TURGUT ATALAY'IN HAYATI
Ressam ve sahne dekoratörü olarak ün kazanan Turgut Atalay, 1918 yılında Konya’da doğumludur. Eğitimine Şehzadebaşı 10. İlkokul’da başlamış ve daha sonra İstanbul Erkek Lisesi’nde devam etmiştir. Fakat İstanbul Erkek Lisesini yarım bıraktıracak kadar çok ressam olmak tutkusu vardır. 17 yaşındayken Devlet Konservatuarına girmiş ve Adnan Saygun ile çalışmıştır.
Ressam olma tutkusu nedeni 1936 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim öğretimine başlatmıştır. Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitiren Turgut Atalay lise mezuniyetinden sonra Güzel Sanatlar Akademisi’nde yüksek bölümüne de devam etmiş ve 1946 yılında Yüksek Resim bölümünden birincilikle mezun olmuştur.
Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenci iken Nazmi Ziya Güran , İbrahim Çallı , Léopold- Lévy ve iki yıl süreyle Rudolph Belling atölyesinde eğitim görmüş, Türk Resim Sanatının en önemli kilometre taşları olan bu isimlerden resim sanatına dair öğrenilmesi gereken pek çok şeyi öğrenmiştir.
Léopold-Lévy’nin Akademi’deki ilk öğrencileri arasında yer alan sanatçı, henüz öğrenci iken 1937’de Şişli Halkevi, 1938’de ise Şehremini Halkevi’nde kişisel sergiler açmayı başarır.[1] Güzel Sanatlar Akademisinde öğrenci iken iki yıl süreyle Akademinin heykel hocası Beiling'ten heykel dersleri de almıştır.
Leopold Levy, öğrencileri dürüst, temiz, içten bir çalışmaya götüren, tabiatı duyguyla, akıllıca yorumlandıran, modernist resim metotlarının kalıcılığına pek güvenmeyen iyi bir hoca ve ressamdır. Levy’in atölyesinde çalışan gençlerden birkaçı 1940’larda ‘Yeniler Grubu’ adıyla toplanarak sanat hayatına atılmışlar ve 1933-1947 tarihleri arasında etkinlik göstermiş olan ‘D Grubu’ na karşı bir tavır ortaya koymuşlardır. Turgut Atalay da 1940'da Yeniler (Liman Ressamları) Grubunun kuruluşuna katılır. [2]
Toplumsal gerçekçi anlayışla toplanmış sanatçılar grubu olan “Yeniler” ortaya çıkar. Nuri İyem'in yönlendirmesiyle, Turgut Atalay Selim Turan, Avni Arbaş ve Mümtaz Yener, yeni topluluğun amaçlarını, çalışma yöntemini saptarlar. Bu ressamlar toplum yaşamına ağırlık veren yeni bir topluluk çevresinde birleştiler. Bu topluluğun adı “Yeniler” ya da “Liman Ressamları” grubudur.[3]
. İlk sergilerini de 1940’ta Gazeteciler Cemiyeti’nin Beyoğlu Lokalinde düzenlerler. Bu sergiden sonra toplumcu-gerçekçi resim anlayışı bir hayli taraftar bulmuşa benzemektedir. Bu ressamlar ve Yeniler kamuoyun tarafından olumlu tepkiler almışlardır. Ülken ilk sergilerinde grubu “milli resmin can damarına basmış kişiler” olarak destekler. "”Yeniler” bu ülkenin balıkçısını, liman amelesini resme konu yapmakla, onların sorunlarına sahip çıktıklarını göstermektedirler. " ( ÖZSEZGİN, Kaya (1982) Yeniler, İstanbul limanını ve orada çalışanları, gerçekçi bir gözlemin ışığı altında inceleyerek tablolarına aktarmışlardır. Kendilerini, içinde yaşadıkları toplumun bir parçası olarak gören bu ressamlar, klasik ve alışılmış konuların dışına çıkmaya ve toplumla diyalog kurmaya çalışmışlar, sanatımıza toplumsal gerçekçi bir görüşü egemen kılmak istemişlerdir. [4]
Turgut Atalay’da bu düşünceler içinde resimler yapan bir ressam olarak dikkat çekecektir.
Aynı yıllarda Turgut Atalay Halkevlerinin görevlendirmesiyle üç ay Edirne’ye gitmiştir. Edirne’den Görünüm (1940) Edirne Saat Kulesi (1942) adlı çalışmaları bu görev çerçevesinde yapılan resimlerdir. Edirne’de deprem sonrası yıkılan bu saat kulesi geçmişe ait bir belge olarak Turgut Atalay’ın resminde yaşamıştır.
1946 yılında Akademi’den birincilikle mezun olan sanatçı, resim öğretmenliğine başlamış, öğretmenlik yaptığı dönemde okullardaki resim eğitiminin yanlış olduğunu belirten yazılar yayınlamış ve daha sonra da öğretmenlik görevinden ayrılmıştır. 1946'da Paris'te düzenlenen uluslararası bir sergiye (UNESCO) yapıtlarıyla girmiştir. Bu yıllarda tiyatro dekorları üzerinde çalışmaya başlar., Muhsin Ertuğrul onun çalışmalarını beğenmiş bu nedenle de İstanbul Şehir Tiyatroları'na gitmesini sağlayarak onunla çalışmaya başlamıştır. 1946 yılında Cevat Fehmi Başkut'un "Baykuş" isimli oyununun sahne tasarımını o yapar. Bu sayede 4 Kenterler Tiyatrosu'nun da tasarımcı olmuş, dört yıl boyunca Kenterler Tiyatrosunun sahen dekorlarını da o hazırlamıştır.
1947 yılında Mualla Hanım ile evlenir.[5] Aralıklı olarak dört yıl resim öğretmenliği yaptıktan sonra, tiyatro ve opera dekoratörü olarak çalışmaya devam eder.
Muhsin Ertuğrul ve İstanbul Şehir Tiyatroları’nın, çeşitli klasik ve modern oyun, opera ve operetlerin çağdaş bir anlayışla dekore etmiş bu alanda gösterdiği başarı ile dikkatleri çekmiştir. Bu sayede sahne dekoratörü olarak, otuz beş yıl süreyle tiyatro ve operalarda çalışır. [6] Toplamda 300 klasik ve modern oyun, 12 opera ve 27 operetin çağdaş anlayışla dekorunu yapmıştır.[7]
Bu yıllar arasında resim çalışmalarını da sürdürmüştür. Yaptığı tabloların bir kısmı İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'ndedir. Bunun yanı sıra birçok müze, galeri ve özel koleksiyonlarda yapıtları bulunmaktadır.[8]
1955'te bir rölyefi ile Etibank ödülünü kazanmış, Ressam ve Heykeltıraşlar Derneği'nin yurt içinde ve yurt dışında düzenlediği pek sergiye katılmıştır. 1964'te Akademi Sanat Ödülünü kazanarak kariyerine büyük bir katkı daha yapmıştır..1964 yılından sonra belli aralıklarla düzenli kişisel sergiler açan Atalay 2004 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
SANAT ANLAYIŞI VE RESSAMLIK DETAYLARI
“Tutkum resimle değil, boyalarla oynamakla başladı. Tutkunun en zoru; hala da başka iddiam yok!... Keşke hiçbir bilgi birikimim olmasaydı; hep çocuksu kalabilseydim. O zaman suçsuz bir sanatçı olarak karşınıza çıkardım” Turgut Atalay. [9]
Turgut Atalay 1938–1949 yılları arasına tarihlendirdiği ilk dönem resimlerinde manzara, portre ve natürmort çalışmıştır. Sanatçı bu yıllar arasında Yeniler resim grubunun bir üyesi olarak topluluğun resim anlayışına uygun çalışmalar içindedir. ( bkz Nuri İyem Agop Arad , Selim Turan, Fethi Karakaş, Ferruh Başağa , Ressam Avni Arbaş ) Sanatçının bu yıllara ait manzaraları İstanbul’un Yedikule, Maltepe, Süleymaniye ve Haliç gibi semtlerinden görünümler içerir. İstanbul ve İstanbulluların gerçek yaşamlarından esintileri resmetmeye çalışmıştır. Atalay, bu yıllarda okul arkadaşları Nuri İyem Selim Turan, Fethi Karakaş, Şadi Çalık ile Akademi’den Eyüp sırtlarına, oradan Bakırköy’e yürüyerek gittiklerini ve bu gezilerde İstanbul’u yeniden keşfettiklerini aktarır.
Resimlerinde doğa ve kentle ilgili temalar işleyn sanatçı da derin bir doğa sevgisi vardır. Yeniler grubu içindeyken yaptığı ilk resimleri Yedikule Surları (1940) , Yedikule’de Marul Bahçeleri (1941), Maltepe İstasyonu Arkası (1940) gibi manzaraları konu, renk ve biçim anlayışı ve kompozisyon kurgusu bakımından hocası Léopold-Lévy’nin sanat anlayışına da yakındır. Yeniler grubundaki arkadaşları birlikte Haliç’e, Eyüp’e gidip, İstanbul’un günlük yaşamına ve manzaralarına dair resimler yapmışlar bu resimleri de Liman sergisinin de temelini oluşturmuştur. Balık Ayıklayanlar (1939), Laleli’deki Kızılay İmareti (1940) Haliç ve çevresi yaşayışını resmettiği örneklerdir.
Sanatçı, daha çok figür, peyzaj, natürmort, portre türü konuları işlemiştir. Sonraki dönemlerinde günlük yaşam sahnelerine daha az yer veren renkçi bir tutumla çalışmaya başladığı görülür. İçerikten çok resimsel değerler ön plana çıkmaya başlayacaktır. Aynı yıllarda Tekirdağ ve Çanakkale çevresinden manzaralarının gerçekleştiren Atalay, köy yaşamı ve Yörükler temasını işlemiştir. Yörük Ailesi (1980), Pazarcı Kızlar (1987), Yörüklerin Pazarı (1974) sanatçının bu resimlerinden örneklerdir.
Turgut Atalay; toplumcu-gerçekçi bir dünya görüşü ekseninde, yöresel içerikli ve figür ağırlıklı bir çizgide yapıt üreten bir sanatçıdır. Yeniler’de baskın olan toplumsal-eleştiri kavrayışını kırsal kesim insanlarını betimlediği resimlerde uyguladığı pek söylenemez. . Atalay kırsal kesim insanlarına sıcak ve sempatik tavırlarla yönelmiş bu duygularla kırsal kesim insanlarını resimlerine aksettirmiştir. “Hatta Anadolu kadınını belirgin bir imge olarak resminin değişmez konusu haline getiren Atalay, bir yaşantı ve kültür çözümlemesinden çok, göstermeci (ve yer yer süslemeci) etkileri bile bünyesinde barındıran karma bir üsluba yönelmiştir.”[10]
Sonraki dönemlerinde geometrik ve Kübist resim tarzında da çalışmalar yaptığı görülür. Cambazlar” adlı çalışmasında üslubunu oturtmuş olan bir ressam görüntüsünü vermeyi başarmıştır. Geometrik düzenli kompozisyon anlayışı “İstanbul” adlı yapıtında da görülmektedir.[11] Sanatçının bu tarz resimleri de bir hayli fazladır.
KAYNAKÇA
[1] lebriz.com/pages/lsd.aspx?lang
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/yeniler-liman-grubu-ve-ressamlari/112584
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/yeniler-liman-grubu-ve-ressamlari/112584
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cagdas-resim-sanatimiz-baslangici-ve-askeri-ressamlar/78160
[5] Mengüç, Aslan (1994). Turgut Atalay. İstanbul: Bilim Sanat Galerisi.
[6] sanalmuze.tcmb.gov.tr/sanalmuze/tr/sanat-koleksiyonu/s/121/TURGUT+ATALAY
[7] Turgut Atalay". Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Sanal Müze. 2015
[8] wikipedia.org/wiki/Turgut_Atalay
[9] Mengüç, Aslan (1994). Turgut Atalay. İstanbul: Bilim Sanat Galerisi. S.57
[10] NURULLAH BERK - KAYA ÖZSEZGİN, CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK RESMİ, TÜRKİYE İŞ BANKASI, 1983
[11] NURULLAH BERK - KAYA ÖZSEZGİN, CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK RESMİ, TÜRKİYE İŞ BANKASI, 1983