Sührab Kimdir Zaloğlu Rüstem’in Türk Oğlu

23.11.2022

 

 

 

Sührâb Osmanlıca yazılışı : سهراب

 

Zaloğlu Rüstem'in bir Türk kızından olan oğlu olan cihanda Rüstem’in yenebilecek tek kişi olabilecekken Rüstem tarafından hile ile öldürülen bir cengâverdir. Şehname’ye göre Sührâb,  Semengân Padişahının kızı olan Tehmine’den gayri meşru olarak dünyaya gelen oğludur.[1] Şehname’de Semengân Padişahı, Turan Hükümdarı Efrasayâb, Afrasyab ile ittifak kuran bir Türk hükümdarıdır.

 

Edebiyatımızda Sührâb, Sohrab olarak da geçer.

 

 

Şehname’de Sührab Efrasyap ve Rüstem Hikâyesi

 

 

Şehname’ye göre Rüstem atı Rahş’ı kaybeder ve atının izlerini takip ederek bri Türk devleti olan  Semengân Padişahı Efrasyab’ın ülkesine gelir. ( bkz RAHŞ NEDIR  DIVAN ŞIIRINDE AT)  Padişah’tan atının bulunmasını ister. Semengân Padişahı onun atını arattırırken bir yandan da onu misafir eder. Verilen ziyafetten sonra sarhoş olan Rüstem’in uykusu gelir ve o gece Semengân Padişahının  “Yemen akiki renginde” ( bkz AKIK NEDIR ŞIIRLERDE AKIK VE LA’L)   al yanaklı ve dudaklı, Ay yüzlü, yay kaşlı, selvi boylu kızı Tehmine ile beraber olur. Rüstem bu kızdan güçlü kuvvetli bir evladım olsun dileğinde bulunarak Tehmine’yi babasından isteyip eş alır. Tehmine’den ayrılırken ona bir mühre vererek “ kızım olursa saçlarına, oğlum olursa pazısına bağla” diyerek oradan ayrılır. [2]

 

 

Dokuz ay sonra Sührab doğar. Sührab, babası Rüstem gibi fil gövdeli Sam’a ve dedesi Neriman’a benzeyen bir çocuktur.  Annesi Tehmine, Rüstem’in verdiği mühreyi Sührab’ın pazısına takar.  ( bkz MÜHRE NEDIR AHARLAMA VE MÜHRELEME)  Sührab on yaşına gelince cihan pehlivanı olur ve kardeşlerine hiç benzemeyecek irilikte olduğu için annesine babasının kim olduğunu sorar.  Annesi ise ona doğum hediyesi olarak Rüstem’in yolladığı üçü yakut, üçü altın dolu keseleri gösterip Rüstem’in oğlu olduğunu itiraf eder.  Ancak bu sırrı saklaması gerektiğini çünkü babası Rüstem’in Turan hükümdarı Efrasyab’ın düşmanı olduğunu,  bunu öğrenirlerse intikamı ondan alacaklarını söyler.

 

Babasını tanımadan annesinin yanında büyüyen Sührab, bunun üzerine İran’ı fethedip tahtını babası Rüstem’e, Turan hükümdarlığını da kendine alıp dünyaya hükmetmek sevdasına kapılır.  Bunun üzerine Sührab, Semangan ülkesinin sultanı olan dedesinin aynına giderek İran ülkesini zapt edip Kavus’un tahtını elinden almak Tus’ı İran dan sürmek  istediğini söyler. Dedesi ve Efrsayap ona Rüstem’in atı Rahş’ın tohumundan gelen bir atı,  on iki bin kişilik bir orduyu, pek çok ziyneti ve en değerli komutanları Barman ve Human’ı emrine verir. Efrasyab’ın amacı Sührab’ın babası Rüstem’i öldürmesidir. Baruman’ın görevi ise her ne olursa olsun Sührab’ın babası Rüstem’i tanımasını engellemektir.

 

Sührab, ordusu ile önce Akkale’ye gelir ve Hecir adlı kahramanlarını mağlup ve esir edip Gürd Aferid adlı kadın savaşçısına aşık olup onun canını bağışladı.  Akkalenin komutanı Kavus’a “ Acele yetişmezsen İran’ın şerefi biter, yeryüzü Türklerin cenneti olur “[3] diyen bir mektup gönderir ve geceleyin kaleyi terk ederler. Sührab sabahleyin kaleye hücum eder ama kalede hiç kimse kalmamıştır.

Rüstem’den yardım istemek dışında seçeneği kalmayan Kavus’, Giv ile Rüstem’e haber yollar. ( bkz GIV KIMDIR RÜSTEM'IN DAMADI BIJEN'IN BABASI ) Giv, Zabilistan’a ulaşarak Rüstem’e durumu iletir. Rüstem, şöhretini duyduğu Sührab ile savaşmaktan çekinip ağırdan alır ama “ Bir Türkten kormuş” dedirtmemek için savaşı göze alır. Kavurs, yüz bin kişilik ordu ile Sührab’ın karşısına çıkar. Rüstem de Sührab’ın ele geçirdiği kalenin yakınına kamp kurmuştur.

 

Ertesi gün Sührab, esir aldığı Hecir’den İran ordusu ve Rüstem hakkında malumat almaya çalışır ve sabah olunca Kavus’un ordusuna saldırır. Herkesi önünden kaçıran Sührap, Kavus’un çadırına bir mızrak fırlatır ve yetmiş kazığı birden sökülen çadır yıkılıverir.  Sührab’ın önüne  Rüstem’den başka kimse çıkmaya cüret edemez.

 

Sührab ile Rüstem zırhlar içince karşı karşıya gelirler. Baba oğul bir birini zırhlar içinde tanıyamaz. Zaten ikisi de birbirlerini hiç görmemişlerdir. “ Yeryüzünde onunla savaşacak bir filin bile bulunmadığı, ayağını kaldırdığında deniz kadar toz kaldıran” nâ mağlup Rüstem, bütün gün savaştığı savaşçı ile baş edemeyince Sührab’a babasının ve dedesinin kim olduğunu sorar.  Ama Sührab cevap vermediği gibi karşısındakinin Rüstem olup olmadığını anlamaya çalışır. Rüstem de ona doğru bir cevap vermez.  Kılıçların, kalkanları defalarca kırıldığı mücadeleden sonra omzuna bir gürz darbesi alan Rüstem yenileceğini anlayınca yarın devam edelim teklifini yapar. Zaten Sührab’da yorgın olduğu için teklifi kabul eder.

 

İkinci gün Sührab ile Rüstem yine karşılaşır. Bu defa Sührab, Rüstem’i yere serer. Rüstem, canını kurtarmak için “ Eğer ikinci defa beni yere serersen, hem aslan olmak hem de başımı kesmek hakkını kazanırsın” der. Sührab’da bu söze uyar.

 

Rüstem ile Sührab üçüncü gün tekrar savaşacaktır. Korkuya kapılan Rüstem dua ederek Tanrıdan ek güç ister. Duası kabul olan Rüstem’e gücü geri verilir ve Rüstem üçüncü gün  gücü tükenen Sührab’ı yenerek onu ağır yaralar. Ancak Suhrab’ın kokundaki mühreyi görünce oğlu olduğunu anlar. Bu defa oğlunu kurtarmak için Kavus’tan iksir ister ama Kavus yok diyerek ona iksiri vermez.

 

Sührab, babası eli ile ölürken yaralı Rüstem ‘de Turanlılar ile savaşacak hali kalmadığını söyleyerek Kavus ve ordusunu terk eder.

 

Rüstem ile oğlu Sührab’ın öyküsü divan şiirinde de yer almıştır.

 

Göreydi Rüstenı eğer kuvvet ü şecaatini

Olurdu sîne-i Rüstem  çû sîne-i Sührâb    Nâbi

 

Gönül Bijen'i kuyu gibi gam zindanında;
Akıl Sührab'ı ölmüş derdinin sayvanında;
Dünya Siyavuş'unun öcünü almak için
Gam, Rüstem'in turan gibi gönlünü talanda.  Ömer Hayyam

 

KAYNAKÇA 

 

[1] https://alam.cagdassozluk.com/osmanlica-ansiklopedi-madde-16257.html

[2] Firdevsi, Şehname, Çvr. Necati Lugal , MEB, Devlet Kitapları Müd . C.II , s. 21- 244

[3] Firdevsi, Şehname, Çvr. Necati Lugal , MEB, Devlet Kitapları Müd. C.II , s. 21- 266

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar