Hz. Hüseyin Kimdir Edebiyatta Hz. Hasan ve Hüseyin

25.04.2017

 
 

Hz. Hüseyin Edebiyatımızda Hz. Hasan ve Hüseyin 

 

Osmanlıca yazılışı Hasan : حسن

Osmanlıca yazılışı  Hüseyin : حسین

Hasan ve Hüseyin Kelime Anlamları ve Kökenleri

Hasan ve Hüseyin Arapça kökenli sözcüklerdir. Hasan kelimesi sözlük anlamı ile nâmahremden korunan, korunmak,  güzel, iyilik, güzel muamelede bulunmak gibi anlamlara gelir.

Hasan kelimesi Arapça  “hsn “  kökünden gelir.  Arapça “ḥsn “kökünden gelen  sözcükler “güzel, güzellik güzel işler “  anlamı ile alakalı kelimler oluştururlar. Hüsn, ḥasana, , ḥasanāt حسنات , hasan vb.

Hüseyin , حسین kelimesi ise lügatlerdeki anlamı ile küçük sevgili manasındadır.

EDEBİYATTA HZ HASANVE HÜSEYİN 

Hz Hasan ve Hüseyin Hz. Ali’nin oğulları ve Hz Peygamberin torunlarıdır. Hz Hasan (Ocak-Şubat 625 Medine - 1 Nisan 670, Medine)  Hz. Hüseyin  ( 10 Ocak 626 – 10 Ekim 680 Medine) Anneleri ise  Hz Muhammed’in soyunu devam ettiren tek kızı olan  Hz. Fatıma’dır.  

Hz Hüseyin, Şiilerin  Hz Ali’den sonra en kutsal ve en sevilen kişilerden birisi olarak görülen,   on iki imamdan  üçüncü imam olarak bilinen,  Hz Muhammed’in  abası altında bulunduğuna inanılan  ( AL-İ ABA (Ehl-i Kısa , Pençe-i Al-i Aba, Hamse-i Ali Aba) Ehl-i beytin beşincisi olan kişidir.

Arapça`da "güzel ve yakışıklı" manasına gelen Hüseyin’in ismini, dedesi Hz Muhammet sağ kulağına ezan ve sol kulağına kamet okuyarak vermiştir.    Hz Hüseyin;  Hz Fatıma, Hz.Ali ve Hasan ile birlikte Al-i Aba- Ehl-i Kısa -, Pençe-i Al-i Aba -  altındakiler olarak anılan kişiler arasındadır.  Hz Muhammed, kızı Fatıma, damadı ve amcası oğlu Hz Ali, torunları Hasan ve Hüseyin’i abası altına alarak  "Allah'ım bunlar benim ehl-i beytim ve yakınlarımdır. Onlardan günahı, kötülüğü gider, onları temiz kıl"[1] diye üç defa dua okuyarak pençesi, altına almıştır.    

Hz Ali’nin şehit edilmesinden sonra, İslamlığın idaresi, Emevi Saltanatına düşmüştür.,  Hz Ali’nin şehit edilmesinden sonra İslam devletinin idaresini ele geçiren Muaviye, Şam'da vefat edince, Şamlılar Muâviye ‘nin oğlu Yezid'e biat etmişlerdi.  Yezid iktidarını pekiştirmek ve Hz Hüseyin’in de kendisine biat etmesini sağlamak için Şam’a çağırmıştı. Şam’a gelen Hz Hüseyin,  Yezid’e biat etmeyi reddedip Küfe’ye  gitmek  isteyince, Yezid et-Temimî'nin kumandasındaki bin kişilik  süvari birliği  tarafından takip edilmeye başlanmış,  Kerbelâ'ya doğru sürüklenmiş, en sonunda Kerbela’da  kıskaca alınan Hz Hüseyin ile yanındaki yetmiş  iki kişi  Emeviler tarafından şehit edilmişti       [2]

Nây-ı Mevlanâ'ya uyduk tâ gönülden inleriz
“Bişnev ez ney” derse yâran, lâl olur söz dinleriz   

Kerbela'nın önü yonca
Boyu uzun beli ince
Şah Hatay'ım katarınca
Ah Hasan'ım vah Hüseyin'im
Şehit düşmüş şahı merdan vah Hüseyin'im
     Aşkale Türküleri

 İslam Tarihinde "Kerbela Vakası" olarak anılan bu hadiseden sonra İslamiyet’te Sünni, Şii, Harici mezhepleri ortaya çıkmış,  İslam devleti kesin olarak Emevi saltanatının hükmü altına girmiştir.

Hz Hüseyin ‘in Kerbela’da öldürülmesi çok büyük bir yankı yapmış,  Kerbela toprağı Şiiler tarafından kutsal topraklar olarak görülmüş, şehit edildiği günü Aşure günü, öldüğü Muharrem ayını da kutsal bir ay, yas ve ibadet günleri olarak kabul etmişlerdir.

Hz Hüseyin’in ölümünden sonra İslam dünyasında mezhepler ortaya çıkmaya başlamış,  Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere Hüseynî ya da Seyyid denmiştir.

Hz Hüseyin ve Kerbela vakası İslam edebiyatında çok sık işlenmiş bir konudur.  Onun hakkında muharremiyyeler düzenlenmiş,  zikirler yapılmış, halen de yapılmaktadır.

Hz. Hüseyin’in ve yakınlarının Emevî ordusu tarafından çölde on gün susuz bırakılarak katledilmesi,  Müslümanlar üzerinde derin etki bırakmış,  bu hadise mersiyelere, halk arasında yeni inançların ve efsanelerin doğmasına, menkıbeler ve destanların oluşmasına, pek çok eserin yazılmasına ve  “Maktel-i Hüseyin”   gibi müstakil eserlerin oluşmasına da neden olmuştur.

Hazreti Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilişini konu alan ve acıklı bir üslupla yazılan menkıbevi hikaye  ve destanlarına "Maktel-i Hüseyin" adı verilir. Maktel-i Hüseyin adı ile tabir edilen manzum, nesir, destansı, menkıbevi veya tarihteki hadiseyi tarihi şekilde ele alan  yazılı, sözlü ve anonim çok sayıda eser vardır[3]

 Hakkında birçok mersiyeler yazılmış Şiî-Alevî – Bektaşi edebiyatına mensup şairler ve yazarlar Hz Hüseyin'den çok söz etmişler,  divan, tasavvuf, halk ve ozan şiirinde Hz Hüseyin hakkında çok sayıda eserler yazılmıştır.

Hz Hüseyin`in mezarı, Muharrem ayında Şii ve Sünni Müslümanlar tarafından en çok ziyaret edilen kutsal kabirler arasındadır.

şdü Hüseyn atından sahrâ-yı Kerbelâ'ya
Cibril var haber ver sultân-ı Enbîya'ya     Kâzım Paşa

Dür-i deryâ-yı velâyet sırr-ı Haydar'dır Hüseyn
Yâ Hasan'la bir denizde iki gevherdir Hüseyn      Aşkî

Gündüz hayalimde gece düşümde
Gel dinim imanım İmam Hüseyin

Yılın on'ki ay sabah seherinde
Her dertlere derman İmam Hüseyin      Pir Sultan Abdal

Alemlerin serverisin
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Şehitlerin serdarısın
Ah Hüseyin, vah Hüseyin         Pir Sultan Abdal

Bir minnet eyledim perverdigare
Hasan ile Hüseyin'in aşkına
Müşerref eylesin ol Hub didare
Hasan ile Hüseyin'in aşkına               Tercanlı Âşık Daimi Şiirleri

Ey nur-i çeşm-i Ahmed-i Muhtar ya Hüseyin
Ey yadigar-ı Haydar-ı kerrar ya Hüseyin          / Tekirdağ Türküleri


Türbenin üstünü nakş eylemişler
Seni dört köşeye baş eylemişler
Yezidin bağrını taş eylemişler
Gel dinim imanım İmam Hüseyin            [4]  Kofçaz Türküleri

Gidi Yezit elimize düştünüz
İmam Hüseyin'in hali nice oldu
Ol şehitler başına üşüştünüz
İmam Hüseyin'in hali nice oldu   Kofçaz Türküleri [5]

https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/yazi/1948-ali_mazmunu_ve_siirimizde_hz_ali_%E2%80%93.html#

KAYNAKÇA 

 Kaynakça

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar