Not: Resim temsilidir ve duvar kağıdı resminden çekilmiştir.
Havernak Kasrı ve Sinimmar Cezası
Osmanlıca yazılışı: Havernak : خورنق, kasr قصر --
Havernak kasrı : قصر خورنق
Havernak Kasrı, Fırat nehri kenarında mîmar Sinimmâr tarafından, Fırat'ın Hîre yakınlarında, yapılmış olan ve sabah, öğlen ve akşam farklı renklerde gözüken meşhur ve muhteşem efsanevi kasrdır.
Havernak ; Kasr-ı Şirin, İrem Bağı , Hz Süleyman’ın sarayı, Halluh ( Ferhar : Güzeller Mabedi ) Hoten ve Nevşâd Şehirleri , BABİL VE BABİL KUYUSU, Babil Kulesi , Babil bahçeleri,’ Behram Gur un efsanevi köşkleri ile birlikte divan şiirinde hakkında en çok söz söylenen mimari eserler arasındadır. Rivayetler ve efsanelere göre bu kasrı İran meliklerinden Numan bin Munzır, efsanevi mimar Sinimmar’a yaptırmıştır. Doğu dünyasının en meşhur ve en efsanevi mimari eserlerinden birisi olarak anılan bu güzel yapının en önemli özelliklerinden birisi kuşluk vaktinde havai, sabahleyin mavi, öğlen vakitlerinde beyaz, ikindi vaktinde ise altın renginde görünmesidir. [1]
Havernak divan şiirinde bu efsanevi özellikleri, bukalemun gibi günün her vaktinde başka bir renkte gözükmesi ve hazin hikâyesi ile anılır. Havernak, Behram -ı Gur ( Behram Gor )’un yedi ülkede, yedi iklimde, yedi güzel için yaptırdığı yedi köşkten biri olarak da geçer. Hatta bu efsanede de Havernak köşkünü yapan mimarın adı Sinimmar olarak geçmektedir. [2][3] ( bkz HEFT PEYKER VE MESNEVİLERİ (Yedi Güzel ve Behram-ı Gur )
Diyemem ki eser-i fikr-i Sinimmarîdir.
Misl-i yoktur var ise sanat-ı simyadır bu Şeyh Galip
Eğlenceyi seven, halkınıı zevk ve rafah içinde yaşatmaktan hoşlanan Numan Bin Munzır, adını tarihe yazdırmak ve adını anıtlaştıracak bir köşk yaptırmak istemiş. Devrin en meşhur mimarı Sinimmar’ ı çağırarak : “ Bana öyle bir yerde öyle bir saray yap ki dünyada bir benzeri olmasın ve bu sarayda, dünyada kâm alınacak ne varsa hepsi içinde bulunsun .” demiş. Sinimmar, yapacağı saraya uygun bir yer bulmak için tüm ülkeyi dolaşmış, en sonunda, Küfe’de[4] ( bazı kaynaklara Necef olan, Hire ) Fırat kıyısındaki bir tepeyi en uygun yer bulmuş ve köşkü inşa etmeye başlamış. Numan Bin Munzır, bu köşkün yapılabilmesi için ülkesinin tüm servetlerini Sinimmar’ın önüne döküvermiş. En sonunda biten bu görkemli köşkü gezmeye gelen Numan Bin Munzır, hayretler içinde kalmış, Köşkün duvarları ve odaları günün her saatinde başka bir renk alıyormuş. Sinimmar, Şah’ı köşkün mahzenine götürüp oradaki bir taşı göstermiş. Şu gördüğünüz taş sarayın kilididir. “ Eğer bu taşı çekip saraydan çıkarsanız; bir saat sonra bu saray yok olacaktır.” Demiş.
Hikâyeye göre Melik Numan bin Munzır, bu kasrı yaptırmak için ihsanlara boğduğu Havernak’ı yapan mimar Sinimmar’ı başka bir hükümdara bir başka benzerini yapar korkusu ile kasrın en yüksek katındaki terastan aşağı attırıp öldürtmüş. Hikâyeye göre Sinimmar’ın sözünü edemeden öldüğü bir taşı daha varmış. O taşın yerine her yıl bir taş daha konmazsa o saray yıkılacakmış. Bunu bilmedikleri için de Sinemar’ın ölümünden bir yıl sonra o saray da yerle bir olmuş.
Bu olay Doğu edebiyatına bir darb-ı mesel bırakmış, iyiliğe veya maharete karşı kötülük olarak tarihe geçmiştir. Bu meşhur darb-ı meselin adı Ceza-yı Sinimmar ‘dır.
Numan bin Munzır’ın adı hemen hemen hiç geçmese de Havernak kasrı ve Sinimmar, divan şairlerimizin söz etmekten çok hoşlandıkları konular arasındadır. Kasr-ı Havernak bir benzetme unsuru olarak da kullanılış, padışahların ve develet adamlarının yaptırdıkları mimari serler ile köşkleri Havernak ile kıyas edilmiş, sevgililerin oturdukları köşkler Kasr-ı Havernaktan güzel köşkler olarak anlatılmıştır. Örneğin İstanbulludaki Sa'dabad kasrı ve Tophane Kışlası halk arasındaki Kasr-ı havernak olarak adlandırılmıştır.
Sabikan Kaşr-ı Havemak ile Cevsak ki dinür
O ldılar pa-zede-i şevketi Sa' d-abadun Nahifi (Aypay 1992: 216)
Bu beyitte geçen Cevsak ise Bağdat'ta havuzlu bir kasırdır.
Cem tahtgâhı tahta-ı meyhane kendidir.
Kâşâne-i Havernak-ı şâhane kendidir. Naili Kadim
Naili bu beytinde muhatabını Kâşâne-i Havernak-ı şâhaneye benzetirken muhatabını övüyormuş gibi yerden yere vurarak günde dört kez renk değiştiren Havernak gibi bir bukalemuna benzetmiş olmalıdır.
Havernak’ın güzelliği yapılan saraylar, köşkler hatta sevgil ile mukayese edilmiştir.
Hele ben bildiğim bu resmi pâki seyreden âdem
Cihânda bir dahi kasr-ı Havernâk namın etmez yâd Nedim
Havernâk hâr kaldı tarih-i dilkeş nazmına nispet
Temaşâ-yı nukuşu olu hem Manî’ye hayretzâ Nesip
Anladım kıssa-i meşhûr-ı Sînimmârîden
Hüner evvelde dahi âdeme olmuş töhmet Meşhuri d. Selânik
KAYNAKÇA
[1] A.T. Onay, Eski Edebiyatta Mazmunlar, MEB, S. 264
[2] Şahamettin Kuzucular, Heft Peyker Mesnevisi Genceli Nizami, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/heft-peyker-mesnevisi-genceli-nizami/76594
[3] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/behram-i-gur-kimdir-behram-gor/85129
[4] Fatma S. Kutlar, Sa'dabad Şiirlerinde Mekan, iLMi ARAŞTIRMALAR, Sayı 19, 2005, 93-118