Hat Nedir Şiirlerde Sevgilinin Yanağı İnce Tüyleri
Osmanlıca yazılışı; hat خط -
Arapça kökenli bir isim olan hat kelimesinin sözlüklerdeki anlamları: “ Genç bir kimsenin yanağında çıkmış olan ince tüyler, yüz hatlarında görülen ince ayva tüyleri “ anlamındadır. ( bkz Mushaf Nedir Mushaf Hat ve Sevgilinin Yüzü)
Pek çok anlamı olmasına rağmen hat kelimesi edebiyatta " ruh, ruhsâr ve ârız" kelimeleri ile birlikte, yüz hatları, yüz hatlarında görülen ince ayva tüyleri anlamlarında kullanılmıştır. Bu açılardan hareketle had kelimesi edebiyatta sevgilinin yanağı ve yanağın kenarlarında gözüken ince ayva tüyleri anlamındadır.
Sevgilinin yüzünü kast eden her kelime aslında sevgilinin yanaklarını işaret etmektedir. Hat, kelimesi de yanak manasını ifade etmekte en çok ince tüyler, sevgilinin saçları, kırmızıya çalan rengi, Ay’a benzetilen parlaklığı, yanağı betimleyen ve yanağın sıfatlarını ortaya koyan; lutf, letâfet, latif, gülgûn, al, rengin, abdâr, safâ , ziba, mâh, zer nişan, vb kelimeleri ile ortaya çıkan özellikleri ile kullanılmaktadır.
Yanak, utanmaktan dolayı kızaran, devr-i kamer gibi ışıldayan ve beyaz, rengi dolayısı ile gül, gülşen, gonca, lale ve lale bahçesine benzetilen, kırmızı rengi alması nedeni ile şarapla da ilişkilendiren bir uzuv olarak betimlenir. Yanak parlaklığı dolayısı ile Mihr’e de – güneş- benzetilir. Yanak güneş olunca âşık bu yüze bakamaz gözleri kamaşır ve başka bir şeyi göremez hale gelir. ( bkz Ay Edebiyatta Mah Mihr Spihr Bedir Kamer )
Hadden efzûn mihrüm ol nâ-mihrbân bilmezlenür
Hep bilür çok sevdügüm ammâ hemân bilmezlenür Baki
Nigâra haddinün lütfı kalmadı gülde reng ü bû
Apardı gözlerün sihri gözinden nergisün uyhu Şeyhi
Divan şiirinde sevgilinin yanağı aşığın en çok bakmak istediği, ama gözleri kamaştığı için bakamadığı bir yerdir. Birçok çiçek kendisinin sevgilinin yanağına benzetmeye çabalar. Gülün de en büyük derdi sevgilinin yanağı kadar güzel görünmektir. Gül sevgilinin yanağını görünce üzüntüye düşer ve devrini çabuk geçirerek yapraklarını dökmeye sararıp solmaya başlar. ( bkz Gül ile Bülbül Hikayesi Şiirlerde Gül İle Andelip)
Dostum haddün yeter gülşende gülzâr olmasun
Dilden özge karşuna bülbül gibi zâr olmasun Muhibbi- Kanûnî Sultan Süleyman
Yanağın üzerinde kapkara benler vardır. Ayrıca aşığa mezar görevini yapan, Harut ve Marut gibi büyücüleri ( bkz Harut ve Marut Nedir Beyitlerde Hikaye ve Efsaneleri) ayağından asacak kadar güçlü büyülere sahip Babil kuyusuna benzetilen ( bkz Babil Babil Kuyusu Harut ve Marut) gamzelere de sahiptir. Yanağın üstündeki benler gülleri çalmaya gelmiş haydutlara, hırsızlara benzetilir. ( bkzGamze ve Gamzede Nedir)
Yanağın etrafına dizilmiş ince sarı tüyler gençliği ve tazeliği simgelediği gibi, içinde ayetlerin, büyülerin yazılı olduğu muska ve mushaf lara benzetilir. ( bkz Hamail Hamayıl ) Altın varakla işlenmiş Ay parçası gibi tasavvur edilen bir sayfaya benzetilen yanağın üstündeki tüyler, büyülü sözleri yazan harfler gibi düşünülür. ( bkz Mushaf Nedir Mushaf Hat ve Sevgilinin Yüzü)
Güzeller şahına bir muska yazdım
Değmesin düşmanın nazarı diye
Bir gece gönderdim gizli bir name
Kuralım tenhada pazarı diye Deliktaşlı Ruhsati
Sevgilinin yanağındaki ince tüyler misk kokuları ile benzenmiş gül destelerine benzetilir.
Saçlar ve zülüfler sevgilinin ay yüzünü örtmeye çalışan yılan, çadır, gölgelik vb gibidir. Saçlar Ay yüzün üstüne düşen gece gibi de düşünülmektedir.
Yanak bağa, laleye, gülşene, gülzara vb benzetilir. Tüm bunlar aşığa renginden dolayı laleyi, kadehi, şarabı vb hatırlatır
Dil-berin haddi gül-i handan durur
Şol mutarra sümbülü reyhan durur İvazpaşazade Atayi - Âli Çelebi
Busitan-ı bağ-ı cennetdir ruhun k'erdikce bad
Huşe-i sümbül deyu zülf-i perişan oynadır Ahmed Paşa
Yaridir ol hadd u kaddin kim mudama bağda
Valih-i gül-gonca hayran-ı nihai eyler beni Nedîm