ERBABİ
Hüseyin Farkî Efendi,(D. Erzurum1805- Ö. Erzurum1884) Erzurumlu saz şairi
Asıl adı Hüseyin Farki olan saz şairimiz Erzurum'un Karaz köyünde dünyaya gelmiştir. 1220 h. Miladi Kaynaklar onun doğum tarihini 1804 veya 1805 [1] olarak göstermektedir. Konyalı Veli Efendi'nin oğludur. [2]
Babası Konyalı Veli Efendi'nin Konya'dan göçerek Erzurum'a bağlı Ilıca'nın köylerinden "Kara Arz (Karaz-Kahramanlar Köyü)ne gelip yerleştiği bilinmektedir. Âşık Erbabi de bu köyde dünyaya gelmiş, fakat daha sonra Erzurum'u il merkezine yerleşmiştir. [3]
Bu nedenle Erbabi köken olarak Konyalıdır. Lakin Erzurum 'da doğmuş, Erzurum' da büyümüştür.
Kaynaklar onun bir şeyhe tabi olduğu görüşündedir. Erbabi kendi şiirlerinde de Kadiri tarikatına dâhil bir şair olduğunu kabul eder. Dolayısı ile muhtemelen Erzurum merkezindeki Kadiri Dergâhına ve dergâhın Şeyhine tabi olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Elimden zar ağlar bunca âşıkan
Mürşitler denginde müritler pünhan
Tarikîm Kadiri kendim pehlivan
Ne yıkarım eli ne yıkılırım..
İsmini bulamadığımız bu Kadiri Şeyh'inin onun saz ve söz alanında işinin ehli olduğunu takdir etmiş olsa gerek ona "Erbab" mahlasını vermiştir. Bu nedenle Hüseyin Farki'nin o vakitten sonra "Erbabi" takma adını kullanmış olduğu anlaşılmaktadır. Gençlik yıllarında kısmen de olsa Arapça Farsça ve şiir bilgisi aldığı şiirlerinden de bellidir. Erbabi, şiirlerinde dikkat çekecek kadar Osmanlıca kelime kullanmıştır. Ayrıca Divan tertip edecek kadar aruz ölçüsü ve iyi düzeyde şiir bilgisine sahip bir şairdir. Bu işaretlere göre çocukluk ve gençlik yıllarında iyi denilebilecek bir eğitim aldığı ortaya çıkmaktadır. Şiirlerinde rastladığımız Arapça ve Farsça kökenli sözcükler ile aruz ölçüsünü biliyor olması bu görüşleri kuvvetlendirmektedir.
Mahlasını Erbabi olarak verilmesi iyi bir saz ve söz ustası olduğunu ortaya koymaktadır. Erbabi, meşhur halk ozanı Sümmani’nin de hocasıdır. ( bkz Erzurumlu Aşık Sümmani Hayatı) Sümmani'yi yetiştirmiş olması, Sümmani ile Gülperi Hikayesinde de belirtilen bir husustur. ( bkzSümmani ile Gülperi Hikayesi ve Emsal Günaydın Derlemesi)
Asker olarak muhtelif beldelerde bulunmuş, anlaşıldığı kadarı ile uzun bir müddet askerlik yapmıştır. Bu yıllarda İstanbul da iken Sultan Abdülmecit’in huzurunda da saz çalmış olduğu kaynaklarda geçen bilgiler arasındadır. Erbabi, askerlik hizmetini bitirince memleketi Erzurum'a dönerek, Erzurum'da Caferiye mahallesindeki hanesinde ikamet etmeye başlar. [4]Askerlik dönüşünde meşhur bir âşık olur ve çardaklı kahvehanelerde curasıyla şiirler söyleyerek ve âşıklar yetiştirerek hayatını sürdürmüştür.
Şair hakkında bir sitede rastladığımız ve bir hayli eskilerde yazılmış olan şu ibareler Erbabi hakkında detay bilgiler vermesi açısından dikkat çekicidir. “Erzurum Şairleri, adlı eserde Erbabi'nin "Tuhfei Vehbi" yi çok okuduğu, Fuzuli'yi çok sevdiği, müretteb divanı eş'arının hafidlerinden polis komiseri Hüseyin Bey nezdinde bulunduğu ve parmak hisabile söylediği manzumelerin divana dâhil olmadığı muharrerdir.” Bu ibarelerden Erbabi’nin bir divan tertip etmiş olduğu ortaya çıkmaktadır. Hece ile yazılmış şiirleri daha başarılı olsa bile anlaşıldığı kadarı ile çok azı günümüze ulaşmış olmalıdır.
Erbabi’nin çok sayıda şair yetiştirdiği bilinmektedir. Bunlar arasında en meşhuru Sümmani’dir. Erzurumlu Âşık Sümmani gençlik yıllarında Erbabi’nin çırağı olmuştur. Erzurumlu Âşık Sümmani’nin Narman’dan Erzurum'a getirilişi yaklaşık olarak 1874- 1876 yıllarıdır. [5] Bu yıllarda Erbabi’nin bir hayli yaşlı olması gerekir. Âşık Erbabi, Sümmani ile Gülperi Hikayesi hikâyesinde de Sümmani 'nin ustası olarak karşımıza çıkar. Sümmani İle Gülperi Hikayesinde Sümmani ile Erbabi atışma yapmışlar meclis önünde Sümmani ustası Erbabi’yi mat etmiş ve atışma sonrasında Sümmani, usta âşık payesini almıştır. [6]
Âşık Erbabı, bir hayli uzun yaşamış ve h.1300 M. 1884 te Erzurum'da vefat etmiştir. Erzurum'da Üç Kümbetler civarında defnedilmiş vasiyeti gereği mezarına taş konulmamıştır. [7]" Döneminde birçok çırak yetiştiren Âşık Erbabi, özellikle Narmanlı Sümmani’nin yetişmesindeki katkılarından dolayı yöre halkı tarafından daha anlamlı bir yere konmuştur.
Çağdaşları Erzurumlu Emrah, Tokatlı Nuri, Âşık Dertli, Bayburtlu Zihni, Kağızmanlı Hıfzı gibi Medrese eğitimi görmüş olan ve şiirlerinde aruz ölçüsü ile Osmanlıcayı kullanan bir şairdir. Şiirlerinde Osmanlıca terkipler, teşbihler ve mazmunlar da kullanmış fakat asıl ünün hece ve sade dille yazdığı şiirler ile sağlamıştır. Özellikle Sümmani’nin ustası olarak Erzurum şairleri arasında özel bir yere de sahiptir.
Önemli Halk Ozanlarımız ( İlgilendiğiniz isme tıklayınız )
Kayıkçı Kul Mustafa , Katib , Erzurumlu Emrah , Erzurumlu Aşık Sümmani , Divriğili Deli Derviş Feryadi , Aşık Yemini Derviş Muhammet ( Malatya- Arguvan) , Aşık Ferrahi , Kağızmanlı Hıfzı , Musa Merdanoğlu , Posoflu Aşık Müdami , Deliktaşlı Ruhsati , Âşık Zülali, Âşık Şenlik, Ercişli Emrah , Âşık Ardanuçlu Efkari, Şarkışlalı
KAYNAKÇA
[1] https://www.turkuler.com/ozan/erbabi.asp
[2] https://www.ozanlar.biz/erbabi.html
[3] Dr. Hasan Ali Kasr, Erzurum Şairleri , Dergah Yayınları 1999
[4] Dr. Hasan Ali Kasr, Erzurum Şairleri , Dergah Yayınları 1999
[5] ŞAHAMETTİN KUZUCULAR, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/erzurumlu-asik-summani-hayati/74018
[6] ŞAHAMETTİN KUZUCULAR, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/erzurumlu-asik-summani-hayati/74018
[7] Dr. Hasan Ali Kasr, Erzurum Şairleri , Dergah Yayınları 1999