Garip Bir Hediye Öyküsü Konusu Özeti ve Refik Halit Karay Hakkında

01.11.2019

Garip Bir Hediye Öyküsü Konusu Özeti metni ve Refik Halit Karay Hakkında

Garip Bir Hediye adlı öykü Refik Halit’in ilk kez 1920 yılında Memleket Hikâyeleri adını verdiği kitaptaki 18 öyküsünden biridir.

Refik Halit bu kitabının içindeki hikâyeleri 1913 yılında Sinop’a sürgün olarak gönderildiği yıllarda yazmaya başlamış, Refik Halit, Sinop’taki sürgün yıllarında Anadolu’nun çeşitli yerlerini gezip görmüş, bu hikâyeleri de bu sürgün yıllarında oluşmuştu.

Yazarın ikinci hikâye kitabı olan Gurbet Hikâyeleri ise 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildikten sonra Yüz Ellilikler listesinde olduğu için Türkiye’den kaçıp Halep Şam ve Beyrut’ta iken memleket hasreti ile yazdığı öykülerden oluşmuştu.

Yazar bu günlerinde şiddetli bir vatan hasreti çekmiş yazdığı bu öyküleri Atatürk’e de göndererek ülkeden kaçan diğer Yüz elliliklerin de affedilmesini sağlamış 1938 yılında da ülkesine dönmüş ve gurbette iken yazdığı bu öykülerini Gurbet Hikâyeleri adı ile yayımlamıştı.

Refik Halit’in gerek Memleket, gerekse Gurbet Hikâyeleri adlı öykü kitapları edebiyatımızda en çok tesir bırakan öykü kitaplarının en başında gelen hikâye kitapları olmaktadır. Bu hikâyeleri Türk Edebiyatında Anadolu halkını ve köylüleri ile Anadolu’yu anlatan ilk öyküler olmuşlar, edebiyatımızda Memleketçilik akımı da denilen Anadolu, Anadolu köylüsü ve memleket sorunlarını işleme modası olarak tarif edebileceğimiz Edebi Akımın ortaya çıkmasını sağlamışlardı

Refik Halit Karay, Memleket Hikâyeleri adlı öykülerinde sesiz sedasız ve dallandırıp budaklandırmadan devrinin sorunlarını memleketin memurların hallerini, devletin işlemeyen çarklarını konuya çok uygun kurmacalar içinde anlatarak gizliden gizliye ağır bir şekilde eleştirmeyi başaran bir öykücümüzdür.

Yazar, özellikle Şeftali Bahçeleri, Boz Eşek adlı öykülerinde ortaya koyduğu hikâyeler ile kıssadan hisseler vermeyi başarmış devletin işlemeyen çarklarını, din ve devlet adamlarının umarsızlıklarını hatta yolsuzluk ve uygunsuzluklarını çok başarılı bir şekilde ortaya koymuştur.

Memleket Hikâyeleri Osmanlının çöküş dönemindeki sosyal yapıyı Anadolu ahalisinin halini, köy ve kasabalardaki memurların zihniyetlerini, halkın ekonomik zorluklarını yaşam mücadelesini oldukça doğal ve gerçekçi bir bakış açısı ile kaleme almıştır.

Yazar bunu yaparken herkesin anlayacağı sade bir dille yazmış, Ömer Seyfettin hikaye tekniği ve sade dil anlayışını layıkıyla takip etmiş, çok canlı çok sıcak, oldukça gerçekçi bir şekilde bizlere aktarmıştır.

Refik Halit’in Memleket Hikâyelerinin diğer çoğu, dünya dillerine çevrildiği gibi bu kitabın tamamı Fransızcaya da tercüme edilmiştir.

GARİP BİR HEDİYE ÖZETİ

Satacak hiçbir şeyi kalmayan Feridun’un elinde kalan satacak son eşyası bir tıraş fırçasıdır. Fildişi saplı ve İşlemeli ne kadar edebileceği hakkında bir fikri yoktur. Ona bu tıraş fırçasını hediye eden Yahudi bu fırçanın oldukça değerli bir eşya olduğunu söylemiş ama Feridun Yahudi’nin sözüne itibar etmek istememektedir. O Yahudi bir gün bu fırçanın onun çok işine yarayacağını söylemiş ama Feridun o Yahudi’nin onun ile alay ettiği düşüncesindedir.

Feridun, çaresiz kalmış ve ağlamak üzeredir. Aylardır maddi yönden büyük sıkıntılar çekmekte ve artık ölmeyi bir kurtuluş olarak görmektedir. En sonunda cesaretini toplayıp bir kuyumcudan içeri girer. Çekine çekine tıraş fırçasını gösterip o fırçanın bir değerinin olup olmadığını sormaya cesaret eder. Kuyumcu, ' eline alıp Beş para etmez!' diyerek fırçayı geri verir. Oysaki Feridun kendisine bu fırçayı hediye eden Yahudi için canını ortaya koymuş,

Yahudi’yi kurtarma hikâyesi ise şu şekilde olmuştur. Bu Yahudi’yi on sene önce bir geminin güvertesinde eşyalarını istif etmekte iken görmüş, tam o sırada Yahudi’nin başına kancasını koparan kocaman bir denk düşecekken Feridun atılıp adamı ölümden kurtarmıştır.

O Yahudi ise bu olay sonrasında bu fırçayı ona hediye etmiş ve çok değerli olduğunu söylemiştir. Feridun ise fırçayı almış ama o güne kadar da fırçayı hiç kullanmamış yine de bu fırçayı fildişi saplı ve işlemeli olduğu için bu güne kadar da saklamıştır. Şimdi kuyumcu ona bu fırçanın beş para etmez bir eşya olduğunu söylemektedir.

Feridun, harpte gazi olup yarı sakat, yarı kötürüm ve beş parası bir şekilde İstanbul'a dönmüş, fukara kalması yüzünden elindeki avcundaki her şeyi satarak aç ve susuz kalmamak için direnmiş, her şeyini Yahudi'nin bu sözünü hatırlayarak bir ümit ile bu kuyumcuya kadar gelmiştir.

Feridun, Ahırkapı feneri arkasında fukara insanların yaşadığı bir semtteki mahalledeki karanlık ve bakımsız evlerinde annesi ile birlikte yaşamaktadır. Evlerinin camından ise İstanbul’daki zenginlerin yaşadığı semtler gözükmektedir. Olanı biteni annesine de anlatıp elindeki fırçayı sokağa kaldırıp atar. İçinden Yahudi'ye kızmakta iken sokağa fırlattığı fırçanın kırılıp dökülen parçaları içinden pırıl pırıl parlayan bir şeylerin çıktığını görüp aniden sokağa fırlar. Kırılan bu fırçanın içinden kocaman kocaman iki elmas çıkmıştır.
Sabah olunca elmasları gösterdiği kuyumcu elmasların çok değerli olduğunu söylemiş Feridun da Yahudi’nin ne yaptığını anlamıştır. Demek ki Yahudi gümrükten mal kaçırmak için adi bir fırçanın içinde pırlantalar taşımıştır.

Refik Halit Karay Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

Memleket Hikayeleri'nden Özetler Refik Halit Karay

Gurbet Hikayeleri Hakkında Eskici Hikayesi Özeti Refik Halit Karay

EDEBİYATIMIZIN ÜSTADLARINDAN REFİK HALİT KARAY

SÜRGÜN Romanı Özeti ve Refik Halit Karay Hakkında

Refik Halit Karay Yatık Emine Hikayesi İnceleme Özet ve Metni

Refik Halit Karay Şeftali Bahçeleri Öyküsü ve Özeti

Boz Eşek Öyküsü Konusu Özeti Metni ve Refik Halit Karay Hakkında

Garip Bir Hediye Öyküsü Konusu Özeti ve Refik Halit Karay Hakkında

Refik Halit Karay Memleket Hikayeleri Vehbi Efendi'nin Kuşkusu Hikayesi Özeti

Refik Halit Karay'ın Sarı Bal Öyküsü Özeti ve İnceleme

Refik Halit Karay ‘ın Küs Ömer Hikayesi ve Özeti