Ece Ayhan Hayatı Edebi Kişiliği

04.10.2011

 

ECE AYHAN

II. Yeni Şiirii akımının öncülerinden Türk şairi.

(d. Muğla- Datça 10 Eylül 1931 / ö. Çanakkale- Eceabat 12 Temmuz 2002) II. Yeni şairi, yazar ve kaymakam.

Asıl adı Ece Ayhan Çağlar'dır. 10 Eylül 1931’de babasının mal müdürlüğü göreviyle bulunduğu Muğla ili Datça’ ilçesinde, dünyaya gelmiştir.  Babası Behzat  Çağlar aslen Geliboluludur. Annesi Ayşe Hanım’ın baba tarafı da Gelibolu’nun Kavak köyünden göçerek Eceabat’ın Yalova köyüne yerleşmiş bir kadındır.  [1]

Behzat Bey’in babası ağır ceza mahkemesi başkâtipliği, dedesi de Gelibolu müftülüğü görevlerinde bulunmuş kişilerdir.  Annesi Ayşe Hanım’ın babası Hafız İbrahim Deniz, yarı çiftçilik, yarı tüccarlıkla uğraşmış, Eceabat’a bağlı Sivli Köyü halkının imam istemesi üzerine, atandığı bu köyde imamlık yapmış birisidir.[2]

 

1932’de Küre’ye mal müdürü olarak atanan Behzat Bey, 1933’e kadar buradaki mal müdürlüğü görevini sürdürmüştür. Fakat mal müdürlüğü görevinden istifa edip Çanakkale’ye yerleşmiş ve bir avukatın yanında arzuhalcilik yaparak ailesini geçindirmeye çalışmıştır.[3] Bu yıllar şair ve ailesi için oldukça zor geçen senelerdir. “Sıkıntılarla geçen bu hayatın ondaki kederi besleyen kökleri çocukluğuna, aile ve yetişme çevresine kadar uzanır. “  ( Erdoğan Kul, age, shf, 22 ) Ece Ayhan’ın Ayşe ve İffet adında iki kız kardeşi vardır.

Ece Ayhan, ilkokula 1938’de Eceabat’ta başlamış, ikinci sınıfı Çanakkale’nin İstiklâl İlkokulu’nda okumuştur. Ailesinin 1940 Kasım’ında Çanakkale’den ayrılarak İstanbul’a yerleşmesi üzerine, üçüncü sınıfa Karagümrük, Atikkale’de bulunan “19. İlkokul ”da [daha sonraki adı Hırka-i Şerif İlkokulu] devam eder.  İlköğrenimini bu okulda tamamlar.[4] Ancak babası Behzat Bey çok içki içen birisi olduğu için annesi Ayşe Hanım, babasından boşanır. Annesi Ece Ayhan ile kız kardeşinin velayetini üstüne almış, annesi ve kız kardeşi ile ekonomik yönden hayli müşkül durumlarda kalmışlardır. Çok geçmeden annesi başka bir adam ile evlenir.

Ortaokulu, Vefa Lisesi’nin karşısında bulunan Zeyrek Ortaokulu’nda; lise öğrenimini de Taksim Lisesi’nde [daha sonraki adlarıyla Beyoğlu Lisesi, İstanbul Atatürk Erkek Lisesi] tamamlar. Annesi bu yıllarda çocuklarının geçimini sağlamak için Nezahat ismi ile çalgılı gazinolarda çalışmıştır. Bu yıllar Ece Ayhan için arka sokakları, gece hayatını vb tanıması açısında için mühim tecrübeler kazandırır. ( Ece Ayhan (2018a). Başıbozuk Günceler. İstanbul: YKY.)  Şüphesiz ki şiirlerinde sık sık yer verdiği fuhuş gibi konular annesinin işi nedeni ile oluşan gözlemlerinin sonucu olmaktadır. Yükseköğrenimine 1953’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde başlar ve 1959’da mezun olur. [5][6]

II.Yeni Topluluğu, 1954'ten itibaren Yedi Tepe, Pazar Postası, Salkım, Kimsecik ve Köprü gibi dergilerde; 1960'tan sonra da Yeni Dergi ve Papirüs'te şiirlerini yayımlamaya başlamıştı.  Bu dergilerde, Muzaffer İlhan Erdost, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever, Sezai Karakoç  ve  Ülkü Tame  'in  yanı sıra Ece Ayhan’nın de şiirleri yer alamaya başlamıştı. [7]

Aynı yıl, İstanbul maiyet memurluğunda başladığı stajını ve kaymakamlık kursunu tamamlar. 1962’de Deniz Hafize Hanım’la evlenir ve kaymakam olarak atandığı Gürün’de (Sivas) göreve başlar. Sivas Gürün ilçesindeki bu görevinden sonra,  1963’te Alaca’da (Çorum) kaymakamlık ve belediye başkanlığı görevlerine atanır.  Aynı yıl tek çocuğu olan Ege dünyaya gelir. 1964’te Tuzla Piyade Okulu’nda yedek subay öğrenci olarak başladığı askerlik hizmetini tamamlar ve 1965’te Çardak (Denizli) kaymakamlığına atanır. Ece Ayhan’ın devlet memurluğu görevi 1966’ya kadar sürer. Kimi kaynaklarda “malulen emekliye sevk edildiği” yazılsa da, kendi ifadeleri bu görevden ayrıldığı yönündedir. [8]

Disiplinli bir yaşam tarzı ve memurluk hayatı, edebiyat çevrelerinde bugün de “hırçın şair”, “huysuz şair” olarak anılan Ece Ayhan’ın yaradılış özelliğiyle bağdaşmayacak olgulardır. [9]

1965’te askerlik görevini tamamlar. Akabinde Denizli Çardak’ta kaymakam tayin edilir. 1967’de hakkında çeşitli dedikodular çıkmıştır.  Bu nedenle,1966’da devlet memurluğu görevinden ayrılarak çok sevdiği İstanbul’a yerleşir. ( Alkan, Erdoğan (2002). "Ece Ayhan ve Şiiri". Varlık -1140 ).Sanatçı bu yıllarda birçok işe girip çıkacaktır. İstanbul’da yaptığı başlıca işler arasında; Meydan Larousse ansiklopedisinde yazarlık, Sinematekte ve Yeni Sinema Dergisi’nde müdürlük, Genç Sinema Grubu’nda yöneticilik, Ağaoğlu Yayınevi’nde çok kısa bir süre redaktörlük işlerinde bulunmuştur. [10]

Bu yıllar arasında Kansere yakalanan eşi Deniz Hafize Hanım kanserden ölünce bir daha da evlenmez.

 Bu yıllarda ekonomik yönden oldukça güç durumdadır.  Üstelik ölümüne kadar atlatamayacağı bir hastalığın pençesine de düşecektir. 1974’ yılında yakalandığı beynin tümörü sağ kulağında ileri düzeyde işitme engeli,  sağ gözünde de hasara sebebiyet vermiştir. Başbakan Bülent Ecevit’in örtülü ödenekten yaptığı parasal yardımla İsviçre’ye gönderilen Ece Ayhan, orada ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil tarafından ameliyat edilir.[11] Üç yıl süre ile İsviçre’de tedavi görür. Bir kaç kez beyin ameliyatı geçirir. Hatta bu tümör yüzünden hayatını da kaybetme riski ile karşı karşıya kalmıştır. Ünlü Cerrah Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in ameliyatlarıyla ölümden kurtulmuştur. Ancak, tümörün diğer organlarda meydana getirdiği hasarlar, sanatçıya yaşamı boyunca sıkıntı verecektir. [12] Bu ameliyattan sonra süre İstanbul’da ve Bodrum-Gümüşlük’te yaşamını sürdürür. [13]

Büyük bir ekonomik sıkıntı içinde yaşayan sanatçı, Çanakkale’ye yerleşir ve Çanakkale Belediye Başkanlığının yardımlarını görür. Belediyenin geçici işçi kadrosuna alınarak sosyal güvenliğe kavuşması sağlanır ve böylece SSK hastanesinden ücretsiz olarak yararlanır. Ancak, sağlığının günden güne bozulması ve bacaklarının felç olması üzerine, yakın dostu şair Metin Üstündağ’ın yardımıyla Ağustos 1999’da Çapa Tıp Fakültesi’ne yatırılır. Buradaki tedavi giderleri SSK tarafından karşılanır.[14]

 Sigorta kapsamı dışında kalan kurumlarda gördüğü tedavilerin giderleri ise, arkadaşlarının ve eserlerinin yayın hakkını alan Yapı Kredi Yayıncılık’ın yardımlarıyla karşılanır. Sağlığı git gide bozulduğu gibi ekonomik yönden de çaresiz durumdadır. Bülend Ecevit’in ve şair dostlarını yardımı ile hiç olmazsa sağlık giderlerini karşılayabilmesi için çeşitli destekler sağlanmaya çalışılır. İstanbul’da önce Maltepe Huzurevi’ne, daha sonra da) Bülent Ecevit’in şartları daha iyi olan Özel Acıbadem Huzurevi’ne yerleştirilir. Bu süre içinde, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Haseki Hastanesi, Haydarpaşa Hastanesi, Şişli Osmanoğlu Kliniği (2 defa), Central Hospital ve en son da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yatılı tedavi görür. Bütün bu tedavilerin sonucunda felçten kurtulup ayağa kalkabilen sanatçı, Nisan 2001’de tekrar Çanakkale’ye yerleşir ve geçimini telif hakkını Yapı Kredi Yayınları’na verdiği eserlerinin geliriyle sağlamaya çalışır. [15]

 Ece Ayhan, Çanakkale’den Temmuz 2002’de ayrılıp, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gürçeşme Huzurevi'ne yerleşir. Fakat 13 Temmuz 2002’de İzmir Büyükşehir Belediyesi Gürçeşme Huzurevi'nde hayata veda eder.  16 Temmuz 2002’de, Çanakkale’nin Eceabat ilçesi Yalova köyünde toprağa verilir.[16]

EDEBİ KİŞİLİĞİ

II.YENİ  şairleri şiii, bir anlam sanatı olmaktan çıkararak şiirde kelimeleri alışılmadık sözcük grupları içindeki bağdaştırmalarla kullanıyorlardı. Bu çabalarını zihinde farklı çağrışımlar yaratmak keşfedilmemiş imajların görüntülerini oluşturmak için yaptıklarını savunuyorlardı. Kelimelerle kurdukları bu karmaşık ve alışılmadık sözcük gruplarıyla karmaşık çağrışımlar ve alışılmadık görüntüler yaratmayı amaçlıyorlardı. Kelimeleri kendi anlamlarının dışında kullandıkları gibi diğer kelimelerle kurdukları söz öbekleri, tamlamalar ve bağdaştırmalarında dilbilgisi kurallarına aykırı uygulamalara giriyorlar bildik cümle yapılarında farklı cümleler kuruyorlardı.  , cümle yapısındaki bozmalar, mantık dışı söyleyişler ve soyutlamalar bazen aşırıya giderek ortaya "anlamsız şiir" denebilecek örnekler çıkar.

“Ona göre uyak, şiirin düşünceyle bağ kurmasını engeller; bizde şiir bu yüzden yüzyıllarca güdük kalmıştır. Uyağa koşullanmış bir bilinç, şiirin düşünceyle kurması gereken sıkı bağı kavrayamaz, bu yüzden her türlü gelişime da kapalıdır.”

Şairin Kendine özgü çağrışımları ve göndermelerle örülü bir şiir tarzı vardır.  Şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de İkinci Yeni’ şiirinin içinde farklı bir şiir dil yaratmıştır. Şiirlerindeki en büyük özellik onun farklı bağdaştırmalarıdır. Şiirlerinde farklı tamlamalar kuran şair, kelimelerin anlam alakalarıyla ilgilenmeden alakasız sözcüklerden alakasız tamlamalar ve anlam parçaları oluşturmuştur.  Aykırı betimlemeler ve kurduğu alışılmadık bağlamlar şir kitaplarından hatta şiirlerinin başlıklarından dahi fark edilir.” Kınar Hanım'ın Denizleri”, Bakışsız Bir Kedi Kara, gibi.  Şiirin neyi anlattığına değil neleri çağrıştıracağına önem veren bir anlayışla dizeler ve şiirler yazmıştır. ( bkz  II. Yeni Şiiri Şiir Anlayışları ve Şairleri ,  )

Şiirde anlama karşıt bit tutum sergileyen şair, anlaşılmaya kapalı bir şiir dili tercih etmiş,  kuraldışı dizler ve imgeler kullanmıştır.  Geleneksel şiirimizin özellikleri sezdiren ahenk ve ritmik çabalara da girmiş olmasına karşın şiirle ilgili hiçbir kuralı şiirlerinde uygulamama özeni içindedir. Şiirleri serbest olan şairin şiirlerinde düşünceler, çağrışımlar ve anlam kırıntıları da sere serpe ve dağınıktır.  Kimi şiirlerinde toplumsal çarpıkları ifade edebilecek çarpık bir ifade dizinleri de bulunur. İfade edişin  aykırı uçlarında dolaşan şair, ortalamaya ve sıradanlığa  düşmemek çabası içinde olsa gerek   aykırı söylemler ve biçimler denemeye girişmiştir. Onun bu tip tutumları İkinci Yeni akımı içinde en çok sözü edilen şairlerinden biri olmasını sağlamıştır.

Bazı eleştirmenlerin deyimiyle Ece Ayhan bir şey anlatmaktan ziyade Şunları anlatmış veya bunları anlatmamış tartışmalarını çoğaltmayı başararak çok tanınmış bir şairdir.

İlk şiir kitabı olan “Kınar Hanım Denizleri”nde 1955-58 yıllarında yazılmış şiirleri yer alır. Kendine özgü tonu bu yapıtta daha belirgindir. Bu tonun öğeleri, dünyaya karanlık bir bakış açısı; aklın sınırlarını zorlayan ve sürrealizmi çağrıştıran bir kurgu; tarihe, coğrafyaya, sokak yaşantısına, ekonomiye göndermeler; ölüm ve arzu iç içeliğiyle örülmüş bir lirizmdir. Kitabın yayımlandığı yıllar, Türk şiirinin modern şiir açılımlarını özümsediği, üstlendiği, uyarladığı yıllardır. Bu yenilenme hareketinde Ece Ayhan'ın, , Muzaffer İlhan Erdost, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever, Sezai Karakoç  ve  Ülkü Tame  bir önceki kuşaktan İlhan Berk, o dönemler Garip'in gündelik ve ironik anlayışını terk edip sürrealizme ve daha yoğun bir anlayışa yönelen O. Rıfat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte rolü büyüktür. Böylece İkinci Yeni adını alan akım ortaya çıkmıştır. Ece Ayhan'ın ilk yapıtının çağrıştırdığı başka bir yazar da Sait Faik Abasıyanık'tır.

İlk kitaptan altı yıl sonra yayımlanan “Bakışsız Bir Kedi Kara”, Türk edebiyatında düzyazı şiirinin örneklerinden bir tanesidir. Kitabın genelinde görülen özellik, cümle yapısının ve genelde Türkçe gramerinin bozulmasıdır. Yirmi yedi bölümden oluşan bir düzyazı şiir dizisi olan Ortodoksluklar'da ise tarih göndermesi öne çıkmaktadır. Bu gönderme, sonraki yapıtlarda da önemini korumayı sürdürecekmekle birlikte, ikinci yapıttaki yoğunluk ve karanlık burada da egemendir. Yapıtın en önemli göndermesi Bizans'tır ve özellikle Bizans'ın başkentidir. Şiddet imgelerinin öne çıktığı bu kitapta, göndermelerin hangi tarihsel anlatılar olduğunu çözmeyi zorlaştıran, neredeyse olanaksızlaştıran bir kurgu göze çarpar. Bozulmuş bir gramerin taşıdığı belirsiz göndermeler kimi özel adları ve eylemleri öne çıkarır. P. Avvakum'un Hayatım (1946) ve M. And'ın Bizans Tiyatrosu (1962) adlı yapıtlarının etkileri görülen Ortodoksluklar, modern Türk şiirinin örneklerindendir. Şairin bu iki kitabı İngilizceye de çevrilmiştir.

Dördüncü kitabı “Devlet ve Tabiat veya Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler” Ece Ayhan'ın en ünlü kitabıdır. En sevilen şiirlerinin çoğu bu kitapta yer alır (“Yort Savul”, “Meçhul Öğrenci Anıtı”, “Mor Külhani” vb...). Önceki iki yapıta göre daha ‘anlaşılır’, okur kitlesini olabildiğince genişleten bir yapıttır bu. Göndermesi açıkça bugünün Türkiye'si ve İstanbul'udur; toplumsal ve politik içerik belirgindir. Yapıt, 12 Mart 1971 döneminin toplumsal ve politik çalkantısına denk düşer. Nâzım Hikmet tarzından tamamen ayrılan bir politik şiir anlayışını öne çıkaran bu anlayış, modern şiirin ve İkinci Yeni'nin söylemsel olanı dışlayarak elde ettiği kazanımları hesaba katar. Kitabın üçüncü bölümünde yer alan "Dipyazıları"ysa hem politik, hem de poetik bir manifesto niteliğindedir.

Şairin “Zambaklı Padişah” adlı eseri daha az iddialı bir yapıttır. Buradaki kimi şiirler “Kınar Hanımın Denizlerindeki” yalınlığı çağrıştırmaktadır. Hemen ardından yayımladığı “Çok Eski Adıyladır”ın alt başlığı, niteliği konusunda bir ipucu verir: “Meclislikler, Minyatürler”. Sondan başa dizilmiş bu kırk iki düzyazı ‘minyatür’ biçim olarak Ortodokslukları çağrıştırsa da, karanlık atmosfer ve gramer sapmaları görülmez. Göndermeler genellikle Osmanlı döneminedir; bir çeşit politik nitelikli "tarih okumaları" da denilebilir. “Ortodoksluklar” ve “Devlet ve Tabiattaki” gibi, şair tarihteki iktidar oyunlarını ve bu oyunların acı etkilerini vurgulamaktadır. Otuz altıncı şiir “Melahat Geçilmez ”de, Ece Ayhan'ın sonraki döneminde etkin bir figür olarak ortaya çıkacak olan “Çanakkaleli Melahat ”a gönderme vardır. “Çanakkaleli Melahat'a İki El Mektup” ya da “Özel Bir Fuhuş Tarihi’ndeki dört şiir Devlet ve Tabiat'taki şiirler gibi sıkı örülmüş dizelerden oluşur; göndermeler ise, “Çok Eski Adıyladır”da olduğu gibi, Osmanlı döneminedir. Son Şiirler ‘deki “Bir Sivil Şairin Ölümü”, “Devlet ve Tabiat”taki “Dipyazılari”nı çağrıştırır.

Ece Ayhan'ın şiir kitaplarından başka, günceleri, denemeleri ve “Morötesi Requiem” başlıklı bir de anlatısı vardır. Morötesi Requiem, kendi deyimiyle, bir “kırık dökük anlatı taslağıdır”. Şiirlerinden çok, güncelerini ve denemelerini çağrıştırmakta, poetikası ve politik anlayışı konusunda ipuçları vermektedir. Düşünce, şiir ve anlatı arasında bir yerdedir. Güncelerinde ve denemelerinde, en başta şiir olmak üzere edebiyat, sanat, politika, tarih, ekonomi üzerindeki görüşlerine yer verir. “Sivil şiir”, “sıkı şiir”, “marjinallik”, “etik” gibi belirli kavramları öne çıkarır. Çoğu zaman büyük tartışmalar yaratan bu yazılarda şair, kendini bir kavga adamı olarak da ortaya koymuştur.

Ece Ayhan ilk şiirleriyle birlikte eleştirmenlerin ve genel olarak şiir okurlarının ilgisini çekmiş, İkinci Yeni akımının en çok tartışma yaratan şairlerinden biri olmuştur. 1960'lı yılların başından itibaren yenilikçi ve genç şair kuşaklarını, özellikle Devlet ve Tabiat adlı kitabıyla, derin bir biçimde etkilemiştir.
Ece Ayhan'a göre: 'Şiirin bildiğimiz günlük anlamında gerçekli bir ilgisi, alışverişi yok. İmgelemin çıkış yerlerinden biridir şiir.' (...)

 

Şiir Kitapları

·         Kınar Hanım'ın Denizleri (1959),

·         Bakışsız Bir Kedi Kara (1965),

·         Ortodoksluklar (1968),

·         Devlet ve Tabiat (1973),

·         Yort Savul (Toplu Şiirler, 1977),

·         Zambaklı Padişah (1981),

·         Cok Eski Adıyladir (1982),

·         Çanakkaleli Melâhat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991)

·         Sivil Şiirler (1993),

·         Son Şiirler (1993).

·         Bütün Yort Savul’lar! (1994)

·         Bütün Yort Savul’lar! (1999, Gen. 2. Baskı)

 

 

KAYNAKÇA

·         [1] Erdoğan Kul: Ece Ayhan'ın Şiirleri Üzerine Bir Araştırma (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) shf, 21

·         [2] DOÇ. DR. DİLEK ÇETİNDAŞ, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ece-ayhan

·         [3] Ahmet Soysal: "A'dan Z'ye Ece Ayhan" (Kitaplık Dergisi Eki: 2003)

·         [4] Hulusi Geçgel: "İkinci Yeni Şiirinin Çevresinde Ece Ayhan" (Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002)

·         [5] DOÇ. DR. DİLEK ÇETİNDAŞ, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ece-ayhan

·         [6] Erdoğan Kul: Ece Ayhan'ın Şiirleri Üzerine Bir Araştırma (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) shf, 21,22

·         [7] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ii-yeni-siiri-siir-anlayislari-ve-sairleri/114096

·         [8] Erdoğan Kul, age, shf, 32

·         [9]  https://tr.wikipedia.org/wiki/Ece_Ayhan

·         [10] Erdoğan Kul, age, shf, 32

·         [11] Erdoğan Kul, age, shf, 35

·         [12] Hulusi Geçgel: "İkinci Yeni Şiirinin Çevresinde Ece Ayhan" (Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002)

·         [13]  https://www.edebiyatogretmeni.net/ece_ayhan.htm

·         [14] https://tr.wikipedia.org/wiki/Ece_Ayhan

·         [15] Erdoğan Kul, age, shf, 37

·         [16] Erdoğan Kul, age, shf, 37

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar