Ebu Müslim Horasani ve Destanı Hakkında

11.07.2015

 


 

EBU MÜSLİM DESTANI HAKKINDA

Türk edebiyatında Kıssa-i Ebû Müslim ve Ebû Müslimnâme ve Eba Müslim Destanı olarak bilinen bu destan Emevî Devleti’nin sona ermesinde en önemli rolü oynayan ve Abbâsîler’in iktidara gelmesini sağlayan Ebû Müslim-i Horasânî’nin (ö. 137/755) hayatı üzerine teşekkül etmiş bir destandır.

Batılıların Horasan Spartaküs’ü  olarak adlandırdığı Ebu Müslim, İslamiyet’in ırkçılığını yapan, Arap asıllı olmayan Müslümanlar ikinci sınıf Müslüman – Mevali-  gözü ile bakan Emevilerin iktidardan indirilmesini sağlayan Türk asıllı olması çok muhtemel  bir ihtilal önderidir. Bu destan onun Emevilerin tahtan inip, Abbasilerin tahta geçişini sağlayan  halk hareketini önderi olması ve bu ihtilali başarması üzerine oluşan ve bir destan olmuştur.

 

Bu isyanı başlatan Ebu Müslim,  resmi olmayan medreselerde eğitim görmüş, isyanı başlatınca  adı Haricîler tarafından âvebendî’ye çıkan Ebâ Müslim, Haricî devletinin padişahı Nasr-ı Sayyâr tarafından her yerde arattırılmaya başlanır.  Elbette bu aramaların tümü boşunadır ve Ebâ Müslim gün geçtikçe daha da güçlenmekte ve onun inancını paylaşanlar tarafından desteklenmektedir.”[1]

 

Ebu Müslim’in  her kesim ve ırktan olan Müslümanları eşit, kardeş ve bir  olarak gören yaklaşımı Abbasi idaresinin de siyasi yaklaşımı olmuş,  Arap asıllı Müslümanları diğer Müslümanlardan üstün gören Emevi Irkçı İslamcılığı bu isyanla tarihe karışmıştır. Tam bu nedenle de Ebu Müslim;  Kürtler, Türkler, Acemler ve Arapların  öz evlatları gibi benimsediği [2] İslamiyet’i seçen  her kavmin sahip çıktığı ‘'Ebu Müslim bizdendir' diyebildiği destanî bir kişi olmasını sağlamıştır.  Bu yüzden Ebu Müslim’e  Türkler, Araplar, Acemler ve Kürtler de sahip çıkmakta [3] ve bizdendir demektedir.

Ebu Müslim’in hayatı (ö. 733) çok geçmeden  destan konusu olmuş, hayatı hakkında yarı tarih, yarı destan şeklinde pek çok eser yazılmıştır. Bu ilk eserler  Farsça ve Arapçadır.  Sonradan  daha ziyade destan haline dönüşen bu eserlerin  yazılmış olan  farklı varyantlarındaki  anlatıcıların daha ziyade Ebu Tahir Tusi ve Eb’l Faz oldukları gözükür. [4]

 

Elimize ulaşan bazı destan tercümelerinin Harun Reşit zamanında yazılmış Arapça veya  Farsça bir eserden tercüme edildiği şeklindedir. [5] Sözü edilen bu eser kaybolmuştur ama  destanın Harun Reşit zamanında teşekkül etmiş olduğunu da ortaya koymuş olur. Destanın farklı nüshaları farklı devirlerde yazılmış olan varyantları destanın çeşitli yüzyıllarda çeşitli hallere girdiğini de ortaya koyar, Ele geçen yazmalardaki  anlatılanlar  birbirlerinden farklılıklar göstermektedir. 15. Yy’a doğru ulaşan şekillerine Kitab-ı mukaddes, İran ve Türk destanlarından  yansımış anlatılar da sızmıştır. [6]

 

Horasanlı Ebû Müslim,  “hakkı savunan, zulme ve zalimlere karşı çıkan bir kişi olarak Özbekistan, Türkmenistan, Dağıstan,  İran ve Anadolu’da da mübârek bir zat  olarak telakki şöhreti  en  çok Türkler arasında yayılmıştır. Bundan dolayı yeniçeriler, fütüvvet ocakları, Şiî-Alevî zümreler, Bektaşîler ve ahîler arasında, eşraf ve köy odalarıyla kahvehanelerde, Hz. Ali ve Hz. Hamza gibi mensur bir destan ve destan kahramanı olmuştur.” [7]

 

Gelişmeler bu destanın İran’da ortaya çıktığı ve Türk edebiyatına tercüme edildiğini ortaya koyar. Türk edebiyatında yazılmış olan ilk tercüme Ebu Müslim destanlarının yazarlarının bazıları bu destanı Farsçadan naklettiklerini yazmışlardır. Fakat buna rağmen bu destan en çok Türk edebiyatında işlenmiştir. Ebu Müslim’in Türk asıllı sayılması bunda  belki de en büyük amil olmuştur.

 

Ebû Müslim hikâyelerinin en eski tercümesinin Ebû Tâhir-i Tûsî’ye (Tarsûsî) ait olduğunu bildiren kaynaklar da vardır.  (İA, IV, 41; TDEA, II, 412; EIr., I, 344)  Fakat Fuad Köprülü, Ebû Müslim destanının en eski nüshasının 1150’de Merv’de, Sultan Sencer’in maiyetinde bulunan Karahan ailesine mensup Melikzâd b. Mahmûd b. Hüseyin b. Kızılarslan Hakan adına yazılan nüsha olduğunu belirtmektedir (Fuad Köprülü ,Türk Edebiyatı Tarihi, s. 345)  Destanın pek çok nüshasında adı geçen Ebû Tâhir-i Tûsî ‘nin Gazneli Mahmud’un sarayında bulunan bir hikâyeci olduğu zannedilmektedir.  Destanın ilk örnekleri bir çeşit şii propagandası özelliğini taşır.  İlk destanlardaki olaylar, Hz. Ali’yi sevenlerle Hz. Muâviye taraftarları arasındaki mücadeleler ve her ikisinin torunları zamanında devam eden kavgalar şeklinde anlatılmıştır. Fakat bu  destan Türkler tarafından benimsendikten sonra “Türk ruhuyla işlenerek mümkün olduğu kadar Şiilik propagandasından arındırılmış ve Türk edebiyatının orijinal eserlerinden biri haline gelmiştir” [8]

 

Destanın ilk haline sonradan ilaveler yapıldığı, Emevilerin iktidarı kaybedip Abbasilerin idareyi almasından sonraki dönemlere doğru uzantılar meydana geldiği daha sonra Haçlı Seferlerini de anlatan kısımların eklendiği dikkati çeker. Bu durum bu destanın Selçuklular zamanında yeniden şekillendiğini ve ilaveler kazandığını gösterir.

 

Ebu Müslim destanının  14. Veya 15. Yy dan itibaren iyice Türkleştiği, dilinin de  iyice sadeleşip halk diline indiği  ve git gide Dede Korkut’un diline benzeştiği görüşleri yaygındır.  İslam Ansiklopedisinde konu ile ilgili bilgi veren Nurettin Albayrak bu konudaki yazdıklarını hemen hemen V. Mahir’in adı geçen eserindeki maddesinden iktibasla yazmış, dolayısı ile Vasfi Mahir’in görüşlerini de aynen tekrar ve kabul etmiştir.

 

 

DESTANIN NÜSHALARI

 

İstanbul, Paris ve Viyana’daki kütüphanelerde birçok yazma nüshası bulunur. Bibliotheque Nationale’de  dört Türkçe yazması vardır.(Ancien Fonds Turc, nr. 57, 58, 59, 60), dört Farsça yazma (Supplement Persan, nr. 842, 842 bis, 843, 844) de bulunur. İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı’ndaki yazma nüshayı (nr. B 14) de kayıtlıdır. Irene Melikoff  bu yazma nüshaları inceleyerek bu destan hakkında en kapsamlı çalışmayı yapan araştırmacı olmuştur. [9]

 

Kayserili Ali Ferdî’nin yazdığı manzum Kitâb-ı Ebû Müslim ile (I-II, İstanbul 1299) Çelebizâde Mehmed Efendi’nin kaleme aldığı Hâzâ Kitâb-ı Ebâ Müslim (İstanbul 1327) basılmış en eski nüshalardır. Corcî Zeydân’ın Arapça olarak yazdığı Ebû Müslim el-Horâsânî adlı romanı, Zeki Mugamiz Ebû Müslim-i Horâsânî adıyla Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul 1330). Destanın yeni harflerle ilk baskısı, Ebâ Müslim Horasânî başlığıyla Muharrem Zeki Korgunal tarafından hazırlanmıştır (I-XXV, İstanbul 1934).

Destan hakkında son zamanlarda pek çok çalışma yapılmıştır. Prof. Dr Necati Demir ve Faik Bulut’un  konu hakkındaki çalışmaları bunlardan bazılarıdır.

 

İslami Dönem destanları İlgili Linkler

 

 

 KAYNAKÇA

 

  • [1] İrene Melikoff, Türk İran Epik Geleneği İçinde Ebu Müslim, Elips Kitap
  • [2] Faik Bulut, Ebu Müslim Horasani: Bir İhtilalcinin Hikayesi, Su Yayınları;
  • [3] Ahsen Batur, Kürdoloji Yalanları ,  Selenga Yayınları , 2011
  • [4] Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970, shf 291-292
  • [5] Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970, shf 291-292
  • [6] Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970, shf 291-292
  • [7] Nurettin Albayrak, Ebu Müslim Destanı , TDV İA, cilt: 10; sayfa: 196
  • [8] Nurettin Albayrak, Ebu Müslim Destanı , TDV İA, cilt: 10; sayfa: 196
  • [9] İrene Melikoff, Türk İran Epik Geleneği İçinde Ebu Müslim, Elips Kitap

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar