Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Ressamları Dergisi ve Çalışmaları

22.08.2016

Dosya:ORC gazetesi.jpg

Osmanlı Ressamlar Cemiyeti

(1908 - 1919) (1908 - 1919) Türk ressamlarının ilk örgütüdür.

Osmanlı Ressamlar Cemiyeti  resim tarihimizin ilk bağımsız sanatçı topluluğu  olarak kurulmuş 1908 - 1919 yılları arasında etkinliğini sürdürmüştür.

Türk resim sanatının temelleri, 1795'te açılan Mühendishane-i Beri-i Hümayun’da atılm ış, II. Selim zamanında başlayan bu atılım, yurt dışından teknik ve  coğrafik resim bilen mühendislerin ve ressamların getirilmesi, daha sonra da askeri ihtiyaçlar için yurt dışına subay gönderilerek teknik ressamlık öğretinin sağlanması ile  gerçekleşmişti. İngiltere’ye bu amaçla 1835’te gönderilen mühendishaneli 12 genç ile birlikte çağdaş resim sanatımızın başlangıcı oluşmuştu. 1834’te eğitim, öğretime açılan ( resmi açılış 1835 ) mektebi Fünun-u Harbiye-i Şahane’de başından itibaren resim derslerine önem verilmişti.. Harbiye de 1836 yılında matbaa kuruldu. Okulun resim öğretmenliğine 1837 de İspanyol ressam Chirans atandı. [1]Sonraki yıllarda Mekteb-i Harbiye Mekteb-i Harbiye “İfadiye” ve “Harbiye” diye iki aşamaya bölünmüş ve  İdadi dönemi resim öğretmenliğine Fransız Kes getirilmiş  böylece “ Askeri Ressamlar” olarak anılan ilk  Türk ressamları yetişmeye başlamıştı. [2]

1868'de açılan  Galatasaray İdadîsi (Lisesi) ve 1872'de açılan Darüşşafaka İdadîsi’nde de programlara resim dersleri koymuştu. Böylece Be iktaşlı Tevfik, Giritli Hüseyin, Karagümrüklü Hüseyin, Darüşşafakalı Hüseyin, Mirliva Osman Nuri, Servili Ahmet Emin, Askeri Ressam Kaymakam Ahmet Şekür, Üsküdarlı Osman ve Bedri Kulları [3]gibi ilk askeri ve pirimitif ressamlarımız ortaya çıkmıştı.

Güzel ve plastik sanat dallarında "  Askeri Ressamlar  ", "Dar-üş-şafaka'lı ressamlar" adlarıyla anılan sanatçı toplulukları topluluk olarak aslında var olmayan sanat tarihçilerinin belli bir dönemi ifade etmek amacıyla oluşturdukları adlandırmalardı. Bu bakımdan  Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Türkiye’de kurulan ilk sanat cemiyeti olarak kabul edilmektedir.

"Asker ressamlar", "Dar-üş-şafaka'lı ressamlar" ortak bir amaç güden ve bu amaç doğrultusunda çaba gösteren, topluluk niteliği ve ruhu taşıyan bir çatı etrafında birleşerek hareket eden örgütlü veya örgütlenmiş  sanatçılar değildir. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ise çoğunluğu Sanayi-i Nefise Mektebi mezunu olan ressam ve heykeltıraşların bir araya gelerek sanat  ve sanatçıların sorunlarına çözüm bulmak amacıyla kurdukları bir cemiyet olmuştur. [4]

Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin maddi giderlerini Şehzade Abdülmecid Efendi'nin karşıladığı topluluğun çıkardığı dergini ilk sayılarında açıkça ifade edilmiş olsa da bu maddi desteğin ytersiz kaldığı dergilerinin onuncu sayısından sonra çıkan makalelerinden anlaşılmaktadır. Abdülmecit Efendinin başlangıçta desteklediği bu derginin daha sonra maddi sıkıntılar içine düştüğü anlaşılmaktadır. "Abdülmecid Efendi'nin en azından gazetenin çıkışına maddi desteği " olmuştu.[5] Hatta bizzat  Hüseyin Avni Lifij de dahil olmak üzere  bir çok ressamımızın Avrupa da burslu olarak resim eğitimi almasına vesile olmuştu. [6]

İkinci Meşrutiyeti’n ilanıyla  hemen hemen her alanda siyasal, sanatsal ve düşünsel yönden haklar verilince; Sanayi-i Nefise çıkışlı, Batı resmine ilgi duyan milliyetçi ama  bağnaz olmayan, genç sanatçılar sanatın ve sanatçıların sorunlarını çözmek ve bu özgürlük ortamının ruhuna uygun çıplak kadın resimleri  dahi yapabilecekleri bir ortam hazırlayabilmek için bir örgüt kurmak fikrinde birleştiler Şehzade Abdülmecid Efendi'nin de maddi ve fikir desteği ile bir araya gelerek Osmanlı Ressamlar Cemiyeti adını verdikleir cemiyeti kurdular. 

Mehmet Ruhi Arel  ,   'in önerisiyle çoğunluğu Sanayi-i Nefise Mektebi mezunu İbrahim Çallı,  Feyhaman Duran ,  Hikmet Onat ,   Nazmi Ziya Güran,  Namık İsmail Hüseyin Avni LifijSami Yetik'  , Şevket Dağ  , Mehmet Ruhi Arel  , Ali Sami Boyar, Ahmet Ziya Akbulut, Hüseyin Zekai Paşa, Mehmet Ali Laga ve Müfide Kadri gibi genç ressamlar, Osmanlı Ressamlar Cemiyetinin  üyeleri olarak cemiyetin iskeletini oluşturdular. [7]   1908 yılında  kurulan bu cemiyet, dönemin sanat ve sanatçı sorunlarına çözüm bulmak üzere kurulan Türk ressamlarının ilk örgütü olmuştur. Cemiyetin faaliyetlerinin  1919 yılında durduğu genel kabul görse de 1921 yılına kadar sürdüğü söylenebilir. "Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin işlev ve faaliyetlerinin ve plastik sanatlar tarihimiz içindeki seyrinin 1921'de, Türk Ressamlar Cemiyeti'nin kuruluşuyla bittiği genel olarak kabul görür." [8] Bu cemiyet 1929 yılında  Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’nin kuruluşuna kadarki tek ressam birliği olarak varlığını sürdürmüştür. [9] 

 

İlk başkanlığını Sami Yetik’in yaptığı Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, kendi yayınları ve ilk sanat dergisi olan "Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası]"nın yayımlanmasına da yardımcı olan Abdülmecid tarafından da desteklendi.  [10] Cemiyet, ülkemizin o günlerdeki en önemli ressam ve heykeltıraşları bir araya getirmişti. Cemiyet ilk işi olarak bir dergi, çıkarmak ve sergiler açmak faaliyetlerinde bulunmuştur. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası  cemiyetin  yayın organı olarak yayımlanmaya başlamıştır. Sergiler açmak için zemin arayan cemiyet Türk ressamlarının eserlerinin tanıtmak amacıyla  Galatasaray Sergileri’nin açılmasına öncülük etmiştir.  Cemiyetin girişimi ile başlatılan bu sergi faaliyeti yıllar boyunca geleneksel sergiler olarak her yıl düzenlenmeye başlayacaktır. İstanbul’da açılan sergilere her yıl katılan cemiyet, Ankara’da açılan Galatasaray Sergileri’ne ise Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra katılarak etkinlik alanını genişletti. " Yayın organının da neşredilmeye başlanmasından sonra cemiyeti, Sanayi-i Nefise Mektebi'nin İkinci Meşrutiyet'in ilanı sonrası mezunlarının oluşturduğu, tam anlamıyla bağımsız ve kurumsal bir sanatçı örgütü olarak kabul etmememiz için hiç bir neden kalmamaktadır." [11]

Cumhuriyet döneminin en önemli ressamları olan bu gençlerin bazılarının yurtdışına eğitime gönderilmiş olmaları cemiyetin ilk yıldaki heyecanlı faaliyetlerine kısa bir süre durgunluk getirmiş fakat Avrupa’ya eğitim için giden bu gençler topluluk ruhunu Avrupa’da da sürdürmüşlerdir.  

Halil Edhem’in aktarımıyla Cemiyetin düzenlediği ilk büyük sergi 1916’daki Galatasaray Sergisi’dir. 1919 yılından sonraki beş serginin, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından değil, Türk Ressamlar Cemiyeti tarafından düzenlendiği Abdullah Sinan Güler’in doktora tezinde belirtilmiştir.

Abdullah Sinan Güler'in Doktora tezinde, Cemiyetin hukuki varlığının son bulduğu yıl 1919 olarak gösterilmektedir. Güler: Osmanlı ressamlar Cemiyeti’nin İşlev ve faaliyetlerinin ve plastik sanatlar tarihimiz içindeki seyrinin 1921’de Türk Ressamlar Cemiyeti’nin kuruluşuyla bittiği genel olarak kabul görür. Ancak, Türk ressamlar Cemiyeti’nin 10 Kanun-i evvel 1335/1919’da kurulup; hükümet tarafından onaylanan nizamnamesinin 1337/1921 sergisi katalogunda yazılı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla Osmanlı ressamlar Cemiyeti’nin faaliyetleri 1921’e kadar sürse bile, hukuken varlığını bir başka kuruma devrettiği tarih olan 1919’u cemiyetin varlığının sona erdiği yıl olarak kabul etmemiz gerekir.

Abdullah Sinan Güler’in İkinci meşrutiyet ortamında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ve Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi adlı Doktora tezinde cemiyet ile ilgili düşüncelerini şöyle özetlemektedir: " Sanayi-i Nefise Mektebi’nin düşünce yapısının doğrultusunda yetişmiş mezunları tarafından kurulan Osmanlı Ressamlar cemiyeti’nin plastik sanatlar tarihimizdeki asıl önemi devlet eliyle kurulmamış ilk bağımsız sanatçı örgütü olmasında ve bağımsızlığının düşünsel yapısına yansımasında yatmaktadır. Bağımsız bir düşünce yapısına sahip olmasının tipik sonuçlarından yüklendikleri görevlerden birini yerine getirirken, yani topluma sanatı ve sanatçıyı sevdirme mücadelesini verirken görmekteyiz. Geniş halk kitlelerine resmi sanatı ve sanatçıyı sevdirmek konusunda çaba gösterirlerken engel gördükleri güçlerle özellikle mezun oldukları kurumla düşünsel bir savaşım içine girmekten kaçınmadıklarını görmek bize ayrıca “Yüklendikleri görevi yerine getirirken geleneğin işlerine yaramayan kısmı”yla da çok fazla ilişkilerinin olmadığını da hissetirmektedir. [12] Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ve bu cemiyete dahil olan Çallı Kuşağı Resmi ve Türk İzlenimcileri Enver Paşa’nın  Şişli de açtığı bir atölyede  savaş konulu resimler yapmaları için görevlendirilmişlerdi. İbrahim Çallı,  Feyhaman Duran ,  Hikmet Onat ,   Nazmi Ziya Güran,  Namık İsmail Hüseyin Avni LifijSami Yetik'  , Şevket Dağ  , Mehmet Ruhi Arel  , Ali Sami Boyar  Şişli'de kurulan  bu atölyede daha çok büyük boy savaş resimleri yaparak Viyana ve Berlin'de Osmanlı Muharebe Resimleri sergisi planı dahilinde resimler yapmışlardı. Kısa sürede hazırlanan eserler Viyana'ya götürüldü. 1918 yılında Viyana Üniversitesi salonlarında sergi açıldı. [13]Türk ve yabancı protokolün açılışa katıldığı sergi Türkiye sanat çevrelerinde duyuruldu. Dönemin gazete ve magazin dergilerinde yer aldı.

 

Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası

1911 yılında Abdülkadirzade Hüseyin Haşim Paşanın yönetiminde kuruluşun adını taşıyan bir mecmua yayınlamaya başlamıştır. Ressam Osman Asaf’ın sorumlu yönetici olduğu dergi, 1914 yılına kadar 18 sayı yayınlamıştır. [14]

İki özel sayısından biri Osman Hamdi’ye, diğeri ise Hoca Ali Rıza’ya ayrılan ve Balkan Savaşı yıllarında yayımlanan mecmua aylık dergi olarak dört yılda ancak 18 sayıya kadar yayın hayatını sürdürebilmiştir. Cemiyet üyelerinin düşüncelerini ve sanat anlayışlarını topluma yansıtmak, devrin sanatçılarının bir arada olmasını temin etmek sanatı ve sanatçıları kamuoyuyla paylaşmak gibi önemli işlevleri yerine getiren bu dergi Osmanlı devletinin  son zamanlarına kadar varlığını sürdürmüştür.  Pek çok sanatçımızın kamuoyuna tanıtılması, sanat ve sanatçılarla ilgili yazıların yayınlanması ile dikkat çeken dergi ülkemizde  resim sanatı ile ilgili olarak çıkan  ilk belli başlı dergi olarak dikkati çekmiştir.  Osman Asaf’ın sorumlu yöneticisi olduğu gazetede Hoca Ali Rıza, Sami Yetik, Ruhi Arel ve Ahmet Ziya Akbulut gibi birçok resim sanatçısının yazıları yer almıştır. ( bkz Osmanlı Ressamlar Cemiyet)

 

Kaynaklar

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar