Doktor Tabip Şiirlerde Hasta Aşık Sevgili

13.10.2015




Lokman Hekim’ minyatürÜ (Kalender Paşa, Kitâb-ı Falnâme, TSMK, Hazine, nr. 1703, vr. 23b)

KONU BAŞLIKLARI 

 Şiirimizde Hasta Âşık  ve Sevgili

Doktor sözcüğü dilimize son asırlarda girmiş olduğundan eski dilde doktor yerine tabip ve hekim denilmiştir.

Osmanlıca yazılışı tabîb :  طبيب  Arapça kökenlidir ve tıbb'dan. etibbâ, tabîbân kelimeleri ile aynı kökten gelmektedir.  Eski dilde ise başhekim Ser-tabîb şeklinde de ifade edilmiştir.

Tabip kelimesinin eski dildeki diğer eş anlamlısı ise hekimdir.  هكيم 

 

 Şiirlerde Doktor Hekim 

Şiirimizde  ve diğer edebi eserlerimizde Doktor (Tabip- Lokman- Hekim )  önemli bir figürdür. Doktor ile hasta ilişkisi önemli bir mevzu olduğu kadar, tabib  âşık ve sevgili üçlemesi de sık sık karşımıza çıkar. Doktor hastalığı geçirmeye gelen merhem veren, em bulan deva getiren biri olarak değerlendirildiği gibi,  âşıkla sevgili arasına da giren biri olarak düşünülür.  Bu yönü ile  şiirlerimiz, şarkılarımız ve türkülerimizde hasta doktordan şikâyetçidir.

El çek tabip el çek yaram üstünden
Sen benim derdime devâ bilmezsin
Lokman hekim gelse bulunmaz çare
Yaram yürektedir sarabilmezsin           Selahattin  İnal Hicaz Beste

Doktor, aşığın yarasını ve derdini iyilileştirmek için gelen  ama bu nedenle aşığa eziyet eden biridir. Hasta o dertten muzdarip ama halinden de memnundur. Hasta kendini öldürecek olan bu dertten kurtulmak istemez.

Lokman hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin.     Anonim Türkü

Yürü bir hastaya arz eyle Hayali sözüni
Sağ olanlar ne bilür çektüğünü sayrunun        Hayali Bey

 

Dert Ortağı Tabip

Tabip,  aşk derdine çare bulamayan kişidir.  Yine de gönül derdine deva bulmak isteyenler tabibe başvururular. Aşk derdinden kurtulmak isteyen âşık için gelen tabibe âşık  içini döker.  Doktor bir çare değil, derd ortağıdır.

Tecrübeli Doktor hazık hekimdir. Hazık hekim işinde ehil olan hekimdir. Ehil olan hekimler önce nabzı ölçer ve kalbin durumuna bakar. Hastaya sualler sorar ve derdi için konuşur. Ama aşığın aradığı Hazık Hekim onun dert ortağı olmasıdır.  Âşık derdinin devasını ve ilacını kendi bilir.

Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabip 
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır   Fuzuli

Dün tabîbe derd-i dilden bir devâ sordum dedi
Gam yemeden özge bu derdin devâsın bilmedi    (Ahmed P. G.191/4)

Derman pezir olmadı gitti- dil-i bimar
Ya çektiğimiz  naz- ı e tıbba ne beladır.    Ne’şet 

Zahmımı sorma tabiba bilirim derdimi ben 
Hünerin var ise derman olacak merhemi ver 

 

Tabip  Sevgili

Aşk derdine tıp doktorunun vereceği deva yoktur.  Aşk derdinin çaresi sevgilinin gelmesidir. Sevgili aşığa zarar veren aşığın halini anlamayan bilmeyen vicdansız bir kâfir gibidir.  Sevgili aşığa em olacak çare bulacak tek tabip iken ölmekte ve yanmakta olan aşığın yanına ziyaret için dahi gelmez. Âşık sevgilisini yanına getirmek için çeşitli çareler arayıp, sitemler ederken çok ilginç gerekçeler ve ikna metotları uygular. Sevgilinin gelip tabip gibi davranması dahi hastaların derdini arttırır ama aşığın derdi de zaten budur. Sevgili gelmezse, aşığa gülmezse,  aşığı derde sürükler sayrının yanına gelince de hastayı öldüren bir tabiptir.  

Habib aşığa cevr etmese habib olmaz
Tabib nicesin öldürmese tabib olmaz.     Necati 

Işkum odından yanar fi’l hâl çün kibrît olup
Nabzumun üstinde ger ki barmagın korsa tabîb         (K. Aynî G.48/2)

Ayni’nin şiirinde de görüldüğü gibi eski devirlerde de tabip nabız ölçmektedir. Ama  aşığın derdine çare olacak tabip sevgilidir. Sevgili ise aşığın derdine derd katmaktan başka çare getirmez.

Dâd bilmez misin ey düşmen-i îman ki tabîb
Kâfir olursa da bir hasta müselmâna gelir           (Nedim, K.16/4) [1]

Kâfir olan doktor bile hasta olan bir Müslümanın ayağına gelir.

Bî-günâh öldürmede gamzen ne kâfir nesnedür
Nice mazlûm uğradı ol nâ-müselmân zahmına     (Bâkî, 225)

Müslim-i bîmâra rahm eyler bakar olsa
Fireng Yok mı insâfun a kâfir merhamet itmez misin     (Muvakkit-zâde Mehmed Pertev, [2]

 

Gerçek Hekim

Hekim, tabip ve doktor gerçek manada da karşımıza çıkar. Bu defa  hastayı tedavi edemeyen ücret isteyen, hastanın sevmediği ilaçlar veren, yanlış ilaç vererek hastalarını öldüren  ölüm meleği olarak da düşünülen  bir kişi olarak karşımıza çıkar. Eskilerde doktora verilen ücrete ayak teri [3]( dirliği) veya  tuhfe [4] adı verilen ücretler verilirdi. Hastalardan ücret aldığı için   tabip, hastaların azalmasına üzülen bir kişi olarak düşünülmüştür.

Güller güler fiğanla geçer ömr-ü andelip
Bimar intizarda  ücret diler tabib                     Ziya Paşa

Hasteküşlükte tabibim melekül mevt idi.
Nabz-ı bimara göre verdi ne hikmet şerbet        Pertev

Öldüm bela vü derd ile netsin deva bana
Başım ucunda seng-i mezarım mısın tabib       Emri

Der-i dil-i dardan duram, diyar-ı gamda mecruham
Müselmanlar esirgen hasta kaldım gurbette



KAYNAKÇA

 

  • [1] Musatafa Dolat  Dîvân Şiirinde Meslekler, Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Bilimler Dergisi 2 (1): 19-21, 2012
  • [2] Recep DEMİR, OSMANLI ŞİİRİNDE ÖTEKİ VE BAŞKASI OLARAK KÂFİR İMGESİ, Turkish Studies - Volume 8/8 Summer 2013, p. 431-445, ANKARA-TURKEY
  • [3] A. Talat Onay, Edebiyatımızda Mazmunlar, MEB, 1996- shf 191
  • [4] Doç Dr Emine Yeniterzi, DİVAN ŞİİRİNDE sAĞLıK ve HASTALIK, dergisosyalbil.selcuk.edu.tr/susbed/article/download/961/903

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar