Yüreğinin Götürdüğü Yere Git Hakkında Özeti Susanna TAMARO Hayatı

29.03.2015

Yazıda “ Susanna Tamaro ,” Va’ dove ti porta il cuore “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” ,  romanı hakkında bilgiler, romanının özeti,  romanın konusu, ana fikri,  romanın kahramanları, romanın olay örgüsü,  romanın yazarı, hakkında bilgiler  “romanın şahıs kadrosu  yazarın diğer romanları, eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,  romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.

YAZAR VE KİTAP HAKKINDA

Eser İtalyanca yazılmış ve orijinal ismi,” Va’ dove ti porta il cuore “‘dir.  Eseri İtalyan yazar Susanna Tamaro 1994 te yayınlamıştır.[1]

Eser Türkçeye  “” Yüreğinin Götürdüğü Yere Git”” adıyla çevrilmiş yayınlandığı yıllardan itibaren ülkemizde de oldukça çok sevilmiştir. Romanın kurgusu yaşlı bir kadının torununa yazdığı ama gönderilmemiş mektupları şeklinde kurgulanmıştır. Kitap, Türkiye’de ilk kez Eren CENDEY ‘in çevirisi ile 1995 yılında Can Yayınları tarafından basılmıştır.

Eser modern İtalyan Edebiyatının en başarılı eserlerinden bir olarak kabul edilmiş, [2] Umberto Eco ‘nun  Gülün Adı  adlı romanından sonra en başarılı İtalyan romanı olarak lanse edilmektedir.  Eser, 1994 te yayımlandığı zaman İtalya’da büyük yankı uyandırmış ve çok satan kitaplar listesinin başındaki yerini uzun süre bırakmamıştır. “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git”,  yazarı Tamaro’yu büyük bir üne kavuşturmuş, kitap İtalya’da aylarca liste başı olduktan sonra eser pek çok dile çevrilmiş pek çok ülkede pek çok kez baskı görmüş,  romanın Türkçe baskıları 42. Basıma kadar ulaşmıştır.  

Bu kitabın devamı niteliğinde olan ve aynı yazara ait “Yüreğimin Sesini Dinle (Ascolta La Mia Voce)” 2007 yılında yayınlanır.

 Eserde torununa mektuplar yazan ama yollayamayan Yaşlı kadın, kendisinin ve kızının dokunaklı yaşamlarının gizli kalmış yönlerini açığa vururken hem kendini, hem de kızını irdelemiş bir iç hesaplaşmasıyla hayatını sorgulamış,  değişen gelenekler, altüst olan değerler karşısında hissettiklerini torunu ile paylaşmak istemiştir.

Eser bir anneannenin torununa yol göstermek amacıyla yazdığı fakat göndermediği mektuplardan oluşmaktadır. Yaşlı kadın, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri, torununa yapması için öğütleyerek romanın özünü şu cümlesine sığdırmıştır.   ‘ Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur.   O sese kulak vermeli ve yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz. ‘ Bu cümle aynı zamanda eserin ana fikridir.

 

Eser psikolojik tezli roman türünün birçok özelliğini bünyesinde taşımaktadır.  Yazar eserinde kendini büyükannenin yerine koyabilmekte başarı göstermiş, psikolojik analizlerinde tam anlamıyla gerçek bir psikolog tarafından yazılmış kadar başarılı olabilmiştir.

ROMANINFİLMİ

Romanın yarattığı etki nedeni ile romanın film uyarlaması da yapılmıştır Follow Your Heart (1996) adı ile yayınlanan filmin yönetmenliğini Cristina Comencini, yapmış;   filmde Virna Lisi (Olga) Margherita Buy (Olga) Massimo Ghini (Augusto) Çeki Karyo (Ernesto) rollerini almışlardır. İlk kez İtalya’da vizyona giren film romanı kadar ilgi uyandırmaya başaramamıştır. [3]

KONUSU

Sıradan bir hayat yaşayan hayatını sorgulayan kızının ve kendi hayatının heba olduğunu düşünen bir anneanne torununa mektuplar yazmakta ve ona hayat dersi vermek istemektedir. Fakat yazdığı bu mektuplar hiçbir zaman torununa ulaşamayacaktır.

Roman 80 yaşındaki anneannenin uzaklardaki torununa yazdığı bir iç döküş ve vasiyet sayılabilecek mektuplarından oluşur. Gönderilmemiş mektuplar yaşlı kadının hem kendinin hem de kızının hayatını irdeleyen bir iç hesaplaşmasıdır.

KİTABIN ANA FİKRİ:

Dünyada yaşanan gelişmeler, bilim ve teknoloji insanın özünü değiştiremez.  Her şeye rağmen insanların duyguları insanı huzura erdiren en doğal varlığıdır. Teknoloji hayatı ve sosyal değişimleri sağlasa bile yüreğimizin sesini asla değiştiremez.

Hayatın amacı mutlu yaşamak değil midir? İnsandaki mutluluğu ise duyguları sağlar.  O halde şartların gerektirdiği şekilde değil de içimizden geldiği gibi davranmalı ve yaşamalı gerçekten mutlu olmak istiyorsak ‘ yapmaya değecek tek yolculuk olan içimize yapacağımız yolculuğu yapmalı,    yüreğimizin götürdüğü yerlere gitmeliyiz.

“Tabuları, önyargıları, sabit fikirleri bir kenara bırakarak yüreğimizin sesini dinlemeliyiz. Ancak bu şekilde mutlu olabiliriz.”[4]

“‘ Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur.   O sese kulak vermeli ve yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz. ‘”

 

ROMANIN KARAKTERLERİ

Yaşlı kadın(anneanne): Ailesinden baskı alarak büyüdüğü için kızını ve torununu özgür bırakmak isteyen yüreğinin götürdüğü yerlere gidemediği için hayatını heba ettiğini düşünen yaşlı bir kadın

 Kocası:  Kendi halinde sessiz sedasız ve sadece evlenmiş olmak için evlenmiş bir yaşlı adam

Doktor: Yaşlı kadının kızının gerçek babasıdır. Büyükannenin tek gerçek aşkı ve hayalindeki ideal erkektir. Doktor bir kazada hayatını kaybetmiştir.

 Büyükannenin Kızı: Asi, çılgın yaşayan sorumsuz bir kadındır. Türkiye’de tatilde iken tanımadığı biirnden hamile kalmış ve büyükannenin torunu bu şekilde dünyaya gelmiştir.

Dolandırıcı Psikiyatrist:  Büyükannenin sorunlu kızına bir psikolog gibi davranıp onunla aşk yaşamış, onu kefil ederek dolandırıp, ortadan kaybolmuştur.

Torunu: Annesi gerçek babasının tanımadığı bir doktor olduğunu öğrenip tarfik kazasında ölünce büyükanne tarafından büyütülür. Annesi gibi asi olan torun birden bire Amerika’ya gitmiş, dönene kadar da büyük annesine “ Bana hiç mektup yazma “ diyerek ayrılmıştır.

ESERDEN ALINTILAR

“Yolunu yitirdiğini, şaşırdığını hissettiğin zaman ağaçları düşün, onların büyüme biçimini anımsa. Unutma ki, yaprağı gür ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgârda devrilir, oysa kökü güçlü ve az yapraklı ağaçta can suyu bin bir güçlükle dolaşır. Kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir, olayların içinde ve üzerinde olmalısın, ancak böyle gölge ve sığınak sunabilir, ancak böyle doğru mevsimde çiçekler ve meyvelerle donanabilirsin.”

“Dur sessizce. Dur yüreğini dinle. Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git.”“Kızımı, kocamı ve dünyada herkesten çok sevdiğim erkeği toprağa verdim. Onlar öldüler artık yoklar. Gene de hala bir deniz kazasından kurtulmuş gibi davranmayı sürdürüyorum”

“Ama güçlü olabilmek için insanın kendini sevmesi gerekir; kendini sevebilmek içinde insan, kendini derinlemesine tanımalı, kendi hakkında her şeyi, en gizli, kabullenmesi en zor şeyleri bilmelidir.”

“Kimbilir neden en basit gerçeklikler, anlaması en zor olandır.”

SUSANNA TOMAROV HAKKINDA KISA BİLGİ:

            1957 yılında kentli bir ailenin kızı olarak Trieste’de doğan Susanna Tamaro, zorlu bir çocukluk dönemi geçirdi. 1976 da tanık olduğu deprem ve 25 yaşındayken geçirdiği ölümcül hastalık Tamaro’nun üzerinde derin izler bıraktı. Yazmaya 27 yaşında başladı. Birkaç denemenin ardından ses getiren ilk kitabı “Tek Ses İçin” oldu.

1994 de yayımlanan “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git”, Tamaro’yu büyük bir üne kavuşturdu. Kitap İtalya’da aylarca liste başı oldu. Bu romanın Türkçesinin halen 42. basımı satılıyor.

Susanna Tamaro, Orvieto yakınlarında dört köpeği, on kedisi, on beş kırmızı balığı, pek çok papağanı, beş kaplumbağası, bir kirpisi ile birlikte oturuyor. Bisiklete binmeye, paten ve buz pateni yapmaya bayılıyor. Hem mızrak hem de ok atmayı biliyor. Kışları kızak ve kayakla kayıyor. Badminton ve voleybol oynuyor, karate yapıyor.

 

 

ROMANIN ÖZETİ:

80 yaşındaki ihtiyar bir kadın Amerika’da yaşamaya karar veren torununa asla postalamadığı mektuplarından oluşur.

Bir trafik kazası sonucunda kızını kaybetmiş ve torununu o büyütmüştür.   Büyükanne ile torunun kuşak çatışması yaşamış,  torunu ani bir kararla onu terk ederek Amerika’ya gitmiştir. O ise torununun sevimli köpeği ile ve onun hatırlarıyla yalnız yaşamakta ve hayatını sorgulamaktadır.

Gençliğinde akıllı, hareketli ve yaşam dolu bir kişiliğe sahip olduğu halde uygun birini bulamadığı için geç yaşında rastgele bir evlilik yapmıştır. Büyükanne sevgiye ve aşka dayalı bir evlilik hayal etmiş ama kocası onun ile sadece evli olmak için evlenmiştir. Üstelik uzun bir müddet çocukları olmamıştır.

Uzun süre çocuğu olmadığı için tedavi görmek maksadıyla gittiği kaplıcada bir doktorla tanışmıştır. Bu doktor kafasındaki ideal erkek tipidir. Büyükanne bu doktorla fırtınalı bir aşk öyküsüne başlamıştır. Sadece üçer haftadan oluşan iki tatil süresince birlikte olabilmişler, fakat bu aşkı telefonlar ve mektuplarla sevdiği erkek ölene dek sürdürmüşlerdir. İkinci buluşmalarının sonunda sevdiği erkekten hamile kalmış,  ama çocuğunun gerçek babasını kocasından ve herkesten saklamıştır. Kocası bunu sezmiş olsa da bunu belli etmemiş, kızını özgür büyütmek uğruna onu başıboş bırakmıştır.

Yaşlı kadın,  yasak aşkından doğan bu kızını evli olduğu adamdan dünyaya gelmiş gibi gösterir. Kendi ailesinden baskı görerek büyüdüğü için kızı ve torununu özgür bırakmış ve onların hayatlarına karışmak istememiştir. Kendi gençlik yıllarında yaşadığı kısıtlamaların hiçbirisini kızına yapmamıştır. Ona her şeyin en iyisini vermeye çalışmış, fakat bu tutumu kızının asi ve geçimsiz bir kadın olmasına yol açmıştır. Büyükanne kızının asıl babası olan Doktor sevgilisinin bir trafik kazasında ölmesi sonrasında bir müddet bunalıma girmiş, kızıyla ilgilenememiştir.

Kızı on altı yaşına geldiği sırlarda kocasını da kaybeder.  Kızı da büyümüş erkeklerle ilgilenmeye başlamıştır.  Büyükanne ile kızı arasında şiddetli sorunlar vardır. Annesine hiçbir bir saygısı ve hoşgörüsü olmayan kızı, kendini çılgın bir hayat kaptırmış ve Türkiye’de geçirdiği bir tatil sonrasında bir çocuk dünyaya getirmiştir. Bu çocuk ise büyükannenin mektuplarını yazdığı torunundan başka birisi değildir.

Çocuğunun babasını bile tanımayan büyükannenin kızı bazı saplantılara kapılmış ve uzun bir müddet psikolojik tedavi görmüştür.  Aksi bir tesadüfle büyükannenin kızı da kendini tedavi eden doktor ile yakınlaşmış ve ona âşık olmuştur.  Bu adam aslında doktor, değil bir dolandırıcıdır. Duygusal bir ilişki içerisinde de olduğu doktoru kızını aldatmaya başlar.  Doktor bir takım evraklar imzalatarak büyük miktarlarda bir paraya kızını kefil etmiştir.  Kızı her şeyi anladığında artık iş işten geçmiştir. Büyük miktarlarda borçlanır borçlanmaz arayıp sormadığı ve hiç saygı duymadığı annesinin yanına yardım istemek için gitmek zorunda kalmıştır. Kız borcunu ödemek için para aramakta, annesi ise onu bu konuda sürekli uyardığı için para vermek istememektedir.

Büyükanne ile kızı hararetli bir şekilde tartışmaya başlamıştır. Bu tartışma esnasında büyükanne kızının gerçek babasının bir doktor olduğunu ağzından kaçırmış olur.  Kızı hiç ummadığı bir anda öz babasının tanımadığı ve görmediği bir doktor olduğunu öğrenince arabaya atlayıp hızla annesinden uzaklaşır. Bu şaşkınlık sırasında i trajik bir trafik kazasının sonucunda hayatını kaybetmiştir.

 Hayatta tüm sevdiklerini yitirdiği bir anda torununa bakacak olması ihtiyar kadını yeniden yaşama bağlar. Çok büyük zorluklarla büyüttüğü torunu da annesi gibi asidir.   Torunu okumak için Amerika’ya gideceğini, dönünceye kadar mektuplaşmamalarını büyükanneden ister.

Büyükanne torununa hiç karşı çıkmamış, aksine onu desteklemiş ve içinden geldiği gibi davranmasını öğütlemiştir. Yaşlı kadın torunu gittikten bir ay sonra hastalanmış, hastaneye kaldırılmıştır. Torununa yazdığı mektuplarda döndüğünde e kendisini bulamayacağını yazmıştır.

 Agatha Christe İLGİLİ LİNKLER

Gülün Adı ve Özeti Umberto Eco

Ölüm Diken Üstünde ve Özeti Agatha Christe

On Küçük Zenci Hakkında ve Özeti Agatha Christie

Roger Ackroyd Cinayeti Hakkında Özeti Agatha Christie

Ölüden Mektup Var Konusu Özeti ve Agatha Christie

Şeytan Dönemeci Özeti Agatha Christie

 

 KAYNAKÇA


[1] wikipedia.org/wiki/Y%C3%BCre%C4%9Finin_G%C3%B6t%C3%BCrd%C3%BC%C4%9F%C3%BC_Yere_G

[2]wikipedia.org/wiki/Y%C3%BCre%C4%9Finin_G%C3%B6t%C3%BCrd%C3%BC%C4%9F%C3%BC_Yere_G

[3] https://www.sinemia.com/filmler/yureginin-goturdugu-yere-git

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar