Hariri’nin Makâmât’ adlı eseri. Selçuklu döneminde ve 13 yy da bir yazma nüshası olarak yazılmış. Bu nüsha günümüze kadar ulaşmıştır. Hariri’nin “Makamat “ adlı bu yazma nüshası minyatürlerle de süslenmiştir. Arap Asıllı meşhur bir müellif ve belagat ustası olan Hariri’nin bu eseri Selçuklu Minyatür Eserleri Özellikleri için en çok önemli olan minyatürleri ihtiva etmesi bakımında önemlidir. Bu eserdeki Minyatürler Varka ve Gülşah mesnevisindeki minyatürler ile birlikte Selçuklu Minyatür sanatının en önemli minyatürlerini oluşturmaktadır.
Hariri’nin “Makâmât” adlı eserinin Ebu Zeyd adında birinin ilgi çekici maceraları kaleme alınmış, bu [1]eser gerçekçi ve Natüralist nitelikli minyatürlerle de süslenmiştir. Eserin Selçuklular zamanında yazılmış olan nüshaları İstanbul Süleymaniye kütüphanesinde ve Paris Bibliotheque Nationale Müzesindedir. Eserin muhtemelen başka nüshaları da vardır.
Harîrî nin el Makamât ı ile Abdurrahman es-sufî nin Suverü l-kevâkibi s-sâbite sinin birer nüshası, Artuklu sarayı için yazılmış Selçuklu resim üslûbundaki diğer minyatürlü kitaplardır.[2]
Hariri’nin Makamat adlı eserinin Selçuklular döneminde yazılmış nüshasındaki minyatürler hakkında bilgiler veren Salman Kardeşlik bu konuda şu tespitler de bulunmuştur. “Hariri’nin Makamat (Toplantılar) adlı eseri, 13.yüzyılda Selçuklu insan tipolojisi ile dönemin sosyo-kültürel yapısını tasvir eden önemli bir eserdir. Ayrıca bu eserdeki minyatürler Uygur geleneklerinin de harmanlandığı bir üslup arz eder (Hillenbrand 2005:133; Kuban 2008:369; Mahir2004:33,34).Eserin İstanbul Süleymaniye kütüphanesinde bulunan bir minyatür örneğindeki halı tasviri, Anadolu Selçuklu halılarının karakteristik kûfi dekorlu bordürlerini ve geometrik örnekli zemin dolgusunu taşımaktadır. Paris Bibliotheque Nationale Müzesindeki diğer bazı minyatürlerinde tipolojik açıdan zengin Anadolu Selçuklu halıları tasvir edilmiştir.
Hariri’nin tam adı Abû Muhammad al-Kâsım b. Alî b. Muhammad b. Osmân al-Harîrî’dir. Hariri 1054 yılında Basra yakınlarında al-Maşân adındaki bir köyde dünyaya gelmiş, Basra da çağının bilginlerinden ders almış, önceleri ipek sattığı, ipekçi bir aileden geldiği veya ipekçilik yaptığı için, al-Harîrî diye lakaplandırılmıştır.[3] Sarf, nahiv, aruz, kâfiye ve şiir gibi çeşitli ilimleri tahsil ederek edebiyat alanına yönelen yazarlığa yönelir. Daha sonra, şiir, tarih, dilbilgisi ve edebiyat alanında edindiği bilgiler sayesinde “Makâmât “ adlı eserini yazmıştır. . . “ Harîrî, 1054 (hicrî 446) senesinde Basra’da doğmuş ve 1122 (hicrî 516)’de yine Basra’da vefât etmiştir. “[4]
“Makama” sözcüğü, eski Arap dilinde “kabile toplantısı” , din ve ahlâk konusunda yapılan konuşmaları dinlemek maksatlı toplantılara verilen ad anlamında kullanılırken daha sonra makama”, “küçük hikâye” anlamında kullanılmaya başlanmıştır.[5]
Bu terim adap edebiyatında daha çok “ adap ve ahlakla ilgili konuşmak anlamındadır. Müslümanlık öncesi ve sonrası Arap edebiyatında dışı konularda edebi üslupla ve anekdotlarla adap ve edeple ilgili konuşmalar anlamında kullanılmış, hikâye anlamına dönüşürken de bu anlamını koruyan hikâyeler anlatma esasını muhafaza etmiştir. Bu sebepten “Makamat, adap türü içinde yazılan birbirinden bağımsız hikâyeciklere verilen addır.” [6]Bu türde ilk eser veren kişi ise meşhur Arap yazarı ve belagat ustası Hamedani’dir. Harîrî’nin Makamat’ı da bu türün en güzel örneklerinden biridir.
Al-Harîrî’nin Makâmât’ı, elli hikâyeden oluşmaktadır. Bu hikâyelerin kahramanı ise Ebu Zeyd adındaki dünyayı dolaşmış bilgili bir belagat ustasıdır. Hariri bu eserinde, sosyal hayattaki eksiklik ve yanlışlıkları dile getirmiş, , Ebû Zeyd es-Serûcî adlı bir kahramanın maceralarını anlatıyormuş gibi bir teknikle ve Basralı Hâris b. Hemmâm adlı bir anlatıcı vasıtasıyla eserini oluşturmuştur.[7]
“Makâmât, duâ ve eserin yazılış sebebini ihtivâ eden seci’li girişten sonra elli makame şeklinde tertip edilmiştir. Yazar, her makameye muhtevasına göre bir isim vermiş ve bu isim etrafında konuyu işlemiştir. San’âniyye, Hulvâniyye, Dinariyye, Dimyâtiyye, Kûfiyye, Meragiyye, Berkaîdiyye, İskenderiye, Saviye, Bağdadiye, Mekiyye…gibi”[8]
Harîrî’nin Makamat’ı, sadece XII. yy Arap edebiyatının bugüne dek kalabilmiş şaheserlerinden biridir. Bu eser Arap Edebiyatının sınırlarını taşarak ünü sınırları aşmış, birçok farklı dile çevrilmiştir. Bunlar arasında Yehuda el-Harîzî (Judah ben Solomon Al- Harizi/1165-1225)’nin çevirisi oldukça meşhurdur.
Hariri’nin bu eserinde atasözlerine ve deyimlere de rastlanmaktadır. [9]
Eserin Osmanlıcaya ve günümüz Türkçesine de çevirileri vardır. Günümüz Türkçesi ile yapılmış örnekleri birçok yayınevi tarafından basılmış ve eser birçok kez baskı görmüştür. Bunlardan biri de Sabri Sevsevil’in yapmış olduğu tercümedir. (MEB, İst.1986)
ESERDEN ALINTILAR
“Allahım! Bize sağanak halinde gönderdiğin nimetlerden ve kusurlarımızı örttüğünden ötürü, sana hamd ettiğimiz gibi açık ve düzgün konuşmayı bize öğrettiğin, anlatmak yolunu kalbimize ilham ettiğin için de, sana hamd ederiz. Pelteklik ve tutukluktan, konuşamamak rüsvâlığından sana sığındığımız gibi, saçmasapan söylemekten, güzel ifade edememekten de sana sığınırız.
Allahım! Kusur bulucuların küçümsemelerine karşı bizleri korumanı dilediğimiz gibi, övdüklerimiz hakkında ileri gitmekten ve hakikati söyleyememekten de bizi korumanı dileriz. Tehlike yerlerine ayak bastığımızdan ötürü, suçlarımızın bağışlanmasını niyaz ettiğimiz gibi, arzularımızın bizi şüpheli yollara düşürdüğü için de, bağışlamanı niyaz ederiz. Allahım! Senden, bizi doğru yola iletecek bir uyanış, bir hidâyet, hak için çarpan bir yürek, sadeketle süslenmiş bir dil, delili kuvvetli bir nâtıka, hakikatten ayrılmayan bir görüş, nefsin arzularını kıracak bir irade, kendisi ile onurun ne olduğunu bilinir bir duyuş, bir kalp gözü isteriz.
Allahım! Senden bizi irfana kavuşturacak bir hidâyet ihsan etmeni, hakikatleri ortaya dökmekten bize yardımcı olmanı, işittiklerimizi yanlış söylemekten bizi korumanı, lâtife edeyim derken işi münasebetsizliğe dökmemize mâni olmanı yalvarırız; ki bu suretle lisan mahsullerinden bir zarar görmeyelim, sanatlı sözün getireceği tehlikelerden emniyette kalalım. Suç duraklarına gitmeyelim, pişmanlık getirecek yerlerde durmayalım, üzüntü verecek, ağır sözler işittirecek durumlarla karşılaşmayalım ve bilmeyerek başımızı derde sokup da kurtuluş kapılarına sığınmayalım” (s.18-23).[10][11]
“Ben ve arkadaşlarım her gün belli bir yerde toplanıyorduk. Meclisimizden, herhangi bir dilek sahibi boş çevrilmezdi. Maksatların hâsıl olmasına çalışır, aramızda dargınlığa ve geçimsizliğe maydan vermezdik. Yine bir gün kendi aramızda şiirler okuyor, birbirimize işitilmemiş fıkralar anlatıyorduk.” (Sevsevil, s.35)
Eserin muhtevâsından hareketle edebiyat meclisleri ve söz ustalarının mekânlarının yoğunlaştığı bölgeleri ve sohbet mekânlarını da takip etmek mümkündür : “Meraga’da bir edebî mecliste bulunmuştum. Belâgate dair konuşuyorlardı. Hep olgun ve sanat alanında kendini göstermiş insanlar toplanmıştı. Mevzuları, eslâftan sonra gelenler arasında parlak nesir örnekleri verecek, kalemini istediği gibi kullanacak bir sanat adamı yetişmediğine ve güzel bir çığır açacak yahut bir şaheser yazacak kimse bulunmadığına dairdi.” (Sevsevil, s.53)
BAZI MİNYATÜR BAŞLIKLARIMIZ VE LİNKLERİ
Levni Hayatı Minyatürleri ve Şairliği
Nakkaş Osman ve Minyatür Sanatçılığı
Minyatürcü Matrakçı Nasuh Hayatı Tarih Eserleri
Türk Minyatürcüleri ve Eserleri
Az Bilinen Selçuklu ve Osmanlı Minyatürcüleri İle Eserleri
Nusret Çolpan Hayatı ve Minyatürcülüğü
KAYNAKÇA
[1] Minyatür, TDV İA, den iktibasla https://www.ktsv.com.tr/sanat/4-minyatur)
[2] Salman Kardeşlik,
[3] Doç. Dr. İnci Koçak, AL-HARİRİ’NİN MAKÂMÂT’INDAKİ BAZI ATASÖZLERİ VE DEYİMLER, https://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1049/12663.pdf
[4] Ahmet ERTUĞRUL, Bir Belagat Şaheseri Makâmât-ı Harîrî, Yağmur Dergisi, S.35,Nisan-Mayıs-Haziran 2007
[5] Doç. Dr. İnci Koçak, AL-HARİRİ’NİN MAKÂMÂT’INDAKİ BAZI ATASÖZLERİ VE DEYİMLER, https://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1049/12663.pdf
[6] https://www.idefix.com/kitap/makamat-hariri/tanim.asp?sid=CWF3S0PYZ56DDCF3ZGVF
[7] Hulûsi Kılıç, “Harîrî”, TDV., İslâm Ans., c.16,s.191
[8] Ahmet ERTUĞRUL, Bir Belagat Şaheseri Makâmât-ı Harîrî, Yağmur Dergisi, S.35,Nisan-Mayıs-Haziran 2007
[9] Doç. Dr. İnci Koçak, agy.
[10] Hariri , Makamat, (ÇeviriSabri Sevsevil.) (MEB, İst.1986) s.18-23).
[11] Ahmet ERTUĞRUL, Bir Belagat Şaheseri Makâmât-ı Harîrî, Yağmur Dergisi, S.35,Nisan-Mayıs-Haziran 2007