Halo Dayı Romanı Konusu Özeti Muzaffer İzgi

 “ Zengine, varlıklıya gülmece yapılmaz. Eğer onlara yapmaya kalkışırsan yaptığın dalkavukluk olur. Gülmece halktan yanadır.”

 

 

 Halo Dayı,  Muzaffer İzgü’nün ilk baskısı 1973 yılında yapılmış olan ve öküz parası kazanmak için İstanbul’a giderek çeşitli işlerde çalışan baba ve oğlun mizahi trajik komik hikâyesini anlatmaktadır.

 

Halo kelimesi Kürtçe dayı anlamına gelmektedir.  Muzaffer İzgi,  bu romanındaki Halo Dayı ve İdris karakterlerini şüphesiz ki özgeçmişinde önemli yeri olan Diyarbakır ve Silvan’daki gözlemlerinden üretmiş olmalıdır.  Bilindiği gibi Muzzafer İzgi yatılı olarak Diyarbakır Öğretmen Okulu’nda okumuş, bu okulda iken eşi Günsel Hanım ile tanışıp evlenmiş, Öğretmen okulundan mezun olduktan sonra da ilk görev yeri Diyarbakır Silvan ilçesinde dört yıl görev yapmıştır. 1952 1956 [1]

 

Muzaffer izgi, Azi Nesin Rıfat Ilgaz, Haldun Taner ile birlikte çağdaş Türk edebiyatının en önemli mizah yazarları arasındadır. Her şeyde önce bir öğretmen olan Muzaffer İzgi, eserlerindeki mizahı eğitmek ve öğretmek amacıyla kullanan bir yazar olmuş, pek çok konuşmasında ve yazılarında da bunu vurgulamıştır. Onun eserlerindeki mizah öğretmek amaçlı bir mizah olmuştur.   

Muzaffer İzgi  güldürürken öğreten, güldürürken düşündürmeye çalışan bir mizahçıdır. Eserlerinde köy hayatını kırsal yerleri yahut da küçük insanların yaşadığı gettoları mekan olarak seçen yazar,  Gecekondu, Zıkkımın Kökü, Ekmek Parası gibi romanlarında kendi özgeçmişini anlatan yazar Halo dayı adlı romanında ise köyden kente çalışmaya giden baba ile oğlun öküz parası kazanmak uğruna yaşadıkları gülünç olayları dile getirmiştir.

 

İzgü, güldürü sağlamak için argo ve küfre meyletmemiş,  eğitici ve öğretmen yönünü ön planda tutmuştur.  

Halo Dayı yazarın güldürü unsurunu büyük bir başarı ile ortaya koyan bir romanıdır. Köylü kentli çelişkisini ortaya koyan bu roman bu çelişkilerden kaynaklanan mizahi unsurları bulup ortaya koymakta çok başarılı olmuştur.  Yazara göre “Yenilmiş, ezilmiş insanın elindeki tek silah gülmecedir”. Yazar bu romanında bu silahı oldukça iyi kullanmış bu eserinde ezilmiş insanların ezilmişliklerini başarıyla kaleme almıştır

 

 

Halo Dayı girdiği bir iddia uğruna oğlunu da alarak köyünden İstanbul’a gelir. Baba oğul çalışıp uğraşacak iki öküz parası kazanıp köylerine geleceklerdir. Fakat baba ile oğlun başına gülmekten yere yıkan pek çok olay gewlecek veya baba ile oğul bunlara meydan verecektir.  

 

 

Halo Dayı köyünde bir iddiaya girmiş, İstanbul’a çalışmaya gidip iki öküz parası kazanıp köyüne dönmek onun için bir namus ve şeref meselesi haline gelmiştir. Fakat bunun için önünde bir sürü mni vardır. İlk önce eşini razı etmek zorunda kalan Halo Dayı’nın ayaklarına bağ olacak asıl kişi ise oğlu idris’tir.

Oğlundan fayda göreceğini uman Halo Dayıoğlu İdris’i de alıp İstanbul’a gider. Halo Dayı ve İdris çalışmak ve iş bulmak için çok çeşitli aşağılanmalara, alaylara, küçük görünmelere maruz kalmışlar ama birçoğunu da atlatmayı başarmışlardır.

 

Şehir hayatında onlara çok garip gelen şeyleri çok farklı yorumlamaları pek çok komediyi de ortaya çıkarmaktadır. Halo Dayı ve İdris inşaatlarda vb çalışmaya başlamıştır. Fakat başlarına gülünç şeyler de gelmekte daha doğrusu kendileri yaratmaktadır.

 

Kadınlar İdris’in başını döndürmüş,  İdris gece gündüz kadınların derdi ile yanıp tutuşmakta büyük bir cinsel açlık çekmektedir.  Biriken parayı çalan İdris bu parayı kadınlarla yeyip bitirir.

Fakat Halo Dayı çok hırslı bir adamdır ve pes etmek kelimesi yoktur. İstanbul’a iki öküz parası kazanmak için gelmiş ve bu iki öküz almadan gitmeyecektir.

 

---