ESERİN YAZARI KONUSU DÖNEMİ TÜRÜ HAKKINDA
Nana, Fransız yazar Emile Zola ’nın (1840-1902) 1880 yılında tamamlanan ve ilk baskısı da aynı yıl yayımlanan bir romanıdır.
Nana basıldığı yıl da dâhil olmak üzere oldukça sükse yapmış oldukça ilgi görmüş daha basıldığı günler de on binlerce satmıştır. [1]
Nana, Emıle Zola’nın yazdığı 20 ciltlik Les Rougon-Macquart serisinin dokuzuncu kitabı olmaktadır. Yazar bu romanında serinin yedinci kitabı olan Meyhane adlı kitabındaki Jevez karakteri gibi [2]bir kadın kahramanın hayatı üzerinden 19 YY. Paris’in ve Paris’teki hayatın kesitlerini doğal ve gerçekçi bir yaklaşım ile gözler önüne sermektedir. Nana adlı roman yazarın Meyhane adlı romanındaki Jevez karakterinin kızıdır. Yani Meyhane adlı roman Nana’nın annesi Jevez’in hayatını anlatırken, Nana adlı roman ise Meyhane romanındaki Jevez’in kızı Nana’nın hayatını anlatmaktadır.
Yazar bu anlatısında Meyhane ile Nana adlı romanları arasındaki bağlantıyı izahat yapmadan kurmaktadır. Meyhane adlı romanı iki kocalı çamaşırcı Jevez’in kızı Nana’nın fahişelik yapmaya başlaması ve bir Dük ile evlenmesi ile son bulur.
Yazarın bu romanındaki Nana, çamaşırcı bir annenin kızıdır. Meyhane romanındaki Jevez de hayatını çamaşırcılık yaparak geçirmiştir.
Özellikle Meyhane ve Germinal adlı romanları ile tüm dünya da tanınan bir yazar olan Emile Zola ’nın dokuz no lu Nana adlı eseri de yazarın en çok tanınmış olan romanlarından birisidir. Kitapları en çok satan yazarlar arasında olan Dünya ve Fransız edebiyatının en ünlü romancılarından birisi olan Emile Zola aynı zamanda Naturalizm akımın başat sanatçılarından birisidir. Yazar bu romanını da natüralist bir anlayış ve doğallık ve gerçeklikle yazmıştır.
Eğitimini tamamlayamayan, hatta liseden birle ayrılan Emile Zola,1862 de bir kitapevinde işe başladıktan sonra şansı dönen ve yayıncıda çalışmanın avantajlarını yazar olmaya eviren ve bu sayede dünyanın en önemli romancıları arasında giren bir yazardır. Natüralizmin ilk önemli temsilcisi olan Emile Zola, romanlarını çok sıkı bir gözlem yaptıktan sonra, hatta gözlemlerde bulunurken yazan bir yazardır. Örneğin belki de en önemli işçi romanı olarak kabul edilen Germinal ‘i yazarken grevcilerin arasına karışmış, onların içinde onları gözlemlerken bu romanını bitirmiştir.[3] Bu nedenle romanlarını tam bir gerçeklikle ve determinist ilkelerle yazan Zola’nın bu romanını yazarken de fahişleri ve hayatlarını çok sıkı gözlemleyerek yazdığını tahmin etmek gerekir.
Emile Zola bu romanında Nana adında bir fahişeyi anlatmış, erkeklerin sırtından geçinen bir yosmanın hayatı üzerinden Paris’in yozlaşmış kesitlerinin ve iğrenç çehresinin dramlarını, hayat kadınlarının gizli kalmış yönlerini doğal ve gerçekçi bir yaklaşımla gözler önüne sermiştir. Estetik kaygıları önemsemeyen, doğal cılık ve gerçekçilik anlayışı ile yazan Emıle Zola’nın bu romanı 1870 li yılardaki Paris’teki toplumsal kokuşmuşluğu ve fahişelerin hayatlarını çok detaylı bir biçimde ele almayı başarmıştır.
KONUSU
“Nana'nın konusu özetle şudur ki: kıçı üzerinde hayatını sürdüren bir toplum... Henüz kızışmamış ve peşindekilerle sürekli alay eden dişi bir köpeğin ardından koşan köpekler sürüsü."[4]
ROMANIN KAHRAMANLARI:
NANA: Sarışın uzun saçlı mavi gözlü, herkesi hayran bırakan çekici bir kadın.
FRANCOİS: Nana’nın özel kuaförü, erkek.
FAUCHERY: Gazeteci.
KONT MUFFAT: soyu imparatora dayanan bir asilzade
KONTES SABİNE: Konty Muffat’ın eşi
BORDENAVE: Tiyatrocu ve tiyatro sahibi
ÖZET
Nana Paris’in Varietes Tiyatrosunda “Sarışın Venüs” oyunun baş kadın oyuncusudur. Bu oyun tam altı aydır gösterimdedir ve herkes bu oyuna gitmekten bıkmamaktadır. Aslında bu oyunun bu kadar ilgi görmesinin tek bir nedeni Nana’dır. Hekes oyunu izlemeye değil Nana’yı izlemeye gelmektedir. Bu oyunlarda Nana, her zaman kadınlığını kullanmakta, oyunculuk yapmaktan ziyade birçok fırsat yaratarak orasını burasını açmakta çıplak vücudu ile erkekleri büyülemektedir. Nana erkeklerin ilgisini çekebildiğini fark ettiği zamandan beri vücudunu bir silah olarak kullanmakta bundan da hiç tereddüt etmemektedir.
Bu oyunun baş kadın oyuncusu Nana, Fransız halkının özellikle Fransız erkeklerinin gönlünde taht kurmuştur. Bu oyuna kadınlar da gelmekte, kadınlar ise erkeklerinin Nana’dan niye bu kadar hoşlandıklarını anlamaya çalışmaktadırlar. Fransa’daki bütün kadınlar da hem Nana’yı kıskanmakta hem de ona imrenmektedirler.
Nana, aslında kötü bir çocukluk yılları geçirmiş, iki kocalı gibi yaşayan evinde iki erkek barındıran çamaşırcı bir kadın ile sarhoş bir babanın kızı olarak büyümüş, çocukluğu yoksulluk içinde geçmiştir. Babası her gün içmekte aynı zamanda evlerinde başka bir adamın da yaşamasına izin vermektedir. On beş yaşındayken, baba dayağından kaçmak bahanesiyle, erkeklere sığınmaya başlamıştır. Babasının eve hiçbir faydasının olmaması, annesinin hem iki erkeğe hem de kendine bakarak kendini helak ediyor olması Nana’yı çok etkilemiş babasına olan nefreti erkelere olan nefrete dönüşmüştür.
Nana, fahişeliğe başladıktan hemen sonra ve genç bir yaşta bir Dük ile evlenip ayrılmış, bu evliliğinden de Louiset adında bir erkek çocuğu olmuştur. Kocasından ayrıldıktan sonra yeniden fahişeliğe başlayan Nana’nın çocuğuna ücret karşılığında halası bakmaktadır.
Nihayet karşısına çıkan teklifi makul bularak tiyatroda işe başlar. Gençliği, güzelliği, seksi vücudu ve çıplaklığını çok iyi kullanarak Paris’in en gözde ve en meşhur oyuncusu da olmuştur. Paris’in bütün erkekleri Nana’nın peşindedir. Soylular, asiller, bankerler, kumarbazlar, at yarışçıları vb herkes Nana ile birlikte olmak hayalini gütmektedir. Onca şöhretine rağmen Nana erkeklerle para karşılığında yatan bir kadındır. Üstelik tüm amacı daha da fazla para kazanmak olduğundan erkeleri ayırt etmemektedir.
Paris’in en namlı soylularından birisi olan Kont Muffat’ta Nana’nın ağına kapılmış bir asilzadededir, Kont Muffat, Nana için servetini harcamış, hatta durumun farkında olan eşi Kontes Sabine’den dahi ayrılma durumuna kadar gelmiştir. Hatta Nana, kontu defalarca aşağılamış, ama Kont onu terk edemediği gibi her defasında daha çok para ile gelerek Nana ile birlikte olmayı sürdürmeye çalışmıştır.
Nana’nın erkelerden sitediği tek şey aslında paradır. Hatta Nana, kendisine hayran olan bir kadın ile de birlite olmaya başlar. Bu ilişkide ki gerekçesi de paradır. Bankacı Yahudi Steiner de Nana ile birlikte olmaya başlamış, bankacı Yahudi ‘de servetini bu uğruda tüketmiştir.
Nana, erkek ayrımı yapmamakta, ücretini ödeyebilen isteklerini karşılayabilen, her erkekle yatmaktadır. Nana erkelerden elde ettiği para ile Paris’te bir malikâne de alır. Orada kraliçeler gibi yaşamaya başlamıştır. Fakat çok sayıda hizmetçisi, aşçısı, arabacısı vb vardır. Bunların isteklerini ve maaşlarını karşılamak için daha çok erkekle yatmak zorunda kalmaktadır. Gideri çok fazla olduğu için ona sermaye sağlayan erkelerin tüm birikimlerini elde etmek ve onları sürekli olarak sömürmek zorundadır. Ahlak kavramı olmayan ve erkeklere olan nefreti azalmayan Nana’nın erkeklerden intikam almak hırsı da hiç azalmamıştır.
Nana, erkeklerin hayatlarını mahvetmekten de gizli bir haz duymaktadır. Örneğin Georges ve Philippe kardeşleri de ağına düşüren Nana, askeriyede yüzbaşı olan Philippe nin de hayatını mahvetmiştir. Nana’ya para yetiştirmeye uğraşan Philippe zimmetine para geçirip hapsi boylamış, Geoorges ise kendini bıçaklamıştır.
Fakat yaptığı aşırı harcamalar Nana, düşüşe geçmiş ama erkekler peşini bırakmamıştır.
EMİLE ZOLA İLGİLİ LİNKLERİMİZ
Meyhane Romanı Hakkında ve Özeti Emile Zola
Germinal Hakkında Konu Özet Tahlil Emile Zola
Nana Hakkında Konu Özet Tahlil Emile Zola
Suçluyorum Kitabı Dreyfus Davası ve Emile Zola
Rougonelerin Yükselişi ve Emile Zola Hakkında
Emile Zola Hayatı Edebi Yönleri Eserleri
KAYNAKÇA
[1] https://raflarinarasindan.blogspot.com/2011/01/nana-emile-zola.html
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/meyhane-romani-hakkinda-ve-ozeti-emile-zola/84620
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/germinal-hakkinda-konu-ozet-tahlil-emile-zola/108806
[4] https://raflarinarasindan.blogspot.com/2011/01/nana-emile-zola.html