02.08.2012
Hakkı Anlı
(d. İstanbul, 1906 - ö. İstanbul, 20 Şubat 1991), Türk ressam.
1906 yılında İstanbul Şehzadebaşı’nda dünyaya gelir. İlk ve orta öğretimini tamamladıktan sonra İstanbul Erkek Lisesi’nde eğitimini sürdürürken resim öğretmeni Avni Lifij’in de etkisiyle resme ilgi duymuştur. Bu ilginin sonucunda Güzel Sanatlar Akademisi’ne kaydolmuş ve burada Namık İsmail atölyesine devam etmiştir. 1932 yılında Sanayi Nefise Mektebi'nden mezun olmuş 1925-1932 yılları arasında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Namık İsmail Atölyesi’nde öğrenim görmüştür. [1]
Okuldan mezun olduktan sonra uzun bir süre ortaokul ve liselerde öğretmenlik yapmış ilk başlarda bir topluluk ya da akıma bağlı olmaksızın somut-figüratif eserler üzerinde çalışmıştır. Bu yıllar arasında askerliğini de yapar. Ressam İlk sergisini Ankara'da açma fırsatını bulur.1936 yılında Leopold Levy’ Akademi’ye hoca olarak gelir Anlı öğrenci olmadığı halde Levy’nin çalışmalarını izlemiştir. [2] 1941 yılında Halkevleri (1932) tarafından organize edilen "Vilayet Resimleri" kampanyasında Kütahya'ya gönderilmiş ve o yöreyi yansıtan resimler yapmıştır.1942’de Kütahya Halkevi’nde bir de sergi düzenleyen Anlı, buradan sekiz resim üreterek dönmüştür. 1943 yılında tekrar silâhaltına alınarak bir süre Çatalca’da geçici askerlik yapmıştır.
1941 yılında D grubunun 9. sergisine resim vererek grup üyesi olmuş ve resmen dağılışına kadar sergilerine katılmıştır. Beş ressam ve bir heykeltıraş tarafından 1993’te kurulan D GRUBU , Türkiye’deki sanat kuruluşlarının dördüncüsü olduğundan, alfabenin dördüncü harfini isim olarak seçmiştir. 1933-47 arasında on beş grup sergisi açan topluluk Nurullah Berk , Abidin Dino , Elif Naci , Cemal Tollu , Zühtü Müridoğlu , ,Cemal Tollu gibi kuruculara, sonradan Bedri Rahmi Eyuboğlu, Halil Dikmen , Eşref Üren , Sabri Fettah Berkel , Hakkı Anlı gibi başka sanatçıların katılmasıyla genişlemiştir.[3]
Grubun ortak amacı, “yaşayan sanat”tı. Yeni/modern de diyebileceğimiz, çağa uygun olan değerleri eskinin üzerine koyup onu değiştirip, yorumlayarak özgünü yakalamaktır. Grup non-figüratif / soyut sanata karşı sıcak bakmamıştır. Ancak Nurullah Berk ‘in bu yöndeki yorumlarına karşı, grubun on beşinci ve on altıncı sergilerinde Hakkı Anlı, Sabri Berkel, Fahrünnisa Zeid ve Zühtü Müridoğlu ’nun yapıtları soyut/non figüratif olarak görülmektedir. [4]
Bu dönemde resim öğretmenliğini sürdürmekte olan Anlı, Öğretmen Bilgi- Görgü Kanunu’ndan yararlanarak 1947 yılında Paris’e gitmiştir. Savaş sonrası batıyla ilişkilerin yoğunlaştığı bir sırada yurtdışına çıkma fırsatını bulan sanatçı Paris’i ilk kez görmüş ve bu şehirden derinden etkilenir.[5] 1949 yılında yeniden Paris’e giderek Frochet Akademisi’nde Jean Metzinger ile çalıştı.[6] Paris'e giderek iki yıl kalan sanatçı 1950'lere kadar aynı grubun sergilerine yapıtlar vermiştir. Sanatçı 1954 yılında Fransa'ya yerleştikten sonra soyut resme yönelmiş, Kişisel sergilerini Paris, Sankt Gallen, Münih gibi şehirlerde gerçekleştirmiştir. Hakkı Anlı’nın Paris öncesi döneminde figüratif ağırlıklı, desenli ve post-kübist açılımlarının belirleyici olduğu bir resim anlayışı vardı.
1950 yılından sonra Paris' yerleşen sanatçı ölüm yıllarına kadar orada yaşamını sürdürmüştür. Fakat Paris'te aradığını bulmayan sanatçı ömrünün sonlarına doğru oldukça zor durumda kalmıştı. "986 da onu ziyarete giden Ali Artun o yılları şu şekilde betimlemektedir. "Hakkı Anlı’yla Paris’te iki kez buluştuk ve uzun uzun görüştük. İlki 1986 yılındaydı. Evinde ziyaretine gittim. Fena halde hastaydı ve çıkamıyordu. Oldukça perişan bir tabloydu karşılaştığım. Küçücük, köhne bir evde kedisiyle yapayalnızdı Hakkı Anlı. Tiraje Hanım'ın yardımıyla Belediye’den arada sırada gelen bir bakıcı ayarlanmış; o ne kadar bir şeyler yapıyorsa, onunla yetiniyordu." [7]
1955-1962 yılları arasında Fransa'da, İsviçre'de, İtalya'da ve Almanya'da resimlerini sergiledi; ayrıca Yeni Zelanda'da (1954), İsviçre'de (1954) ve Paris'te düzenlenen uluslararası sergilere, Venedik (1956) ve Bordeaux (1958) iki yılda bir sergilerine katıldı. Son yıllarda daha çok Fransa'da (Paris) ve İsviçre'de sergiler açtı.
1960’ların sonlarında yeni bir figür eğilimine yönelmiş ve hayatının sonuna kadar sürdüreceği bir çizgiye ulaşmıştır. Sezer Tansuğ, bu süreci şu şekilde tanımlamaktadır: “Öte yandan Hakkı Anlı’nın non- figüratif soyutlamaya karşı radikal olmayan simgesel tutumu, tachiste yöndeki çalışmalarına da yansımış, hatta leke çalışmaları giderek koyu tonlar içinde figüratif ilişkilerin daha kolay belirmeye yüz tuttuğu bir yöntem niteliği kazanmıştır. [8] Bu resimlerde, çoğu erotizm içeren figürler, genellikle tek renge temellenen ve belirgin fırça vuruşlarıyla yapılmış resimlerdir. Sanatçı bu eserlerini şu şekilde tanımlamaktadır: “Şimdiki tekniğimde hep ışığa karşı (contre- jour) çalışıyorum. Desenlerim tuvale kondurulmuş büyük bir lekedir. Ama çevre çizgisi (contour) hep hafif ışıklıdır. Objelerim genellikle kadın, o güzel, estetik yaratıktır. Objelerim yere basmazlar, hepsi adeta havada, uzayda boşlukta gibidirler. Belki de geleceğin uzay insanları gibi.
Türkiye ile bağlantısı uzun süre kesilen Ahmet Hakkı Anlı, uzun bir aradan sonra 1978 Kasımında İstanbul'da Aydın Cumalı Sanat Galerisi'nde, 1981 yılında da İstanbul Bedri Rahmi Galerisi'nde ve Ankara Vakko'da iki ayrı sergi açmıştır.
Türkiye'de bulunduğu yıllarda nesnel anlayışla çalışan Anlı, derinlik, renk ve kütle bütünlüğü açısından Cezanne'dan etkilendi. Bu döneminde gerçekleştirdiği portreler, klasik
anlamda bir tasvir yetisini aşarak resmin öz sorunlarına yönelikti. Işığı değişik kullanımı da, onu, diğer sanatçılara göre farklılaştırıyordu. Bunu kübizm dönemi takip etti.
ve Kübizmin Türkiye'deki en mühim temsilcilerinden biri oldu. [9]
RESİM ANLAYIŞI VE RESİM SANATI
Erken çalışmalarında hocası Namık İsmail’in serbest fırça vuruşlarıyla oluşturduğu ve izlenimciliğin kendine özgü bir yorumu olan güçlü üslup çizgisinin etkileri görülmektedir. Anlı’nın sonraları Cezannevari olarak tanımlayacağı bu üslupta yaptığı eserler daha çok portre ve manzara ağırlıklıdır.[10] Anlı'nın D Grubu dönemine bağlı ilk çalışmaları daha çok kübist ve konstrüktivist anlayışı yansıtır. Bu dönem resimlerinde Picasso ve Metzinger'in etkileri açıkça sezilmektedir.
Anlı'nın resimlerinde Paris’te gördüğü resim eğitimin büyük önemi vardır. Bu etkiyi Bedri Rahmi Eyüboğlu, Tan Gazetesi’nde şu şekilde vurgulamıştır: “Nihayet evvelki sene Paris’e kadar uzandı. Orada çok az kalmasına rağmen kararını vermiş olarak döndü: ‘Her türlü tabiat taklidinden kaçınmak, fotoğraf görüşünden umacı gibi korkmak, tamamıyla nakış düzenine dayanan bir yolda çalışmak.’ [11] Bu yazı Anlı'nın resimde aradıklarını büyük ölçüde anlatmış oluyordu. Fakat Anlı'nın bu resim anlayışı Paris'e temelli yerleştikten sonra yeni bir safhaya girecekti.
Hakkı Anlı, Nurullah Berk, Cemal Tollu, Zeki Faik İzer ve Sabri Berkel gibi sanatçılarla birlikte kübizmi geleneksel kültürümüze göre şekillendiren ressamlarımızdan birisi olmuştur. Bu ressamlarımız kübizmde, soyut sanatta Türk ve İslam sanatlarının matematiğini uygulamaya koyulmuş kilimlerde, mihraplarda, hat ve süsleme sanatlarımızdaki geleneksel özelliklerden esinlenerek geleneksel figürlerimizde bulunan geometrik unsurlar ve soyut anlayışla yoğrulmuş resimler üretmişlerdir. Bir çeşit Türk Kübizmi diyebileceğimiz bu yaklaşımın önemli ressamlarından birisi de Hakkı Anlı olmaktadır. Nitekim bu konuda A. Artun'un adı geçen yazısındaki şu paragraf bu görüşü çok net olarak ortaya koymaktadır. "Sabahattin Eyüboğlu Matisse’de minyatürü, Sedat Hakkı Eldem Le Corbusier’de ve Frank Lloyd Wright’ın mimarlığında Türk evini keşfeder. Ulusal estetiğin zaten uluslararası olanda, Batı formlarında temsil edildiği görülür. Bu dönüşüm sürecinde kübizm de ulusallaşır. Hakkı Anlı, Nurullah Berk, Sabri Berkel, ve Cemal Tollu geleneksel, ulusal konuları, ya da nü gibi klasik konuları, geometrik şablonlara uyarlayarak, kübist yoğurtçu, zeybek, köylü, “istihsal” resimleri boyarlar" [12]
Hakkı Anlı'nın eserlerinde ışığın boyanın kendisinden gelmesini amaçlayan bir anlayış hâkimdir. Önceleri Picasso'nun etkisindeyken, giderek kendine özgü bir üslup oluşturdu ve soyut resme yöneldi (1950). [13] Yapıtlarındaki, soyut resmin boya ve biçimsel yönden yüklü, ışığın ve boyanın kendi doğasından oluşmasını amaçlayan bir resim anlayışı egemen olmuştu. Paris'e yerleştikten sonraki resimlerinde irik-soyut bir resimnalyışın yönelmişti. Bu çalışmalarının en ilgi çekici yanlarından biri de, resimlerinde rengi az kullanması ritmik renk lekelerinin yarattığı “dışavurumcu” bir nitelik arayışında olan resimler yapmasıdır. Bazı resimlerinde renk sayısı neredeyse iki renge kadar düşebiliyordu.
Soyut resme yönelen, ama çok geçmeden bu alandan uzaklaşan Anlı'ya göre, "biçim ve renkle oynama özgürlüğüne kavuşan non-figüratif ressam, doğayla ilişkisini bütünüyle kesmiş sayılmaz. Bununla birlikte sanatçı, doğada bulunan herhangi hazır bir uyumu değiştirmeden tuvaline aktaran kişi de değildir. Yalnızca, doğayı kendi kültür ve sanat anlayışına, duygularına göre özümleyen kişiye sanatçı denir." şeklindeydi bu bakımdan Anlı'nın esimlerinde figürden ve doğadan tamamen kaçış olmamıştır.
Eserlerinin birçoğu İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde, Ankara Milli Kütüphane'de bulunmakta, ayrıca yurtdışında da birçok galeri ve müzenin özel koleksiyonunda yer almaktadır. [14] Otuz altı yıl sonra Türkiye'ye dönen Anlı, Şubat 1991'de hayatını kaybetmiştir.[15]
Türk ressamları arasında yurtdışında erişilmesi zor başarılara imza atmış olan Hakkı Anlı’nın halen dünya resim piyasalarında adı önemli sanatçılar arasında geçmekte ve resimleri çeşitli ülkelerdeki müzayedelerde satılmaktadır. [16]
10 Mart - 7 Nisan 2007 tarihleri arasında Nişantaşı'nda, Tem Sanat Galerisi'nde sanat yaşamında geçirdiği bütün evrelerden seçkin örneklerin sunulacağı bir sergi ile anıldı.
Katıldığı Enternasyonel Sergiler
1946 Musée d'Art Moderne (de L'U.N.E.S.C.O.), Paris.
1950 d'Art Clubs, Tarino.
1954 d'Auckland, Yeni Zelanda.
1954 à Lugano, İsviçre.
1955 Salon des Réalités Nouvelles, Paris.
1956 Salon Comparaison, Paris.
1956 de I'Art Plastique Contemporain, Paris.
1956 XXVII. Venedik Bienali.
1958 Bordo Bienali.
1961 Salon des Réalités Nouvelles, Paris.
1964 Galeri Im Erker, İsviçre.
1964 Galeri Mepain, Atina.
1991 Galeri Raber, İsviçre.
Kişisel Sergileri
1939 Ankara Halkevi, Ankara.
1942 Kütahya Halkevi, Kütahya.
1946 İsmail Oygar Galerisi, İstanbul.
1949 Fransız Konsolosluğu, İstanbul.
1958 Galeri La Main Gauche, Paris.
1961 Galeri Im Erker, S. Gallen.
1962 Galeri Im Studio, Munih.
1964 Galeri Bonoparte, Paris.
1967 Bibliothéque Nationale Universitaire, Strasbourg.
1977 Paris Le Scriptorium.
1978 Cumalı Sanat Galerisi, İstanbul.
1981 Ankara Vakko Sanat Galerisi.
1981 B. Rahmi Sanat Galerisi, İstanbul.
1984 Maison de I'Unesco, Paris.
1985 Akbank Osmanbey Sanat Galerisi, İstanbul.
1985 Akbank Konak Sanat Galerisi, İzmir.
1986 Siyah-Beyaz, Ankara.
1987 Tem Sanat Galerisi, İstanbul.
1988 Galeri Nev (Kolleksiyondan), Ankara.
1989 Tem Sanat Galerisi, İstanbul (Retrospektif).
1990 Tem Sanat Galerisi, İstanbul.
1992 Tem Sanat Galerisi, İstanbul.
1995 Tem Sanat Galerisi, İstanbul.
1997 Milli Reasürans Sanat Galerisi, İstanbul.
1998 Galeri Nev, İstanbul.
2000 "Desenler", Mine Sanat Galerisi, İstanbul.
2001 Tem Sanat Galerisi, İstanbul.
Eserlerin Bulunduğu Müze ve Özel Kolleksiyonlar
Türkiye Merkez Bankası, Ankara.
Türkiye Ziraat Bankası, Ankara.
İstanbul Resim Heykel Müzesi.
Auckland Resim Müzesi, Yeni Zelanda.
Tel Aviv Müzesi, İsrail.
Grenoble Müzesi, Fransa.
Guggenheim, New York.
Mettler, St. Gallen.
Rolf Habisreutinger, Zürih.
Koch, Berlin.
Bühler, Zürih.
KAYNAKÇA
[1] Ali Artun, “Hakkı Anlı ve Bir Yerel Modernizm Zamanı”, Sanat Dünyamız, Bahar 2007, s. 62-71
[2] https://www.tualimforum.com/turk-ressamlarin-biyografileri-ve-eserleri/1743-hakki-anli-biyografisi-eserleri.html
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cumhuriyete-kadar-resim-sanatimizin-tum-ozellikleri/78159
[4] Feray Şerbetçi ,D GRUBU VE RESSAMLARI, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/d-grubu-resmi-ve-ressamlari-feray-serbetci/112631
[5] https://www.tualimforum.com/turk-ressamlarin-biyografileri-ve-eserleri/1743-hakki-anli-biyografisi-eserleri.html
[6] Ali Artun, “Hakkı Anlı ve Bir Yerel Modernizm Zamanı”, Sanat Dünyamız, Bahar 2007, s. 62-71
[7] Ali Artun, “Hakkı Anlı ve Bir Yerel Modernizm Zamanı”, Sanat Dünyamız, Bahar 2007, s. 62-71
[8] https://www.tualimforum.com/turk-ressamlarin-biyografileri-ve-eserleri/1743-hakki-anli-biyografisi-eserleri.html
[9] https://www.uslanmam.com/guzel-sanatlar-bolumu/101360-ressam-hakki-anli-uzerine.html
[10] https://www.rehberim.net/forum/sanat-425/72314-hakki-anli-1906-1991-a.html#ixzz22P2oXF9D7.
[11] https://www.tualimforum.com/turk-ressamlarin-biyografileri-ve-eserleri/1743-hakki-anli-biyografisi-eserleri.html
[12] Ali Artun, “Hakkı Anlı ve Bir Yerel Modernizm Zamanı”, Sanat Dünyamız, Bahar 2007, s. 62-71
[13] https://www.teknikportal.com/ahmet-hakki-anli-ressam-t54895.0.html
[14] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hakk%C4%B1_Anl%C4%B1
[15] https://www.teknikportal.com/ahmet-hakki-anli-ressam-t54895.0.html
[16] https://www.yapi.com.tr/Etkinlikler/hakki-anli-retrospektif-sergisi_52709.html
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın