24.02.2012
Ahmet Zeki Kocamemi
(d. 1900 İstanbul(Fatih) ö. 1959) Türk ressam
Ünlü Tanizmatçı Sami paşa’nın soyundan gelen Zeki Kocamemi 1900’de İstanbul, Fatih’te dünyaya geldi. . İlköğrenimini Hadika-i Meşferet Mektebi’nde yaparken ortaöğretimini[1] özel okullarda bitirdi. 1916 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kayıt yaptırarak ilk önce Önce Hikmet Onat’ın daha sonra da İbrahim Çallı’nın atölyelerinde devrin en önemli iki ressamından eğitim aldı.
I.Dünya Savaşı devam etiği için askerlik çağına gelir gelmez 1918’de askere alındı. [2]Bu nedenle eğitimi yarım kaldı. Lakin 1919 da mütareke imzalandıktan sonra okuluna geri döndü. Sanayi-i Nefise Mektebi’nde öğrenim görürken gelecekte pek çok ünlü olacak çok sayıda isimle birlikte ders görüyordu. Okulda ilken açılan sergilere resimleri ile katılıyordu. Okula girdiğinde Dereli, Çelebi, Epikman Refik Epikman , Zeki Kocamemi, Hamit Görele, Nurullah Berk, Şeref Akdik' , Hale Asaf , Cevat Dereli Ali Avni Çeleb , Muhittin Sebati, Edip Hakkı Köseoğlu , Ratip Aşir Acudoğlu ve Turgut Zaim Fahrettin Arkunlar, gibi Cumhuriyet döneminin ilk ve en önemli ressamları arasına girdi.
1922 yılında mezun oldu. Akademi’de öğrenci olduğu sırada 2. Galatasaray Sergisi’ne katılarak; hocalarıyla birlikte eserlerini sergileme olanağı buldu. Saim Özeren ile birlikte Yeni Resim Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer alarak; ileride kurulacak olan Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği ve ’nin de ilk temellerini atarak.[3] Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’nin kurucuları arasında yer aldı. Bu heykeltıraşlar ve ressamlar Çallı Kuşağı’nın renkçi tutumunun yanı sıra çizgiye, ve yapısal sağlamlığa öncelik veren resimler yapmışlar izlenimciliğe karşıt bir tutum izlemişler sanatçıların çıkarlarını korumak, bireysel sanata özgürlük getirmek vb. amacını gütmüşlerdi. [4]
Ancak, bu girişim tek bir sergiyle sınırlı kalmış, Refik Epikman , Cevat Dereli , Şeref Akdik'in, Mahmut Cûda, Nurullah Berk,, Hale Asaf, Ali Avni Çelebi , Zeki Kocamemi, Muhittin Sebati, Ratip Aşir Acudoğlu ve Fahrettin adlı topluluk üyelerinin her birinin burslu olarak yurtdışına gitmesiyle bu girişim son bulmuştu. [5]
Arkadaşları aldıkları burslarla Paris’e giderken Kocamemi’de 1922 yılı Aralık ayında, Türk Ocağı’nın aldığı bursla Münih’e gitti. Ali Avni Çelebi, Ratip Aşir Acudoğlu ve Kenan Yontuç’ da Münih’e burs alarak gelmişlerdi. İlk önce Heinemann’ın özel atölyesinde resim dersleri almaya başladı, yaklaşık bir yıl sonra Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nin sınavlarına katılmış ancak başarısız olmuştu. Bunun üzerine yeniden, Hans Hofmann’ın atölyesine döndü.
Hans Hofmann, modern akımların çeşitlenip biçimlendiği Paris’te yetişmiş, Henri Matisse ve Robert Delaunay’in sanatlarından etkilenerek kübist ve dışavurumcu anlayışta eserler üretmişti. Zeki Kocamedmi de bu etkiler ve tesirler altında eğitim aldı. Hofmann atölyesinde Saksılı Tabure, Poz Veren Çıplak ve Otakçılar adlı çalışmalarından başka, bugün Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi koleksiyonlarında bulunan 1926 tarihli “Gazete Okuyan Çıplak” adlı deseni de bu dönem içinde yaptı.
1927 de yurda döndü. Yurda döndükten sonra 1928 yılında Trabzon Lisesi’nde resim öğretmenliğine atanarak öğretmenliğe başladı. Zeki Kocamemi, yaklaşık bir yıl bu görevde kaldı. Onun lise öğretmenliği döneminde öğrencisi olma şansını yakalayanlara arasında Bedri Rahmi Eyuboğlu ’ da vardı. [6] “Kocamemi büyük laflardan hiç hoşlanmaz. Tanıdığım insanların en mütevazilerinden biridir. Fakat bu tevazu içersinde dünyanın en büyük gururu vekarı saklıdır.”[7]
Ressam Ali Avni Çeleb ile 1929 yılında Müstakiler Grubunu oluşturdu. Bu ressamlar ve sanatçılar grubu ilk sergisini I. Genç Ressamlar adı ile Ankara Etnografya Müzesinde gerçekleştirmişlerdi. Daha sonra Güzel Sanatlar Akademisine girerek İç Mimarlık Bölümünde ve 1930 yılında Prof. Gunter’in asistanı olmuştu. Bu asistanlık süresi üç yıl sürdü. 1930-1933
Asistanlık süresini bitirdikten sonra İç Mimarlık Bölümüne öğretim görevlisi olarak atandı. 1938 yılında CHP’nin açtığı ve Halk Evlerinin desteklediği Yurt Gezileri kapsamında Rize’ye gitti. Rize de reisimler yaptı. Rize’de yaptığı Çay Ziraati adlı resmi, Cezanne’ın peyzajlarına benzemiş ve o yıllardaki resimlerinde Cezanne etkisini hissettirmişti.
Yurt gezileri neticesinde toplanan eserlerin Anadolu’da dolaştırılması programı çerçevesinde o da görev alarak 1944 yılında Konya'ya gitti. Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği ile katıldığı I.Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde Atatürk’ün Cenaze Töreni adlı resmiyle birincilik ödülünü kazanmıştı. . Bu resim, Mekkâre Erleri adlı tablosu ile benzer nitelikler gösteriyor 15. yüzyıl Rönesans sanatçılarının resimlerini andırıyordu. Hayatını resim öğretmenliği ve resimlerini satarak idame ettiremiyor, boş zamanlarında marangozluk yapıyordu. Bu nedenle Marangoz Zeki diye de anılır olmuştu. [8]
1946 yılında İsmail Hakkı Oygar Sanat Galerisinde ilk kişisel resim sergisini açtı. Müstakiller ile birlikte pek çok sergiye katılan sanatçı, 1947 yılında D Grubu’na katıldı. 1951’den 1959’a dek resim yapmaya ara verdi 1954 yılında tüm öğrencilerinin çalışmalarından oluşan karma bir resim sergisi daha açtı. Ölümünden bir süre önce yeniden resme başladı ancak, 3 Mayıs 1959 yılında ani bir rahatsızlık sonucu hayatını kaybetti.
Zeki Kocamemi, makkare erleri.
RESİM ANLAYIŞI VE TÜRK RESMİNE KATKILARI
Alman ekspresyonistlerinin çizgisinde, peyzajlar, nü'ler, portreler, natürmortlar yapan bir ressamdı. Cezanne’yi yorumlayan Alman Ekolüne bağlı bir ressam oldu. 1910 kuşağı izlenimciliğine bir tepki olarak geliştirdiği rengin egemen olduğu çizgiye biçime önem veren bir anlayış içindeydi. Zeki Kocamemi resimlerinde sağlam çizgiler çizen hacme ve boyutlara önem verdi. Resimlerinde üç boyuta dikkat etti. “Ona göre bir resim, yapı gibi yoktan var edilir, bir anıt gibi kurulur, bir duvar gibi örülürdü. Bu nedenle resim, bir "taklit "e değil, bir "icat'a dayanmalıydı. “
Onun bu tarz resimleri Pariş’te eğitim alan Türk ressamlarının tuhafına gitmişti “Biz Matisse ile Picasso ile alay ederken, Almanya’dan Zeki Kocamemi ve Ali Avni Çelebi geldi. Aklımız büsbütün karıştı. Önce karşı çıktık sonra sezmeye, anlamaya ve sevmeye başladık. Zeki ile Ali bizlere yeni sanatın perdesini araladılar.”[9]
Zeki Kocamemi’nin Mekkare Erleri (1935) adlı çalışması sanatçının en çok konuşulan baş yapıtlarından birisidir. “ Önde iki süvariyi ve geri planda onları izleyen askerleri gösteren bu resim, konu olarak Kurtuluş Savaşı’ndan bir sahneyi içermektedir. Yakın tarihle ilgili bir konuyu yansıtmasına karşın resimde plastik kaygının ön planda olduğu sezilmektedir. Gri, mavi ve mor tonlarının hâkim olduğu resimde, yüzeyler kalın ve hareketli fırça darbeleriyle oluşturulmuştur. Figürlerin hacimli işlenişi ise Kocamemi’nin özgün tarzını ortaya koymaktadır.” [10]
KAYNAKÇA
[1] https://turkishpaintings.com/index.php?p=37&l=1&modPainters_artistDetailID=334
[2] http://turkresmi.com/pdf_dosyalari/zeki_ kocamemi..pdf
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/saim-ozeren-in-hayati-ve-ressamligi/79116
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/mustakil-ressamlar-ve-heykeltraslar-birligi/112609
[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/mustakil-ressamlar-ve-heykeltraslar-birligi/112609
[6] Turan Erol, Günümüz Türk Resminin Oluşum Sürecinde Bedri Rahmi Eyüboğlu Yetişme Koşulları, Sanatçı Kişiliği, Cem Yayınevi, İstanbul, 1984, s.18'de
[7] Bedri Rahmi Eyüboğlu SANATKAR ZEKİ KOCAMEMİ’YE DAİR Muhit Dergisi, 11 Aralık 1947
[8] Bedri Rahmi Eyüboğlu SANATKAR ZEKİ KOCAMEMİ’YE DAİR Muhit Dergisi, 11 Aralık 1947
[9] MÜRİDOĞLU, Z.; Zühtü Müridoğlu Kitabı, s.185
[10] https://turkresmi.com/pdf_dosyalari/zek
Zeki Kocamemi,Peyzaj
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın