazaran büyük bir birikim sonucu ortaya çıktığı anlaşılan bu roman başta Sovyetler olmak üzere bütün dünyada heyecanla karşılandı. Bu eserde aşağı yukarı on yıl öncesinden Sovyet Rusya da bu gün ortaya çıkan pek çok gelişmenin ipuçları görünüyordu. O ana kadar rejime yapılan en yoğun eleştiriler bu eserde yapılmıştı.
Aytmatov’un eserleri Sovyetler Birliği başta olmak üzere 150 dile çevrildiğine [5] dair iddialar vardır. Tam olarak böyle denemese bile Aytmatov’un evrensel bir yazar olduğu eserlerinin pek çok dile çevrildiği ortadadır.
Romanlarının bazıları filme de aktarılmış Gün Olur Asra Bedel romanı da filme uyarlanmıştır. Gün Olur Asra Bedel 2004ten bu yana Milli Eğitim Bakanlığı tarafından seçilen 100 Temel Eser listesi içindedir. Aytmatov, 90'lı yıllarda İlesam tarafından kendisine verilen ödülü almak ve İstanbul Sinema Günleri'nde adına düzenlenen günlere katılmak için ülkemizi ziyaret etmiş büyük bir ilgi görmüştür.
Kahramanları
· Yedigey: Romanın başkahramanıdır. Kazak bozkırlarında küçük bir aktarma istasyonunda çalışmaktadır. Cephede yaralandığı için beyni dönem dönem sarsıntı geçirir ve onu rahatsız eder. Dinini, soyunu, geleneklerini unutmayan ender kişilerdendir.
· Kazangap: Romanın reel zamanında ölmüştür. Yedigey’in yıllarca birlikte çalıştığı, olgun, saygılı, erdemli arkadaşıdır.
· Adîlbay: Yedigeyin birlikte çalıştığı arkadaşlarından biridir. Huzurlu bir evi olan iyi niyetli bir kişidir.
· Sabitcan: Kazangap’ın oğludur. Küçük yaşlardan itibaren Sovyet yatılı okullarında okumuş, değerlere inanmayan, menfaatperest, acımasız, mankurt bir kişidir. Kendisini devletin üst düzey yöneticilerinden biri gibi gösteren, hayırsız bir evlattır.
· Ayzade: Kazangap’ın kızıdır. Sarhoş kocasından sürekli dayak yer.
· Ukubala: Yedigey’in sadık ve her derdi onunla paylaşan karışıdır.
·
ESERİN ÖZETİ
Yedigey ve Kazgangap kuş uçmaz kervan geçmez küçük bir yerde bir aktarma istasyonunda görevli iki arkadaştır.
Yedigeyin karısı Ukubala, gecenin yarısında uzunca bir yol yürüyerek, kocasına dostuKazangapın öldüğü haberini getirmiştir. Kadın gözyaşları içindedir. Her ikisi de üzülmüştür. Yedigey, hemen şefe haber vererek yerine başka birinin gönderilmesini ister. Karısına ise herkesi uyandırıp herkese haber vermesini tembih eder. Bir süre sonra Uzun Adilbay ondan görevi devralır.
Yedigey, cenaze hazırlıkları için Boranlıya doğru giderken Sarı Özek adı verilen uzay üssünden bir ateş hortumun göğe fırladığını görmüştür. Burası Sovyet Amerikan ortak uzay çalışmalarının yapıldığı Parite Uzay Üssüdür. Bu üsten fırlayan konvansiyonel roket ise Amerika ile Rusya'nın ortak projesinin ürünüdür.
Yedigey, aziz dostu Kazangapın ölümüne çok üzülmüştür. Çünkü Kazangap, onun Sarı-Özek bozkırına yerleşmesine ve sağlığına kavuşmasına çok yardımcı olmuştur. Yedigey Cangeldi, işsiz, hasta ve güçsüz bir şekilde savaştan dönmüş Kazagangab ona sahip çıkmış iş ve aş bulmasına yardımcı olmuştur.
Yedigey, savaşa gitmeden önce Aral gölünde balıkçılık yapmış savaştan güçsüz ve hasta dönünce Kazgangap bozkır ikliminin ona iyi geleceğini söyleyerek onu Boranlı istasyonuna getirmiş ona , iş ve ev vermiştir. Bununla da kalmayarak daha yeni yavrulamış olan devesini bile yavrusuyla birlikte Yedigey’e vermiş, sütünün yarısını kendisinin içmesini, diğer yarısını da yavrusu Karanar’a bırakmasını söylemiştir. Devenin yavrusu Karanar büyümüş, boyu posu, gücü ve gösterişiyle bölgenin en görkemli çift hörgüçlü devesi olmuştur. Karanar, ölen Kazangap’ın hediyesi ve Yedigey’in sütkardeşidir.
Yedigey ve eşi Ukubala, Boranlıda buluşurlar. Sekiz haneden oluşan Boranlı köyünde uzun yıllardan beri İlk kez biri ölmüştür. Köyde cenaze hazırlıklarına başlar. Kazganbayın oğlu Sabitcan ve kızı kentte yaşamaktadır. Onlara da haber gönderilir. Yedigey, Kazangap'ın kutsal Ana Beyit mezarlığına gömülmesini vasiyet ettiğini söyler. Ölen Kagangalpın o ğlu Sabitcan, işinin acele olduğunu 30 km uzağa gitmektense yakına gömülmesini ister. Yedigey, çok sinirlenip, İstersen sen gelme ben arkadaşımın vasiyetini yerine getireceğim der. K azangap'ın kızı Ayzade abisine karısını getirmediği için bağırır. Biraz sonra Sabitcan yeni fırlatılan uzay gemisi hakkında neşeli neşeli bir şeyler anlatmış, Yedigey de bir evladın babası daha gömülmeden bu kadar neşeli olabileceğine inanamamıştır.
Sarhoş Sabitcanın uzay istasyonu hakkında anlattıkları da şu şekildedir. Uzay İstasyonu, Parite’de ilginç şeyler olmaktadır. X gezegeninde araştırma yapacak olan Konvansiyon uzay gemisinin, bütün dünya ile ilişkisi kesilmiştir. Bu gemiye ulaşması için bir başka uzay gemisi gönderilmiş, fakat gemide kimse bulunamamıştır. Astronotlar kayıptır. Ama gemide bir mektup bulunmuştur. Mektup, iki kozmonota aittir. Mektupta anlatılanlara göre bu iki kozmonot bazı uzaylılarla irtibata geçmiş, Orman Göğsü isimli bir gezegene mensup olan uzaylılar onları gezegenlerine davet etmiştir. Kozmonotlar da görevlerini bırakarak bu gezegene gitmeye karar vermişlerdir. Bu kozmonotların mektubunda ilginç bir detay da vardır. Yöneticilere iç savaş ve dünyadaki gereksiz kavgaların sona erdirilmesini tavsiye etmektedirler. Bu olağan dışı gelişme üzerine Amerika ve Rusya yetkilileri gizli gizli görüşmeye başlamıştır.
Yedigey, köyde ölü yıkamayı âdet ve dine göre tek bilen kişidir. Sabah erkenden kalkar ve arkadaşını yıkayıp kefene yerleştirirken Adilbay'a da bu işi öğretmeye çalışır. Çünkü kendisi öldüğünde onu yıkayacak, duasını yapacak köyde hiç kimse yoktur. Bu işlemleri yaparken bir yandan dua etmekte, bir yandan bütün hayatı gözlerinin önünden geçip gitmektedir. Savaştan ayrılışı, eşi ile bu köye gelişi, Kazangap'la dostlukları bir bir hatırına gelir.
Cenaze Karanar’a yüklenir ve Boranlıdan 30 km uzakta olan Ana-Beyit Mezarlığı’na doğru yola çıkılır. Mezara doğru giderken Yedigeyin kafasından tüm bir yaşamı, bir film şeridi gibi geçmeye başlamıştır.
İlk önce Ana-Beyit Mezarlığı ve efsanesini hatırlar. Bu mezar yeri oğlu tarafından öldürülen bir ananın acıklı hikâyesidir. Nayman Ananın çocuğu bir savaş sonrasında bir daha bulunamamış. Nayman Ana, oğlunun ölüsü olmadığı için ondan umudunu hiç kesmemiş ve burada beklemiş.
Eskiden bu topraklara Juan Juanlar denilen çok vahşi bir millet vardır. Bunlar ele geçirdikleri esirlerin saçlarını keserek üzerine deve derisi yapıştırırlarmış. Elleri ve yakları kazıklara bağlana esirlerin saçları uzadıkça deriden ileri gidemediğinden saçlar geriye döner ve beyinlerinin içine doğru uzarmış. Esirler beyinleri delinecek hale gelince tüm bilinçlerini yitirirler ve ne istenirse onu yapacak hale gelirlermiş. Ölmeyen esirlerin beyinleri tamimiyle saçla dolduğundan tüm geçmişini unutur. Bir hayvan gibi sadece yer, içer ve sahibinin emirlerini yerine getirirmiş. Bu tip insanlara "mankurt" denilmekteymiş.
Bir gün, bazı kişiler Nayman Ana’ya oğluna benzer birinin koyun güttüğünü söylemişler. Adamlar kafasındaki deve derisini görünce onun mankurt olduğunu anlamışlar. Acılı ana, oğluna kavuşmak için hemen yola koyulmuş. Oğlunu görünce ona sarılmış. Fakat oğlan ona boş gözlerle bakmış ve onu tanımadığını söylemiş. Kadın ne kadar dil dökse de çocuk boş gözlerle bakmaya devam etmiş. Sahibi olan Juan Ju-an gelmiş ve esirine bir silah vererek annesini öldürmesini istemiş. Çocuk, bir mankurt olduğundan hiç düşünmeden annesine ateş etmiş, kadın oracıkta ölmüş. Ana Beyit mezarı bu kadının mezarı imiş.
Yedigey Abutalip Kuttubayev, eşi Zarife ve çocuklarını da hatırlar. Abutalip, savaşta esir düşmüş, Partizanlarla birlikte savaşmış ve geri dönmüştür. Boranlının en bilge kişisi olan Abutalip bir yazardır ve onca kahramanlığına rağmen yazdıklarından dolayı tutuklanmış ve orada ölmüştür.
Yedigey, Abutalipin eşi Zarife ve çocuklarına göz kulak olmuş ama Zarifeye karşı umutsuz bir aşka kapılmıştır. Fakat bu aşkını hiç bir zaman Zarifeye açamamış, Zarife bir müddet sonra çocuklarını da alarak Boranlıyı terk etmiştir.
Yedigey, Sarı-Özekte yaşanmış ve destanlaşmış başka bir aşk hikâyesi olan Raymanlı Ağa ile Begümay arasındaki trajik aşkı da hatırlar. Daha sonra ise savaşa gitmeden önceki hayatı aklına gelir. Balıkçılık yaptığı ve karısının ilk çocuğuna hamile olduğu yılları anımsamıştır.
Cenaze alayı Ana-Beyit mezarlığına yaklaşırken Yedigey yeniden Abutalip’in ölümünü ve karısı Zarifeye karşı duyduğu gizli aşkı hatırlamıştır. Boynunda hâlâ Zarife’nin hediyesi olan atkıyı taşımaktadır. Atkıyı okşar ve içi burkulurken rahmetli Kazangap’ın ona söylediği dost öğütleri aklına gelmiştir. O gün onun için 'asra bedel bir gün olur'. Yetkililer cenazenin gömülmesine izin vermez.
Bu sırada Sarı Özek üssünde olağan üstü bir olay daha olmuştur. Uzayda bilinmeyen bir gezegende olan iki kozmonottan tekrar bir mesaj gelmiştir. Kozmonotlar Orman Göğsü gezegeni hakkında bilgi vermektedir. Başka bir güneş sisteminde bulunan bu gezegendeki insanlar koyu tenlidir. Manzaranın çok güzel olduğu, yeşillerle kaplı bir yerdir. Şehircilik doğaya uygun olarak gerçekleştirilmiştir, insanlar 200 yaşına kadar yaşayabilmektedir. Gezegende iklim denetlenebilmektedir. Bu gezegende Savaş ve kavga önlenmiştir. Gezgende ışık hızında giden araçlar vardır. Bu araçlar dünyaya kadar gelebilmektedir. Fakat dünyalıların rızası olursa dünyaya geleceklerdir. Kozmonotlar, uzaylıların dünyaya gelmek için izin sitediklerini yazmaktadır. Ama daha yüksek bir uygarlığı, daha iyi bir yönetimi kendileri için zararlı gören Dünyalı yöneticiler, bunu istemezler.
Yedigey ve yanındakiler nihayet mezarlığa ulaşırlar. Fakat her yer çelik telle çevrilidir. Silahlı bir asker buranın artık yasak bölge olduğunu, kimsenin girmeyeceğini Ana Beyit mezarlığının üzerinde bir şehir kurulacağını söyler. Sabitcan, boşuna geldiklerini söyleyerek bağırmaya başlar. Yedigey, ölünün geri götürülmesinin uygun, olmayacağını anlatarak Kazangap'ı tellerin hemen yanı başına gömer ve
kendisinin de buraya gömülmesini vasiyet eder.
Yedigey Cangeldi, cenaze alayıyla Boranlı’ya geri dönmez. Ana-Beyituzay üssü yapanlardan hesap sormak için Karanar’ın sırtında Ana-Beyit’e döner. Tam kapıya vardığında uzay üssünden uzaya roketler fırlatılmaktadır. Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi.
Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında, ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi...
SİTEMİZDEKİ İLGİLİ LİNKLER
Cengiz Aytmatov'un Hayatı ve Kırgız Romancılığı
Beyaz Gemi Hakkında Özeti Cengiz Aytmatov
Gün Olur Asra Bedel Hakkında Konusu Tahlili Cengiz Aytmatov
Toprak Ana Hakkında Özet İnceleme Cengiz Aytmatov
Cemile Hakkında Özeti Cengiz Aytmatov Hayatı
Gün Olur Asra Bedel Özeti ve Hakıkında Bilgiler Cengiz Aytmatov
Beyaz Gemi Romanı Hakkında Konusu ve Cengiz Aytmatov
[1] ttp://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCn_Olur_Asra_Bedel
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cengiz-aytmatov-un-hayati-ve-kirgiz-romanciligi/74001
[3] Dr.Agah Oktay Güner,TÜRK DÜNYASININ BÜYÜK KAYBI CENGİZ AYTMATOV,https://www.ulkumturan.com/)
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cengiz-aytmatov-un-hayati-ve-kirgiz-romanciligi/74001
[5] https://www.onkajans.com/vestige/view/cinema/gun-olur-asra-bedel-cengiz-aytmatov/2310