Kargaların Seçtiği Padışah Öyküsü Konusu Metni ve Aziz Nesin

14.12.2019

Kargaların Seçtiği Padışah Öyküsü Konusu Metni ve Aziz Nesin

 

 

Türk Edebiyatının en mühim mizah edebiyatı ustalarından birisi olan Aziz Nesin, "Büyükler İçin Masallar"    başlığı altında masal yapılı ama siyasi ve ironik amaç içerikli masallar da yazmıştı. Bu türden yazılarını Memleketin Birinde adlı eserinde toplayarak (1958) yılında bastırdı. Bu kitabın içindeki öyküler masal şekillerinde yazılmış, siyasi ve sosyal amaçlı alegorik olarak devrin liderlerini, büyüklerini ve ne yaptığından haberdar olamayan sıradan halkı kara mizah yoluyla iğneliyor, taşlıyor ve hicvediyorlardı.

Çok sayıda eser veren verdiği hemen her eserinde ağır sosyal gerçekçilik gayesi taşıyan, vermek istediği öz fikirleri de ironik bir yaklaşımla ve tersinleme yoluyla anlatan Aziz Nesin , bu eserinde ise aynı amaçlarını masalsı yazılar biçimli  öyküler ile uygulamıştı.

Kargaların Seçtiği Padışah adlı masalsı öyküsü adından anlaşılacağı gibi, demokrasiye, seçenlere ve seçilenlere ait pek çok göndermlerin bulunduğu masalsı bir öyküsüdür.   Yazının başlığından da anlaşıldığı gibi bu eser masal yapısında yazılmış ama güncel siyasete ve topluma ağır göndermelerde bulunan demokrasiyi hakkıyla uygulamayan halka ve sisteme karşı kara mizahi taşlamalar içermektedir.

 Aziz Nesin, “Memleketin Birinde”  adındaki mizah masallar kitabındaki masal yapısında anlatmış ama gaye olarak da alegorik bir yaklaşımla güncel siyasete ve sosyal hayata toplum ve politika sorunlarına kara mizah yoluyla göndermeler de bulunmuştu.   Biraz da "meddah anlatımı" özelliği taşıyan bu yazılarında, masaldan iyice uzaklaşarak alegorik bir şekilde devrin siyasilerine, toplumsal sorunlara, kara mizah türünde taşlamalara yer vermiş, sert bir toplumcu gerçekçilik ile gündemde olan konu ve kişilere ağır eleştiriler ve hicivler getirmişti.

Menderes Hükümetinin iktidarda olduğu ve üst üste seçimleri kazandığı bir dönemde yazılan bu hikâyelerde halkın seçimi yaparken nelere dikkat ettiği yönlerinden halka ve sisteme alaycı hicivler yapılmıştır.  Kargaların Seçtiği  Padışah adlı öykü  “Memleketin Birinde” adlı  eserin yazılma amacını en iyi  şekilde ortaya koyan  masalsı öykülerinden birisi olmaktadır.

 KARGALARIN SEÇTİĞİ PADİŞAH
   Bir varmış, bir yokmuş... Eski çağlarda, ülkenin birinde bir zavallı kişi varmış. Günlük yiyeceğinin bile yoksunu, çulsuzun biriymiş. Ama kötü yürekli de değilmiş hani... Bütün isteği başkalarına iyilik etmekmiş. İyilik etmek istermiş istemesine ama bunun nasıl yapılacağını da pek bilmezmiş. Sık sık,

    - Aaah ah, demiş, bir gücüm yetse de şu insanlara hep iyilik etsem... Bu sözleri duyanlar sorarlarmış:

    - Peki, nasıl iyilik edeceksin? 0 da,

    - İyilik işte, dermiş, herkese iyilik edeceğim... Hele o günler bir gelsin, ben bilirim nasıl iyilik edeceğimi...

    Günlerden bir gün dağ başında, “ Tanrım bana yardım etse de, ben de insanoğluna iyilik edebilsem.” diye mınl mınl mırıldanırken, arkadan gelen bir yolcu, yaklaştıkça adamın bu sözlerini duymuş.

    - Merhaba oğul!.. Demiş.

    İyilik yapmak isteyen adam başını çevirince, aksakalı göbeğine kadar uzanmış bir yolcu görmüş.

    - Merhaba baba... Demiş.

    - Nedir öyle kendi kendine konuşuyorsun, Tanrıdan bir şeyler istiyorsun? Adam derdini, insanlara iyilik etmek için nasıl içinin yandığını dilinin döndüğü kadar anlatmış.

    Aksakallı adam,

    - Senin gibi çok kişi başkalarına iyilik yapmak istemiştir şimdiye dek. Bu iyiliğin nasıl yapılacağını bilseydin, bu kadar çok iyilik yapmak istemezdin. İnsanlara iyilik yapmak, kötülük yapmaktan daha zordur. Dünya kuruldu kurulalı bunu becerebilen çok az kişi çıkmıştır... Diye adama akıl vermişse de, o dinlemez,

    - Ah, demiş, ben başkalarına benzemem. Hele bir öyle yere geçsem, bütün kötülükleri kaldıracağım yeryüzünden. Aç, susuz kalmayacak. Çıplak, çulsuz kalmayacak. Kavga dövüş kalmayacak... Bütün işleri yoluna koyacağım.

    Aksakallı,

    - Çok istiyorsun ama, demiş, yapmak istediğin işin nasıl yapılacağını bilmiyorsun. Senden önce de senin gibi yapmak istedikleri işi bilmeyenler çok geldi geçti. Öbürü,

    - İyilik yapmaktan kolay ne var yeryüzünde... Demiş.

    Sakallı da,

    - Eh, demiş, demek o kadar çok istiyorsun iyilik yapmasını, öyleyse buralarda durma. Durmadan gez dolaş... Öyle bir yer gelir, öyle bir zaman gelir, sen de istediğin yere yükselirsin...

    İyilik yapmak isteyen kişi, aksakallının yalnız son sözlerini dinlemiş, almış başını yürümüş... Orası senin, burası benim, yıllar yılı gezimş dolaşmış. Her gittiği yerde, insanoğluna iyilik yapmak için, nasıl içinin yanıp tutuştuğunu anlatmış.

    Yine böyle gezip, dolaşıp dururken, bütün gün, sonra bütün bir gece yürümüş, gök bitimi ışırken, uzakta bir kent görünmüş. Bu kent çepçevre kale duvarıyla çevriliymiş. Kente girilecek kapıyı bulmuş, içeri yönelmiş. Kapıdan kentin alanına girince şaşırmış kalmış. Nası şaşırmasın... Alan insanla dolu... Ben diyeyim yüz bin kişi, sen de üç yüz bin kişi... İnsan yığınının ucu bucağı görünmüyor. 0 da kalabalığın içine dalmış. Her kafadan bir ses çıkıyormuş. Adam, konuşulanlara kulak vermiş. Şöyle diyorlarmış:

    - Yurttaşlar! Ben sizin iyiliğinizi istiyorum. Beni padişah yapması için kargalara söyleyin. Kargalar beni padişah yapsınlar. Göreceksiniz. Sizlere çok iyilikler edeceğim. Bu kentin ırmaklarından şerbetler akacak, kaldırım taşları altından olacak. Yağmur yerine gökten şurup yağdırtacağım. Bir eliniz yağda, bir eliniz balda olacak. Her Tanrının günü baklava börek yemekten artık bıkıp usanacaksınız. Öyle rahat edeceksiniz ki, rahat sizi rahatsız etmeye başlayacak. Sayın yurttaşlarım! Söyleyin kargalara, beni padişah yapsınlar.

    Bütün ağızlardan hep bu sözleri duyan adam şaşırmış. Bir de yanındakine bakmış ki, yıllarca önce kendisiyle bir dağ başında karşılaştığı ak sakallı göbeğindeki yaşlı adam değil mi...

    - Merhaba baba... Demiş. Sakallı da,

    - Merhaba oğul... Demiş.

    - Görüyorum, bu kentte herkes bir türlü konuşuyor. Öyleyse neden bağınp çağırıyorlar?.. Diye aksakallıya sormuş. Aksakallı,

    - Herkes salt kendisinin iyilik yapabileceğini sanıyor, ama bu iyiliği nasıl yapacağını bilmiyor da ondan... Demiş.

    - Bu insanlar hep böyle bağrışırlar mı?

    - Hayır. Seçimden seçime bağırırlar. Burada yılda bir seçim olur. Seçim zamanı gelince herkes kendisinin seçilmesini ister.

    - Neden?

    - Çünkü herkes salt kendisinin iyilik yapacağını sanır. Hepsi de iyilik yapmak ister. Kötülük yapmak isteyen hiç yoktur.

    - Ne seçilir burada?

    - Padişah seçilir... Bu ülke başka ülkelere benzemez. Başka ülkelerdeki gibi, burada padişahlık babadan oğula kalmaz. Her yıl halkın içinden yeni bir padişah seçilir. Seçilen padişah, söz verdiği gibi halka iyilik yaparsa padişah kalır, yapamazsa ertesi yıl yeni seçim yapılır. Şimdiye dek bir yıldan çok padişahlık eden çıkmadı.

    - Peki, neden “karga, karga!” diye bağırıyorlar?

    - Bu ülkede padişahları kargalar seçer de ondan böyle bağırıyorlar.

    Derken hava birden kararmış; Gökyüzünü bir karga bulutudur kaplamış. Karga bulutlarından güneş görünmez olmuş. Kargalar insanların tepesinde uçuşup gak gaaak diye bağrışırlarken, insanlar da,

    - Karga kardeş, karga kardeş, aman beni seç!. Diye onlara yalvarırlarmış. Kargalar böylecene bağıra, uçuşa dursun, içlerinden iri bir karga yere doğru süzülmüş, iyilik yapmak için dağ bayır dolaşan adamın başının üstünde dönmeye başlamış. Dönmüş, dönmüş, en sonunda gak diye pislemiş. Sonra yine göklere yükselmiş.

    - Üçte bir padişah oldun, üçte bir padişah oldun! Diye adama ünlemeye başlamışlar.

    Neye uğradığını şaşıran adam da, yanındaki Aksakal'a,

    - Nedir, ne oluyor?.. Demiş. Aksakal,

    - Burada padişah seçimi işte böyle olur, demiş. Bir karga, birinin başına üç kere pislerse o kişi bu ülkeye padişah seçilir. Sen şimdi üçte bir padişah oldun, demektir. Dua et de, karga yine senin başını seçsin.

    Demeye kalmamış, karga yine fır dönüp o adamın başına bir daha etmiş. Alanı dolduranlar,

    - Üçte iki padişah oldun, üçte iki padişah oldun!.. Diye bağırmışlar.

    Karganın üçüncü işini de yine o adamın başına yapmaması için, herkes kendi başını açip,

    - Karga kardeş buraya, karga kardeş buraya!. diye seslenerek kargaya yalvarıyormuş.

    Karga bu sözleri dinlememiş. Üçüncü kere de yine o adamın başını seçmiş. Bunun üzerine adamı,

    - Padişah oldun!.. diye alıp sallasırt ederek, omuzlarında saraya taşımışlar. Adam padişah olunca, kendisini padişah yapan kargaların bu iyiliğini unutmamış. Bütün bostanlardaki, tarlalardaki bostan korkuluklarının kaldırılması için bir ferman çıkarmış. Kargaları taşlayan, kışlayanları mahkemeye verip cezalandırmış. Bununla da kalmamış, her evin kargalara günde bir avuç yem atmasını buyurmuş.

    Halk, mırıl mırıl mınldanmaya başlamış ama padişahın gozü kargalardan başkasını görmüyormuş. Böylece ilk yılı geçirmişler. Yeni seçime girmişler.

    O ülkenin kişileri yine kentin alanına toplanmışlar. Yine herkes kendisinin seçilmesi için kargalara yalvarmaya başlamış. Yine hepsi de insanlara iyilik yapmak istediklerini söylüyorlarmış. Kargalar bulut bulut gelmiş. Yine gök kararmış. Gak sesleri göklerde uğuldamış. Her yıl padişahı bir karga seçerken, bu yıl, padişahtan gördükleri iyiliğe teşekkür için, on karga birden gelip, eski padişahın başına üçer kere pislemişler. O adam yine padişah olunca kargaların bu iyiliğini unutmamış, herkesin evinde yirmi karga beslemesini zorunlu kılmış. Kargalara, soğuktan, rüzgârdan korunmaları için yuvalar yaptırmış. Kargalar beslene beslene büyüdükçe büyümüş, yağlandıkça yağlanmış. Her bir karga bir hindi kadar olmuş.

    Derken yine seçim zamanı gelmiş. Padişahı hiç sevmeyen halk mınldanmış durmuş, ama neye yarar, bu seçimde hindi kadar yüz karga birden üçer kere, yine eski padişahın başını beğenmişler.

    Üçüncü kere padişah olan adam,

    - Kargaların üstünde hiçbir bit bulunmayacak... Bitler ayıklanıp, kargalar temizlenecek. Kargaların ayaklarını cilalayacak, gerilerini yağlayacaksınız! Diye ferman çıkartmış.

    Kargalar beslene, bakıla, koyun kadar olmuşlar, hem de günden güne çoğalıyorlarmış. Bir zaman gelmiş, çoğalan, irileşen kargalar kente sığışamaz olmuş.     Yine seçim zamanı gelmiş. Bu seçimde padişaha daha çok teşekkür için, beş yüz karga birden üçer kere yine eski padişahın başını beğenmiş.

    Padişah da, kargalara o kadar iyi baktırmış ki, kargalardan kendilerine kentte yer kalmayan insanlar, evlerini, yurtların kargalara bırakıp, dağlara bayırlara düşmüşler. Beslenen kargalar sığır kadar irileşmişler.

    Bir seçim daha olmuş. Havada sığır kadar iri kargalar uçmaya başlamış. Onların gürültüsünden kulaklar sağır oluyormuş. Kargalar, padişaha olan borçlarını ödemek için, bu sefer hep birden gelip, padişahın tepesine teşekkürlerini bırakmışlar.

    İnsanlar, yeniden seçilen padişahı saraya götürmek için yaklaşınca bir de bakmışlar ki, karga tersinden bir tepe... Padişah da bu tepenin altında boğulmuş, ezilmiş.     Oradaki insanlar, sevinç içinde, yeniden,

    - Karga kardeş, beni seç. Karga kardeş, beni seç!.. Diye bağrışmaya başlamışlar.

  Aziz Nesin İLE İLGİLİ LİNKLERİMİZ

·         Medeniyetin Yedek Parçası

·         Fil Hamdi Nasıl Yakalandı  (1956)

·          Damda Deli Var (1956)

·          Deliler Boşandı  (1957)

·         Toros Canava (1957)

·          Ah Biz Eşekler (1960)

·         Mutlu Kedi

·         Bayan Maymun

·         Dayanın Yurttaşlarım

·         Kadın Olan Erkek  (1955))

·         Zübük  (1961)

·         Şimdiki Çocuklar Harika(1967)

·         Tatlı Betüş  (1974)

·         Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz  (1977)

·         Tek Yol  (1978) Bir Çin Hikâyesi 

·         Memleketin Birinde Sadrazam Eşek

·         Nişan Alan Eşek 

·         Kargaların Seçtiği Padışah

·         Toros Canavarı (1963)

Aziz Nesin Tüm Şiirleri:  ttps://edebiyatvesanatakademisi.com/category/aziz-nesin-siirleri/413

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar