23.12.2019
Merzubân Nedir.
Merzubân kelimesi sınır anlamına gelen merz ve bekçi anlamına gelen “pân “ sözcüklerinin birleşmesiyle elde edilen bir bileşik isimdir. Edebiyatta ise Merzubân-nâme adı ile anılan mesneviler kast edilir.
Merzubân kelimesinin Anlamı :
Merzubân kelimesi sınır anlamına gelen merz ve bekçi anlamına gelen “pân “ sözcüklerinin birleşmesiyle elde edilen bir bileşik isimdir. Bu nedenle merzubân kelimesi Farsçada “sınır bekçisi, sınır kumandanı, uç beyi” anlamlarında kullanılır. [1] Nâme ise eski dilde yazı, mektup yazılı eser anlamlarına gelir.
Merzübân kelimesi bu anlamı ile alakadar olarak Sâsânîler zamanında sınır bölgesi kumandanlarına verilen bir unvan[2] olmuştur.
Fars Edebiyatında Merzubân-name ve Kaynağı
İlk Marzubân-nâme, X. Yüzyılda İran' ın kuzey bölgesindeki Taberistan adı verilen Mazenderan bölgesinde hüküm süren eski Bavend sülalesi hükümdarlarından olan Marzuban bin Rüstem’e ait olan ama günümüze kadar ulaşmayıp kaybolan bir eserinin adıdır. Rüstem’in yazdığı bu eser Hem Arap hem de Osmanlı dillerine çevrilmiş hepsi de Rüstem’in kaybolan bu eserinin tercümesi olan bu eserlere de Merzubân- nâme denmiştir. Başka bir deyişle pek çok Arap ve Türk müellifinin yazdığı Merzubân- nâmelerin kaynağı Rüstem’in bu eseri olmaktadır.
Kelile ve Dimne gibi ahlakî nitelikte hikâye ve masallardan oluşan bu siyaset kitabının günümüze ulaşamayan orijinal nüshasının Taberistan halk diliyle , "akıllıca nasihatlar ve faydalı tavsiyeler “ vermek amacıyla kaleme aldığı zannedilmektedir. [3] Bu eserin yapısı da tıpkı Kutedgu Bilig’ deki gibi hükümdar ile veziri arasında çıkan tartışmalar sonucu oluşan ve nakledilen on hikâyeden oluşur. Eser mantık ve işleyiş olarak Kelile ve Dimne ile Binbir Gece Masalları 'na benzer. Eserin kahramanları daha çok hayvanlardan oluştuğu için bu eser fabl olarak kabul etmek de mümkündür. [4]
Eser tıpkı Kelile ve Dimne ' de olduğu gibi iç içe hikâyelerden oluşur. Kelile ve Dimne deki fablların benzeri olan bu yapıdaki hikâyelerin bir kısmı sadece hayvanlar arasında bir kısmı ise “insanlar ile hayvanlar arasında geçer. Toplam 51 didaktik hikâye ve masaldan oluşan kitabın sonunda küçük öğüt ve fıkralar yer alır. “[5]
Hikâyeler eski devre ait sosyal ve siyasi anlayışın getirdiği düşünceler ve ahlaki tavsiyeleri içermektedir. Doğu medeniyetinin ahlak, fazilet, erdem, görgü, sosyal ve siyasal anlayışlarının özünü yansıtan öğütler, ahlaki öneriler, iyi bir insan olabilmenin yolları gibi telkinler eserin temalarını oluşturur. " İnsan yaşantısındaki temel zaafları ve faziletleri işleyen bu hikâyeler güncelliğini halen korumaktadır." "Kitaptaki hikâyelerin vermek istediği temel mesajlar sosyal, siyasi ve ahlaki tavsiyelerdir.[6]
Tüm bu veriler bu kitabın hazırlanmasına zemin ve kaynak olan eserlerin Pançatantra ve Kellille Dimne eserleri olduğunu ortaya koymaktadır. Rüstem’in yazdığı orijinal eser günümüze ulaşamamış olduğu halde eserin çevirilerinden eserin yapısı ortaya çıkmakta ve kimi araştırmacılar bu eseri, Kelile ve Dimne'den daha zengin ve edebi açıdan daha üstün kabul edebilmektedir.
Doğu Hikâyeciliğinin en belli başlı klasik metinlerinden biri olan Merzuban b. Rüstem'in yazdığı eser günümüze yetişmemiş olsa da XIII. yy. Farsçasına aktarılmış iki ayrı metni bulunur. Bunlardan biri Sadeddin Varâvinî'ye (yaz: 1210-24?) diğeri Muhammed Gazi Malatyavî'ye aittir.[7]
Türk Edebiyatında Merzubân- name Çevirileri
Çeşitli kitaplarda yazmalarına rastlanan Merzubannâme, British Museum'daki (Or. 6476) Varâvinî nüshası esas alınarak Mirzâ Muhammed Han Kazvinî tarafından yayımlanmıştır (1909). [8]
Eser, Türk diline iki kez çevrilmiştir. İlk çeviri Şeyhoğlu Sadrüddin'e (XIV. yy) aittir. (bs. ZEYNEP KORKMAZ, Marzubanname Tercümesi, Ankara, 1973),( Bkz Şeyhoğlu Mustafa Marzubân-Nâme )
Şeyhoğlu'nun yaptığı bu çeviri AÜ DTCF de Zeynep Korkmaz tarafından günümüz Türkçesine de aktarılmıştır. [9]
“ Marzubân-nâme Tercümesi, dili ve muhtevası bakımından Eski Anadolu Türkçesi'nin değerli eserlerinden biridir. Şeyhoğlu'nun dile hâkimiyeti sayesinde, eser çeviri bir eser olmaktan çıkmış,telif eserlerde görülen özellikleri üzerinde toplayabilmiş; esere yeni ve özgün konular da ekleyen yazarın sayesinde eser, konusu ile olduğu kadar, akıcı, etkileyici sade dili ile özgün eser niteliklerine bürünmüştür.”[10][11]
İkinci Marzubarınâme çevirisi yine Varâvinî'den Urfa'lı Nüzhet Ömer Ef. (öl. 1778) tarafından yapılmıştır ve Cevâhirü'l- Hikem adıyla tanınmıştır (Ts.R. 1071).[12]
İLGİLİ BAŞLIKLARIMIZ LİNKLERİ
KAYNAKÇA
0
0
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın