Darb-ı Mesel- Durub- ı Emsal ( Sav – Atasözü )
Osmanlıca yazılışı : İrsali mesel: المثل رسال إ
Osmanlıca yazılışı: irsal : ارسال
Osmanlıca yazılışı : darb-ı mesel مثل ضرب
Osmanlıca yazılışı : darb : ضرب
Osmanlıca yazılışı : مثل – Mesel
Osmanlıca yazılışı : Emsal: امثال
Osmanlıca yazılışı : Durub- ı ضروب Emsal: امثال = مثال ضروب
Darb-ı mesel veya durub- ı emsal sözlük anlamları ile “ Misâl olarak söylenen özlü söz, atasözü , bir konuya misal ve izahat getirmeye binaen söylenen hikmetli ve özlü atasözü “ anlamlarına gelir.
Mesel kelimesi: Arapça kökenlidir ve sözlükte benzer, nazir, delil, hüccet, bir şeyin sıfatı, halk arasında kabul görüp yayılmış halk tarafından kabul görmüş özlü söz anlamına gelir.
Darb: ise vurmak yerine koymak, yerine getirmek anlamlarına gelir. Darb ve Mesel sözcüklerinden oluşan bu terkip “ Üzerinde konuşulan konuya, olaya, duruma uygun düşen bir örnek vermek” “Meydana gelen bir durum veya olaya örnek vermekte kullanılan kalıplaşmış özlü, hikmetli söz söylemek “ Eskiden beri söylenegelmiş hikmetli ve meşhur söz. Eskiden beri söylene gelen örnek alınacak “Herhangi bir misali yerinde kullanmak ve tatbik etmek" anlamlarına gelen Türkçedeki atasözü kelimesinin anlamı ile karşılanabilecek bir kelimedir. “Atasözleri, belli bir kalıp içinde, belli kelimelerle söylenmiş olan kalıplaşmış sözlerdir ve “ Atasözü ayrıca, darb-ı mesellleri de içine alan genel bir adlandırmadır.”[1]
Tahir’ül Mevlevi “ Öyle bir sözü söylemek manasına gelir ise de doğrudan doğruya mesel manasında kullanılmıştır. “ şeklinde ifade eder.
Darb-ı mesel’in eski edebiyattaki anlamı daha ziyade konuya uygun hikmetli kalıp söz söylemektir. Hikmetli ve meşhur bir misal olarak verilmesi yönü ile Darb-ı mesel özdeyiş kelimesinin de anlamını kapsar hale gelmektedir. Darb-ı mesellerde sözün kalıplaşmış olması değil; hikmetli olması , konuya uygun, misal teşkil etmesi esastır. Dilimizdeki anlamı ile atasözü ise “ Söyleyeni bilinmeyen, eskiden beri bilinen kalıplaşmış, kısa, özlü ve öğüt veren sözlerdir.” [2]
Kısaca Darb-ı mesel kelimesi ile Arapçadaki çoğulu olan “Durub u emsal “ kelimesi Türkçedeki atasözü ve atasözleri kelimelerini karşıladığı anlamdan biraz daha geniş kapsamlı anlam ayrımlarına sahip olmasına rağmen atasözü ve atasözleri manalarında kullanılan kelimelerdir. ( Atasözleri için bkz Atasözleri ve Açıklamalı Sözlüğü A ile Başlayanlar)
Divan, halk ve çağdaş şiirimizde darb-ı mesellere ve atasözlerine çok verilmiş, Divan şiirinde Nabi Ekol’ü denilen Hikemi tarz ve Türk-i Basit akımında atasözleri kullanmaya özel gayret edilmiştir. Fakat divan şiirinde atasözlerinin kullanımı bazı teknik güçlükler nedeni ile yani, vezin, kafiye, ölçü durak zorlamaları nedeni ile gündelik dildeki kalıplaşmış hali ile kullanılmaz. Divan şairleri bu teknik gerekçeler nedeni ile atasözlerinin kalıp özelliklerini bozarak darb-ı meseller haline getirmek zorunda kalmışlardır.
“İyiliği yap denize at balık bilmezse Hâlık bilir”
Kıl eylügi sal suya ki deryâlar eder dür
Şol katreyi kim ebr atâ-yı sadef eyler (Hayâlî Bey
“Dar yerde mihmâna/misafire yer bulunmaz “
Şehr-i fenâda zâhid-i nâdâna yir bulınmaz
Zîrâ ki teng yirdür mihmâna yir bulunmaz Gelibolulu Mustafa
Benzer hadiseler aşık şiirimiz için de geçerlidir. Örneğin Necâtî, “Taş düşdüğü yerde ağırdır” veya “Taş yerinde ağırdır” şeklinde kullanılan atasözünü, “Egerçi ağır olur taş kopduğu yerde” şeklinde vermek zorunda kalır. (Mengi 1986: 51) Şairleri vezin gereği atasözlerini kalıp özellikleri ile kullanamasalar bile anlam özelri i koruyarak ve kalıp özelliklerine en yakın ifade biçimleri ile vermeye çalışırlar.
"Sözde darbü'l-mesel îrâdına söz yok ammâ
Söz odur âleme senden kala bir darb-ı mesel" (Nâbi)
(Sohbette atasözü söylemeye kimsenin bir şey diyeceği yoktur; fakat söz odur ki, senden sonra kulaklara küpe olsun!)
Darb- ı meselde sözlerin kalıplaşmış olması şartı yoktur. Atasözlerinde ise sözler kalıplaşmıştır. Yukarıdaki beyitten de sezile bileceği gibi darb-ı mesel söylemek oluşturmak ile özdeyiş veciz söz söylemek arasında da irtibat vardır. Atasözleri kalıptır ve söyleneni bilinmez.
Darb- mesel iradına bu asırda Nabi
Kimse olmaz Sabit Efendi’ye reside [3]
Hoş nazara lâbüd olur hoş nümâ
Eğri bakan eğri görür daimâ (Âzerî Çelebi)
(Güzel bakan şüphesiz güzel şeyler görür. Olumsuz bakan insan da olumsuz, çirkin manzaralar görür.)
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen (Şeyh Galip) [4]
(Ey insan, sen varlığını güzel gör! Çünkü sen âlemin özü ve gözbebeğisin. )
Kitâb-ı kâinât esrar-ı hikmetle lebâlebdir
Şikâyet cehlden feryâd bî-idrakliklerden (Nâbi)
(Kâinat kitabı hikmet sırlarıyla doludur. Şikâyetlerimiz bilgisizlikten, feryadımız idraksizliktendir.)
"Eylesen tutiye ta'lim-i eda-yı kelimat
Sözü insan olur amma özü insan olmaz" (Fuzuli)
(Papağana kelimeleri söylemeyi öğretsen de, insan gibi konuşur; ama özü yine hayvandır.)
Çeşm- i insâf gibi kâmile mizân olmaz
Kişi noksanın bilmek gibi irfân olmaz (Talibî)[5]
(Kâmil insanların ölçüsü, insanlara ve hâdiselere insaf gözüyle bakmaktır. İnsanın kendi kusurlarını bilmesi gibi bir irfan yoktur.)
Beni devrân eger kim âhir etse
Ne gam her âhirün bir evveli var Hayâlî Bey
Oldı rüçhânı cümleden zâhir
Yügrük at menzilin bulur âhir (Azmî-zâde Hâletî
Darb-ı Mesel Nedir Durub- ı emsal Sav Atasözü
Mesel Misal Darb- ı Mesel Nedir Mesel Getirme
İrsal-i mesel Nedir ve Örnekleri
İrâd-ı Mesel Nedir ve Örnekleri
İrâd ve İrsal-ı Mesel Sanatı ve İzahlı Örnekleri
Atasözü Nedir Tüm Yönleriyle Atasözleri
Kaşgarlı Mahmud Divan-ı Lügat-üt Türk Deyim Atasözü Şiir Örnekleri
Darb-ı Mesel Nedir Durub- ı emsal Sav Atasözü
KAYNAKÇA
[1] BAYRAM ALİ KAYA, Atasözleri ve Deyimlerin Dîvân Şiirinde Kullanımı ile Dîvânların Bu Söz Varlıklarımız Bakımından Önemi, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 6, İstanbul 2011, 11-54.
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/atasozu-nedir-tum-yonleriyle-atasozleri/73967
[3] Tahir TANER Hayat Yüklü Şiirimiz/ Sızıntı Dergisi Edebiyat - Ağustos 2014 Yıl : 36 Sayı : 427
[4] Agâh Sırrı Levend, Divan Edebiyatı, Enderun Kitabevi, 1984, İstanbul.
[5] İ. Hilmi Soykut, Açıklamalarıyla 12. Asırdan 20. Asra kadar Türk Şiirinde Tasavvuf Hikmet ve Felsefeyle Dolu Unutulmaz Mısralar, Sönmez Neşriyat, 1968, İstanbul