Abidin Dino Hayatı ve Ressamlığı

05.05.2012

 

Abidin Dino


Kadıköy Özgürlük Parkındaki Abidin Dino Büstü. 

Abidin Dino, (d. 23 Mart 1913, İstanbul - ö. 7 Aralık 1993, Paris) Çağdaş Türk Resminin öncülerinden , karikatürist, yazar ve  film yönetmeni,  Şair Arif Dino'nun kardeşi, yazar Güzin Dino'nun eşidir. Ressam kimliği ile öne çıkan Abidin Dino karikatürist, illüstratör, dekoratör, Sinemacı,Tiyatrocu ve yazar olmayı da başarmıştır.

Çok yönlü bir  yönlü bir sanatçı olan Abidin Dino, çağdaş Türk resminin öncülerinden, D GRUBU ve YENİLER- LİMAN GRUBU adlarıyla anılan sanat topluluklarının kurucu üyelerindedndir. Türkiye, Fransa, Cezayir ve ABD gibi ülkelerden sergiler açmış; yurtdışında Fransa Plastik Sanatlar Birliği Onur Başkanlığı, New York Dünya Sanat Sergisi Danışmanlığı gibi görevler üstlenmiştir. Nazım Hikmetin de yakın arkadaşlarından biri olan Sanatçı,  Sosyalist düşüncelerinden ötürü bir süre Türkiye'de sürgünde yaşamış 1952'den itibaren Paris'te hayatını sürdürmüştür. [1]

23 Mart 1913'te İstanbul'da doğdu. Divanı Muhasebat Müdürü Rasih Bey ile müzik ve edebiyatla ilgili bir hanım olan Saffet Hanım'ın oğlu olan Abidin, ailenin beşinci çocuğu idi. Doğduğu yıl ailesi Cenevre'ye, ardından Fransa'ya yerleştiğinden çocukluğu Avrupa'da geçti. Çocukluğunu Cenevre’de entelektüel bir çevrede geçiren sanatçı adını dedesi Abidin Paşa'dan almıştır. Dedesi Abidin Paşa,  Osmanlı zamanında Akdeniz adaları genel valisidir. Abidin Dino,  bu varlıklı ailenin dört çocuğunun en küçüğüdür.[2]

1925'te ailesiyle birlikte İstanbul 'a döndü. Robert Kolej'de öğrenim görmeye başladı. Önce babasının ve ardından annesinin ölümünden sonra Sanata olan ilgisinin ağır basması nedeniyle Robert Kolej'de öğrenimini i yarıda bırakıp, ağabeyi şair Arif Dino'nun desteğiyle resim, karikatür ve yazı alanında kendini geliştirmeye başladı. [3]

İlk çizimleri Yarın gazetesinde, ilk yazıları Artist dergisinde 1930'lu yılların başında yayımlandı. Bu yıllarda Nazım Hikmet'in Sesini Kaybeden Şehir (1931) ve Bir Ölü Evi (1932) adlı kitaplarına kapak desenleri de çizdi ve kendini çok genç yaşta "ressam" olarak kabul ettirdi. Halkın Dostu Gazetesi’nde yayımlanan Atatürk’ü konu alan, çizgilerle süslü röportajı ile Atatürk’ün de beğenisini kazandı.[4]

1933 yılında D GRUBU adlı sanat grubunun kurucuları arasında yer aldı. Bu grubun amacı, memlekette sanatın gelişmesini ve yayılmasını sağlamak, düşünce yanı ağır basan resimler yaparak, batıdaki çağdaş akımlarla boy ölçüşecek yenilikler getirmekti.

Çallı Kuşağı’nın renkçi tutumunun yanı sıra Müstakiller, çizgiye, kuruluşa ve yapısal sağlamlığa öncelik veren resimler yapmışlardır. 1933 yılında, ’in Cihangir’deki evinde altı sanatçı bir araya geldiler. Cemal Tollu, Zeki Faik İzer, Abidin Dino, Nurullah Berk , Ressam Elif Naci ve Heykeltıraş  Zühtü Müridoğlu sonunda yeni bir sanat grubunu kurmaya karar verdiler. Grubun adı, Türkiye'deki dördüncü grup olmalarından ve d harfinin alfabedeki dördüncü harf olmasından kaynaklanmaktaydı.[5]

1933 yılında açtıkları sergide girişin ücretsiz olması ve sonraki sergilerinde de bu durumun devam etmesi, sanat yapıtını halka açık tutma açısından bir yenilik olmuştur. Bununla birlikte konularını halka yakın seçmeleri gerektiği gibi bir takım eleştirilere önem vermeyerek, sadece sanatsal ve plastik kaygılarla konu seçimini sürdürme amacında olmuşlardır. Bir başka deyişle, özgür sanatsal yaratımdan hiç taviz vermediler de diyebiliriz. [6]

Aynı yıl Türkiye'nin Kalbi Ankara isimli belgesel filmi çekmek için Türkiye'ye gelen Sovyetler Birliği'nin ünlü yönetmenlerinden Sergey Yutkeviç bir sergide resimlerini görüp beğendi. Yutkeviç'in filmini izleyen Atatürk, kendisinden bir Türk gencini yetiştirmesine olanak olup olmadığını sormuştu. Böylece Yutkeviç, Dino'dan dekoratör ve ressam olarak çalışmak üzere kendisiyle SSCB'ye gelmesini istedi. [7]Dino, 1934 yılında sinema öğrenimi görmek üzere SSCB'ye gitti ve üç yıl kaldı. Üç yıl boyunca Leningrad'da Eisenstein ve Yutkeviç'in yanında makyajdan dekora, rejiden senaryoya tüm yönleriyle sinema eğitimi aldı. Yutkeviç'in yönettiği Madenciler filminde çalıştı. Bu dönemde sol fikirlerle tanıştı. 1937'de II. Dünya Savaşı nedeniyle Sovyetler Birliği tüm yabancı öğrencileri geri gönderince Leningrad'dan ayrılmak zorunda kaldı.[8]

Dino, Sovyetler Birliği'nden sonra Londra'ya ve oradan da Paris'e gitti. İspanya'daki iç savaşta Cumhuriyetçiler safındaki uluslararası gönüllü tugaylar bünyesinde savaşmak için Paris bürosuna başvurduysa da cumhuriyetçiler açıkça kaybetmek üzere olduğundan kabul edilmedi.[9] 1937'de yerleştiği Paris'te ressam ve dekoratör olarak film çekim çalışmalarında bulundu. Gertrude Stein, Tristian Tzara, Eisenstein, Andre Malraux ve Paplo Pıcasso gibi dönemin önde gelen sanatçılarıyla dostluklar kurdu. [10] Dino, bu nedenle çizgi ve desenlerin ön plana çıktığı resimlerinde işçi ve köylü tiplerini Paplo Pıcasso'nun etkisinde yapmış ama daha sonraki resimlerinde özgün ve yerel bir senteze ulaşmıştı.

Türkiye'ye dönüşünde çeşitli dergilerde çizgi ve yazılarıyla halktan yana, gerçekçi bir sanat görüşünü savundu. Çizgi ve desenlerin ön plana çıktığı resimlerinde işçi ve köylü tiplerini özgün  ve yerel bir üslupla işlemeye başlamıştı. Çeşitli dergilerde çizgi ve yazılarıyla halktan yana, gerçekçi bir sanat görüşünü savundu. İlk sayısı 18 Kasım 1938'de çıkan S. E. S ( Sanat . Edebiyat . Sosyoloji)  adlı derginin çıkmasına büyük katkı veren sanatçı, bu derginin kapanmasından sonra pek çok başka dergi çıkardı. Amacı, faşizm ile mücadelede mümkün olduğunca çok kişiyi harekete geçirmekti.


Abidin Dino 1939'da Türkiye'ye döndü, 1941'de arkadaşlarıyla Yeniler Grubu'nu oluşturdu. O yıllarda Ressamlar arasında, İstanbul’da yaşamını güç koşullar içinde kazanan yoksul insanlara, özellikle de ekmeğini denizden çıkaran balıkçılara karşı büyük bir ilgi başlamıştı. Abidin Dino’nun da içinde bulunduğu “YENİLER- LİMAN GRUBU” diye de anılan “LİMAN GRUBU ” adında bir topluluk [11]1941’de Liman çevresindeki balıkçıları konu alan ve yankı uyandıran bir sergi açtı. Grubun açtığı ve Liman çevresindeki balıkçıları konu alan sergi, büyük ilgi uyandırmıştı. [12] Fakat Yeniler- Liman Grubu 1943 yılında açtıkları ikinci sergiden Abidin Dino’yu çıkarmışlardı.

Liman Sergisi'nin açıldığı 1941 yılında Abidin Dino, siyasi nedenlerle önce Mecitözü'ne (Çorum), sonra Adana'ya sürgüne gönderildi. ADANA'da Türk Sözü gazetesini yönetti. "Kel" adlı bir oyun yazdı, ancak oyun hemen toplatıldı. Çukurova'nın pamuk işçilerini konu alan resimler yaptı ve heykel ile ilgilenmeye başladı. 1943 yılında yazar ve dilbilimci Güzin Dikel ile evlendi. Sürgün sona erince İstanbul'a döndü.1950'de "Çingeneler" adlı filmin senaryosunu yazdı. Senaryo yasaklandı.

1952'de yurt dışına çıkış yasağı kalkınca kesin olarak Paris'e yerleşti. 1954'ten itibaren sekiz yıl boyunca Paris'teki Mayıs Salonu sergilerine katıldı. Fransa, Cezayir, Amerika gibi değişik ülkelerde sergiler açtı. Fransa Plastik Sanatlar Birliği onur başkanlığı New York Dünya Sanat Sergisi danışmanlığı gibi görevlerde bulundu.

'İşkence', 'Atom Korkusu', 'Savaş ve Barış', 'Çıplaklar', 'Dört Kent', 'Dağ-Deniz' gibi birçok yapıtı çeşitli galeri, müze ve koleksiyonlarda yer aldı. 1966'da yönettiği Dünya Futbol Kupası'nı konu alan "Gol" adlı belgesel filmle[13] İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi tarafından yönetmen Robert Joseph Flaherty anısına verilen belgesel film ödülünü aldı.

1968 öğrenci olayları sırasında Paris sokaklarında yürüyüşlere, toplantılara katıldı, sokaklardaki etkinlikleri çizdi. Türkiye'deki ilk kişisel sergisini 1969'da açarak Paris çalışmalarının bir bölümünü gösterdi.

1979 yılında Fransız Plastik Sanatlar Birliği"nin Onursal Başkanlığı'na seçildi, 1989'da Fransız Kültür Bakanlığı’nın Sanat ve Edebiyat Altın Şövalye Nişanı ile ödüllendirildi.

Zaman zaman Türkiye'de kişisel sergiler açan Abidin Dino'nun sergileri arasında "Eller, Parmaklar, Acılar, Acayipler, Tedirginler, Domatesler" başlıklı sergisi (1984, İstanbul) ve "Bu Dünya Sergisi" (1987, İstanbul) vardır. El motiflerinden oluşan heykeli 1993'te Maçka'ya yerleştirildi. Aynı yıl, 'Biçimden Öte' ve 'Acıyı Çizmek' adlı kitaplarını yayımladı.

1990'da troid kanseri teşhisi konan sanatçı, 7 Aralık 1993 günü Paris'te yaşamını yitirdi. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Aşiyan'daki aile mezarlığında toprağa verildi. [14] Türkiye Komünist Partisi'nin önemli üyelerinden birisi olan Dino’nun 1995 senesinde yapılan heykeli Kadıköy'deki Özgürlük Parkı'na konulmuştu.

 

SANATÇILIK  DETAYLARI 

Sanatsever ve maddi açıdan oldukça iyi durumda olan bir aileden gelen Paşa torunu olan, yurt dışında eğitim gören ve yaşayan Abidin Dino, sanat hayatına erken yaşlarında başlamıştı. Resim alanında kendi kendini yetiştirmeye çalışıyor, karikatürler, resimler yapıyor  ve bu arada edebiyatla da ilgileniyordu. Dino’nun edebiyata olan ilgisi, ressamlığın yanı sıra daha sonra da sürdü. 1931’de artist adlı dergide ilk çizgileri ve yazıları yayımlanmaya başladığında 18 yaşındaydı. (6) Sanat hayatına atıldığı başlangıç yıllarında  çizgileri belirli bir olgunluğa ulaşmış, ressam olarak kendini kabul ettirmişti. Ama henüz hiçbir resim akımına bağlı değildi. Ağabeyi şair Arif, Dino’nun yenilikçi düşüncelerinden etkileniyor, resim çalışmalarını yenilik arayışları içinde sürdürüyordu. 

Resimlerinde çizgisel anlatımı ön planda tutan bir sanatçı olan Abidin Dino, genellikle doğa öğelerine bağlı bir soyutlama ile resimler yapmıştır.  Parmak istifleri, İkinci dünya savaşı, Atom kursu adlı eserleri önemli eserleri arasında yer almaktadır.

Yakın dostu olduğu  Nazım Hikmet 'e karşı hem şekil olarak hem de düşünsel olarak bir hayranlığı vardı. Onunla kurduğu dostluk Türkiye Kominist Partisi  üyeliği ile devam etti.   Nazım Hikmet,  Saman Sarısı'  adlı bir şiirinde, 'mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?' diye hitap etmişti. Abidin Dino buna karşılık, 'o gün bugün, bu soru sökülüp atılması imkânsız bir biçimde bedenime yapışmış gibidir. Tabii, şiirinde bu soruyu sorarken, mutluluğun resmini yapamayacağımı biliyordu nâzım.' diye yazmıştı.  Abidin Dino mutluluğun resmini çizememişti; ama acının tarifi mümkün olmayan hallerini,  kimi zaman neşeli, kimi zaman alaycı bir dille. Resimde karikatürlerinde, öykü ve yazılarında dile getirmeye çalıştı. O yıllarda  Necip Fazıl Kısakürek   ile de dostluk ilişkisi içindeydi. Onunla olan dostluğu  Necip Fazıl Kısakürek ’ın fikri ve siyasi düşüncelerinin değişmesi ile sonlanacaktı.

Bir başka yakın dostu olan Yaşar Kema ile kurdukları  dostluk1942’de dino’nun ADANA’ya sürgün edilmesiyle başlar. Böylece Yaşar Kemal’in pek çok kitabınıın kapak resimlerini yapmıştır. Yaşar Kema ile tanışması Çukurovadaki Türk köylülleri ile tanışmasına olanak vermiş böylece de Dino'nun resimlerinde dönüşü olmayan yeni bir dönem başlamıştır. Bundan sonra Dino'nun resimlerinde Köy ve köylü resimleri başlıca konulardan birisi olacaktır. 1967 yılında bir böbrek ameliyatı geçirmiş hastanede kaldığı sürede bir tür hastane günlüğü şeklinde etrafında gördüğü manzaraların resimlerini çizmiştir.Bu resimlerinde acıyı kusursuz şekilde resimlemeyi başarmıştır. Hasta insanlar, damarlarına serum takılmış eller bu dönemde çizdiği başlıca resimlerdir. 1950lerde işkenceyi anlatan resimlerle dikkatleri çok çekmiştir. Dino'nun resimlerinde el temasından sonra en çok üzerinde durduğu diğer bir tema ise çiçeklerdir. Dino el ve çiçek konusundan hayatının hiç bir döneminde vazgeçmemiş bir sanatçı olmuştur.

Çirkin bir insan sayılan Abidon Dino, sanat tarihindeki  pek çok ressamın aksine   oto portrelerini değil ellerini çizmeyi daha çok tercih etmişhayatı boyunca kendi ellerini çizmekten vazgeçmemiştir. Abidin Dino'nun eserleri arasında el teması oldukça yüklü yer tutar. Pek çok resimlerinde çalışan, acı çeken, hasta ve  güzel elleri çizip durmuştur.  

Abidin Dino İle Söyleşiler; Yazılar: Hayat ve Sanat "  adlı kitabın yazarı M. Ş. Güzel  bu kitabını sunum kısmında A. Dino, hakkında şunları yazmaktadır: " 1913'den 1993'ün sonuna kadar süren, kendisine ayrılan zaman içinde, Abidin Dino yüzyılı bir ucundan öbürüne geçti: Bir yüzyıl gibi. Bir gazeteci, bir yazar, bir şair, bir ressam, bir heykeltıraş, büyük bir sanatçı gibi. Herkesle eşit eşite davrandı. Özellikle arkadaşlarıyla. Dostlarıyla. Yoldaşlarıyla. Yolcanlarıyla. Sevdiklerinin kendisine sadece adıyla hitap etmelerini istedi: Abidin. Ne "sayın"ın öngelmesine ne "bey"in son gitmesine tahammül edebildi. Eşitlikten yana olmayı bizzat kendi yaşamında gösterdi. Başka örnekleri de var bunun elbette. Abidin'i 1970'lerin başında tanıdım. 1980'lerin Paris'inde arkadaşlığımız düzenli görüşmelerle perçinlendi: Her onbeş günde bir, bazen daha sık, bir araya geldik. Çoğunlukla eşi Güzin'le birlikte oturdukları ev-atölyelerinde."[15]

...[Kitabı] okuduğunuzda Abidin'in yaşamı/hayatı ve sanatı üzerine daha derinlemesine bilgilere sahip olacaksınız. Onu biraz daha iyi tanıma olanağını da bulabileceksiniz sanıyorum. Söyleşilerle birlikte Abidin ve sanatına ilişkin yazılarıma da yer veriyorum; aynı amaçla: Onu daha yakından tanıtmak umuduyla. Bu söyleyişi ve yazılar Abidin Dino'nun özgeçmişine ilişkin daha ayrıntılı ve daha kapsamlı bir çalışmanın bir yerde ilk kilometre taşları olarak da algılanabilirler." [16]


KONULU SERGİLERİ VE TAPLOLARI

Tek bir konu çevresinde yaptığı resimlere  belli bir ad vererek, aynı konudaki eserlerini tek bir adla sergiliyordu.

Esrarkeşler” (1931-32), “Parmak İstifleri” (1931-32), “İkinci Dünya Savaşı” (1952) adlı dizileri gerçekleştirdi. Tek bir konu çevresinde yaptığı resimlere de belli bir ad vererek “İşkence” (1955), “Atom Korkusu” (1955), “Uzun Yürüyüş” (1955), “Uzay” (1959), “Adalar” (1964-65), “Savaş ve Barış” (1966), “Çıplaklar” (1976) diye sergiledi. Yaşar Kemalcin “Deniz Küstü” (1978) adlı romanını İlhama Bekir’in “Unuttum” (1979) ve Melih Cevdet Anday’ın “Tanıdık Dünya” (1984) adlı şiir kitaplarını resimledi. Sanatçı ayrıca “Çingeneler” (1950) adlı bir filmin senaryosunu yazmış, ve yönettiği “Gol” adlı belgesel bir filmle yurt dışında Flaherty Ödülü’nü almıştır. (1966)

    



Kitapları 

  • Kısa Hayat Öyküm - Can Yayınları
  • Sensiz Her şey Renksiz - Can Yayınları
  • Sinan - Bir Düşsel Yaşamöyküsü - Can Yayınları
  • Yeditepe Öyküleri - Can Yayınları
  • Nazım Üstüne (Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş.
  • Ayrıca bakınız 



Kaynakça 

 

Not: Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, Resim,Tablo, kaligrafi, ebru, Fotoğraf, minyatür, hat, sedef, el işi, oya, bezeme, Telkari, kazaziye  benzeri çalışma  ve araştırmalarınızı, sitemize üye olarak ,  bize başvurarak ESA'da paylaşarak kültürümüze katkıda bulunabilir, kendinizi ve ürünlerinizi tanıtabilirisiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya [email protected]





Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar