16.11.2015
AL-İ ABA (Ehl-i Kısa , Pençe-i Al-i Aba, Hamse-i Ali Aba)
Aba, yıkanmış, taranmış yün yapağıdan dokunup dövülüp, preslenerek keçe yapım tekniği ile elde edilen kalın bir kumaştır. İnce keçeye benzeyen aba, iklimi sert ve soğuk yörelerde cübbe, hırka, potur, çakşır, terlik olarak, askeri birliklerde de giyim eşyası, tozluk ve dizlik olarak kullanılmıştır. Balıkesir eskiden aba yapımı ile meşhur olmuş bu ilin abaları çok tutulmuştur. Abalar gösterişsiz ve ucuz olduğu için dervişlerin tercih ettiği bir giysi olmuş, aba dünya malına önemsemeyen rintlerin üniforması gibi görülmüştür.
Hz Peygamber ve sahabelerin aba giymesi dervişlerin de abayı tercih nedenlerinden biridir.
Rahmân iken muallimin ümmî kodun adın
Sultan iken dü-kevne kabâçen durur abâ Şeyhi
“Sana, Rahman olan Allah muallimken, adını “ümmî” koydun; İki dünyaya sultan iken sırtına aba giydin”
Sünni ve Alevi kaynaklardan elde edilen bir rivayete göre Hz Muhammet Ümmü Seleme’nin evinde iken “ Ey Ehl-i Beyt, Allah sizi kusurlarınızdan arındırıp tertemiz yapmak ister” mealindeki 33. ayet nazil olmuş, Bunun üzerine (s.a.s.), Hz Fatıma, Hz.Ali, Hasan ve Hüseyin’i abasının altına alıp dua etmiştir. Bu mesele Sahih-i Müslim'de, Peygamber’in eşi Ayşe’den (Ayşe bint Ebu Bekir) şöyle nakledilmiştir.
"Bir gün Peygamber sırtında yünlü bir aba ile evden çıktı. Onu gören Hasan bin Ali yanına geldi, Peygamber ona abasının altına girmesini söyledi. Sonra Hüseyin geldi. Peygamber onu da abasının altına aldı. Sonra Fatıma geldi, peygamber onu da abasının altına aldı. Daha sonra da Ali geldi, peygamber onu da abasının altına aldı. Sonra peygamber “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.” (Ahzab, 33) mealindeki ayeti okudu." [1]
Bir başka rivayette ise Resulullah'ın ellerini örtüden çıkarıp göğe doğru kaldırıp "Allah'ım bunlar benim ehl-i beytim ve yakınlarımdır. Onlardan günahı, kötülüğü gider, onları temiz kıl" diye üç defa dua etmiştir.
Şii kaynaklarında da benzer şekillerde ifade edilen bu rivayet ve Hz Peygamberin bu iltifatı nedeni ile Âli abâ yani abanın altına alınanlar manasına gelecek şekilde Hz Fatıma, Hz.Al, Hasan ve Hüseyin’e Al-i Aba- Ehl-i Kısa -, Pençe-i Al-i Aba - altındakiler olarak anılmışlardır. Al-i Aba’ya Ehl-i Kısa -, Pençe-i Al-i Aba, Hamse-i Ali Aba gibi adlar da verilmiştir. Bu kelime Hz Muhammed’in pençesi, avucunun içindekiler abasının altına alınanlar anlamlarını vermektedir.
Ehl-i Aba olayı, Şiilikteki İmametin köklerinin dayandığı önemli dayanaklardan biri kabul edilmiştir. Bilekten başlayıp parmaklara kadar gösteren el resmi Pençe olarak anılır. Pençe Hz Muhammed’le birlikte Al-i Aba’nın simgesi olan beş sayısını da işaret ve sembolize eder. Kimi dervişler parmaklarının her birine bu beş zatın isimlerini yazar. Şiilere göre Ali Aba’yı temsil edenler aynı zamanda Ehl-i Beyit kabul edildiğinden Şiiler diğer Ehl-i Beyit üyelerini kabul etmemektedirler.
Ehl-i Beyt ev halkı anlamına gelmektedir. Ev halkı yani Ehl-i Beyt kavramı ise Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den oluşmaktadır. [2]Ehl-i Beyt halk arasında Pençe-i Al-i Abâ olarak da adlandırılır. Pençe-i Âl-i abâ” adı verilen elin baş parmağı Hz. Peygamber'i, işaret parmağı Ali'yi, orta parmağı diğer parmaklarda Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’i gösterir. [3]
Bu terim dini tasavvufi divan ve aşık şiirinde sık sık kullanılmıştır. Alevi Bektaşi şairleri özellikle bu terimi şiirlerinde kullanmaya özen göstermişlerdir.
Muhammed Ali’nin kullarındanım
Al-i Aba nesli Haydaridenim
İmam-ı Caferi mezhebindenim
Derdimend Hatayi ihsana geldi. Hatayi
Katlinden ol şâhın nem-i hunâbe çekmeden
Âl-i âbâya nahl-i belâ vermedi semer Fuzuli [4]
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın