Varsak Türkmenleri
Varsak ve Farsak sözcüğünün vaşak anlamına geldiğine dair görüşlerde bulunur. Ancak Varsak adında bir Yörük aşireti de vardır. Varsak Türkmenlerine Farsaklar Varsak Türkmenleri, Varsak Yörükleri, Varsaklılar da denmiştir. Varsak Türkmenlerinin adını Tarsus’ta Osmanlıya karşı direnen Varsak adlı bir beyden geldiği düşünülür. [1]
Varsak Türkmenlerinin Tarsus Sancağı'ndan, Mersin i(eski adı İçil- İçel iline) Adana; Feke, Kozan, Saimbeyli, Osmaniye, Düziçi, Tunceli (Nazimiye) Aydın ve Kayseri'ye kadar yayıldıkları belirlenmiş olmaktadır. [2]Hatta Antalya’nın Kepez ilçesinde de Varsak adlı bir semt bulunmaktadır.
Varsağı nazım şeklinin adını Varsak Türkmenlerinden almış olduğu düşüncesi kuvvetli bir ihtimaldir. Varsaklar; kış aylarında Güney Akdeniz, Çukurova ile Antep yakınlarına kadar olan yerlere inen yaz aylarında Maraş Yozgat ve Kırşehir arasındaki kışlak yaylalara konan göçen, göçer Türkmen aşiretlerinden birisidir. Varsaklar da 1864- 1865 yılları arasında Derviş Paşa ve Ahmet Cevdet Paşa ’nın emrindeki Fırka-ı İslahiye orduları ile; bir kısmı yazlık yayla yerlerinde, bir kısmı da güneydeki kışlık yerlerinde iskana mecbur bırakılmışlardır.
Varsağı Nazım Şekli
Varsağı nazım şekli “Varsaklara ait”, “Varsak tarzı” anlamına gelmektedir. Varsağı türünde en çok örnek veren Karacaoğlan ve Dadaloğlu; ' Güney Akdeniz, Çukurova, , Antep ile Yozgat Kırşehir ve Kahramanmaraş arasındaki yaylak yerlerde yaşamış olan konargöçer âşıklardır.
Varsağılardaki söyleyiş edası ve ahenk yapısı çok büyük ölçüde bozlaklara benzemektedir. Varsağılar da bozlaklar gibi yüksek perdeden girişe, haykırışlara başlamaya uygun yiğitçe bir nida ile başlamaktadır. Bu üslup ve nida sistemi açık alanda var gücüyle bağırmaya uygundur. Bu söyleyiş ve seslendirme yapısı koyaklar, dağ başları, dere kenarlarına konup göçen Türkmenlerin yaşama biçimiyle uyumludur.
Varsağı, Konargöçer Türkmenlerin, Yörüklerin, Varsakların konar göçer ve yayla yaşamına uygun, hayata bakışları ile ilintili, başı buyruk ve yiğitçe nidalar ile dolu, kavgacı, hamasi bir sesleniş ve içeriklere sahip, yayla, oba yaşantısından izler taşıyan özel manzumelerdir. Varsağı bu nedenlerden dolayı sadece Çukurova ve Uzunyayla ekseninde konargöçer yaşayan Türkmen âşıklarının kullandığı hatta icat ettiği bir nazım şekli olmaktadır
Varsağıların kendilerine özgü bir ezgisi, havası olduğu anlaşılır. Varsağılar genellikle; “ be hey, bre, yürü bre, haydi, haydi bre , hey, hey hey , hey gidi “ gibi yiğitçe nidalar ile başlar. Varsağıların yüksek perdeden söylenmesi gereken nidalar ile başlaması, söyleyiş edası ve içerikleri bozlakları andırmaktadır. Zaten her ikisi de açık alanlarda ve yaylalarda seslendirmeye uygun nazım şekilleri ve müzikal formlardır.
Sesleniş ve müzikal edasıyla bozlakları andırırken, içerik ve sesleniş edası ile de Koçaklamanın benzeri olan varsağılar; ezgileri ile semâi ve diğer koşma türlerinden de ayrılır. Koçaklamalar; kavga, dövüş , savaş, silah gibi konuları daha da çok öne çıkarması ile varsağılardan ayrılır.
Ünlemler – nidalar – ile başlamayan varsağılar ezgisi, ahengi ve söyleyiş edasıyla fark edilir. Varsağılarda; dağlara, düşmanlara, kadere vb kafa tutma, mertçe sesleniş, yiğitlik; talihe, gurbete, feleğe, yaylaya sitem; hayattan şikâyet; düşmana öfke gibi konular işlenmektedir.
Varsağı aşık edebiyatımızın koşma türleri içerinde ele alınan, şekil özellikleri ile daha çok semaiye benzeyen aşık edebiyatı nazım şekli olmaktadır. Karacaoğlan , varsağı türünde en çok eser veren aşığımız olmaktadır. Karacaoğlan ‘ın varsağıları genellikle 4 +4 duraklı, 8 heceli ölçü ile Semai nazım şekline benzer bir yapıda söylemiştir. Ancak Dadaloğlu'’nun söylediği varsağılar, diğer koşma türleri gibi 11 heceli de olabilmektedir.
Bu nedenle Varsağıların daha ziyade nidalı, girişleri, içeriği, edası, yiğitçe seslenişi, ve ezgisi ile diğer koşma türlerinden ayırt edilmesi gereken bir nazım şekli olduğu anlaşılır.
VARSAĞI
Bre ağalar bre beyler
Ölmeden bir dem sürelim
Gözümüze kara toprak
Dolmadan bir dem sürelim
Amen hey Allahım aman
Ne aman bilir ne zaman
Üstümüzde çayır çemen
Bitmeden bir dem sürelim
Bana felek derler felek
Ne aman bilir ne dilek
Âhir ömrümüze helâk
Etmeden bir dem sürelim
Karacaoğlan der cânân
Güzelim sözüme inan
Bu ayrılık bize heman
Ermeden bir dem sürelim Karacaoğlan
Olmaz (Be Çağlayıp Akan Irmak)
Be çağlayıp akan ırmak
Vaktlı vaktsız akmak olmaz
Lekeliktir be gaziler
El üstüne düşmek olmaz
Binelim arap atlara
Yaraşır koç yiğitlere
Ağzı açık na-mertlere
Yiğit sırrın açmak olmaz
Arap at da Burak olur
Koç yiğitte yürek olur
Bun deminde gerek olur
Yiğide hor bakmak olmaz
Ararsan var kalbin ara
Eller sana ne der göre
Tuz ekmek yediğin yere
Hiyanetlik etmek olmaz
Karac'oğlan'ın dediği
Na-merde boyun eğdiği
Koç yiğidin sevdiği
Gelirse de koçmak olmaz Karacaoğlan'ın Hayatı İle İlgili Tespitler ve Edebi Kişiliği
https://edebiyatvesanatakademisi.com/category/karacaoglan-siirleri-16-17-yy/717
İLGİLİ LİNKLERİMİZ
Yürü Behey Bulgar Dağı Varsağı
Olmaz Be Çağlayıp Akan Irmak Varsağı
Kuğumu yâre gönderdim- Varsağı
KAYNAKÇA
[1] Ali Sinan (Osmanlı'ya Karşı Bir Türkmen Boyu: Tarsus Varsakları , Ankara, 1999, s.170-179
[2] Gökbel, Ahmet (1998), Anadolu Varsaklar’ında İnanç ve Adetler, Atatürk Kültür Merkezi Baskanlığı Yayınları, Ankara.