Sûr Kökeni ve Anlamı
Osmanlıca yazılışı : sûr : صور
Sur kelimesi sözlüklerde “seslenmek, ses çıkarmak; eğmek”, “ses çıkaran eğri boynuz” , “boynuzdan yapılmış büyük boru. Kıyamette Hz. Isrâfîl’in üfleyeceği boru” hatta “düğün” manaları ile açıklanır.
Sûr sözcüğü “seslenmek, ses çıkarmak; eğmek” anlamına gelen “ savr” sözcüğünden gelmektedir. [1]Sûr ve savr sözcükleri Arapça “ svr” kökünden türemişlerdir.
Sûr sözcüğü nün düğün manasına da geldiği, sünnet düğünlerini anlatan eserlere sûrname dendiğinden de bellidir. ( BKZ SURNAME SÛRNÂMELER SÜREYYA EROĞLU- SÛR-NÂME : MESRÛR KILDI ‘ÂLEMI BU SÛR-I PÜR-SÜRÛR )
Sûr ve İsrafil
Sûr ,dört büyük melekten biri olan İsrafîl’in kıyamet gününde üfüreceği borudur. Bu boruya ” karn “ قرن ,veya sûr-i israfil de denilir. Sûr’a “ melekü’s-sûr, sâhibü’s-sûr, sâhib-i nefîr / nâkūr, sûr-ı mahşer, sûr-ı haşr, sûr-ı kıyâmet” [2]adları da verilmiştir.
Semayı ve arzı idare eden melek olan İsrafil’in görevi kıyamet gününün gelmesini beklemek kıyamet günü geldiğinde de, elindeki Sûr’a “ karn- sûr-i israfil “ üflemektir. Kıyametin 10 büyük alâmeti olan büyük ve küçük alâmetler olarak tamamlandığı zaman” şemayı ve arzı idare eden melek” olan Îsrafîl,
Kıyamet gününün geleceğini haber veren devasa boynuz “karnı” üfleyerek öttürdükten sonra kıyamet kopacaktır. Bu nedenle İsrafil’e Sahibu'l-karn, öttüreceği boru veya devasa boynuza ise sûr-i İsrafil, karn veya Sûr denilir. ( bkz İSRAFIL SAHIBU'L-KARN SÛR'UN SAHIBI ) . Sur’a üfürecek ve kıyamet kopacak, tüm canlılar ölecektir.
Kıyametin 10 büyük alâmeti
Hazret-i Mehdi gelecek
Deccal gelecek
Hazret-i İsa gökten inecek:
Dabbet-ül-arz çıkacak ( Hz Musa’nın asası inecek. Müminlerin yüzleri aklanacak, kâfilerin yüzleri kararacak )
Yecüc ve Mecüc çıkacak
Duman çıkacak
Güneş batıdan doğacak
Ateş çıkacak
Yer batması görülecek
Kâbe yıkılacak
Bu alametlerin olması için “Surun sahibi (İsrafil), sur denen borusunu ağzına dayamış, yüzünü çevirmiş, kulağını dikmiş, üfleme emrini beklemektedir) . (Tirmizi) Bu alametler olduktan sonra İsrafil , Sûr’u üfleyecektir.
İsrafil, aynı zamanda Levh-i Mahfûz a bakmakla görevli Kerrûbiyyûn meleklerinden biridir. Kerrûbiyyûn melekleri arşın çevresinde bulunan ve arşı taşıdıklarına inanılan meleklerdir. [3] Kerrûbiyyûn denilen ( Dört Büyük Melek ) Üstelik İsrafil kıyamet habercisi olmakla beraber diğer üç meleğe de ne yapacaklarını haber veren bir melek olmaktadır. [4]
Sûr’un Üflenmesi ve Kıyametin Kopması
İsrafil’in her an ağzında Sur ile kıyamet gününün gelmesini beklemektedir. Kıyamet geldiğinde İsrafil Sûr’u üç defa üfleyecektir. İlk üfürüşünde çıkan sesten sonra kıyamet kopacak her şey yok olmaya başlayacak, dünyadaki bütün insanlar ve canlılar ölecektir. “"Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur." (İ.Hakkı, 69/13-15)
İkinci üfürüşte Sûr'un içinde bekleşen ruhlar Sur’un içinden çıkarak ete kemiğe bürünüp eski bedenleri ile yeniden dirilecektir. İsrafil ikinci defa Sur’a üflemesi tüm canlıların yeniden dirilip, mahşer yerine toplanmasını sağlayacak ve haşr başlayacaktır. Üçüncü üfürüşte ise öken yiten tüm insanlar Mahşer yerinde toplanacaklardır. ( BKZ KIYAMET HAŞR MAHŞER NEDIR - RUZI CEZÂ NEDIR ŞIIRLERDE KIYAMET GÜNÜ ) Mahşer bütün insanların toplanıp dünyada yaptıklarından dolayı hesaba çekilecekleri gündür.
Sûr Nasıl Bir Kıyamet Borusudur
İsrafil’in kullanacağı kıyamet borusu Sûr’ın diğer adı devasa boru anlamına gelen Karn’ olduğuna göre sûr-i israfil devasa bir kerrenaydır. ( bkz KERRENÂY NEDIR NEFIR VE SAVAŞ BORUSU ) Eski devirlerde Kerrenây denilen borular devasa hayvan boynuzlarından yapılmıştır. Nefir ise Kerrenaydan daha küçük bir borudur ve yaklaşık 170 cm. boyunda bir boynuzdan yapılmıştır. Savaş borusu ve nefesli çalgı olarak da kullanılan olan nefirin, biraz daha uzununa “burgu”, ucu kıvrık olanına “kurrenây” (kerrenây) adı verilmiştir.[5]
Sûru demiştir Resûlullah kim ol bir nûrdur
Şekli boynuz şeklidir eyle bu söze i‘tikād Yazıcıoğlu Mehmed
Marifet name’ye göre Sûr, Arş'ın altında ve onun ayağına yapışık, kırmızı mercan renginde çok büyük bir boynuz veya kovan olarak tarif edilir. Sur’un içi gök ve yer tabakalarını içine alabilecek büyüklükte insan ruhlarının içinde beklediği muazzam bir boşluktur. Sûr'un içi bal peteğindeki gözenekler gibi olup her ruh kıyamete dek orada bekler. [6] “Ebû Hüreyre’den gelen bir rivayete göre ise Sûr yerle gök arası genişliğinde çok büyük bir şeydir. (Kurtubî, el-Câmiʿ, XVI, 216). Sûr’un nurdan veya kristal saflığında beyaz inciden yapılmış, ruhlar adedince deliği bulunan bir tür boru olduğunu ileri sürenler de vardır.” [7]
Kur'ân-ı Kerîm 10 yerde Sûr hakkında bilgi verir Zümer Suresi 68. Ayet, ( En'âm/73, Kehf/99, Tâ-Hâ/102, Mü'mi[1]nûn/101, Neml/87, Yâsîn/ 51). [8]
Edebiyatta Sûr; İsrafil, kıyamet ,“kıyâm, kad, kamet, haşr, mahşer, ” sözcükleri ile birlikte kullanılır. Sûr sözcüğünün "düğün" anlamı ile cinâs veya tevriyeli anlamlar kullanılır
Nakd-i dil virdi kıyâmet-kadde eşref ile âl
Cebraîl ögrendi cân hâlini İsrâfîl sûr Gelibolulu Sun’î (1486- 1534) ..
İzzet bu lay ki sur-ı İsrafil uyandıra
Geldi sabah-ı haşre ne sah t oldu hab-ı cerh İzzet Molla
Nakd-i dil virdi kıyâmet-kadde eşref ile âl
Cebraîl ögrendi cân hâlini İsrâfîl sûr Gelibolulu Sun’î (1486- 1534) Hayatı..
Çalındı kıyâmetin nefîri
Ey sağır işitmedin safîri Nesîmi
Hâle t-i sâr-ı Sîrâfîl'i nümâyân eyler
Âteşin nağme ile eylese neyler feıyâcl Neşâtî
Çıkar pambuk kulağından göziin aç
Ki haşr oldu vii çalındı bu gün Sûr Nesîmî
Sûr-ı îsrâfil feryâd-âver-i şekvasıdır
Sûr-ı mahşer vaslının bir va'de-i ferdâsıdır HersekJi Ârif Hikmet
KAYNAKÇA
[1] ADİL BEBEK, https://islamansiklopedisi.org.tr/sur--kiyamet
[2] MUSTAFA İSMET UZUN, https://islamansiklopedisi.org.tr/sur--kiyamet
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com//post/kiyamet-hasr-mahser-nedir/83851
[5] KERRENÂY NEDIR NEFIR VE SAVAŞ BORUSU, https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/Arama.aspx?id=45493
[6] İskender Pala Ansiklopedik Divan Şiir Sözlüğü, s. 422
[7] ADİL BEBEK, https://islamansiklopedisi.org.tr/sur--kiyamet
[8] İskender Pala Ansiklopedik Divan Şiir Sözlüğü, s. 422
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın