Bir Adam Yaratmak Konusu Özeti Tahlili Necip Fazıl

01.10.2019

 

 

 

OYUN VE YAZAR HAKKINDA 

 

Bir Adam Yaratmak,  şairliği ile de ün salan Necip Fazıl Kısakürek 'in 1937 yılında yazdığı ama ilk baskısı İstanbul 1938 ‘ de yapılan üç perdelik tiyatro oyunudur.

Söylenenlere göre yazar bu eserini Zonguldak’ta maden ocaklarında yazmış,  yazar bu oyununu ünlü tiyatrocu Muhsin Ertugru’a ithaf etmiştir. Nitekim Muhsin Ertugru , bu oyunun ilk kez sahnelenmesinde ön ayak olan ve Hüsrev rolünü de oynayan aktör de olmaktadır.  

Bir Adam Yaratmak, Necip Fazıl ‘ın ikinci ama en önemli tiyatro oyunu olmuş, hatta Türk Edebiyatında üzerinde en çok konuşulan oyunlardan birisi olarak dikkat çekmiştir.  Necip Fazıl’ın ilk oyunu olan Tohum (İstanbul 1935)  dikkat çekici bir başarı elde edememiş,  fakat ikinci yazdığı oyun olan “ Bir Adam Yaratmak “ adlı oyunu özellikle konusu, güçlü felsefesi,  son derece etkili düşünsel muhtevası, etkili fikirleri çarpıcı şekilde izah eden diyalogları tiyatro tekniği ve etkileri mesajları ile çok dikkat çekmişti.  Bu eser onun ustalığını ortaya koyan ilk eser olarak kabul edilmiş “ Bu bir eser mi, şahaser mi?...” sorusunu gündeme getirmişti.

Oyun özellikle başkarakteri Hüsrev’e ait gösterilen düşünsel , bunalımlar, Hüsrev’in kader, yaratılış, ölüm korkusu, yaratılış  hakkında çarpıcı irdelemeleri , fevkalade  derin ve özgün düşünceleri ile son derece edebi izahları oyunu bir şaheser seviyesine taşımaktadır.

Necip Fazıl bu eserini bohem yıllarını bitirip ülkeye döndüğü materyalist düşüncelerden henüz kurtulmaya başladığı yıllarda kaleme almıştı.  Yazarın bu eserinin fikri muhtevasında tasavvufi düşüncelerin de derin tesirleri vardır. Necip Fazıl  ve  bu eserini Nakşî şeyhi Abdülhakîm Arvâsî ile yaptığı derin sohbetlerin  hazırladığı bir ortam içinde yazmıştır.  Yazar tesadüfen bir vapurda tanıştığı Abdülhakîm Arvâsî ile buluşmaya başlamış,  onunla birlikte Eyüp Sultan ve  Pierre Loti Mezarlığı yanındaki Kaşgari Tekkesi Camii’nde uzun sohbetlere dalmış [1]en sonunda materyalist düşüncelerden ve bohem hayatına yatkın yaşama biçimden uzaklaşarak İslamcı ve Türkçü bir çizgiye doğru meyletmeye başlamıştı.

Eser 1937 yılında yazılmış eserin ilk sahnelenmesi de aynı yıl içinde  Muhsin Ertuğrul tarafından[2] Gerçekleştirilmişti. “İnsanın ve aklın güçsüzlüğünü ortaya koyan ve pozitivizmi, kuru akılcılığı reddeden” bu eser sahnede de büyük bir ilgi görmüş  1937-1938 tiyatro mevsiminde İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda uzun süre kapalı gişe oynanmıştı.  Eser filme de uyarlanmış, 1978’de de Yücel Çakmaklı tarafından televizyon filmi olarak çekilmiştir.[3]

KONUSU

Eser, bir tiyatro oyunu yazarak bir adam yaratan Hüsrev’in, oyunundaki olaylar ile gerçek hayatındaki olayların benzeşmeye başlaması öncesi ve sonrasında yaşadığı “ dahilikle delilik arasındaki” buhranları ve  entelektüel bunalımları üzerine kurgulanmış olaylara dayanır. Babanın intihar etmiş olması sebebiyle oğlun da aynı kadere mahkûm oluşu vakası üzerine kurulan oyun  Düşünmekten delirme raddesine varan Hüsrev’in  bunalımları bağlamında yaratılış,  ölüm korkusu, sanatçının çilesi, kader, cinnet, ve ölüm temalarına doğru yayılır.

ANAFİKİR

Yaratma kudretine sahip olabilen tek canlı insandır. Lakin "yaratma" kudretine sahip insanların da bir yaratıcısı vardır ve insan asıl sanatkâr olan yaratanın çizdiği kaderden kurtulamaz.  

OYUNUN ÖZETİ 

I.PERDE

Hüsrev, Boğaziçi’ndeki yalısında yaşayan hali vakti yerinde bir sanatçıdır.  Güzel yalısının önünde de bir incir ağacı vardır. “Ölüm Korkusu” adlı bir piyes yazmış bu piyesi de oldukça ilgi görmüştür.  Piyesteki kahraman, annesini kaza kurşunu ile öldürünce aklını yitiren tıpkı babasının yaptığı gibi de 'ölüme şifa ölümdür' diyerek kendini bahçedeki incir ağacına asarak intihar eden biridir.  intihar eder.

 Hüsrev’in yalısı babasından kalmıştır. Hüsrev’in babası ise yalının bahçesindeki incir ağacında kendini asarak intihar etmiş biridir. Bir gün  Hüsrev işte bu yalıda  yazmış olduğu piyesinde  başrolü oynayan Mansur, Hüsrev’in annesi, halasının kızı Selma, gazete patronu Şeref, Şeref’in Hüsrev’e âşık karısı Zeynep ve ruh doktoru Nevzat ile derin bir sohbete dalmışlardır.  Sohbet’in konusu ise Hüsrev’in yazdığı” Ölüm Korkusu” adlı piyesi ve oyunun içeriğindeki olaylardır.   Konular incir ağacında intihar, ölüm, yaşam ve sanatçı üzerinde yoğunlaşır. Hüsrev ise tartışmanın odağıdır.  "Ben şehirleri, sokakları, kahveleri dolduran seri malı insanlardan değilim. Keşke onlardan olsaydım. Onlar sıhhatli, tabiî, mükemmel mahlûklar. Benim en lazım tarafım sakat. Ben Allah'ın yalnız acı çeksin, yalnız kıvransın diye yarattığı bir aletim galiba."

Konular yaratan ve sanatçı üzerinde yoğunlaşır.  “Bir adam yaratmaya kalkıştım.. Ona bir kafa, bir çift göz, bir burun, bir ağız uydurmak. Ona göre bir beyin yapmak ve göğsünün içine bir kalp takmak. Saat gibi işlesin, kanını vücudunda döndüren bir kalp. Bir kalp anlıyor musun? Güya duyan, acılarına, sevinçlerine yataklık eden yer de orası. Bir kalp. Bitti mi? Biter mi? Bu adama bir de kader çizmek lazım...”

Piyesteki kaza kurşunu meselesi tartışma çıkarmış, konuklar bu sahneyi gerçekçi bulmamışlardır. Hüsrev aksi görüştedir ve konuklara bunu göstermek için boş sandığı tabancayı kendisine âşık olan Selma’ya çevirip ateş eder.  Piyesteki olay gerçek hayatta da olmuş, Hüsrev kaza ile Selma’yı öldürmüştür.

II.PERDE

Hüsrev hem bedeni hem de akli yönlerden sağlığını yitirmiştir.  Yalıyı terk etmiş Maçka’daki kışlık apartman dairesine geçmiştir.  Kurmaca piyesindeki sahne gerçek hayatta da başına geldiği için piyesinde anlattıklarının kendi başına da gelebilmesi ihtimali üzerinde düşünmektedir. Üstelik piyesindeki adam da kendini incir ağacına asmış, abası da incir ağacına kendini asarak intihar etmiştir. Kendi ruh sağlığı bozulduğu için kendisi de intiharı düşünmeye başlamıştır. Acaba kendisi de, kendisini incir ağacına asarak intihar mı edecektir.

Hüsrev sürekli olarak babasının intiharını düşünmekte, sürekli olarak annesiyle bu konuyu konuşmaktadır.  Üstelik yazdığı oyundaki olaya benzer bir olay daha yaşanmış, bu ikinci kaza, Hüsrev’in arkadaşı Doktor Nevzat tarafından bir reklam aracı olarak kullanılmak istenmiştir.  Dostu gazeteci Şeref de gazetesinin tirajını arttırmak için bu olayı sansasyonel bir hale getirme derdindedir.  Bu olaylar Hüsrev’i gittikçe bunaltmaktadır

III.             PERDE

Hüsrev’in annesi yalıdaki hizmetlisi Osman’a otuz yıl önce Hüsrev’in babasının kendisini astığı incir ağacını kestirmiştir.  Çünkü incir ağacı Hüsrev ‘de bir saplantı haline gelmiş Hüsrev babası ile yanı kaderi yaşayacağı saplantısından bir türlü çıkamamıştır.  Hüsrev kendisine çok benzeyen babasının resminin karşısında Osman’la konuşmakta, kaderden ve ölümden bahsetmektedir.

"Osman, hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu? Benim de beynimden kan akıyor. Ben düşünmüyorum, beynim kanıyor. Görüyorum, gözlerimi yumunca görüyorum. Beynimin etten yuvarlağı üstünde her düşünce bir damla siyah kan gibi yuvarlanıyor. Ben istemiyorum Osman! Fakat hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu?" Sayfa 105.

Hüsrev, artık kuşkulu bir adamdır. Tüm dostlarının ona komplo kurduklarını düşünmekte annesini dahi bu komplocuların içinde görmektedir. Üstelik bahçedeki incir ağacını kestirdiği için annesi artık onun düşmanıdır.

Hükümet doktoru gelir ve Hüsrev’i hastaneye götürmek istemektedir. Hüsrev hastane gardiyanı, Şeref ve Nevzat’a teslim olur. Artık akıl hastanesine gidecektir.

 İLGİLİ LİNKLER 

 

·          Necip Fazıl Kısakürek Hayatı ve Edebi Kişiliği

·         N. F. Kısakürek Bir Adam Yaratmak Konusu Özeti Tahlili

·         REİS BEY KONU ÖZET İNCELEME -NECİP FAZIL KISAKÜREK

·         TOHUM KONU ÖZET İNCELEME VE NECİP FAZIL KISAKÜREK

·         TOHUM KONU ÖZET İNCELEME VE NECİP FAZIL KISAKÜREK

·         Parmaksız Salih Konu Özet Analiz Necip Fazıl

·         REİS BEY KONU ÖZET İNCELEME -NECİP FAZIL KISAKÜREK

·         Kısakürek Bir Adam Yaratmak Konusu Özeti Tahlili

·         Çile Necip Fazıl

·         NECİP FAZIL ŞİİRİNİN TEMATİK KAYNAĞI

 


[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/necip-fazil-kisakurek-hayati-ve-edebi-kisiligi/76086

[2] Muhammed Harb(Çeviri: Osman Akyıldız), Türk Tiyatrosu, Necip Fazıl ve Bir Adam Yaratmak Piyesi, Aylık, Sayı 36, Eylül 2007

[3] M. ORHAN OKAY, BİR ADAM YARATMAK, https://islamansiklopedisi.org.tr/bir-adam-yaratmak

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar